Lms 27.7.2 : Bir Ülkenin Kralı

avatar
1237 3

Legendary Moonlight Sculptor - Lms 27.7.2 : Bir Ülkenin Kralı


Çevirmen : Clumsy-nim


Morata’nın Mücevher Dükkanında mühim bir şey yaşanıyordu. Dükkan sahibi, mallarına bakan kişiyi kibarca selamlamıştı.

 

“Bu parçalar gerçekten satılık mı?”

 

“Evet. Düşündüğünüz bir fiyat var mı?”

 

“Benim için bu sanat eserlerine değer biçmek zor. Resmen herkesin imreneceği düzeydeler. Muhtemelen sonunda kıtanın tüm krallarına satılacaklardır. Siz kendi aklınızdaki fiyatı söyleyin lütfen.”

 

Dükkan sahibi, satılacak malların fiyatını kendisi yerine müşterisinin belirlemesini istiyordu.

 

Mallar mavi ve beyaz renkteydi.

 

Her zevke uygun çeşitli bitki çizimlerine, altın ejder benzeri renkli desenlere, kanatlarını açmış beyaz bulutlar arasında süzülen Wy-3 ve Bingryong gibi tasvirlere sahiplerdi.

 

Weed, Sanat Merkezinde sergilemeyi planladığı Başyapıt ve Şaheserlerini satışa çıkartmamıştı. Morata nüfusu kalabalık olduğu için toplayacağı giriş ücretleri kara geçmesi için yeterli olacaktı.

 

Bu sıradan seramiklerse yalnızca elden çıkarmak için yaratılmışlardı ve onları pahalı kılan tek şey, özel ürün muamelesi görmeleriydi.

 

“Bu seramiklerin… değerini belirlemek öyle zor ki kan ter içinde kalmış durumdayım. Dünyanın dört bir yanından insanlar tanesini 798 altına alabilirsek dünyalar bizim olur diyor, bunu yapabilmeyi umuyorlar.”

 

800 altın kulağa çok fazla gelince 2 altın aşağı inmişti!

 

Bu seramikler Weed’in ustalık eseri olmasalar da yapımlarında kullandığı yeteneklerin çoğu oldukça yüksekti.

 

Sanatsal değerleri de hesaba katılırsa bu fiyat kabul edilebilirdi.

 

“798 altın demek… bu fiyata çıkmak mümkün mü ki?”

 

“Weed’i bilirsiniz, aramızdaki uçurum öyle derin ki aşağısı mümkün değil elbette.”

 

“Ama o parayla şuradaki zırh alınır resmen.”

 

“Çaylak zırhından bahsediyorsak alınır. Bu seviyede bir iş söylediğiniz kadar para etmez.”

 

Teklif fazla yüksek olduğunda ticaret sonlanırdı. Hatta bazen makul olmayan talepler sonucunda bir sanatçı olarak itibar kaybedilmesi gibi cezalar da verilirdi.

 

Weed de bu konuda çok hassastı ki ürünlerini satmaktan yana tereddüt etme sebebi de buydu.

 

Dükkan sahibi bir müddet düşündükten sonra şu cevabı verdi:

 

“Normal şartlar altında bu malları ederi neyse o şekilde satın alırdım. Ama bu sıralar seramiklere rağbet çok. Hepsini tek tek satmak zaman alacak olsa da elbette ki benim için sıkıntı yok. Artık vitrine fiyatı 500 altını bulan özel ürünler koyabileceğiz. Seramiklerinizi sattığınız için teşekkürler, Lordum!”

 

– İlk ticaretiniz başarıyla tamamlandı.

Bundan böyle mal sattığınız her seferde 3 Onur istatistiği kazanacaksınız.

 

Seramikler Weed’in düşündüğünden daha değerli çıkmıştı.

 

Ancak dükkan sahibinin söyleyecekleri daha bitmemişti.

 

“Fakat bu sanat eserlerinin büyük bir kısmını satın aldığım anda nakit sıkıntısı çekeceğim. Şimdilik her biri için 220 altın peşinat versem olur mu?”

 

“Olur.”

 

Weed’in gittiği dükkanların sahipleri seramikleri tek tek, titizlikle inceliyordu. Çatlak, renk değişimi, bozuk bir desen arıyorlardı. Öyle ya da böyle fiyatlar aşağı çekiliyordu.

 

Ama yine de Weed, bulunması zor şeyler satıyordu. Ve sahibi o olunca bir kısmı diğerlerinden daha pahalıya gidiyordu.

 

– Bol miktarda sanat eseri satarak büyük bir kar elde ettiniz.

Şöhret 3589 arttı.

Oymacı olarak saygınlığınız 9 arttı.

Cazibe 7 arttı.

Morata’nın Yerel Saygınlığı 1 arttı.

 

Toplam 268,000 altın toplamıştı!

 

Ve şimdiden hem Morata hem de diğer bölgelerin vatandaşları arasında yeterince gürültü patırtı çıkartmıştı.

 

Bir kere satışa çıkan seramikleri kıtanın tüm bölgelerine dağılacak ve yeni sahipleriyle buluşacaktı.

 

Şimdiden Weed’in seramik tabaklarını arayanlar vardı.

 

Belki de Morata’da doğan pek çok kişi Seramikçi olma konusunda büyük hayaller kuracaktı. Bunun nedeni de dört bir yanda bulunan kaliteli toprağın bolluğu ve kıtada benzeri olmayan kültürel yatırımlarla inşa edilen Hestia Demir Ocağının varlığıydı.

 

Morata’da çok sayıda kaliteli seramik satışa çıkacağı için o seramikler yerel ve özel bir ürün olarak tanımlanacaktı. Bu değerli nesneler özel ürün muamelesi göreceği için de geçici bir trend oluşacaktı.  

 

“Saygıdeğer Lordum, benimle ticaret yaptığınız için teşekkür ederim.”

 

“İyi iş çıkarttın.”

 

Diyen Weed, girdiği son dükkandan çıktı.

 

Onun göründüğü haberini alan oyuncularsa bir kovan arı gibi etrafına doluştu.

 

“Bu ticaretlerden bir servet edinmiş olmalısınız.”

 

“Yok canım, eh işte.”

 

“Söz konusu Weed-nim’se özel bir şey olmalı, haksız mıyım? Öylesine bir anlaşma sizi memnun etmezdi.”

 

Weed gerçekten de sattığı seramiklerden epey para toplamıştı. Gülmemek için eliyle ağzını kapatıyordu.

 

“Kehehem!”

 

Nezaketini korumaya çalışırken aynı zamanda ağırbaşlı ve ciddi görünmeyi de başarıyordu.

 

Weed’in Kraliyet Yolundaki popülerliği çoktan zirveye ulaşmıştı. Morata’da ondan hoşlanmayan birine rastlamak çok zordu.

 

O sırada Morata’nın kıdemli ihtiyarlarından biri, elinde bastonuyla yanaştı.

 

“Lordum, buradayım.”

 

Weed toparlandı ve ifadesini sertleştirdi.

 

Morata Kontu olduğu zamanlarda bu ihtiyar, epeyce parasını yiyerek Weed’de kötü anılar uyandırmıştı!

 

“Bu yüce Kontun hükümdarlığında bu köy bir şehre dönüştü ve gerçekten yaşanacak bir yer halini aldı.”

 

“Tabii canım, herkes üzerine düşeni yapmalı.”

 

“Şimdiyse bu topraklar...”

 

Diyen kıdemli o noktada duraksadı ve pişmanlık dolu bir ifadeye büründü.

 

‘Yok artık, yine mi para isteyecek…’

 

Morata’nın ekonomik ölçeği neticesinde Weed, yatırımlarla sarsılacak fakirliği geride bırakmıştı. Ama bu yolla bolca kar elde etmiş olsa da zar zor kazandığı parayı bir anda kaybetmek insanın canını sıkıyordu.

 

Ve Weed, tek bir altınından bile olmak istemiyordu.

 

“Bu topraklar Lordunun yılmaz liderliğiyle büyük gelişmeleri kucakladı. Burada yaşayan tüm vatandaşlar çalışkan ve sadıklar. Niflheim İmparatorluğunun düşüşü sonrası soğukla ve canavarlarla boğuşan vatandaşlar bolluk ve güvenlik içerisinde yaşayabilir hale geldiler ve bu tamamen Lordumuzun sayesinde.”

 

“Öhöm.”

 

Weed, aldığı iltifatlar çoğaldıkça daha da geriliyordu.

 

İhtiyar geçmişi o kadar kurcaladığına göre bir şeyler isteyeceği kesindi.

 

Ayrıca Weed, çocukluğundan beri övülmektense azarlanmaya alışkındı.

 

“Lordları yanlarında olduğu sürece canavarların inine bile hiç tereddütsüz girerler. Bunu tüm vatandaşlar adına söyleyebilirim. Ve Morata’daki bu gelişmelerin ve ihtişamın devamlılığını sağlamak adına ordunun daha da yükseklere çıkıp Kuzeyin tamamına dokunmasını bir Kont olarak içtenlikle temenni ederim.”

 

*Ttring!*

 

-----------------------------------------------------------------------------

Kuzey topraklarında temeli atılan küçük bir krallık.

Morata’nın nüfusu ve ekonomik gücü çoktan şehir boyutunu aşmış durumda.

Vatandaşlar, güvenliğin kolay kolay sarsılmayacağına inanıyor ve ayrıca dini özgürlük ile kültürel refahın keyfini sürüyor.  

Niflheim İmparatorluğunun çöküşü sonrası Morata, Kuzeyin en gelişmiş şehri halini aldı.

Morata’da gerçekleşen ticaret ve maceralar bunun başarılması için başlı başına yeterli.

Yitirilen insanlar için istikrar geri getirilmeli.

Krallığınızın başlangıcı ufak bir bölge ile sınırlı olacak. Peşinize düşen canavar sürüleri ve meçhul tehlikeler nedeniyle işler beklenildiği kadar sorunsuz ilerlemeyebilir.

Fakat bölge sakinleri, Lordlarının onları daha iyi bir geleceğe kavuşturacağı inancıyla bu istekte ısrarcı.

Morata’ya liderlik etmenin ağır yükünü omuzlarınızda taşıyabilir misiniz?

Kıdemlinin teklifini kabul ettiğiniz takdirde zorlu bir taç giyme töreni sonrasında şehir devletlerinin Kralı halini alacaksınız.

Morata ve Vargo Kalesi, krallığınızın bölgeleri olarak ilan edilecek.

Kasaba alanı haricinde, civardaki toprak genişlemeleri hızlanacak.

Yakın bölgelerdeki siyasi gücünüz artış gösterecek.

Ordunuzun boyutu artsa da vatandaşların gerginliği sona ermeyecek. Bununla birlikte ordunuz çok ufak olduğu takdirde bu gerginlik çok daha yoğun hissedilecek.

Diğer Krallıklarla diplomatik ilişkiler kurabileceksiniz.

İç işleri ve inşaat alanlarında yetkinizi daha güçlü bir şekilde kullanabileceksiniz. Eklenen yeni binaları inşa edebileceksiniz.

Diplomatik görüşmeler Kralın şöhretine bağlı olarak farklı sonuçlar verebilir ve bu süreçte yaşananlar Şansınıza bağlı olur.

-----------------------------------------------------------------------------

 

Bir ülkenin Kralı!

 

Haven Krallığının doğumuyla birlikte oyunculara ait ufak ülkeler kurulmaya başlanmıştı.

 

Ancak bundan farklı olarak o Krallıklar halihazırda donanımlıydı, Morata’nınsa baştaki kişi tarafından geliştirilmesi gerekiyordu.

 

Weed, kafasındaki hesapları tamamladı.

 

Bu teklif bir lütuftan ibaret değildi.

 

Eğlence, rüşvet, kara para, yüksek statü.

 

Bunların bu dünyadaki yaşama tat katan şeyler olduğuna inanılırdı.

 

“Öne çıkacak ve Morata halkıyla birlikte tüm zorlukların üstesinden gelerek ömrümü bu işe adayacağım.”

 

Kalıcı bir diktatör olma hayali!

 

-----------------------------------------------------------------------------

– Krallık pozisyonunu kabul ettiniz.

Tüm haklarınız taç giyme töreni sonrası doğacak.

Küçük bir şehir devleti olarak şekil alan Krallığınız, topraklarınızın boyutuna bağlı olarak resmi bir Krallığa dönüşebilir.

Krallığınız için bir isim belirleyin.

-----------------------------------------------------------------------------

 

“Krallığım için bir isim…”

 

Hemen aklında beliren bir isim yoktu.

 

Tabii Sarı Oğlan, Wy-1, Wy-2, Wy-3 gibi şeyleri düşünürken ülkeyi bu şekilde isimlendirmese iyi ederdi.

 

Muhtemelen Kuzeyde bir Krallık kuran ilk oyuncu oydu ve böyle bir isimle alay konusu olurdu.

 

Derken bir anda Krallığının ismini buldu.

 

Kıtayı birleştiren ve Arpen İmparatorluğunu kuran Oymacıyı anımsamıştı!

 

İhtişamlarının üzerinden yıllar geçmiş olsa da insan kafaya koyduğu takdirde yıkılan bir şeyi de onarabilirdi.

 

-----------------------------------------------------------------------------

– Krallığınız için ‘Arpen’ ismini seçtiniz.

Taç giyme töreni sonlandıktan sonra Krallığınızla ilgili aktiviteleriniz resmi olarak başlayacak.

Lütfen tören için kullanılacak fon miktarını belirleyin.

Daha lüks ve gösterişli bir tören, sadakati yüksek bir ordu ile şöhreti yüksek bir Krallık sağlar.

-----------------------------------------------------------------------------

 

Weed bu tarz formalitelerden hoşlanmazdı.

 

Onun için gösterişin pek önemi yoktu, taç giyme töreninin artı ve eksilerini tartınca da Morata’dan pek bir farkı olmamasını tercih ederdi.

 

“Törene harcanacak fon…. hmm, sanırım bu tören için gereken miktar 30 altın.”

 

Ona kalırsa bir bardak suyu kaldırıp indirmesi yeterliydi. Ama ulusal bir etkinlik olması, ölçeği hatırı sayılır ölçüde genişletiyordu.

 

“Bu kadarı da çok az ama. Kral Hazretleri Lord olarak son derece katı bir yapıya sahip, dolayısıyla bölge sakinlerinin ondan birtakım beklentileri var. Ayrıca yabancı ülkelerden gelen diplomatik elçiler de bize gülecektir ve bu kadarı tüm Kuzeyi Arpen Krallığımız hakkında bilgilendirmeye bile yetmeyecektir.”

 

“İster Kral olayım ister Lord, buranın vatandaşlarına sevgi duyuyorum ve bu gerçek hiç değişmeyecek. Ben yalnızca tören ödemesini minimumda tutuyorum. Ve o paradan artakalan olursa Morata’nın yoksul vatandaşlarının iş ve bakım masrafları için kullanılmasını rica ediyorum.”

 

“Peki öyleyse. Lordumuzun istekleri doğrultusunda ilerleyeceğiz.”

 

– Taç giyme töreniniz için 30 altın kullanmayı seçtiniz.

 

Böylece Weed, Morata’daki gününü bitirip Yurin’in yardımıyla Vargo Kalesine geçti.

 

“Seramiklerden gelen parayı bina dikmeye kullanmalıyım.”

 

Vargo Kalesine henüz dokunulmamıştı.

 

Büyük Orman Meydanı, Ork Hamamı ve Bordo Renkli Sokaklar yapıldı.

 

Ve Weed, dört ırkın bir arada yaşadığı Ratzeburg şehrinin binalarının dikilmesini emretti.

 

Bu binalar düşük inşa maliyeti avantajının yanı sıra farklı ırklar tarafından da seviliyordu. Barbarlar, Cüceler ve Elflerin bir arada yaşaması bu binaların etkinliğini arttırabiliyordu.

 

“Bu ucuzluğa çok iyi!”

 

Ratzeburg binalarının inşası 150,000 altın tutarken kalan para pazarlara, ticaret borsalarına vb. gitti.

 

Irklar arası ticaretin çokluğu vergi gelirlerini arttırıyordu.

 

Weed, Cücelerin kalabileceği demir ocakları da inşa etti.

 

Yine Elfleri düşünerek kullanacakları bir Okçuluk Eğitim Merkezi dikti. İsabeti arttırarak Okçu ve Koruculuğa geçiş imkanları olmasını sağladı.

 

“Burada okçu olarak seviye atlamak en iyisi olur sanırım.”

 

Şehir duvarlarına akın eden canavarların varlığında bir Okçu sonsuz ok atabilir ve bu da gelişimi için en uygun koşulları sağlardı. Ayrıca Okçular, Delici ya da Takipçi Oklar gibi yeteneklerin yetkinliğini de gönüllerince arttırabilirlerdi.

 

Weed, Barbarlara da bir şeyler vermek adına bir de Savaşçı Arenası yaptırdı. Vücutlarını kontrol etmeyi öğrenip çeşitli yetenekler edinebilecekleri bir yerleri oldu. Ve

 

“Az çok yeterli herhalde.”

 

Diyen Weed, Cüce Krallığı Thor’a geçti.

 

***

 

Norn Dağlarındaki en büyük Cüce şehri.

 

Demir Çekiç!

 

Burası Thor Krallığının başkenti ve aynı zamanda Versailles Kıtasının en büyük çelik üreticisiydi.  

 

Yurin, çeşmenin etrafında koşuşturan küçük cüceleri izledikten sonra şöyle dedi:

 

“Cüceler bir arada ne tatlılar. Hiç de yavaş koşmuyorlar.”

 

“Daha önce şehirde hiç Cüce görmemiş miydin?”

 

“Zaman zaman turistik noktalarda Cücelere denk gelsem de onları ilk defa bu şekilde görüyorum.”

 

Weed, yanında Yurin’le Thor Krallığının yetkilileriyle konuşmaya gitti.

 

Thor Krallığının başında kral değil, alternatif Kıdemli Cüceler vardı.

 

“Maceracı insan. İsmin bizim de kulaklarımıza çalınmıştı, mühim bir işin mi vardı? İçeri girebilirsin.”

 

Girişi koruyan Cüceler, yüksek şöhreti nedeniyle kenara çekilerek Weed’e yol verdi.

 

Ve Weed, meziyetleri sayesinde hiç vakit kaybetmeden Kıdemli Cüceyle karşı karşıya gelebildi.

 

“Seni benim karşıma çıkaran nedir?”

 

“Buraya Orklarla aranızdaki ilişkiden bahsetmeye geldim.”

 

“Orklar demek. Pis kokularıyla homurdanıp duran o ahlaksız piçlerle iyi geçinebilmemiz mümkün değil. Böyle aptalca bir görevi üstlenmeye kalkma hiç.”

 

*Ttring!*

 

-----------------------------------------------------------------------------

Kıdemli Cüceyle Dostluk

Cüce Einhand, Orklara sinir oluyor.

Cüceler ve Orklar yolculukları esnasında karşı karşıya geldikleri her seferde kavga ediyorlar.

Ama Einhand’le arkadaş olursanız söyleyeceklerinize kulak kabartacaktır.

Zorluk: D

Görev Kısıtlamaları: Orklar ve Cüceler Arasındaki İlişkinin İyileştirilmesi görevini tamamlamadan önce bu görevi tamamlamanız gerekiyor.

-----------------------------------------------------------------------------

 

“Hikayemi biraz daha dinlemeye çalışın lütfen. Önemli bir hikaye.”

 

– Görevi kabul ettiniz.

 

Weed, panolar sayesinde Einhand’in karakteri hakkında bilgi edinmişti.

 

‘Mücevherlerden, özel yapım zırhlardan ve alkolden çok hoşlanıyormuş.’

 

Weed, iltifat konusunda bir tez yazacak olsa kesinlikle doktorasını tamamlardı!

 

Hatta prestijli bir uluslararası dergide bile boy gösterebilirdi.

 

Yeteneğini konuşturarak doğal bir tavırla bir seramik fincan çıkartıp sergiledi.

 

“Pek büyük bir şey olmasa da oldum olası hayran olduğum Kıdemli Cüceye bunu armağan etmek isterim.”

 

“Bu şey… bu seramikler son zamanlarda epey popüler oldu. Böylesine harika bir şey yapmış olmana inanamıyorum. İnsanların yeteneklerine gerçekten saygı duyuyorum. Ama Cücelerin metali daha çok sevmesi üzücü tabii.”

 

Einhand’in Weed hakkındaki görüşleri bir nebze iyiye gitmişti.

 

Cüceler El Becerisinde olağanüstü olmaları gereği harika bir parça gördüklerinde ister istemez keyif alırlardı.

 

“Ben çok yetenekli biri değilim. Bence bir eseri gerçekten harika bir başyapıt kılan şey, yarattığınız eserlere ruhunuzu katmanız. Ha bir de tesadüfen karşıma çıkan şu şey vardı. Bir deneyelim derim.”

 

Diyen Weed, bir şarap şişesi çıkarttı.

 

İçerisindeyse Montvertruria’da bulduğu bira vardı.

 

Fıçılarda çeşit çeşit meyve vardı ve Wyvernler hepsini Morata’ya taşımıştı.

 

Ardından Weed, bir fıçıyı Wy-3 ile Geomchilere göndertip şarabın tadına baktırtmıştı. Sonra da hemen daha fazlası için harekete geçilmişti.

 

Ne zaman bir içki şişesi açılacak olsa hayvanlar kokuya tepki verip toplaşıyordu. Weed de Cücenin yanına gelirken bilerek bir şarap şişesi getirmeyi seçmişti.

 

Göz kenarları kırışan Einhand, kaşlarını çatarak,

 

“Şu insanların şarap içme alışkanlığını hiç anlayamıyorum. Bu ekşi zıkkımı kim, niye içiyor ki?”

 

“Ben de aynı fikirdeyim. Yalnızca saklamaya değer bulduğum için bu şişeleri kullanıyorum.”

 

“Ben içki konusunda çok katıyımdır. Eğer beni bu şekilde aşağılamaya cüret edersen ve dilime tatsız bir içkiden öte bir şey gelmezse bu mesele unutulmaz, bilesin.”

 

Weed, şişenin mantarını çıkarttı.

 

‘Ttak!’ Ve bu tok sese biranın keskin aroması eşlik etti.

 

“Kueueuee! Bu, bu koku...”

 

“Bu birayı Montverturia’da buldum. İsterseniz daha sonra hikayesini de anlatırım. Ama az da olsa tadına bakmanızı çok isterim.”

 

“Kokusu da tıpkı tadı gibi diyorsun yani. İlk defa böyle bir koku alıyorum. Gerçekten alkol mü bu?”

 

Weed, getirdiği birayı bardaklara paylaştırdı.

 

Ve üzerindeki köpükleri gören Einhand’in elleri şiddetle titremeye başladı.

 

“Teşekkür ederim! Keueuk. Cidden can alıcı bir tatmış.”

 

-----------------------------------------------------------------------------

Birayı içen Einhand’in keyfi yerine geldi.

Kıdemli Cüceyle dostluk görevi tamamlandı.

Kıdemli Cüceyle Dostluk görevinin tamamlanışıyla birlikte inatçı Einhand, maceracı insanlardan hoşlanmaya başladı.

-----------------------------------------------------------------------------

 

Cüce övgülere ve hediyelere boğulmuş, içki rüşveti de tuzu biberi olmuştu!

 

Kore Cumhuriyetinde bile rüşvet ve alkol tüketimi, önüne geçilemeyen şeylerdi.

 

Derken Weed, Orklar hakkındaki hikayesine başladı.

 

“Uzun zaman önce Cüceler, İnsanlar, Elfler ve Orklar bir arada, iş birliği içerisinde yaşarmış.”

 

Weed Ratzeburg’u açıklarken sözlerini dinleyen kişinin ifadeleri normalden farklıydı.

 

Elbette ki hikaye büyük oranda Cüce merkezliydi.

 

“Cücelerin sırf diğer üç ırkı beslemek için demirle çalıştığını söylemek abartı olmaz.”

 

“Uzun zaman önce böyle şeyler yaşandığından haberim yoktu. Sözüne inancım tam.”

 

“Orklar da bunun farkında ve içtenlikle özür dileyerek bundan böyle Cücelerle daha iyi geçinmeyi planlıyorlar.”

 

“Hmm, Orklarda da biraz vicdan varmış demek.”

 

*Ttring!*

 

-----------------------------------------------------------------------------

Orklar ve Cüceler Arasındaki İlişkinin İyileştirilmesi görevi tamamlandı.

Bu iki ırk arasındaki mücadelelerin sıklığı gelecekte bir miktar azalacak.

– Cüceler ve Orklarla dostluğunuz gelişti.

– Şöhret 157 arttı.

-----------------------------------------------------------------------------

 

“Biz cömert Cüceler de o barbar Orklara ufak bir hediye göndereceğiz. Demircilerimizden onlar için palalar yapmalarını ve onlara yollamalarını isteyeceğim.”

 

“Orklar bu hediyelere çok sevinecektir. Gerçek şu ki bir ömür uğraşsalar bile silah yapımında Cücelerle boy ölçüşemezler.”

 

Böylece söz konusu palaların üretimi ve Orklara nakliyesi, oyuncuların üstlenebileceği bir görev halini aldı. Düşününce bu da ilişkilerin geliştirilmesinin başarıldığı duygusunu gerçek anlamda hissettiren bir şeydi.

 

Elbette ki bu mühim nakliye görevi başarısız olduğu takdirde her şey ters tepebilir ve iki ırkı yeniden yakınlaştırmak zorlaşabilirdi.

 

Einhand dedi ki:

 

“Orkların koşulları göz önüne alınınca biz Cücelere Oymacılık yollarını öğretmen ziyadesiyle yeterlidir diye düşünüyorum.”

 

“Benim yeteneklerim de insanların nazarında gayet iyi. Ama siz Cücelerin yetenekleriyle boy ölçüşmeye nasıl cüret edebilirim zaten canım?”

 

“Yo. İsmin pek çok Cücenin de dilinde. Versailles Kıtası sanatına öncülük edecek hatırı sayılır çalışmaların olmuş.”

 

Weed yeteneklerinden bir hayli gurur duyuyor ve kendisini övmeye hazırlanıyordu ki Cüce Einhand sözlerinin devamını getirdi.

 

“Ama ne zaman bir heykel görsem hayal kırıklığına uğruyorum.”

 

“Aa?”

 

“Demir hakkında ne kadar bilgilisin? Demiri çeşitli malzemeler kullanarak işlemek ve güçlendirmek bizim için çocuk oyuncağı. Biz Cücelerin insan uygarlığına refah getirdiğimizi söylemek abartı olmaz.”

 

Demir bu dünya için önemli bir materyaldi.

 

Çoğu silahın yapımında ve inşaatlarda kullanılırdı.

 

Ülkelerin kalkınmasında hayati bir rol oynardı.

 

“Oymacıların çoğu heykel yapmak için ağaç, taş gibi kullanımı kolay malzemeler tercih ediyor. Halbuki yetenekli bir Oymacı, demirden çok güzel bir heykel yapabilir. Bir Oymacı olarak demirin güzelliğini yansıtan bir heykel yapabilirsen Cüceler arasında bir hayli dikkat çekersin.”

 

*Ttring!*

 

-----------------------------------------------------------------------------

Cüceler Demir Sever.

Cüceler tarafından tanınmak isteyen bir Oymacı da demirle baş edebilmeyi bilmelidir.

Demirle baş edebilmek için hatırı sayılır yetenekler gereklidir.

Cüceler için gözle görülür bir seviyeye çıkılmalıdır.

Zorluk: Oymacılık Üstatlığı Görevi.

Görev Kısıtlamaları: En az İleri Düzey 8. Seviye Oymacılık.

En az Başlangıç Düzeyi 8. Seviye Demircilik.

Görevin tamamlanmasıyla birlikte Einhand ile yakınlığınız artacak.

-----------------------------------------------------------------------------

 

“Ah, ben dün birayı fazla mı kaçırdım acaba? Karşımda yanlış insanları görüyor gibiyim. Çoğu kişi senin Demircilikte de bilgili olduğunun farkında zaten. Bu görevi yapmana gerek yok ki!”

 

– Görevi tamamladınız.

– Şöhret 350 arttı.

– Demircilik yeteneği yetkinliği gelişti.

– Cüce Einhand ile yakınlığınız arttı. Şimdiden tüm gece birlikte bira içebilecek düzeydesiniz.

 

Weed, yüksek Demircilik Yeteneği sayesinde görevi saniyesinde tamamlayabilmişti.

 

‘Demek ki her işte usta Oymacıların kaderi buymuş.’

 

Yalnızca elinden her iş gelen kişiler çeşitli heykel materyalleriyle baş edebilirdi.

 

Einhand bir kez daha konuştu:

 

“Kehehem, demircilikteki yeteneğin sayesinde seninle sohbet etmek pek kolay oluyor. Bu arada, Cüce olmamızın yanı sıra zayıflıklarımızla ilgili de bir hikayemiz var...”

 

“Sizi endişelendiren bir şey mi var?”

 

Övgüler ve tatlı sözlerle yalakalık eden Weed, gerçekten endişelendiğini belirten ciddi bir surat ifadesine büründü.

 

Oyunculuğuyla gerçek aktörleri bile gölgede bırakabilirdi.

 

Para karşılığında yalandan ağlamaya bile hayır demezdi.

 

“Kaybern’i tanıyor musun?”

 

“Hı hı, tanıyorum.”

 

Akryong Kaybern!

 

O, Thor Krallığının en eski sakiniydi.

 

Ve Cücelerin yaşadığı bu engebeli dağlar, Kaybern’e ait topraklardaydı.

 

#Bir süredir bayağı hastayım, oturup çeviri yapacak durumum olmadığı için bölüm biraz gecikmeli geldi. Hala iyileşmiş sayılmam, o yüzden sıradaki bölüm de biraz sarkabilir, haberiniz olsun.

Bu arada bu seriyi çevirmeye Akryong Kaybern adlı bölümle başlamışım, şimdi dönüp dolaşıp konunun yine ona gelmesi beni gülümsetti. Bakalım yeni bir unvana ve ülkeye kavuşup taç giyme törenine tam 30 altın harcayan cömert mi cömert kralımızı neler bekliyormuş, bir sonraki bölümde görüşmek üzere!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44356 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr