Lms 27.8.2 : Cücelerin Haraç Uğraşı

avatar
1267 2

Legendary Moonlight Sculptor - Lms 27.8.2 : Cücelerin Haraç Uğraşı


Çevirmen : Clumsy-nim



“Chwiiig!”

 

Orklar denizi aşıp Morata’ya ulaşmıştı.

 

“Güzel kokular geliyor, chwichiiig!”

 

Weed onların denizde zorluk çekip sayıca azalmasını umarken Becky Nin’in 3 Çılgın Köpekbalığından çok iyi muamele görmüşlerdi. Morata limanı yakınlarında süregelen ticari aktiviteler sayesinde oyuncular ve balıkçılar da aktif bir iş birliği içerisindeydi.

 

“Bu Orklar Kuzey Kıtasına gelmişler… Ve bizler de onlara yardım ederek Weed’e büyük bir iyilik yapmış oluruz.”

 

“Orkların yiyecek balığı var mıymış bir bakalım. Balık yahnisinden hoşlanıyor olabilirler.”

 

Balıkçı ve ticaret gemileri de Heint’in filosunun peşine takılmıştı.

 

Böylece Orklar Doğudan Batıya çeşitli gemilerle ilerlemişlerdi. Orklarla dolu gemilerin yükü bir hayli fazlaydı. Ama yelken açma hızları düşse de neticede hepsi hedefe sağ salim ulaşmıştı.

 

“Kyaaa! Şu Orklara bak! Çok tatlılar.”

 

“Kuzeyde Orkları görmek çok hoş gerçekten.”

 

“Karnınız açsa Çimen Lapasına ne dersiniz?”

 

Morata’nın çaylakları da Orklarla tanışmıştı.

 

Bu tanışma İnsanlar ve Orklar arasında geçse de aralarında önyargıya yer yoktu.

 

“Ben de Ork olmak isterdim.”

 

“Aynen. Biz de canımız istiyor diye Ork ırkını seçtik ama gidecek pek bir yer olmayınca Morata’ya gelmek zorunda kaldık.”

 

Orklar homurdana homurdana Morata kapılarına yığılmıştı.

 

Güzelce yiyip içen grubun nüfusuysa patlama yaparak 175,000’e ulaşmıştı.

 

“Bir sürü taş heykel var, chiwchwis!”

 

“Buradaki insanlar çok kötü şarkı söylüyor, chwiiiig!”

 

Orklar, performans ve sanat kültürüne pek aşina değillerdi.

 

“Ucuz mallar var, chiwchis!”

 

“Bu şeyi almam lazım. Chwiiiiig.”

 

Morata meydanlarında pazar fiyatlarına uygun satışlar yapılıyordu.

 

Ve Orklar açgözlülükleri yüzünden bir ahşap kılıcı bile 4000 altına satmaya kalkıştıkları için buradaki her şey onlara ucuz geliyordu.

 

“Ucuza aldım ha, chwichichig!”

 

Aldıkları ekipmanları 70,000 altından fazlasına tekrar satmaya çalışıyorlardı. Elbette ki bu fiyata tek bir alıcı bile bulamıyorlardı.

 

Artık adamakıllı yerleşme zamanları gelmişti.

 

Morata’nın meydan ve sokaklardaki Orklar öylece oturup kapıların etrafında toplaşıyordu.

 

Onlar için zorlu bir gün olsa da iyi haberler de almışlardı.

 

– Vargo Kalesinde Ork Karichwi’nin koca bir heykeli var!

 

– Toprak ve taşlardan oluşan Ork yerleşkesi tamamlandı bile.

 

– Banyoları ve yemek salonları olan Ork kampları da mevcut.

 

Weed, Lord otoritesinden faydalanarak onlara Vargo Kalesi yakınlarında bir Ork köyü hazırlatmıştı.

 

Ancak tehlikeli bir dağlık alanda, canavarların varlığı nedeniyle genellikle kaçınılan bir noktadaydı.

 

“Hadi gidelim, chwiiig. Keşke Karichwi de burada olsaydı, yardımı dokunurdu.”

 

Böylece Orklar, komutanlarının emriyle Vargo Kalesine taşındı.

 

Vargo Kalesi, büyük şehir Morata’ya kıyasla çok daha geri kalmıştı.

 

Tamamlanan Ratzeburg binalarına rağmen kültürden ticari gelişime, mimariye dek sönük kalıyordu.

 

“İyi, burada özgürce koşturabiliriz, chwiis. Bize yaşanacak bir yer lazımdı, chwiis!”

 

Ama Orklar şehirden uzak, engebeli arazileri daha çok severlerdi. Zorlu bir bölgede bile ekin ekip canavarlarla çarpışabildikleri bir yaşam onlar için yeterliydi.

 

Evet, hayatta kalmak zor ve riskli olacaktı ama özgürlüklerinin keyfini sürebilecekleri bir yerdi!

 

Orklar, ırklarının gücüyle çevre koşullarının üstesinden gelerek yaşayabilmeyi arzuluyorlardı. Ve bu da onlara Vargo Kalesine yerleşme kararı aldırmıştı.

 

Artık Cüceler, Barbarlar, Elfler, Orklar ve İnsanlar, Vargo Kalesinde yüz yüze bakacaktı.

 

***

 

Weed, Ejderlere sunulmak üzere hazineler hazırlarken Cüce Demircilerle çalışmaya devam ediyordu.

 

----------------------------------------------------------

Kaybern’in Kılıç Talebi

Cüceler Ejderlerin talep ettiği kılıçları yaratıp sunmak için tüm yeteneklerinden faydalanmalı.

Talebi vaktinde karşılayamazsanız Ejderlerin öfkesini uyandırırsınız.

Zorluk: A

Görev Kısıtlamaları: En az İleri Düzey 4. Seviye Demircilik.

Ayrıca şu anda mevcut olan en yüksek sınıfa ait kılıçlar yaratmalısınız.

----------------------------------------------------------

 

Cüce Demircilerin en iyileri işin içindeydi.

 

Cüceler bu üretim görevinde başarısız olduğu takdirde başlarına gelebilecek en tehlikeli şey o ejderler olacaktı.

 

Bunun Thor Krallığının materyallerinden tam anlamıyla faydalanabilme gibi bir artısı da vardı. Tabii ürettiklerinin tamamının ejderlere verilmesinin yanı sıra bir Demirci olarak elleri kolları haraçlarla dolu halde bu işten paçayı sıyırabilirlerdi.

 

Weed ise bu göreve katılacak yetkinlikte olmadığı için diğer Demircilerden heykel yapımında yardımı dokunabilecek teknikler öğrenmekle yetiniyordu.

 

Yapması gereken parça sayısı çok fazla olsa da Ejderler sanatsal değere önem vermiyordu. Yalnızca miktara odaklanarak diğer Demircilere de yardımcı olabiliyor ve onlardan yeni teknikler kapabiliyordu.

 

“Bayağı sadıksın. Ehh, sana ders vermemem için hiçbir sebebim yok doğrusu.”

 

Cüce Demircilerin öğrettikleri yüksek seviyeli gizli yöntemler değil, sıradan tekniklerdi.

 

Yine de hayatını insanları pohpohlamakla geçiriyor denilebilecek Weed, Üstat Abu’yla aynı alanda çalışarak ondan basit şeyleri teker teker öğrenebiliyordu.

 

– Cüce Ronhand’den çelik rafine etmeyi öğrendiniz.

Demircilik yeteneği yetkinliğiniz gelişti.

Artık daha yüksek defanslı bir göğüs zırhı üretebilirsiniz.

 

Cücelerden kapabileceği teknikler hiç de fena değilmiş gibi görünüyordu.

 

Mangal işinden çekiç dövme tekniklerine dek üretime dair daha nice güzel şey öğrenebiliyordu.

 

Demircilik Yeteneği son derece yaygın bir kullanım alanına sahip olduğu için bu bilgilerin ona pek çok konuda yardımı dokunacaktı.

 

“Sen bir Cüce değilsin. Ehh, bu bira bayağı lezizmiş ama…..! Sana tekniklerimi öğretemem… Öf bu aperatifler de bir harikaymış. Bu yemek yapma tekniklerini nereden öğrendin? Pervasızca çırak alamasam da bu kadar tutkulu olduğun için sana temel kısımlardan birkaç tüyo verebilirim sanırım.”

 

***

 

Thor Krallığının başkenti olan Demir Çekiçte canavar baskını gerçekleşmediği için Cücelerin verdiği bir savaş da olmuyordu.

 

Onların mücadeleleri yalnızca demir ocaklarında gerçekleşiyordu.

 

En iyi Cüce Demirci olmayı arzulayan seçkin oyuncular da kılıç yapımıyla uğraşıyordu.

 

Norn Dağları, Ulta Dağları, Saigorn Dağları. Bu üç dağdan yüksek kalite demir cevherleri toplanıyor ve bu da Cücelerin Demircilik Yeteneklerini yükseltiyordu.

 

“Bu kahrolasıca demirleri hava kararıncaya dek dövdüm zaten. Forhand, kaç kılıç yaptın?”

 

“Ben 17deyim. Ya sen?”

 

“21. Bugün bira içmem gerekecek.”

 

“Benim boğazım da bayağı kurudu, hadi şu işi bitirelim de gidelim.”

 

Demir Çekiçte bir araya gelen Demirci Cüce oyuncuların sayısı epey fazlaydı.

 

Gündelik olarak demir ocağını izlemek ve demir dövmek genellikle azim gerektirmeyen işlerdi.

 

Bununla birlikte silahlarının dünyaca ünlü bir ürün haline gelmesi ve üzerine adının kazınması her Demirci için gerçek anlamda ödüllendirici bir şeydi. Olağanüstü silahlar ve zırhlar yapmak, kişide bir başarı duygusu uyandırırdı!

 

Tabii Cüceler, bu sıkıcı ve tekrarlanan işin sonunda gidip kendilerine birer bira alırlardı. Irksal özellikleri gereği tatminsiz hale geldiklerinde canları bira çekerdi. Bu bira hasreti de onları başkentte keyif sürmeye iterdi. Demir Çekiç meydanlarındaki ticarethaneler, demirhaneler ve tavernaların her biri onlarla dolardı.

 

“Kehe… İyiymiş.”

 

Weed de birasını yudumluyordu.

 

Demir Çelikte Orta Düzey ve üzerindeki Demircilere ücretsiz ikişer bira sağlanıyordu.

 

“Nihayet vakit geldi.”

 

Ejderlere haraç verecekleri gün gelip çatmıştı!

 

Neyse ki istenen miktarda mücevher ve altın heykel çoktan hazırlanmıştı. Weed, yaptığı ışıl ışıl, parıl parıl altın heykelleri teslim etmiş ve Einhand’den bir iltifat almıştı.

 

“Bu tarz bir işi o katı Kaybern bile beğenecektir.”

 

“Uygun mu yani?”

 

“Bu kadarı bir Cücenin gözüne bile güzel geliyor.”

 

Böylece Einhand ve Cüceler, Ejderlere haraçlarını vermek için yola koyulmuştu. Şimdiye hedeflerine, yani Ejderlerin inine ulaşmış olmaları gerekiyordu.

 

Bu iş tamamlandığında Weed de Oymacılık Üstatlığı Görevinin 10. aşamasını tamamlamış olacaktı.

 

“Ne zaman bitecek bu iş ya!”

 

Weed, beleş iki birasının yanında payına düşen fıstıkları sakince mideye indiriyordu.

 

Son 52 gününü tamamen heykel yapımına adamıştı. Haliyle kendini ödüllendirmek istemesi çok doğaldı.

 

“Akşama dek dinlenmem lazım. Demircilik yeteneğim iyice gelişti ve epey de kazanç elde ettim!”

 

Ne zamandır ne ava çıkmış ne de ganimet toplamıştı.

 

Yine de heykellerinde pahalı materyaller kullanmak ister istemez Oymacılık Yeteneği yetkinliğini geliştirmişti.

 

Oymacılık yeteneği an itibarıyla İleri Düzey 8. Seviye %61.1’deydi.

 

El Becerisi yeteneği de bayağı gelişirken Demircilikte bile bir adım ilerlemişti.

 

“Ehh, ben dürüst bir işçi sayılırım neticede. İleride yalnızca bu tarz görevler olsa fena olmaz aslında.”

 

Deyip gelecek mesajı bekleyerek tavernada vakit öldürürken…

 

----------------------------------------------------------

Kaybern’e Verilen Haraçlar görevi tamamlandı.

Kaybern Cücelerin çabalarını takdir etmedi.

Ama yine de Cücelerin getirdiği hazinelerden bir hayli memnun kaldıkları için canları bağışlandı.

Kibirli Ejderler, bu sanat eserlerini yaratan Oymacının katkılarını hiçe saydılar.

Görev Ödülü: Einhand’den teslim alacaksınız.

Cücelerin gözünde bir Oymacı olarak saygınlığınız artacak.

Katkı puanı 61 arttı.

Yeni Unvan! ‘Cücelerce Tanınan Ulu Oymacı’.

Cüceler söz konusu eserler olduğunda en zorlu ırktır. Ama onlar bile yaptığınız heykelleri göz ardı edemeyecekler. Ticaret yaptığınızda eserlerinize normalden %6 daha fazla paha biçecekler.

Şöhretiniz Cüceler arasında çok hızlı yayılacak.

----------------------------------------------------------

 

Evet, görev başarıyla tamamlanmıştı.

 

Ve buna bir kez tanık olan herkes Cücelerin ne kadar acınası bir ırk olduğunu anlardı.

 

“İyi ki Cüce olmayı seçmemişim gerçekten.”

 

Demirle ilgilenme yetileri ve tanrısal El Becerilerine rağmen Ejderlerin zulmüne maruz kaldıkları bir ömür sürüyorlardı.

 

Kraliyet Yolu oyuncularının bile yükselen seviyelerine rağmen bir gün o Ejderleri avlayıp avlayamayacağı muammaydı. Thor Krallığı Cüceleri birlik olup tüm güçleriyle şanslarını denese de başarısız oldukları takdirde Ejderin vereceği cezadan kaçışları olmazdı.

 

En kötü senaryoyla Krallıkları da ellerinden giderdi, dolayısıyla buna kalkışıp onca çabayı riske atmıyorlardı.

 

“Neyse, bu seferki görev çok zaman almış olsa da artık sonuna geliyor olmalıyız.”

 

Weed, tavernada çalışan güzelce bir Cüceyi övmekle meşguldü.

 

“Güzelliği görmeyi bilen usta bir Oymacının sözleri ve iltifatlarını işitiyorum.”

 

Orada oturan, boyu Weed’den de kısa bir dişi Cüceydi.

 

“Biraz daha fıstık ister misin?”

 

“Hanımefendi vermek isterse neden olmasın!”

 

Eh, fazladan bir bardak bira bile Weed’i neşelendirmeye yeterdi.

 

***

 

Cüceler teslimattan sağ salim dönmüştü.

 

Weed, görevi sonuçlandırmak için Eindhand ile buluştu.

 

“Kaybern… aaah, gerçekten tüyler ürpertici.”

 

“Sahiden çok mu korkutucu görünüyor?”

 

“Yok ya, beni korkutan görünüşündense sözleri. Yüzüne doğru düzgün bakamadım bile. O uğursuz sesi ve çevresindeki atmosfer kalbimin çılgınca atmasına yetiyor da artıyor bile!”

 

Teslimatın bir parçası olan Cüceler öylece sinip yere bakmaktan pek rahatsız değillerdi. Cüce Irkının mizacı gereği civardaki tek düşmanları Ejderler olsa da ne yapabileceklerini bilememek onlara dehşet içerisinde sinmekten başka bir şans tanımıyordu.

 

Normalde cesurluklarıyla tanınsalar da Ejderler onlar için bir istisnaydı. Versailles Kıtası tarihine bakacak olan bir kişi, Cücelerin başkentinde Ejderlere karşı tek bir başkaldırı bile olmadığını görürdü.

 

Cüceler, ölene dek kömür madenlerinde çalışmaya ya da haraç olacak cevherleri kazıp süslemeye razıydılar.

 

Buna razı gelmeyen bir Cüce, Ejderlere yem olurdu. Haliyle bu, ırkın geneli için bir içgüdü halini almıştı ve bu korkunun içlerine kazınmış olduğu inkar edilemezdi.

 

“Heykellerimin bu kadar kolay kabul edilmesini beklemiyordum.”

 

“Ehh, bana baksana, yaşamama izin verdiğine göre iyilermiş demek ki. Her halükarda pek çoğunuz gerçekten sıkı çalıştınız.”

 

“Yok canım. Her şey Cüceler içindi.”

 

“Bu sana Krallığımızdan bir armağan.”

 

Diyen Einhand, Weed’e 3 beyaz bez parçası uzattı.

 

–15 parça Mitril elde ettiniz.

– 6 parça en üst kalite Adamantium elde ettiniz.  

– 35 parça en iyi kalite Demir Cevheri elde ettiniz.

 

“Bu kadarı çok fazla…..”

 

Bu ödüller Weed’i bile şaşırtmıştı.

 

“Biz Cüceler bu iyiliğini unutmayacağız.”

 

Thor Krallığı ejderlerin zulmüne rağmen zenginlik içerisindeydi.

 

Ayrıca çok sayıda madene sahip olmaları sayesinde çıkardıkları rafine edilmiş şeyleri kolaylıkla teslim edebiliyorlardı.

 

‘Bunları kullanırsam defansif ekipmanlarımın çoğunu yenileyebilirim.’

 

Weed artık kendisine daha iyi ekipmanlar yapabilirdi.

 

Bu, savaş alanlarında avlanmayı biraz daha tehlikeli hale getirecekti. Daha yüksek defansa sahip olursa çevikliği azalır, daha az ağırlıkla hareket ederse çevikliği olumlu etkilenirken defansı düşerdi.

 

Canı eskisi kadar azalmazsa saldırıya geçerken daha az gerilir, bu da konsantre olabilmesini ve daha hızlı avlanabilmesini sağlardı.

 

‘En başta ne diye Cüce ırkını seçmişler ki zaten?’

 

Weed’in kalbi kuru otlardan da hafifti.

 

Ve Hestia Demir Ocağı tamamlandıktan sonra malzemeleri kullanıp işe koyulmaya kararlıydı.

 

“Bir Cüce olarak yaratıcı çalışmaların çok ilgimi çekiyor. Senin hakkında pek çok hikaye işittim.”

 

“Nasıl hikayeler?”

 

“Efsaneler senin demiri altına dönüştürdüğünü söylüyor.”

 

“Ah, Einhand-nim!”

 

“Oh, bunlar tam da Demircilerimizin ihtiyaç duyduğu şeyler, sana bu hikayeleri anlatmama lüzum yok. Oymacılık hakkında bazı tuhaf hikayeler biliyorum ama. Biz Cüceler bir sır işittik… Seninle bu sırrı paylaşabilirim.”

 

Diyen Einhand, görevin nasıl devam edeceğini açıklayacakmış gibi görünüyordu.

 

“Uzun zaman önce hayat bulan heykellere dair efsaneler var. Bu hikaye elementallerin doğumuyla ilgili ve Oymacılığın ya da Kılıç Ustalığının üstünlüğüyle ilgili bir şeylere yol açıp açmayacağını bilmiyorum. Yine de dinlemek ister misin?”

 

Oymacılığın üç Gizli Yeteneğiyle ilgili hikayeden bahsediyordu.

 

Elbette ki onlara sahip olan Weed, bu hikayelerden haberdardı.

 

“Uzun zaman önce heykellere hayat bahşedilirmiş ve bu efsane merakımı çok cezbediyor.”

 

Weed zamanında Işıyan Kılıcıyla Zahab’ı arayıp bulmuştu ve bunu bir kez daha tekrarlayabilirdi.

 

Muhtemelen Kraliçe Evane için yaptığı onca şeyden sonra daha da hoş karşılanırdı.

 

Ayrıca elementaller de heykel yaratırlardı, bu zaten bildikleri bir şey olduğu için sıkıntı yoktu.

 

“Çook uzak bir geçmişte, sanatın gücüyle inşa edilmiş bir Arpen İmparatorluğu varmış. Savaşın defalarca tekrarlandığı bir dönemde kıta tek bir görkemli İmparatorluk altında birleşmiş...”

 

Bu durum Einhand’in Arpen İmparatorluğu tarihiyle ilgili uzun uzadıya açıklamalar yapmasına yol açarken Weed sersemlemiş halde eğilip bükülmüştü.

 

Tıpkı ortaokul yılları gibiydi. Zamanında dersleri de böyle dinlerdi!

 

Şimdi de üniversitedeki derslerinde kullandığı tekniği Einhand’in önünde kullanıyordu.

 

“Canavarların istilalarını önledikleri çorak bir araziymiş yalnızca. Orada Oymacılığa dayanan pek çok şey varmış. Aklın alıyor mu hiç? Rivayete göre Arpen İmparatoru da aslında bir Oymacıymış!”

 

Einhand, heyecana kapılmış halde bağırıyordu.

 

Weed ise zaman zaman şaşırmış gibi görünme gayretine giriyordu.

 

Oymacılık mesleğine sahip birisi için bu harikulade efsane, tam bir gurur kaynağıydı!

 

“Ah! Demek öyle!?”

 

Weed, oldukça ilgisiz bir yanıt verdi. Neticede Hayat Bahşedilmiş Heykellerle ilgili birçok şey bilirken bu anlatıların hiçbiri onun için pek de yeni değildi.

 

Her yıl özel günlerde yayınlanan o bilindik filmler ya da komedi gösterilerine denk gelmek gibiydi.

 

“Ulu Arpen İmparatorluğu Cücelere çok kıymet verirmiş. Bizler de sanatçı ve mühendis olmayı tercih ettiğimiz için orada kalmış ve insanlığın kurduğu gelişen imparatorluğun keyfini sürmüşüz.”

 

Diyen Einhand, usulca, kayıtsız bir ses tonuyla ekledi:

 

“Arpen İmparatoru! Kıta tarihinin en muazzam kişisi olabilir. Heykelleri de çok özel. Eğer Hayat Bahşedilmiş Heykellerle ilgili daha çok şey öğrenmek istersen ömrünü Arpen İmparatorluğu çalışmalarına adamış Raihand’i bulmayı deneyebilirsin. Şu anda nerede olduğunu bilemiyorum. Belki de Ulta Dağları ve Norn Dağları civarındadır.”

 

*Ttring!*

 

----------------------------------------------------------

Arpen İmparatorunun Heykelleri

Heykellerinin Kıta tarihine yazıldığı an, Arpen İmparatorluğu doğdu.

Geihar Von Arpen.

Kıtanın eski İmparatorunun heykelleriyle ilgili daha çok bilgi edinmek istiyorsanız öncelikle Raihand’i bulmalısınız.

Hikayenin geri kalanını ondan dinleyebilirsiniz.

Zorluk: Oymacılık Üstatlığı Görevi

Görev Sınırlamaları: En az İleri Düzey 8. Seviye Oymacılık

Heykel Onarımı yeteneği gerekli.

Heykel Hatıraları yeteneği gerekli.

----------------------------------------------------------

 

Weed’in 11. görevi başlamıştı bile.

 

Fakat hemen ardından yeni bir pencere belirdi.

 

 

*Ttring!*

 

----------------------------------------------------------

– Gizli Oymacılık Tekniği. İmparator Geihar Von Arpen’in Oymacılık tekniğini zaten biliyorsunuz.

İmparator Arpen’in Oymacılık usulünü bildiğiniz için bu görevi tamamlamanıza gerek kalmadan devam edebilirsiniz.

Arpen İmparatorunun Heykelleri görevi tamamlandı.

Efsanevi Ay Işığı Oymacısı olarak her şeyden haberdarsınız.

Geihar Von Arpen’in Oymacılığı sizin aracılığınızla dünyayla buluşuyor.

Şöhret 1,980 arttı.

Bu tarihi bilgi neticesinde İtibar 12 arttı.

İmparator Geihar’la olan ilişkiniz sayesinde Arpen İmparatorluğuna saygı duyanların sempatisini kazanacaksınız.

Tüm istatistikler 2 arttı.

----------------------------------------------------------

 

#Bizimki sadece bira içip fıstık yiyip heykel yaparak bir görevi tamamladıktan sonra sıfır çabayla bir diğerini de atlamış oldu. Bakalım bu görev silsilesinin bir sonraki adımı ne olacak ve bizi ilginç bir macera bekleyecek mi!

Bu arada yeni bir düzenlemeyle bundan sonra ekstrem bir durum olmadıkça düzenli olarak salı ve cumaları bölüm atacağım. Ona göre takipte kalabilirsiniz, hadi bir sonraki bölümde görüşmek üzere!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44356 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr