Bölüm 43: Günahkâr Kral (1)

avatar
473 4

Kötü Adamın Hayatta Kalma Rehberi - Bölüm 43: Günahkâr Kral (1)


 

Sabahın erken saatlerinde Kayra huzursuz etmesi nedeniyle meditasyonundan uyandı ve Alperen’e baktı. Nedenini bilmiyordu ama birden çok huzursuz hissetmişti. Kaşlarını çattı ve Alperen ile arasında birkaç metre daha mesafe koydu.

 

Tekrar meditasyona girecekti ki…

 

BOOM!

 

POOF!

 

Alperen’in kıyafetleri birden tutuştu ve onu merkez alan bir alev dalgası kamp ateşi için toplanmış alevler de dahil olmak üzere birçok şeyi tutuşturmuştu. Kayra şaşkınlığından uyanıp zamanında müdahale etmeseydi belki de büyük bir yangın başlayacaktı.

 

Ateşleri söndürdükten sonra Alperen’in vücudunu çevreleyen ateşler yavaşça söndü.

 

Alperen en sonunda gözünü açtı ve Kayra’ya baktı. Saçlarının rengi kızıla çalan bir kahverengine bürünmüştü.

 

Sıcak bir nefes verdi.

 

“Mana Kalbi’me giren mana kırmızıydı. Mana Kalbi’mi oluştururken kullandığım mana da aynı şekilde kırmızıydı. İlk başta normal sanmıştım ama sanırım manam ateş niteliği kazandı. Ama neden?”

 

“Büyük ihtimalle kamp ateşini yaktığımız için.”

 

Kayra’nın aklına sadece mananın çevreye göre değiştiği fikri geldi. Eğer böyleyse kamp ateşinden yayılan ısı çevredeki mananın değişmesine ve ateş özelliğine dönüşmesine neden olmuştu.

 

“Tüh ya. Karanlık veya gölge gibi havalı şeylere sahip olmak varken ateş mi?”

 

“Büyü Gücü ne kadar yükselmiş?”

 

Alperen karakter penceresine baktı.

 

“Sadece 1 puan yükselmiş.”

 

Biraz hayal kırıklığına uğrasa da Mana Kalbi’ni oluşturmayı başarmıştı.

 

“Mana Kalbi’ni kaç mana ipçiği ile oluşturdun? Büyüklüğü ve dönü hızı nedir? Manayı vücuduna yayabiliyor musun? Saflığı kaç? Ateş özelliğinin ne gibi özellikleri olduğunu merak ediyorum.”

 

“Biraz yavaşla Patron. Atmosferden mana çekmek aşırı zordu. Sadece on tane toplayabildim. İlk başta ne kadar az olduğuna sitem etsem de sanırım bu bile fazla sayılıyor.  Büyüklüğü neredeyse bir nohut kadar. Dönüş hızını hesaplayamıyorum ama saatte 22 kilometre olabilir. Vücuduma yayacak kadar manaya sahip değilim.”  

 

Saflığı anlayamadığından onu söyleyememişti.

 

Kayra’nın yüzü değişti.

 

‘Bir nohut tanesi mi?’

 

Onunki toplu iğnenin ucundan bile küçüktü.

 

Gözlerini kapattı ve mana kalbine odaklandı.

 

Küçüklüğü ve niteliksiz oluşu ‘acaba yanlış mı yaptım?’ sorusunu doğurdu içine. Belki de kitapçığı kendine göre yorumlamadan rehbere sadık kalmalıydı?

 

‘Olmuşla ölmüşe çare yok.’

 

Kayra kafasını salladı ve doğan güneşe baktı.

 

“Biraz uyuduktan sonra avlanmaya devam edeceğiz.”

 

“Tamam!”

 

Alperen ona verilen uyuma süresini meditasyon yapmakla geçirdi ve iki saat sonra Kayra ile birlikte oradan ayrıldılar.

 

Kaldıkları bölge de sadece sırtlanlar olduğu için bölge değiştirdiler ve biraz daha tehlikeli canlılar olan koboldlarla savaştılar. Otuz kobolddan oluşan bir sürüyle savaştılar. Kayra sadece bir saldırı ile çok sayıda koboldu biçerken Alperen’de birkaç tanesini öldürmeyi başarmıştı.

 

Kayra’nın ölümcül savaş becerilerini gören Alperen ilk başta ürperse de çok geçmeden Kayra’ya hayranlık duymaya başladı.

 

Daha başlangıçtalardı ama Kayra bu kadar iyi savaşıyordu. Çok geçmeden büyük biri olacağına güveni tamdı. Onu takip etmekle iyi bir karar verdiğine emindi.

 

İkili saatler boyunca sadece küçük aralar vererek savaştılar.

 

Böylece bir gün daha geride kaldı ve kasabaya döndüler. Döndükleri gibi Kayra ona bir kitapçık daha verdi. Biçimsiz Mana Kontrolü’nün geri kalan sayfalarıydı. Kayra hepsini önceden hazırlamıştı.

 

Bir iki saat boyunca gelecekteki planlar hakkında konuştuktan sonra Kayra Alperen’e biraz Karma Puanı aktardı.

 

[5000 Karma Puanı…]

 

Alperen ona aktarılan puanları görünce küçük bir çığlık atmadan edemedi. Sadece bir puan bile bir gün hayatta kalmaya yeterdi. 5,000 Karma Puanı ise beş bin kişinin günlük ihtiyaçlarını karşılayabilirdi.

 

Onlarca silah, zırh ve günler yetecek erzak alabilirdi.

 

Şu anda kasabadaki en zengin kişi olduğuna emindi.

 

Ama heyecanı yerini çabucak sükunete bıraktı.

 

“Silah Salonu ve diğer yerlerde savaşlarda işe yarayacak silahlar elde edemiyoruz. Terzi de sadece günlük kıyafetler ve çanta satılırken, silah dükkanında sadece eşya yenileyip normal kılıçlar alabiliyoruz. Zırh dahi alamıyoruz, o kadar kötü bir durum bu. Bu yüzden eşyaları başkalarından temin etme taraftarıyım.”

 

“Şu anda zamanımız çok az. Yanımızdaki herkese mana yetiştirmeyi öğretsek bile birkaç gün içerisinde ne kadar gelişebilirler ki?”

 

“Birkaç gün içerisinde istediğiniz seviyede adamlar yetiştiremeyiz. Düzgün şekilde savaşabilecek, manayı kontrol edebilecek ve bize sadık olacak adamları yetiştirmemiz aylarımızı – hatta yıllarımızı alabilir.”

 

“Haklısın. Bu yüzden planları iki farklı vadede ele aldık; Uzun vade ve kısa vade. Kısa vadede iyi savaşan kişileri yanımıza alacaksın. Onlar için bir sözleşme hazırlayacağız ve kiralayacağız. Ama en fazla üç kişiyi yanımıza alabiliriz. Fakat onlar şimdilik yetecektir.”

 

On günde yanında savaşacak adamlar yetiştirmeyi tabii ki düşünmüyordu. Bunun yerine birilerini yanında savaşması için satın alacaktı.

 

“Burada asıl önemli olan uzun vadede yapacaklarımız. Bu dünya kesinlikle burayla sınırlı değil ve bu Kralların Çatışması denilen sınav bittikten sonra dahası da kesinlikle karşımıza çıkacak. İşte o zaman, uzun vade planına başlayacağız.”

 

“Benden istedikleriniz burada ölümden korkmayan kişileri alıp, dışarıda bir süre eğittikten sonra yarın vereceğiniz Mana Yetiştirme Tekniği’ni kullanarak güçlenmelerini sağlayayım. Ardındansa birkaç kişi kiralayıp gücümüzü artırmaya başlayacağız. Doğru mu?”

 

“Evet.”

 

“Anlıyorum.”

 

Alperen elini çenesine dayadı ve bir süre düşündü. Basitçe görevi; arka sokaklardan adam topla, dövüşmeyi öğret, mana tekniği öğret, kasabada öne çıkan savaşçıları kirala… şeklinde devam ediyordu.

 

Bunlar dışında birkaç gün önce kaybolan çetenin yerini almakta vardı. Bu süreçte Alperen çeşitli derebeyleri ile anlaşıp bir altyapı kuracak ve insanların gözüne girecekti.

 

“Çok yorucu gözüküyor.”

 

“En kısa yolu bu.”

 

“Pekâlâ, bunu yapmak zor olmayacak.”

 

Alperen ve Kayra detayları da konuştuktan sonra ayrıldılar. Kayra odasına gittiği gibi bir şeyler yedi ve kitapçığın başına geçip yeni fikirler oluşturmaya başladı. Yeni bir teknik oluşturacak kadar yetkin olmasa da var olan tekniği kötüleştirebilirdi.

 

Bir gününün tamamını tekniğin üzerine harcadıktan sonra bir şey ortaya çıkartabilmişti.

 

Yarı Biçimsiz Mana Kontrolü.

 

Etkileri büyük oranda düşürülmüştü. Biçimsiz Mana Kontrolü’nün eksik hali denebilirdi. İçinden önemli noktaları çıkarmış ve kötüleştirmişti.

 

Ertesi sabah erkenden Alperen ile buluştu ve biraz daha Karma Puanı ile birlikte tekniği verdi. Her şey tamamlandıktan sonra hana döndü.

 

Kralların Çatışması yarın başlayacak ve bittiğinde Yüce Kral ile yüzleşmesi başlayacaktı. İlk önce 1 Numaralı kasabaya sızıp onu detaylıca incelemeydi. Ardından düşmanları ile anlaşıp saldıracaktı.

 

Heyecanlı olmadığını söylemek yanlış olurdu.

 

---

 

O sırada uzak bir yerde çok yakışıklı bir genç kimya laboratuvarının orta çağ versiyonu şeklindeki bir laboratuvar da çeşitli bitkileri karıştırıp mürekkep kıvamına getiriyordu.

 

“Yarından itibaren onunla karşılaşacağım.”

 

Genç koyu mor rengine bürünmüş sıvıyı bir kavanoza koyduktan sonra yüzüğüne tıklattı. Sanki boşluktan çıkarmışçasına havada bir tüp kan belirdi. Genç kanı mana ile manipüle ederek damlalar haline mor sıvıya damlattı.

 

Mor sıvı yavaşça bozuldu ve daha da koyulaştı. Üzerinde beş duyu organını simgeleyen mühürlerle birlikte beş garip mühür oluştu. Mühürler fırtınanın ortasındaki bir gemi gibi sürekli dalgalanıyor ve dönüyordu.

 

Genç manasını mühürlere aktardı ve boyutsal yüzüğüne bir kez daha tıklattı.

 

Havada beliren rün taşı mühürlerin olduğu kavanozun içerisine attı. Rün taşı beş duyuyu simgeleyen mühürleri anında içine alırken garip mühürleri yavaşça emdi.

 

Genç rün taşını kavanozdan çıkardı.

 

Ve manasını aktardı.

 

[Kefaret Laneti’ni vücudunuza kazımak istediğinize emin misiniz?]

 

[Bu size 7,500 Karma Puanı’na mâl olacak.]

 

“Kabul ediyorum.”

 

Bunları söylediği anda rün taşı parlayarak toza döndü ve on mühür birer birer vücuduna girdi.

 

[Rüya Laneti vücudunuza kazındı.]

 

[Yalnızca bir kullanım hakkı vardır.]

 

[Mana Laneti vücudunuza kazındı.]

 

[Yalnızca bir kullanım hakkı vardır.]

 

[Tat Laneti vücudunuza kazındı.]

 

[Yalnızca bir kullanım hakkı vardır.]

 

[Baş Laneti vücudunuza kazındı.]

 

[Yalnızca bir kullanım hakkı vardır.]

 

[Refah Laneti vücudunuza kazındı.]

 

[Yalnızca bir…]

 

Önü pencerelerle dolan genç kıkırdadıktan sonra gelen son bildirime baktı.

 

[Kefaretin Lanet Mühürleri’nin tamamı vücudunuza kazındı.]

 

[Mevcut Mühürler]

Refah Laneti (1)

Lezzet Laneti (1)

Göz Laneti (1)

Temas Laneti (1)

Rayiha Laneti (1)

İşitme Laneti (1)

Rüya Laneti (1)

Mana Laneti (1)

Ağırlık Laneti (1)

 

[Her mührü kullanmak 1,000 Karma Puanı’na mâl olur.]

 

[Yeterli Karma Puanı olmazsa lanet ters tepebilir.]

 

[Lanetin etkisi hedefin karma türüne göre değişiklik gösterir.]

 

[İyi Karma’ya sahip kişilerde etkisizdir.]

 

“Hahahaha!”

 

Genç kahkahalar eşliğinde karakter penceresine bakarken odaya biri girdi.

 

“Yaman, tüm malzemeleri hazırladık.”

 

Krallıkları yok edecek güzellik deyiminin somut örneği Gece, soğuk yüzünde sıcak bir gülümseme ile gence baktı.

 

“Birazdan geleceğim.”

 

Genç şefkatle bunları söyledikten sonra birkaç gün önce yaşanan çatışmayı hatırladı.

 

Kader Kraliçesi, Yelbegen baskınını engellemeye çalışmış ama başarısız olmuştu. Pususu başarılı olsa da dört dükten Yıldırım Tanrısı onun yanındaydı. Yıldırım Tanrısı’nın önemi Kader Kraliçesi ile başa çıkabilmesi değildi.

 

Şu anki öğretici Kader Kraliçesi’nin karşısında kimse duramazdı.

 

Yıldırım Tanrısı’nın önemi Kader Kraliçesi’nin gizli gücü Kara Büyücü’yü etkisiz hale getirebilecek tek kişi olmasından kaynaklanıyordu. Bu caniyi nasıl bulduğunu bilmese de Kara Büyücü’nün otoritesi Savaş Alanı’nın Laneti düşman askerlerini lanetlemeye yarıyordu.

 

Orduların savaşında en önemli güç Kara Büyücü gibi alan etkili güçlerdi.

 

Üstelik bu kişi bir lanet büyücüsü ise önemi daha fazla artıyordu. Zayıflık, hız, sağlık, büyü gibi lanetler birliği güçten düşürmek için yeterliydi.

 

Kader Kraliçesi’nin gizli gücü olmasının sebebi de buydu.

 

Kara Büyücü’ye karşı gelebilecek tek kişi ise Ülgen Han’ın havarisi olan Yıldırım Tanrısı idi. Kötü olan her şeyi yok eden yıldırımları lanetleri ortadan kaldırabilecek tek şeydi. Onun lanet temizleme gücü ile sadece Güneş Tanrıçası Ameterasu’nun Güneş Ateşi ve Anka’nın Kutsal Alevleri yarışabilirdi.

 

Üstelik gücü de ona yakındı ve Kader Kraliçesi’nin dört dükünden daha güçlüydü.

 

“Yıldırım Tanrısı olmasaydı o savaşı kaybetmemiz çok olasıydı. Lanet olası kadın. Kader Gözü ve Kader Saati yüzünden şans ve karma onun tarafında.”

 

Kader Kraliçesi ile savaşırken ordusunun savaştığı tepede heyelan olmuştu.

 

“Kralların Çatışması’nda ikinizi de ortadan kaldıracağım.”

 

Genç yumruklarının kararlılıkla sıktı.

 

Birden aklına bir şey geldi ve güneşe baktı.

 

“Çoktan ortaya çıkmış olmalı.”

 

 

---

 

[Tebrikler!]

 

O esnada Kayra kasabadan ayrılırken önüne bir pencere çıktı.

 

[Günahkâr Kral olarak seçildiniz.]

 

---

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44513 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr