Lms 27.8.1 : Cücelerin Haraç Uğraşı

avatar
1312 3

Legendary Moonlight Sculptor - Lms 27.8.1 : Cücelerin Haraç Uğraşı


Çevirmen : Clumsy-nim



“Biz cüceler Kaybern'e düzenli olarak mücevher ve altın külçeleri vermek zorundayız. Kehehem. Ejderlerin topraklarındaki mağaralardan demir çıkartmaya devam etmek istiyorsak başka çaremiz yok.”

 

“Anlıyorum. Ama ona bu şekilde rüşvet vermenize yol açtığına göre Kaybern gerçekten kötü biriymiş.”

 

“Ben de aynı fikirdeyim… şey, öyle ya da böyle her üç ayda bir ona haraç vermemiz gerekiyor işte.”

 

Cüceler, Thor Krallığındaki güçlü üretim kapasitelerine ve ticari faaliyetlerine rağmen hala kıtanın önde gelen güçlerinden biri haline gelememişlerdi. Bunun sebebi de ejderlere düzenli olarak haraç verme zorunluluğunun onları kısıtlamasıydı.

 

Ama yine de ejderler sayesinde maden geliştirmeleri daha hızlı gerçekleşiyordu, çünkü canavarlar ve dış saldırılardan endişe duymak zorunda olmamaları onlara güvende olma avantajı sağlıyordu.

 

“Ayrıca gelecek ay haraç zamanı… diğer ejderler makul miktarlarda aldıkları için çok sorun teşkil etmiyorlar. Ama Kaybern her zaman çok hassas yaklaşıyor.”

 

Thor Krallığındaki beş ejderden Cücelerin başına en çok dert açanı, Ejder Kaybern’di.  

 

İnsan, Elf ve Ork oyuncular, son derece pervasız davranmadıkça bir ejderle çok nadir karşı karşıya gelirlerdi. Weed de onların verebileceği hasarı gayet iyi bildiği için asla başı boş dolaşmamış ve bir ejderle karşılaşmamıştı.

 

Fakat Cüceler çeşitli taleplerle köylerine gelen Ejderlerden yana çok çekiyor, kaotik bir atmosfer yaratan Ejderlerin kendilerine musallat olmasının önüne geçemiyorlardı.

 

“Kaybern’in istekleri giderek kötüleşiyor. Her ne kadar Cüceler olarak madenlerden çıkardığımız altın ve mücevherlerin büyük bir kısmını verebilsek de onları güzel parçalar halinde sunabilmemiz daha hoş olmaz mıydı? Sonuçta biz Cücelerin verdiği haraçları beğenmedikleri zaman çok zorluk çekiyoruz… Neyse ki sen, Oymacı, bu konuda bir şeyler yapabilirsin diye düşünüyorum.”

 

*Ttring!*

 

--------------------------------------------------------------------

Kaybern’e Verilen Haraçlar

Akryong Kaybern’e sunulması için 2800 parça mücevherat ve altın heykel üretin.

Einhand, yardımcı olması adına 4 yoldaş Cüce yollayacak.

Heykeller Ejderlerin zevkine hitap etmeli.

Başarılı olursanız Cüceler tarafından tanınan bir Oymacı haline geleceksiniz.

Zorluk: Oymacılık Üstatlığı Görevi

Görev Kısıtlamaları: En az İleri Düzey 8. Seviye Oymacılık.

Gelecek ayın 25. gününe dek tamamlanmalı.

Başarısız olursanız Cücelerle olan yakınlığınız azalacak ve güvenlerini yitireceksiniz.

Görevi yeniden almanız için farklı işler aracılığıyla güvenlerini geri kazanarak Cücelerle olan yakınlığınızı geliştirmeniz gerekecek.

--------------------------------------------------------------------

 

Bugünden itibaren tam 52 günü vardı.

 

‘Her gün 60 parça yapmalıyım.’

 

Bu inanılmaz bir iş yüküydü.

 

“Arkama yaslanıp Cücelerin acı çekmesine nasıl seyirci kalabilirim ki? Bir Oymacı olarak bu işi layıkıyla yerine getirmek için tüm gücümü kullanacağım.”

 

– Görevi kabul ettiniz.

 

“Öyleyse sana inancım tam.”

 

Cevherlerin boyutları çeşitliydi ve ham hallerine göre işçilik kaliteleri de farklılık gösterirdi. Weed de kalıpları eritilmiş altınla doldurma yoluyla altın heykeller yapacaktı.

 

“Ejderler parlak şeylerden hoşlandığı için göz alıcı parçalar çıkartmalıyım.”

 

Diyen Weed, işe koyuldu.

 

Orada kullanabileceği temel ekipmanları Einhand’den ödünç aldı.

 

Dayanıklılığı arttıran bir çekiç ile kirliliğin arındırılması ve de sağlamlığın vurgulanmasını sağlayan bir fırından faydalanacaktı.

 

Einhand ve Demir Çekiç’in başarılı demircileri de Weed’i destekliyordu.

 

Tüm bunların yanı sıra çalışmaya uygun bir ortam da mevcuttu.

 

Yalnızca madenler kazılıyor ve değerli taş halindeki cevherlerle dolu vagonlar taşınıyordu.

 

“Bu ilk parti. Normalde her parti için yaklaşık beş vagon kazabilirim.”

 

Weed açgözlülük ediyordu.

 

“Gulp! Her şeyi topladıktan sonra tabanları yağlayıp kaçsam…”

 

Görev üzerindeyken Cücelerin tüm hazinelerini toplayıp kaçmaya çalışan bir Oymacı!

 

Tabii bunu yapmasına mani olan bir şey vardı; o da Kaybern’in peşine düşmesi ve Ejderlerin saldırısına uğrayan Morata’da pek çok kişinin ölecek olmasıydı. Ama o kaçıp gitmeyi düşünüp acı bir ifadeye bürünür, ıstırap çekerken Cüceler başlarını sallayarak izliyordu.

 

“Yalnızca bir İnsan olmana rağmen işin konusunda epey heveslisin.”

 

“Ben de aynı fikirdeyim.”

 

Weed, bu tuhaf ana bir son vermek için nihayet Zahab’ın Oyma Bıçağını çekti.

 

“Müsaadenizle ilkini yapayım.”

 

Ttang! Ttang! Ttang!

 

Weed, o güne dek yaptığı tüm heykel tiplerini gözden geçirdi.

 

“Sanatsal değerini arttırmaya özen göstermektense sayıca tatmin etmek daha önemli neticede.”

 

Doğru düzgün bir iş çıkartırken istenen miktarı da karşılaması gerekiyordu.

 

İşe koyularak canavar ve hayvan kalıpları çıkarttı.

 

Üretimde kullanılan kil seramiklere uygun pek çok kalıbı vardı. Altını dökeceği kalıp hazır olduğu sürece tek yapmak gereken içini doldurmak olur ve bu durumda diğer demirciler de ona yardım edebilirdi.

 

Yalnızca altın dökerek parıl parıl, altın heykeller yapabilirlerdi.

 

Ki bu da bir Oymacı için gerçekten büyüleyici bir deneyimdi.

 

“Kimsenin altından bıkıp usanamayacağı, altına asla doyulamayacağı, işin içinde mutlaka bir gerginlik olacağı söylenir. İnsan kuyumcu olsa bile şu hayatta mutluluk nedir bilemeyebilir.”

 

Weed günün birinde kuyumcu olsaydı sakinlik nedir bilemez, hırsız korkusundan gözüne uyku girmezdi.

 

Cevherleri bıçak kullanarak incelikle şekillendiriyordu.

 

“Mücevherlerde ufak tefek hatalar tolere edilebilir, baştan yaratmak mümkün çünkü.”

 

Einhand böyle söylese de yaptığı hatalar Weed’in bir Oymacı olarak sahip olduğu saygınlık ve güvenilirliği zedelerdi. Bir kez kesilen mücevheri eski haline döndürmek mümkün olmazdı.

 

Elmaslar, yakutlar, safirler ve benzeri cevherler yüzeylerinde sabit bir açı oluşturacak şekilde kesiliyordu. Bu kesiklerin boyutu ve açısına bağlı olarak da parlaklıkları değişkenlik gösteriyordu.

 

Weed, Ay Işığı Oymacılığındaki tecrübesi sayesinde ışıldayan heykeller yapmak konusunda uzman hale gelmişti.

 

“Bir ejder neyi tercih eder: tabii ki sanatsal değerdense dış görünüşe bayılır.”

 

Ejderler altın ve mücevherlerin ışıltısından hoşlandığı için Weed de bu noktayı tatmin edici kılmaya çalışıyordu.

 

Bir Oymacı olarak şu anda yaptığı iş, basit işçiliğe çok yakındı.

 

Ama bunca altın ve mücevherle ilgilenebileceği bu tarz bir fırsat insanın eline çok nadir geçerdi.

 

Oymacılık uzmanlığı adım adım ilerlerken İnanç istatistiği düşüşe geçiyordu. Nedense mücevher ve altınlara yakından baktığı her seferde Cücelerin ona olan inancı azalıyordu.

 

Demir Çekiçteyken sınırsız yemekle beslense de bu yalnızca çalıştığı anlar için geçerli oluyordu.

 

***

 

Hermes Loncası bir kez daha Weed’i ortadan kaldırma amacıyla baskın birliğini çağırmıştı.

 

“Bu yöntem pek etkin değilmiş anlaşılan.”

 

Weed bir çamur balığı gibiydi ve Versailles Kıtasında özgürce dolanırken yakalanması çok zordu.

 

Bursilia’ya varan baskın birliği, üzerlerine atılan koca bir Ork sürüsüyle karşılanmıştı. Weed’e saldıran taraf olacaklarına Orkların saldırısıyla fena halde bozguna uğratılmışlardı.

 

Orkları kolaylıkla mağlup edebilecek güçte olmalarına rağmen yalnızca bir saate yakın sürede 17 defa düşman saldırısına maruz kalarak sonunda kaybeden taraf olmuşlardı.

 

“İntikam, chwichichichwis!”

 

Belki de akıllarından geçen şey savaşırken Karichwi’yi aramaktı, neticede onun Orkların arasında olup olmadığını bilmiyorlardı. Yalnızca onu aramaya odaklandıkları için daha da korkutucu bir Ork ordusunun gelip onları püskürteceği ve ezip geçeceği akıllarının ucundan dahi geçmemişti. Seviyeleri ne kadar yüksek olursa olsun onca Orka galip gelebilecek güçte değillerdi.

 

En nihayetinde boyun eğdirilip pes etmişlerdi.

 

En başta Orklardan kaçıp geri çekilmeyi seçselerdi sonuç aynı olmayabilirdi. Baskın birliği duruşlarına rağmen agresif bir mücadele sergilemişlerdi, çünkü Weed karşısında başka nasıl bir strateji izlenebileceğini bilemiyorlardı. Sonuç olarak Orkların daimi saldırılarıyla baş edememişlerdi.

 

Baskın birliğinin yok edilişi sonrası Ork Komutanları da kendi aralarında konuşmuştu.

 

“Çok sayıda Ork öldü, chwichichichwis. Eve gidip bir şeyler yiyin ve uyuyun, chwichichig!”

 

“Uyumakla kalmayın, uyanın, yemek yiyin ve bir sürü bebek Ork yapın. Hadi gelişelim, Orklar!”

 

İşte böylece Hermes Loncası bir utanç daha tatmıştı. Bu defa Weed’e yenilmeyi bırak, onunla çarpışamamışlardı bile. Orklar tarafından adeta kökleri kurutulmuştu. Bu da beklediklerinden çok daha farklı bir durumdu.

 

Bu sebeple, Weed’i yakalayıp rahatsız etmenin inanılmaz zor olduğunda karar kılan lonca yöneticileri bir fikir birliğine varmıştı.

 

“Planlandığı gibi bir suikast görevi yürütün ama bu bilgiyi gizli tutun. Onu görürseniz peşine takılıp takip etmekle yetinin, malum şu anda hayaletten farksız…..”

 

“Baskın birliğinin konumu ifşa oldu zaten, bu saatten sonra Orklara karşı saldırıya geçmeye çalışmak onlar için zor olacaktır, dolayısıyla kaçmaları gerekiyor. Bu onlar için çok daha iyi bir fikir olmaz mı?”

 

Loncanın baş yöneticileri utanç içerisindeydi.

 

Onlar Haven ve Kallamore Krallıklarını yöneten büyük güçler arasındaydı. Kararlaştırdıkları politikaya bağlı olarak Ana Kıtadaki durum da değişkenlik gösterecekti.

 

Ama Weed’i rahatsız etmek gibi önemsiz bir işle ellerinin kollarının bağlanmış olması canlarını çok sıkıyordu.

 

“Bard Ray-nim ne durumda?”

 

“An itibarıyla onuncu görevinde.”

 

“Gerçekten hızlı ilerliyor. Weed’den bile hızlı galiba?”

 

“Kraliyet Muhafızlarının ona eşlik ettiği söyleniyor. Sahne arkasında onların yardımını aldığı için ihtiyaç duyduğu süre epey kısalıyormuş. Morata’ya yayılan casusların söylemlerine bakılırsa Weed de bayağıdır Morata’daymış. Ne yaptığına gelince, şimdilik sadece seramik yapmakla uğraşıyormuş anlaşılan.”

 

“Görev süresi bayağı uzayacak sanırım. Peki ya Bard Ray’in yeni bir zırh edinme faaliyetleri ne durumda?”

 

“Şu anda sorunsuzca bu iş üstünde çalışıyoruz. Zindan kazısında gözle görünür bir engel bulunmuyor.”

 

“Gerekirse Kallamore Krallığı bölgesindeki Kara Şövalye Teru lahdine on adam daha ekleriz.”

 

“Teşekkürler. Bu hafta kazıyı tamamlamayı umuyoruz.”

 

Hermes Loncası, Kallamore Krallığındaki belirli bir zindan hakkında istihbarat toplamıştı.

 

Ve hazinelerin konumunun tespiti için Maceracılar, Hırsızlar, Şövalyeler vb. organize edilmişti.

 

Arkasına Hermes Loncasını alan bir Maceracı için hazine bularak yetenek geliştirmek kolay işti. Bu hazineler çoğunlukla loncaya teslim edilse ve ellerine pek bir şey geçmese de aldıkları destek bile Maceracılar için fazlasıyla yeterliydi.

 

“Ancak Krallığımız için hoş olmayan söylentiler Maceracıların kulaklarına da ulaşıyor.”

 

“Neymiş onlar?”

 

“Savaşta başka çaremiz olmasa da Kallamore Krallığı şehirlerini yağmalayışımız popülerliğimizi düşündüğümüzden daha fazla azaltmış anlaşılan. Ve bu işgallerden sonra da istikrar sağlamaktansa çıkan isyanlar ve edilen şikayetlerle boğuşuyoruz.”

 

“Yapacak bir şey yok. Yaydan çıkan oku durdurmak mümkün olmaz. Peki ya diğer loncalar ne durumda?”

 

“Bizi takip eden 5 büyük lonca var. Bulut Loncası, Aslan Yıldızı Loncası, Gezici Lonca, Kara Kılıç Paralı Asker Loncası, Kara Aslan Loncası. Hepsi de bunu kabullenmiş ve pek yakında Krallığa ait olacakmış gibi görünüyor.”

 

“Neticede işler beklenen seyirde ilerliyor yani.”

 

Hegemonya İttifakına ait çok sayıda prestijli lonca da vardı, dolayısıyla güç dengesi hala belirsizdi.

Ancak Hermes Loncası da dahil edildiğinde bu altı büyük lonca muazzam bir güç teşkil ediyordu.

 

“Sıradaki hedefimiz La Salle Krallığı olacak.”

 

“Komşumuz olan ülkelere kıyasla birlikleri bir hayli güçsüz.”

 

“Doğru. Yıldırım hızıyla işgali tamamlar, sonra da hep birlikte Britten İttifakına saldırırız.”

 

Baş yöneticiler şimdiden sıradaki savaşın hazırlıklarını yapıyordu.

 

La Salle Krallığı ve Britten İttifakını saflarına katmayı başardıkları takdirde mutlak güce sahip bir İmparatorluk olacakları kesindi.

 

“Britten İttifakı kayda değer bir direnç göstermeyecektir muhtemelen.”

 

“Yalnızca birkaç özgür şehir ve beylikten oluşsalar da tarihsel olarak birleşmiş durumdalar. Bildiğiniz üzere o bölgede Bulut Loncasının da bir şubesi var.”

 

“Yüzleşmemiz kaçınılmaz ve bu meseleyi öncesinde Bulut Loncasıyla enine boyuna tartıştık zaten.”

 

“Hazırlıklar yapılıyor. Bizi bekliyor olacaklarını zannetmiyorum.”

 

“Britten İttifakının birlikleri nasıl peki?”

 

“Element ustaları ve büyücülerinin seviyesi yüksek. Ordularında bile çok sayıda oyuncu var.”

 

“Oyuncular bize karşı direnecek olursa uzun bir mücadele olur sanırım. Şu raddede çok uzun bir savaşa girmemiz hiç uygun olmaz.”

 

“Loncamız saldırıyı başlatınca kafası çalışan yüksek seviyeli oyuncular teslim olacaktır.”

 

“Bard Ray-nim dikkatleri üzerine çekerken savaş hazırlıklarını özenle yürüttüğümüzden emin olalım.”

 

“Tabii canım.”

 

Baş yöneticilerin toplantısı gece geç vakitlere dek sürmüştü. O koca krallığa dair mühim kararları almak sıklıkla onlara düşüyordu.

 

“Evet, Weed’e dönecek olursak…”

 

“Yapmamız gereken tek şey sayısal avantajımızı kullanmak. Ama körü körüne peşinden gitmek de gerçekten hiç etkili olmuyor.”

 

“Adam çamur balığı gibi, yaklaşıp yakalamak imkânsız adeta.”

 

Weed, Dikiş ve Demircilik yetenekleri sayesinde hemen hemen her zırhı giyebiliyordu. Heykel Dönüşümünü kullanıp saniyesinde görüntü değiştirebilmesi de onu bulmayı neredeyse imkânsız kılıyordu.

 

Loncanın işi gerçekten zordu. Sıradan yüzü ve kafasına konulmuş ödülle onu öyle kolay kolay başıboş dolanırken bulamazlardı.

 

Tüm bunların yanı sıra peşine takılan grupları fark etme konusunda da yeterince hızlıydı. Etrafındaki baskın birliklerinin de peşindeki suikastçıların da tuzağına düşmüyordu.

 

Hermes Loncasının baş yöneticileri arasında sık sık bulup uygulamaya koyduğu insafsız, zalimce planlarıyla dikkat çeken Butler dedi ki:

 

“Weed’i denklemden çıkarmak istiyor… ve bu konuda zorlanıyorsak, neden Morata’yı ve sakinlerini körüklemiyoruz?”

 

“Körüklemek derken?”

 

“Weed’i yakalamak için Hırsız ve Suikastçıları gönderirken Morata’ya da orayı yağmalayıp sabote edecek birilerini yollarız...”

 

“Böylece onlara ciddi bir zarar verebiliriz.”

 

“Karşı tarafın saygınlığı çok daha fazla olsa da Hermes Loncamız onlara bunun tazminatını ödeyecektir. Ve bu suikast gizlice gerçekleştirilecekse başkentten gizli tutulmalıdır.”

 

Rafael kararını vermişti.

 

Ve Hermes Loncasının operasyonları ile dış işleri çoğunlukla onun sözüyle şekillenirdi.

 

#Hermes Loncasının Weed takıntısı nasıl bir boyuta ulaştıysa artık arada Morata da kaynayacak gibi görünüyor. Acaba görevi için heykel yapmak, krallık için taç giyme töreni, şehir geliştirmeleri vs. derken bir sürü şeyle boğuşan Weed bu durumu nasıl karşılayacak, bizleri neler bekleyecek? Bir sonraki bölümde görüşmek üzere! 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44356 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr