Bölüm 72: Sonsuz Acı Sanrısı (3)

avatar
401 6

Kötü Adamın Hayatta Kalma Rehberi - Bölüm 72: Sonsuz Acı Sanrısı (3)


“Müsaade edin, lütfen.”

 

Evelyn, yakışıklı adamın kolunda zarif bir şekilde ilerledi ve bir köşede şarabını yudumlayan siyah saçlı adama selam verdi.

 

“Babacığım, görüşmeyeli nasılsınız?”

 

Siyah saçlı adam ifadesizce kafasını kaldırdı. Gözü bir an Evelyn’in yanındaki adama düştü ama hiçbir şey hissetmeyince gözlerini Evelyn’e dikti.

 

“Kaçınılmaz olanı geciktirmekten başka bir şey yapamayacaksın.”

 

“Bu yeterli.”

 

“Ne kadar gecikirse o kadar acı olur.”

 

“Umurumda değil.”

 

Evelyn gözlerini adamdan çekti: hayatı boyunca sürekli bu adamın gölgesinde yaşamaktan bıkmıştı ve artık isyanı başlıyordu.

 

Daha ne olabilirdi ki?

 

Çoktan her şeyini kaybetmişti ve şimdi de özgürlüğü elinden gidecekti. Özgürlüğü elinden gittiği andan itibaren yaşamasının bir anlamı olmayacaktı. Sadece iki gücü birbirine bağlayan bir köprü haline gelecekti.

 

Kendi iradesi olmayan boş bir kabuk.

 

Yaşamanın ne anlamı vardı ki?

 

“Leydi Evelyn, görüşmeyeli epey oldu.”

 

Sadece saniyeler geçmişti ki Evelyn’in etrafı genç erkek ve yüksek aristokratlar tarafından kuşatıldı. Çoğu yanındaki adamın kim olduğunu sorgularken kimi onu yemeğe davet ediyordu. Evelyn amacına ulaştığını hissedince etrafındakilere gülümsedi ve yanlış yorumlamaya açık cevaplar vererek oradan uzaklaştı.

 

Oradan ayrıldıktan hemen sonra köfte benzeri bir adam önünü kesti. Gözlerinde zehirli bir bakışla boş boş bakan sarı saçlı adamı süzdü ve Evelyn’e baktı.

 

“Leydi Evelyn…”

 

---

 

“Sayın muhteremler, bugün çok kritik bir mesele için toplanmış bulunmaktayız.”

 

Hohoe maskesine benzeyen beyaz bir maskenin ardında, zehirli ve kurnaz bakışlarıyla çevreye korkutucu bir aura yayan genç adam karşısında oturan beş adama bakarak konuşmaya başladı.

 

Bulundukları ortamda bir ışık damlası bulmak imkansızdı ama herkes birbirini net bir şekilde görüyordu.

 

Muhterem İblis, toplumdan dışlanmış kişiler için bir yuva gibiydi adeta. Toplumdan tamamen soyutlanmış kişileri bünyelerine katar ve içlerinde birikmiş kin ve öfkeyi dünyaya kusarak çıkar elde ederlerdi.

 

Özünde insanları bir araya getiren kötücül bir organizasyondu.

 

Stella Lordu ve pek çok krallık tarafından bastırıldıkları için şu anda çok etkisiz olsalar da kesinlikle güçsüz değillerdi.

 

Bunun en büyük sebebi Muhterem İblis’in yetenek eksikliği çekmemesiydi.

 

Muhterem İlbis’e giren herkes acımasız bir eğitimden geçerdi ve eğitim sonucunda iki sonuca ulaşırdı: ya ölür ya da hayatta kalırdı. İkinci seçeneğe mensup kişiler profesyonel katillerden bile daha acımasız ve soğukkanlı katillere dönüşürken aralarından en iyileri seçiliyordu.

 

Muhterem İblis’in ana kadrosu nicelikten çok niteliğe önem vermişti.

 

Şu anda Mamut Mağarası’nın derinliklerinde bulunan Muhterem İblis, hâlâ bir korku simgesi olmasa da kesinlikle görmezden gelinemezdi.

 

“Muhterem Şeytan, Briache tarafındaki gelişmeleri duyurun lütfen.”

 

Yüzünde bir şeytan maskesi olan kalıplı adam koltuğuna yayıldı ve tembel bir ses tonuyla konuşmaya başladı.

 

“Briacheler ile Stella arasında gerçekleşecek olan politik evlilik çevredeki aristokratları oldukça tedirgin ediyor. Dünya’nın ve Elven’ni ana kapıları iki gücün elinde. Eğer iki taraf birleşirse iki büyük gezegenin ticareti onlara geçmiş olacak. Bu hem elfleri hem de insanları zor duruma sokuyor.”

 

“Duruma bakarsak politik avantajımız var.”

 

Muhterem Hakikat lakaplı başka bir rütbeli konuya daldı.

 

“Diğer aristokratlar Briacheler ile Stella’nın birleşmesini istemiyorsa bazı çıkarlardan vazgeçerek bir anlaşma yapabiliriz.”

 

“Dediğin yanlış değil ama çok önemli bir noktayı unutuyorsun: korku. Düşün bakalım Briacheler ile savaştılar ama kaybettiler. Peki o zaman onları koruyabilecek miyiz? Politik avantajımız olsa da Muhterem İblis’in şöhreti ve Briacheler’in kan üzerine inşa edilmiş şöhreti karşılaştırılamaz.”

 

“Ne yapacağız o zaman?”

 

Muhterem Şeytan esneyerek Muhterem Kara El lakabı ile tanınan toplantı yöneticisine baktı. Muhterem Kara El adı üstünde kurnazlık ve sinsilikte bir numaraydı.

 

Kara El soğukça gülümseyerek, ”Kadını öldürürsek hiçbir şey yapmamıza gerek olmayacak.” dedi. Bu olayın ana noktası Stella Lordu ile evlenecek kadındı. O kadın öldükten sonra anlaşma diye bir şey kalmayacak, belki de geniş çaplı bir savaş çıkacaktı.

 

“Bunu söylemesi yapmasından daha kolay Muhterem Kara El. Evelyn Briache, neredeyse bir Seçkin kadar güçlüyken onu insanlardan gizlice öldürmek mümkün değil. Stella Lordu’nun ve Briache Reisi’nin bile düşük aşama Seçkin olduğunu unutmayın. Üstelik Evelyn Birache elinin altında pek çok koz bulunduruyor.”

 

Konuşan kişi Muhterem Hayalet’ti.

 

“Hayalet, Şeytan ve diğerleri bu konuda endişelenmenize gerek yok. Evelyn Briache’yi öldürmek işin en kolay kısmı olacak. Daha zor olan kısmı oradan ayrılmak. Balo da Veliaht Prens ve Kraliyet Korumaları dışında Briache Reisi ve çok sayıda yüksek aristokrat var. Hepsi en azından Yarı-Seçkin ya da Seçkin aşamasında. Onlardan kaçmak çok zor olacak.”

 

“Yani?”

 

Muhterem Hayalet kafasını eğdi ve sakin gözlerle Kara El’den gelecek ardıl cümleyi bekledi.

 

Muhterem İblis diğer organizasyonlar gibi sahte kötülerden oluşmuyor, gerçekten bu bok çukuruna batmış gerçek kötülerden oluşuyordu. Uyuşturucu, kumar, suikast, insan ticareti, adam kaçırma, fidye, tefecilik, kaçakçılık, katliam ve paralı askerlik gibi hemen hemen tüm kötü işlerde parmakları vardı.  

 

Bu onları diğer ‘kötü organizasyonlardan’ ayırıyordu. Diğerleri sadece suikast ve paralı askerlik gibi normal görülen şeylerle ilgileniyorlardı.

 

Tüm bu işler organizasyonun beyni Kara El’den sorulurdu. Muhterem Şeytan askeri kuvvetlerden sorumluyken Muhterem Hayalet suikastlerden sorumluydu.

 

“Yani desteğin gerek Muhterem Hayalet.”

 

Kara El odada bulunan diğer muhteremlere baktı.

 

Gözlerinde sakin bir bakış olmasına rağmen heyecan emareleri yakalamak mümkündü.

 

Yakında kan akacaktı.

 

---

 

“Son zamanlarda bazı zorluklarla karşılaştığınızı duydum Leydi Evelyn. Herhangi bir konuda yardım isterseniz yardımcı olmaktan memnuniyet duyarım.”

 

Veliaht prens Wallace kadehinde kalmış son şarap damlasını da midesine yolladıktan sonra ayakta durmakta zorluk çekiyordu. Karşısındaki sarı saçlı adamın koluna girmiş Evelyn’e bakarken şehvetini saklamıyor, tüm çıplaklığı ile gözler önüne seriyordu.

 

Veliaht prens, Evelyn’i on altı yaşında gördüğü andan beri delicesine arzuluyor ama asla amacına ulaşamıyordu. Ne kadar komplo kursa da Evelyn bunları kolayca fark etmiş ve onu zorlayacak şekilde karşılık vermişti.

 

Örneğin karaborsadan temin ettiği On Altı Rüya Zehri’ni Evelyn’in içeceğine atmıştı. On Altı Rüya Zehri kıtadaki en güçlü afrodizyaktı. Ama ne olduysa On Altı Rüya Zehri’ni Evelyn’e etki etmemiş, tam tersine içtiği içki yüzünden kendisi zehirlenmişti.

 

Bu yüzden yüksek rütbeli bir markinin kızıyla birlikte olmuş ve başına çok büyük sorunlar açılmıştı. Markinin kızı daha sonra bilinmeyen bir sebepten dolayı intihar etmiş, bunun sorumlusu olarak Wallace görülmüştü.

 

Wallace markinin öfkesi ile karşılaşmamak adına sahte belgeler oluşturmuş ve markinin hizmetçileri ile anlaşıp sahte belgeleri markinin çalışma odasına sokmuştu. Ardından bir ihbarla marki vatan hainliğinden cezalandırılmıştı.

 

Evelyn’i yatağa atma umuduyla çıktığı bu yolda hem krallık çok önemli bir adamı kaybetmiş hem varislik statüsü tehlikeye girmiş hem de kraliyet ailesi büyük itibar kaybetmişti.

 

Wallace bilmiyordu ama onunla birlikte olmaya zorlanmış kız Briache Ailesi’nin en büyük düşmanlarından biri olan Kılıç Markisi’nin kızıydı. Wallace’in kibri Kılıç Markisi’ni yok etmesine ve kraliyet ailesinin Briache bölgesinde güç kaybetmesine neden olmuştu.

 

Evelyn sarı saçlı adamın koluna daha da girerek baştan çıkarıcı bir gülümsemeyle karşılık verdi. Sadece bakışlarıyla bile buzu eritebilir, en sert adamı bile titretebilirdi.

 

“Bunu aklımda tutacağım, Majesteleri.”

 

Wallace vücudunun ısındığını hissetti. Hemen şansına küfretti ve tuvalet için izin istedi. Bahçeden ayrıldıktan sonra onun hemen arkasından güzel bir kadın hizmetçi takip etti.

 

Evelyn yanında duran adamın bomboş gözlerine baktı ve iç çekti.

 

“Zihnin yok olmamış olsaydı seninle ilgili bir şeyler düşünebilirdim. Ah ah, kader işte. Yarından itibaren ortadan kaybolsan iyi olacak. Yoksa başıma iş açacaksın.”

 

Kırık çerçeveli mükemmel bir resim.

 

Adamı bir cümleyle özetlemek isteseydi kesinlikle bunu seçerdi.

 

Nedendir bilinmez ama Evelyn bu adama baktıkça daha da bakmak istiyordu. Bomboş gözleri ile bugün çok dikkat çekmiş olmasına rağmen Evelyn’in yanında sırıtmamıştı. Gururu ve kıskançlığı ile bilinen prenses bile bu adama birkaç bakış atmadan edememişti.

 

Başka bir zaman olsaydı Evelyn bu adamı prensesi baştan çıkarması için görevlendirirdi.

 

Ama ne yazık ki adam hiçbir şey anlamıyor, düşünmüyor ve konuşmuyordu.

 

---

Bölüm atmayınca kendimi suçlu hissediyorum.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44522 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr