Bölüm 74: Bir Ömre Sığmayacak Öfke

avatar
400 4

Kötü Adamın Hayatta Kalma Rehberi - Bölüm 74: Bir Ömre Sığmayacak Öfke


 

Evelyn başka bir kelime söyleme fırsatı bulamadan zincirler tarafından yere çarpıldı. Vücudundaki kemiklerin çoğu anında kırıldı. Bir zamanlar masallara konu olacak güzelliği şimdi çöp alanlarında hayatını geçirmiş kişilerden bile iğrenç gözüküyordu.

 

“Binlerce kişinin sıraya girmesine neden olan güzelliğine bak hele! Kullanıldıktan sonra bir kenara atılmış orospulara benziyorsun.”

 

Sarı saçları kan ve tozla yıkanmıştı. En nadir mücevherlerden yapılmış dayanıklı elbisesi bile parçalar halindeydi. İnsanın kalbini hızlandıran bacakları ve ince beli gözler önündeydi artık.

 

“Seni orospu çocuğu…”

 

Evelyn son gücüyle küfür etti ve bedenini daha fazla koruyamadı. Vücudunu en kritik hasarlardan koruyan koruyucu öz bile artık gücünü yitirmişti.

 

Bir bebek kadar korunmasız haldeydi.

 

Maskeli figür onun bu halini görünce alayla kıkırdadı. Tünelin bir köşesinde ifadesizce onlara bakan yakışıklı adamı işaret etti ve Evelyn’e baktı.

 

“Gerçekten bir aptalın seni kurtarabileceğini mi sandın?”

 

“…”

 

Evelyn dişlerini sıkmasına rağmen cevap veremedi. Maskeli figürün silahı çoktan boynuna dayanmıştı. Yapacağı en ufak bir hamle ölümüne neden olacaktı.

 

“O aptalı nasıl öldürdüğümü izle.”

 

Maskeli figür bileğini basitçe çevirdi.

 

Fırlayan bir hançer mermi kadar hızlı şekilde genç adamın vücuduna çarptı.

 

Tink!


 

Genç adamın vücuduna çarpan hançer yere düşmeden önce tiz bir ses ve birkaç kıvılcım çıkardı.

 

“He?”

 

Maskeli figür sonuna kadar açılmış gözlerle genç adama ve yere düşen hançere baktı. Yeterince güç kullanmamış mıydı? Hayır. Öyle olsa bile demirin demire çarpmasına benzer bir ses ortaya çıkmamalıydı.

 

“Ne yapıyorsun lan dangalak?”

 

Genç adamın elini yavaşça havaya kaldırdığını görünce öfkelendi ve birkaç hançeri aynı anda gönderdi. Hançerler önceki gibi genç adama çarptı ve yere düştü. Başka bir şey olmamıştı. Olanlar sadece bunlardı.

 

Genç adam elini omuz hizasına kadar kaldırdıktan sonra dudaklarını ayırdı ve sadece iki kelime söyledi.

 

“Zıtlıkların Birliği.”

 

Dehşet verici bir çekim kuvveti genç adamın elinden yayıldı. Fani dünyanın daha hazır olmadığı bir kudret ortaya çıktı. Bu beceri sadece Zıtlıkların Birliği’nde uzmanlaşmış güçlü bir figür tarafından kullanılabilirdi.

 

İrade kavramının en üstün temsilcisiydi.

 

“Bu…”

 

Maskeli figür bir kara deliğe yaklaşmışçasına ayaklarının kaydığını hissetti. Karşı koymaya çalıştı ama böyle dehşetengiz bir kuvvete nasıl karşı çıkabilirdi? Bedeni baştan aşağıya titredi, ayakları yerden kesildi ve ruhunu bile vücudundan çıkartabilecek çekim kuvvetine kapıldı.

 

Bir anlık dikkat dağınıklığı ile tüm savunması yok oldu.

 

Mıknatısa çekilen demir çiviler gibi genç adamın avcuna doğru çekildi. O kadar hızlıydı ki hareket bulanıklığı bile düzgün görülemezdi.

 

Buna karşın genç adam diğer elini kaldırdı ve tekrardan mırıldandı.

 

“Zıtlıkların Birliği.”

 

Genç adama çekilen maskeli figür karşı koyma fırsatı dahi bulamadan göğsüne zarif bir el değdi. Elin avuç içinden bir kuvvet patlak verdi. Çekim gücünün tam tersiydi. Tamamen farklı ve anlaşılmaz.

 

İtme kuvveti.

 

Çekim kuvvetinin sağladığı momentum itme kuvvetinin karşı saldırısı ile yüzlerce kat daha fazla etkili oldu. Maskeli figürün kalbinin bulunduğu göğsü yaprağa açılmış bir delik misali delindi. Etrafa kanlar saçıldı.

 

Maskeli figür bir şeyler gevelemeye çalıştı, ama ne yazık ki, bir nefes daha alma şansı bulamadan yere yığıldı.

 

Yakışıklı adam ifadesizce elini indirdi.

 

---

 

Annesinin tecavüze uğradığını gören Kayra hiçbir şey hissetmedi. Kalbi artık insan sınırlarının çok ötesine geçtiği için böyle dünyevi acılar onun için anlamsızdı.

 

Anne, baba, kardeş ve dost.

 

Artık bu kavramların hiçbir önemi yoktu.

 

Ne kadar zaman geçti bilmiyordu ama Lucas’ın anılarında yaşadığı sonsuz acı döngüsü sona ermiş ve daha kötücül bir döngü olan onun görmek istemediklerine gelmişti. Tabii, o kadar zaman önceydi ki Kayra artık hatırlamıyordu.

 

Annesi tanımadığı birkaç adam tarafından tecavüze uğradıktan sonra öldürüldü ve cesedi kanepenin altına gömüldü. Tecavüz eden adamlar evden çıkmadan önce babası eve gülümseyerek girdi ama gördükleri karşısında ilk önce korktu ardındansa delirdi.

 

Bir bıçak aldığı gibi adamlara saldırdı ama başarısız oldu.  

 

Adamla onu da öldürüp başka bir yere bıraktılar. Ardından evden ayrıldılar ve çok uzakta olan başka bir yerde kayboldular. Geçen günlerde ne polis onları aradı ne de yakınları duruma ayıktı. Anne ve babasının acı ölümüne karşı herkes kayıtsız kalmıştı.

 

Kayra ifadesizce annesinin cesedine baktı. Sapsarı saçları, masmavi gözleriyle oldukça güzel bir kadın sayılabilirdi. Yüzünden eksik etmediği gülümsemesi bu sefer suratında yoktu. Yerinde sonsuz keder ve acıdan oluşmuş çarpık bir ifade vardı.

 

Kayra kafasını çevirdi.

 

“Bu kadarı yeterli değil mi, Lucas?”

 

Odanın bir köşesinde Şeytan Bebek Sendromu’nu yaşamış olan çok çirkin bir ‘yaratık’ duruyordu. O kadar çirkin ve iğrençti ki gören çocuklar ağlar, hassas midesi olanlar kusardı.

 

Lucas çocuk haliyle buradaydı.

 

Gözlerindeki bakış Kayra’nınkilere çok benzerdi.

 

“Düşündüğümden çok daha hızlı olgunlaştın, insanoğlu. Aciz varlığın artık kozmik zincirin bir parçası oldu. Tıpkı yaşadığın dünyaya Tanrılar tarafından gönderilmiş olan Adem gibi. Onun görevi dünyayı kozmik zincire bağlamak ve Tanrılara akıtmaktı.”

 

“Ademin görevi umurumda değil. Tek bilmek istediğim bu Tanrı denilen şahıslar şu anda gökkubbe üzerinde mi?”

 

“Hem Yıldız Diyarı hem de diğer gezegenler. Hepsi kozmik zincire dahil edilmek için Tanrılar tarafından yaratıldı. Işık Getiren ve İç Kemiren Karanlık, kozmik zincirde üstünlük elde etmek adına birbirlerini yiyorlar. Tanrılar başka bir diyardan geldi. İlk önce Dünya’ya ardındansa diğer gezegenlere indiler. Sizin dünyanızdaki temsilci Adem’di. Onun soyundan gelen sen, bir nevi onların tebaasındasın. Varlığın onlara güç katıyor. Bir insan olduğun sürece onlara asla karşı gelemeyeceksin.”

 

“Artık bir insan değilim.”

 

“Görüyorum. Sonsuz acın çoktan olgunlaştı. Benim anılarımı ve yeteneklerimi de miras aldın. Artık bir ilah olma kapasitesine sahipsin.”

 

“Benim hakkımdaki planların neler? Ne yapmamı istiyorsun?”

 

Lucas bu soru üzerine biraz duraksadı. Gözleri, evrenin karanlık bölgeleri gibi ışıksız ve ıssız kırmızı gözlere kilitlendi.  

 

İnsan.

 

Tanrılar tarafından Cennet Bahçesi’nde yaratılmış ve kozmik zincirin en küçük halkalarından biri. İnsan, Tanrılardan farklı olarak enerjisini çevresinden almak zorundaydı. Kendi kaderini kontrol edemez ve potansiyeli sınırlıdır.

 

İnsanlar, elfler, cüceler ve şeytanlar.

 

Bu yaratılanların hepsi enerjisini evrenden çekerdi. Kendi enerjisini üretemediği için ve evrenden çekebileceği enerjinin limiti olduğundan asla Tanrı seviyesine ulaşamazdı.

 

Tanrıların bahçesinde bile insan enerji üretimine devam ederdi. Enerjinin hasat edicisi, toplayıcısı gibiydi Tanrıların.

 

Tabii bazı insanlar vardı.

 

Onlar kendi kaderini kesip yeniden yazanlardı.

 

Başkaldıran ve tüm kurallara karşı çıkıp Tanrıların onlar için yazdığı kaderi takip etmeyenlerdi.

 

Tanrıların hoşlanmadıklarına ‘kafir’ olarak seslenildi.

 

Hoşlandıklarına ise ‘kahraman‘ dendi.

 

Lucas tüm bu kafirler arasında yazgıyı yok etmiş tek kişiydi. Ama o da nihayetinde Tanrılara yenik düşmüştü. Çünkü bir insan olarak Tanrılar ondan güç alıyordu. Hissettiği duygular, kederi, öfkesi ve daha niceleri Tanrıları güçlendiriyordu.

 

Bu yüzdendir ki Tanrıları yok etmek imkansızdı. Ölenler bile nihayetinde gökkubbe de yeniden tezahür edecekti.

 

“Bir insanın ömrü ve kaderi çok kısıtlıdır. Bir ömür, tüm her şeyi deneyimlemek için yetersizdir. Özellikle benim ömrüm bazı şeyleri anlamak için yetersizdi. Biz özünde insan olsak da diğerlerinden farklı yolu izlemeye kararlı olanlarız. Toplum tarafından dışlanmış, bencil, kendini kabullenmiş kişileriz. Bizim gibi çok az kişi var. Üstinsan. Kendi yolunu çizen kişilere üstinsan diye sesleniliyor.”

 

Kendi doğrularına göre yaşayan diğerlerinin doğruları tarafından yanlış olarak görülür.

 

Nihayetinde dışlanır ve etiketlenir.

 

Kayra da Lucas da bunu kendi çapında tatmıştı.

 

“Anlıyorum.”

 

“…”

 

“Tanrıları öldürmeye kalkmadan önce tüm yaşamı yok etmemi istiyorsun. Böylece Tanrıların enerji kaynağı bulunmayacak. Bu, senin yenilme sebebin değil mi Lucas? Hâlâ insani duygular taşıman ve insanlığı yok etmeye kıyamaman.”

 

“…”

 

“Acınası. Bana bu acıları çektiren herkesi ve her şeyi yok edeceğim. Nihayetinde bu dünya da tek başıma, kendini kaybetmiş bir canavar haline gelene kadar. Her bir köy, kasaba, şehir, ülke ve her şeyi. Öfkemi anlayabiliyor musun?”

 

“…”

 

“Anlayabiliyorsun. Sonuçta artık ne sen diye bir şey var ne de ben diye bir şey. Kayra ve Lucas artık yok ortada. Artık ‘biz’ varız. Senin acıların ve benim acılarım, acıyla dolu iki ömür. Artık bir insan olarak anılamayacak kadar olgun ve öfkeli. Acı, Tanrılar ile insanlar arasındaki en büyük fark.”

 

Lucas hiçbir şey söylemeden sadece Kayra’ya baktı. Yüzü ve ruhu sonu olmayan bir okyanus kadar duygun görünse de kelimeleri çok netti.

 

“Fakat hâlâ yeterince güçlü değilim. Acım olgunlaşmış olsa da bedenim hâlâ bir insan. Bir insan olduğum sürece asla onlara karşı gelemem. Ben ne kadar güçlenirsem benden o kadar beslenebilecekler. Tıpkı dünyaya gönderilen Adem ve onun soyundan beslendikleri gibi. Tıpkı bu dünyanın efsaneleri ve inançları gibi…”

 

İnançları ve düşünceleri, acı ve karanlık içinde geçirdiği on yedi yılın ardından tamamen yıkılmıştı.


 ---

Yakında Tanrıların ve İnsanların Doğuşu ile ilgili bir yaratılış efsanesi paylaşacağım. Bu meselenin ve Tanrılar arasındaki mücadelenin arka planını içerecek. 

Tabii hikayede de birazcık değinmiş olsam da arka planını merak edenler discord sunucumuzdaki odamıza bakabilir. 

Ayrıca değinmek istediğim bir konu var. Serinin altyapısı için çok fazla kitap okuyor ve hepsini bir felsefeye, temele oturtmaya çalışıyorum. Kasıtlı olarak yapılmış çelişkiler de içeriyor. Din, siyaset felsefesi - friedrich nietzsche'nin üstinsan konsepti, carl jung'un gölge konsepti gibi çeşitli felsefe ve inançlar seride çokça bulunuyor. 


Okurken dikkat eder ve yorumlar, çabalarımın boşa gitmediğini hissettirirseniz mutlu olurum. :) Hatalarımı bildirirseniz de bayağı mutlu olurum. Fikir ve önerileriniz için geleceğiniz yer biliyorsunuz. 


Neyse duygusal olarak çöktüğüm içimi dökmek için yer arıyorum. 

İyi günler. 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44534 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr