Bölüm 129: Saldırgan

avatar
4356 23

Lord Of Mysteries - Bölüm 129: Saldırgan


Çevirmen: Dnightshade

 

Kontrolü kaybetmiş biri mi? Klein'ın kalbi sıkışmıştı.

 

Dunn ve Yaşlı Neil sık sık kontrolü kaybetme olasılığını ve sebep olduğu zararları vurguluyordu, ancak Klein ilk kez böyle bir olayla karşı karşıyaydı. Dehşete kapılmış, kafası karışmış ve biraz da üzülmüştü. Karmakarışık duygular içindeydi.

 

"Bizim... her yıl ilgilendiğimiz davalar arasından, çeyreği kontrolü kaybetmiş Beyonderlarla ilgili... Ve bu davaların büyük kısmı takım arkadaşlarımızın sebep olduğu olaylar." Dunn'ın bu sözleri Klein'ın zihninde yankılanıyordu, tepki veremez haldeydi.

 

Bunun gibi pek çok olay deneyimlemiş olan Yaşlı Neil ondan daha sakindi, "Saldırgn nerede? Biz nasıl yardımcı olabiliriz?"

 

Bu cümle Klein'ı şaşırtmıştı. Neil gibi 'yarı emekli personel' sayılan, dayanıksız birinin Swain'in talebini reddetmek için bir bahane bulmasını ya da yardım karşılığında büyük bir meblağ isteyeceğini düşünmüştü. Onun, Gece Kuşları ile Manda Altındaki Cezalandırıcılar arasındaki farkları umursamadan, bir an bile tereddüt etmeden yardım yolu aramasını beklemiyordu.

 

Yaşlı Neil'in ciddi yüz ifadesine baktığında bir şey fark etti. Gece Kuşları, Manda Altındaki Cezalandırıcılar ya da Makinecilik Kolektif Zihni... Beyonderların hangi gruba ait olduğu önemli değildi. Amaçları, doğaüstü güçlerin masumlara zarar vermesine engel olmak ve Tingen'de huzuru sağlamaktı. Tehlikeli ve acil bir durumla karşı karşıya kaldıklarında, görev bilinciyle hareket ediyor, bir an bile tereddüt etmiyorlardı!

 

Swain kısa bir cevap verdi, "Benim desteğim olun!"

 

Bu kişinin neden kontrolü kaybettiğinden ya da nerede olduğundan bahsetmemişti. Bu kısa açıklamanın ardından hemen çıkışa yöneldi.

 

Manda Altındaki Cezalandırıcılar'ın eski kaptanı olan Swain'in alkolik olduğu barizdi, ancak Klein buna rağmen adamın hızına yetişemediğini fark etti. Geride kalmamak için hafifçe koşması gerekiyordu.

 

Dönüp Neil'a baktığında, yaşlı Gizemli Gözlemci'nin koştuğunu gördüğü.

 

Üç Beyonder, bekçilerin bakışlarına aldırmadan koşuyordu. Birinin omuzunda donanma üniforması vardı, diğeri siyah, klasik bir takım giymişti, en genç olanları ise siyah bir rüzgarlık giyiyordu. Bilardo odasından geçerek Şeytan Ejderha Barı'na ulaştılar.

 

Barda içen müşteriler hayvan yarışlarından başlarını kaldırmış Klein ve diğerlerine bakıyorlardı.

 

"Şu Patron Swain değil mi?"

 

"Böyle telaşla nereye gidiyor acaba?"

 

"Belki de biri borcunu ödememiştir."

 

...

 

Çoğu müşteri yeniden kafesteki yarışa dönmüş, bu olaya pek aldırmamıştı. Günün stresini atmaya odaklandıklarından meseleyi önemsememişlerdi. Ancak daha temkinli bazı müşteriler huzursuzlanmıştı.

 

Pat! Pat! Pat!

 

Klein, Yaşlı Neil ve Swain yolun karşısına geçip liman alanına girdi.

 

"Şu gemide." Swain yavaşlarken ilerideki kargo gemisini işaret etti. "Manda Altındaki Cezalandırılar'dan iki kişi saldırganın etrasını sardı, Tussock Nehri'ne girmesine engel oluyorlar. Onu sakinleştirip kontrolüm altına almama yardım edin. Gerisini bana bırakın."

 

Nefes nefese kalmış olan Yaşlı Neil cevap verdi, "Tamam, ancak b-bana bir dakika vermen lazım. Oh, kendime gelmem için bir dakika."

 

Swain başıyla onayladı. Sonra da doğrudan gemiye koşup çatışmaya katıldı.

 

Gemideki dövüş seslerini duyan Neil başını kaldırıp gergin Klein'a baktı. Ona bakmaya devam ederken, belindeki gizli bir cepten bir bebeğin yumruğu büyüklüğünde bir gümüş parçası çıkardı. Gümüşü Klein'a uzatırken şöyle dedi, "Uyku Tılsımı. Aktif hale getirmek için antik Hermes dilinde 'Evernight' diyeceksin. Sonra maneviyatını tılsıma aşıla ve üç saniye bekledikten sonra tılsımı hedefe fırlat."

 

"Tamamdır!" Duygulanan Klein elini uzatıp tılsımı aldı.

 

Tılsımın iki yanına da Hermes efsunları yazılmıştı, Yol Numaraları ve büyü özellikleri de yazılanlar arasındaydı. Tılsımın içindeki derin, sakinleştirici gücü hissetmek için Ruh Görüsüne ihtiyaç duymamıştı.

 

Bu sırada Yaşlı Neil gizli cebinden bir yılsım daha çıkardı, tılsımı avucunda sıkıca tutuyordu. Kargo gemisine doğru yürürken Klein'a baktı, "Çok gerilme, rahatla, başka bir şey düşünmeye çalış. Mesela, sana o tılsımı ödünç verdim. Eğer onu kullanırsan, bana yeni bir tılsım yapman gerekecek. Elbette önümüzdeki aya kadar bekleyebilirsin, yeni materyallerini aldığında yaparsın."

 

Bu... Yaşlı Neil gerçekten de çok deneyimli... Klein tılsımı sol cebine koyduktan sonra koltuk altı kılıfına uzanıp altıpatlarını çıkardı.

 

"Artık hiç gergin değilim..." Bir elinde silahı, diğer elinde bastonu vardı. Yaşlı Neil'le birlikte merdivenlerden çıkıp kargo gemisine bindiler.

 

Geminin eski olduğu her halinden belliydi. Buharla güçlendirilmiş, bacalı bir gemi olmasına rağmen, direk ve yelkenler gibi eski demirbaşları da hala mevcuttu. Dahası, yalnızca yüzeyi ve birkaç diğer kısmı metal kaplamaydı; geminin geri kalan kısımları hala ahşaptandı.

 

Çatışma sesleri yoğunlaşmaya devam ederken, kabine girmenin bir yolunu arayan Klein ve Neil aniden büyük bir gürültü duydular.

 

Ahşap kabin parçalanmıştı, her yere tahta parçaları uçuyordu. O anda delikten bir figür fırladı ve geminin yan tarafına çarparak düştü.

 

Klein'ın, adamın yaralarını değerlendirecek vakti yoktu. Doğrudan, deliğe doğru koşmakta olan canavara odaklandı.

 

Canavarın boyu aşağı yukarı 1,80'di, üzerinde yırtık pırtık bir gömlek ve pantolon vardı. Bilekleri koyu yeşil pullarla kaplıydı ve parmaklarının arasında bir deri tabakası oluşmuştu, bir su canlısı gibiydi adeta.

 

Kırışıklıklarla kaplı olan başı, az da olsa insan başını hala andırıyordu. Vücudundaki pullardan yere yapışkan bir sıvı damlıyordu.

 

Cızz!

 

Yapışkan koyu yeşil damlaların düştüğü noktalarda iz kalıyordu.

 

Bam! Swain canavara bir yumruk savurdu ve canavar yana doğru iki adım sendeledi.

 

Bam! Bam! Bam! Swain, inanılmaz kaslarına rağmen canavar kadar güçlü değildi. Yumrukları ve tekmeleri uyum içinde olsa da, canavarın pullarını ezip ona zarar vermeyi başaramıyordu. Swain acınası bir halde geriye doğru sendeledi.

 

Onun inanılmaz denge hakimiyeti ve diğer Manda Altındaki Cezalandırıcılar'ın canavarın üstüne kurşunlar yağdırarak onu kontrol altında tutma çabası olmasa, mavi gözlü adam şimdiye canavarın yemi olmuş olabilirdi.

 

Pat! Pat! Pat! Swain birkaç adım geri çekildikten sonra, ateşe koşan bir güve gibi bir kez daha canavara doğru atıldı.

 

Ancak Klein onun bir şeyler biriktirdiğini, bir an beklediğini hissetmişti.

 

Bam!

 

Swain bir kez daha geri çekilmek zorunda kaldı, başka bir Manda Altındaki Cezalandırıcı'nın görüş alanına girmişti.

 

Canavar da bunu fırsat bilip açıklığa doğru koşmaya başladı.

 

Gemiden kaçarak Tussock Nehri'ne atlamak istiyordu!

 

Klein, canavarın kırışıklı, yapışkan kafasına bakarak sağ elini kaldırıp tetiği çekti.

 

Bang!

 

Gümüş iblis avlama mermisi tam da beklediği gibi canavarın bedenine isabet etti. Ancak mermi yalnızca pullara çarpmayı başarmış, canavarın bedeninden içeri girememişti.

 

Canavar kulak tırmalayıcı bir çığlık attıktan sonra tüm gücünü kullanarak Klein'a koştu.

 

İğrenç, balığımsı kokuyu alan Klein çevik bir hamleyle eğilip yana doğru yuvarlandı.

 

Çlank! Gemi şiddetle sallanıyordu.

 

Bu sırada Klein yorgun ancak derin bir sesin eski Hermes dilinde konuştuğunu duydu, "Evernight!"

 

Klein iki kez daha yana doğru yuvarlandı. Bastonunun nereye savrulduğuna aldırmadan başını kaldırıp tabancasını doğrulttu. Yaşlı Neil'ın, canavara çok yakın olmasına rağmen oldukça sakin bir şekilde tılsımı ona doğru attığını gördü.

 

Gümüş parça anında koyu kırmızı alevlerin içinde kayboldu ve hafif bir patlama sesi duyuldu.

 

Derin, sakinleştirici bir güç yayıldı. Geminin yan kısmını neredeyse mahvetmiş olan canavar sarsıldı. Hareketleri ağırlaşmıştı.

 

Kabinin yakınındaki Swain hemen ona doğru koştu. Yaratığa yaklaşıp kolunu kaldırdı. Swain'in kolu bir çekiç gibi canavarın başına indi.

 

Ancak bu yumruk, bırak ölümcül bir hasar vermeyi, canavarın yaralanmasına bile sebep olamamıştı. Bununla birlikte, Klein mavi gözlü adamın biriktirmekte olduğu şeyin sonunda zirve noktasına ulaştığını hissediyordu.

 

Bum! Canavar kendine geliyor gibiydi. Hareketleri biraz hızlanmaya başladığında, Swain beş adım geri çekilmek zorunda kaldı. Her bir adımı, güvertede çatlaklar oluşmasına sebep olmuştu.

 

Canavarın arkasını dönüp gemiden atlamak üzere olduğunu gören Klein, telaşla cebindeki Uyku Tılsımı'nı çıkardı.

 

Antik Hermes dilinde efsunu fısıldadı, "Evernight!"

 

Tam o anda, Klein'ın elindeki tılsım buz kesti.

 

Klein'ın buna dikkat edecek vakti yoktu. Maneviyatını aşıladığı tılsımı hemen canavara doğru fırlattı.

 

Bu sırada balık-insan canavar havaya sıçramıştı.

 

Koyu kırmızı alevler etrafı aydınlatırken meydana gelen hafif patlama, derin bir uykunun başlangıcını haber veriyordu sanki.

 

Bam!

 

Canavar güverteye düşüp dizlerine sarıldı. Şu anda yarı uyku haline girmişti.

 

Klein tam geminin yan tarafına koşup canavarı başından vuracaktı ki, donanma üniforması çoktan bir yerlerde düşmüş olan Swain'in ona doğru atıldığını gördü.

 

Swain havadayken duruşunu değiştirip kaslarını gerginleştirdi.

 

Klein manevi algısı sayesinde, bastırılmış olan bir şeyin patladığını hissetti. Bu sırada mavi gözlü adam çoktan canavarın bedenine ağır bir şekilde çarpmıştı. Ayaklarından güç alıp sırtını dikleştirdi ve canavarın başına bir yumruk indirdi.

 

Çatırt!

 

Canavarın kafatası parçalanmıştı. Koyu kırmızı kan ve grimsi beyin parçacıklar yeşil, yapışkan sıvıya karışmış yere akıyordu.

 

"Bu bir Öfke Kavmi yeteneği mi?" Diye mırıldandı kendi kendine, geminin parçalanmış tarafında duran Klein.

 

Sol kolunu tutan Neil da, aşağıda olanları görmek için öne doğru eğildi.

 

Swain doğrulmuştu. Ayağının altındaki, yaşamını yitirmiş canavara baktı.

 

Metal bir şişe çıkarıp kapağını açtı. Şişenin içindeki sıvının yarısını içtikten sonra kalanını canavarın üzerine döktü.

 

Bütün bunlar bittiğinde sırtı hafif kamburlaşmıştı, bir anda yaşlanmış gibi görünüyordu.

 

Yaşlı Neil bu sahneye bakarken iç çekti. Klein'a dönüp fısıldayarak şöyle dedi, "Kontrolü kaybeden bu Manda Altındaki Cezalandırı'yı tanıyorum. Swain'in otuz yıllık arkadaşı, bir zamanlar, kıyıdaki insanları avlayan su hayaletlerine karşı savaşıyordu. Tussock Nehri'nden kaçmaya çalışan pek çok şeytani Beyonder yakalamıştı..."

 

Neil devam etmedi, ancak Klein onun ne demek istediğini anlamıştı: Pek çok katkı sağlamış, sayısız canavarı öldürmüş bir koruyucu, bir canavara dönüşmüştü.

 

Bu öyle istisnai bir durum da değildi. Gece Kuşları, Manda Altındaki Cezalandırıcılar ya da Makinecilik Kolektif Zihni üyelerinin bir gün karşılaşabileceği bir sonuçtu.

 

------------------------------------------------

 

Selamlar, ben Dnightshade, LoM'un İngilizce-Türkçe çevirisi bana ait, aşağıda okuyacaklarınız, serinin yazarının notları.

 

"LoM'un ilk yayınlanışının üstünden iki ay geçti ve artık Premium'a geçme vakti.

 

Son iki ayda, yazar notlarında sizinle pek iletişime geçmediğim doğru. Bunun başlıca sebebi, yazar ile okuyucu arasındaki en iyi iletişimin kitap aracılığıyla sağlandığına kendimi ikna etmiş olmam. Hikayenin içinde kendimi ifade etmek için ne istersem yazıyorum zaten, bu nedenle başka bir şey söylememe gerek yok.

 

Evet, LoM'a dönelim, muhtemelen web novelleri ile ilk tanıştığımda onlardan keyif almaya başladım. 'Vay, böyle bir dünya olabilir,' ya da 'böylesine büyülü bir dünya var,' hissini bilirsiniz.

 

O zamanlar, her kitap farklı ve ilginç bir dünyanın kapısını aralıyordu. Okuduğum bu içerikler beni her geçen gün daha da içine çekti, hayal gücümü genişleten bu dünyadan bir türlü kopamıyordum. Elbete bunun, öncesinde buna benzer çok az romanla karşılaşmış olmamla da ilgisi var.

 

Bu nedenle, nispeten yeni bir dünya çerçevesi oluşturmada yeterli hazırlığı yaptığıma inandığımda, tedirgin ve cüretkar bir biçimde bu kitaba başladım.

 

22 Yolun, 220 iksirin ve 220 'işin' olduğu bu kısım, herkesin ilgisini çekmesini umduğum kısım. Buna ek olarak seri, Cthulu efsanesi, SCP Vakfı unsurları, ilk Endüstri Devrimi çağı ve steampunk bir dünya havasını bir arada sunuyor.

 

Pek çok kitap okudum ve pek çok hikaye ortamı yarattım, ancak en önemli olanın, bu hikayeyi dikkatli bir şekilde anlatmak olduğunu biliyorum. Hikayeyi aktarmak için acele etmedim, ilk cildin inanılmaz derecede yavaş olmasının sebebi de buydu. 410,000'in üzerinde Çince karakterden oluşan bölümlerin ücretsiz yayınlanması da bu yüzdendi. Hikayenin konusunu dürüst bir şekilde geliştirmek ve dünyayı tasvir etmek için karakterler üzerinde durmak istedim. Doruk noktası denen şeylerin peşinde koşmaktansa, kalbimdeki sahneleri size açtım.

 

MAM'ın yazıları sayesinde, farklı yaşamlardan kesitler anlatırken diğerlerinin ilgisini çekebilecek bir standardım oldu, bu da, bir hikayeyi dürüst bir şekilde aktarmam için gereken yeteneği ve yazar sezgisini kullanmama olanak tanıdı.

 

Geçmişte, nasıl ifade edeceğimi öğrendim, ya da her yazarın doğuştan ifade etme yeteneğine sahip olduğu söylenebilir. Ancak şu anda, kendimi kısıtlamaya başladım. Çoğu zaman, tanımlamak yerine, iç monolog olmadan duyguları göstermek için eylemleri, konuşmaları ve yüz ifadelerini kullandım. Hatta bazen eylemleri, konuşmayı ya da yüz ifadelerini kullanmadan, yalnızca soğuk bir şekilde tanımladım, tıpkı kadın çalışanların olduğu bölümde yaptığım gibi. LoM'un kritik noktalarında da standartlarımı sürdürmek istiyorum.

 

Bu kitabın çeşitli çerçeveleri, muhtemelen tüm kitaplarım arasında en eksiksiz olanlar. Bu hikayeye devam etmek için sabırsızlanıyorum.

 

Bu kitapla ilgili düşüncelerim bunlar. Umarım herkesin hoşuna gider. Premium bölümleri satın alarak beni destekleyebileceğinizi umuyorum; sonuçta hala geçimimi sağlamak zorundayım. Eşimin taleplerini karşılamak zorundayım...

 

Hep normal bir insan oldum ve bundan hiç şüphem olmadı. Ve aynı zamanda, oldukça tembel ve pek çok karakter problemi olan biriyim.

 

Bir seferinde, diğer yazarlar gibi kendi fan kulübümü kurmayı düşündüm, ancak bu gerçekten çok yorucu. Sonra, başka 'sonralar' kalmadı.

 

Bir seferinde, popülerlik kazanmak için Weibo hesabı açmayı düşündüm, ancak bu da çok yorucu. Sonra, başka 'sonralar' kalmadı. Weibo'yu en son ne zaman güncellediğimi bile bilmiyorum.

 

Bir WeChat hesabı açıp bir şeyler yazmaya çalıştım, ancak bu da çok yorucu. Arada bir orada bir şeyler paylaşıyorum.

 

Sosyal medya hesaplarımı yönetmeme yardımcı olması için biriyle anlaşmayı düşündüm, ancak diğerlerinin paylaştığı içerikleri görünce hep tuhaf hissediyor ve utanıyorum. Bu nedenle bundan da vazgeçtim.

 

Vay, kendim için ara bulucu olmak istiyorum. Kabul et, sen tembel bir insansın. Sosyal etkileşimler konusunda kusurlusun. İnce derilisin. Çeşitli, karmaşık meselelerle rahatsız edilmek istemiyorsun. Boşuna çabalıyorsun.

 

Belki de,iyi yapabileceğim ve iyi yapmaya gönüllü olduğum şey roman yazmak, kalbimdeki hikayeyi tasvir etmektir.

 

Kendimle böyle uzlaşıyorum, popüler olmak için kendimi zorlamıyorum. Hesaba gelince, aklıma geldikçe bir şeyler yüklüyorum. Bir şey yüklememişsem, üzerine çok düşünmeyin. Eh, 'uzlaşma' 'ikna etme'nin daha artistik bir şekli yalnızca. Dürtülere teslim olarak yaşama daha doğru bir tanım olabilir.

 

İlerleyen bölümlerde görüşmek üzere! . . .







Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44350 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr