Bölüm 36: Tasarımsız, Kavrayışsız (4)

avatar
442 5

Kötü Adamın Hayatta Kalma Rehberi - Bölüm 36: Tasarımsız, Kavrayışsız (4)


 

Terden sırılsıklam olmuş bedenini mızrakla destekledikten sonra önündeki son hortlağında yere yığılmasını izledi. Mahvolmuş Kralın Kılıcı’nı kullanamadığından gücünün zirvesinde olmasa da Kayra, Büyülü Mavi Gözler’in dinamik görüş yeteneği sayesinde pek zorlanmadan halledebilmişti.

 

Hortlak, hayvani fiziksel güce ve doğal bir kemik korumasına sahiplerdi. Zindan da ilerledikçe hortlaklar biraz daha güçlenmişti.

 

Kayra dahi aynı anda sadece bir tane hortlakla savaşabiliyordu. Yanına aldığı paralı askerlerse sadece iki tane hortlakla başa çıkabiliyorlardı.

 

Kayra derin bir nefes aldı ve terden gözünün önüne düşen buğday rengi saçlarını taradı. Ciğerleri ve kasları adeta yanıyordu.

 

Nefesini dengelemekte zorlandı.

 

“Yüz otuzdan fazla müridi öldürdük.”

 

Önünde büyük bronz bir kapı vardı.

 

“Şimdiyse hiçbir bilgimizin olmadığı patron odasına gireceğiz.”

 

Onlara kaçma şansı vermek istemedi.

 

Arslan ve diğerlerine baktı.

 

Fazlasıyla KP vermiş olmasına rağmen yükünü sadece birazcık hafifletmişlerdi. Onun dışında Kayra birçok kez onların hayatını kurtarmıştı.

 

Şimdi borçları ödemenin zamanıydı.

 

Yerde yatan hortlaklara tereddütle bakan gençler bronz kapıya bakınca daha da gerildi. Gözlerinden hiç girmek istemedikleri anlaşılıyordu.

 

Kayra birazcık dinlendikten sonra diğerlerini toparladı ve bronz kapıyı itekledi. Kapı oldukça ağır olmasına rağmen Kayra garip bir şekilde ittirmeyi başardı.

 

Kapı yerde iz bırakarak açıldı ve bir ışık huzmesi tarafından aydınlatılan büyük salon gözler önüne serildi.

 

Kayra mızrağını sıktı ve salonun ortasında arkası dönük duran iki metrelik hortlağa baktı. Bilgi Merkezi’nden patron olduğuna dair bir bilgi almamış olsa da her zamanki gibi en kötü duruma göre hazırlanmıştı.

 

Gulp! Patron oldukça güçlü görünüyor. En iyi halimizde girmeliyiz. Aksi takdirde karşı koymamız imkansız.”

 

Arslan’ın gözlerinde yoğun bir isteksizlik ortaya çıktı. Kesinlikle patron ile savaşmak istemiyordu. Bu yüzden bir bahane uydurdu.

 

Kayra ona başka bir bakış atmadı.

 

Bir adım atıp yakasından tuttu ve vücudundan güç alıp onu patrona doğru fırlattı. Bunu saf gücü ile yapamayacağı için Alacakaranlık Mızrağı’nı aktifleştirmişti.

 

Gücü üçe katlandığı için Arslan karşılık veremeden metrelerce uzağa uçtu.

 

“Ne yapıyorsun lan!”

 

“Siktir, bizi kurban edecek!”

 

Arslan’ın fırlatıldığını gören grup üyeleri panik halinde geri çekilmeye çalıştı. Ancak Kayra bir gölge gibi yerinden kaybolarak iki kişinin önüne geçti.  

 

Selçuk ve Ogün.

 

Kayra’dan daha iri olmalarına rağmen ikisi de hiçbir şey yapamadı. Ayakları yerden kesildi ve Arslan ile aynı yere uçtular.


Ogün ve Selçuk fırlatıldıktan sonra yerde yuvarlandı.

 

“Arkadaşlarınızı kurtarmak istiyorsanız; savaşın! Kaçmanıza izin vermeyeceğim!”

 

Kayra bunlardan başka bir şey söylemedi. Bir adım attı ve Patron odasına girdi. Patron iki metre uzunluğunda olmasına rağmen bir silah görememişti. Normal müritlerden farklı olduğu için Kayra onun baş öğrenci ya da bir kıdemli olduğunu varsaydı.

 

“Lanet olsun!”

 

Aykun patronun yavaşça arkasını dönüp Arslan’a baktığını görünce küfür etti ve kılıcı ile kalkanını çekip patron odasına daldı. Arkadaşları da onu yakından takip etti.

 

Arslan, Selçuk ve Ogün.

 

Üçü de grupta en çok sevilen kişilerdi ve hemen hemen üç grubun da lider pozisyonlarındaydılar. Kayra üç farklı grup ve cılız genci işe almıştı.

 

Üç farklı grup ve üç kilit isim.

 

Onları savaşmaya zorlamak için yeterliydi.

 

Beklediği gibi üç kişi patronun önüne atılınca diğerleri onu korumak için harekete geçmişti. Kayra odanın bir köşesine geçti ve çantasından çıkardığı iki kılıcı belindeki kemere astı. Mızrağı elinde tutarken Alacakaranlık Mızrağı’nı devre dışı bıraktı.

 

Büyü Gücü neredeyse tükenmişti ama bunu sorun etmedi. Patron harekete geçtiğinde Laplace’ın Şeytanı ve Düşünce Hızlandırma’yı kullanarak patronun hareketlerini izledi.

 

Patron arkasını döndüğü gibi kolunu yerde yatan Arslan’a savurdu. Aykun ve kalkan kullanan başka bir arkadaş kükreyerek Arslan’ın önüne geçti ve saldırıyı üstlendi.

 

Boom!

 

Bir okyanus dalgasına karşı gelmek gibiydi.

 

Karşı konulması imkansız.

 

Aykun ve diğer arkadaşlar ipi kopmuş bir uçurtma gibi fırladı ve duvara çarptı. Bu öyle bir küçük bir çarpma değildi.

 

Katırt!

 

Aykun ve diğer kalkanlı arkadaş duvara çarptığında bir et püresine döndü. Ellerindeki kalkan toza dönüştüğünde parçalanmış iskelet sistemi ve zedelenmiş et parçaları yere düştü.

 

Artık bir insan olarak tanımlanamayacak cesede bakan gençlerin yüzündeki kan çekildi.

 

“Aykun… Öldü mü?”

 

Arslan olayları patron tekrar saldırana kadar idrak edemedi.

 

Gözlerinden akan yaşların dahi farkında değildi.

 

“Arslan, hemen kaç oradan!”

 

Neyse ki Selçuk kendini daha hızlı toplamıştı da Arslan’ı kabusundan çekip almıştı. Arslan, patronun diğer saldırısından sürüklenerek kıl payı kaçtı.

 

Saldırı yeri süpürdü ve büyük miktarda tozu havaya kaldırdı; yeri süpürüyormuş gibi yavaş ve ağır bir saldırı olmasına rağmen arkasında yatan kuvvet bir duvarı rahatlıkla yıkabilirdi.

 

Bir insan üzerindeki etkisi hayal etmek mümkün değildi.

 

Bunun bilincinde olmak gençlerin korkudan titremesine neden oldu. On beş kişiden ikisi sadece bir saldırı yetmişti. Üstelik bu kişiler gruptaki en kuvvetli iki kişiydi – ki bu yüzden kalkan kullanıyorlardı. Ama kalkana rağmen tek bir saldırıya dayanamamışlardı.

 

Arslan yuvarlanarak kalktı ve iki metrelik hortlağa bağırarak saldırdı.

 

Hortlak onu umursamadan tekrardan kolunu savurdu.

 

Arslan şaşırtıcı biçimde bunu atlatmayı başardı.

 

Kılıcını hortlağın göğsüne sapladı.

 

Tink!

 

Sanki metale saplamışçasına tiz bir ses çıktı. Hortlak, gözlerini ilk defa Arslan’ın üzerine dikti ve sadece birkaç çene bağı tarafından desteklenen ağzını açıp kapattı.

 

Arslan’ın göğsüne dayadığı kılıcı umursamadan omuzlarından tuttu.

 

“Eh?”

 

Arslan ürperse de çok geçti.

 

Kafasını yıldırım hızında aşağıya indirdi ve Arslan’ın boynuna yakın ana kirişten büyük bir parça koparttı.

 

“AGHHH!”

 

Arslan çığlıklar atarak ısırılmış boynunu tutmaya çalıştı. Sol kolu artık işlevini kaybettiği için kılıcını tuttuğu elini kullanmak zorundaydı. Yarayı eliyle kapatsa da yaradan saniyeler içinde akan kan yer birikinti oluşturdu.

 

Arslan yoğun bir acı çekerek yere devrildi.

 

“…”

 

Dehşet verici manzara gençler için korku filminden farksızdı.

 

Ama bu sefer karakterler onlardı.

 

“Siktir, kaçın hemen!”

 

“Bununla başa çıkamayız!”

 

“Diğerlerinden farklı bu!”

 

Kaç, savaş ya da dondan tereddüt etmeden ilkini seçmişlerdi. Paralı askerler tereddüt dahi etmeden dört bir yana kaçışmaya ve kapının yakınında duran Kayra’yı geçmeye çalıştılar.

 

Kayra tereddüt etmeden üzerine gelen askerlere bakarken ifadesizce Mahvolmuş Kralın Kılıcı’nı çıkardı.

 

Cılız genç ona koşan ilk kişiydi.

 

Canavarı üzerine çekip onu savaşmaya zorlamaya çalıştığını çarpık yüz ifadesinden anlayabilirdi.

 

Sadece o değildi.

 

Selçuk, Ogün ve daha birçok kişi farklı açılardan kapıya koşuyordu.

 

Hortlakta bunu fark etmişçesine temkinli adımlarla ona yaklaşıyordu.

 

“Hah…”

 

Kayra gözlerini kapattı ve derin bir nefes aldı.

 

Kılıcını ufak bir merhamet belirtisi göstermeden cılız gencin göğsüne sapladı ve Mahvolmuş Kralın Kılıç Ki’sini aktifleştirdi.

 

Ak Öz, Kara Öz’e ve Kara Öz’de Büyü Gücü’ne çevrildi. Kayra’nın suyunu çekmiş Büyü Gücü eski miktarına milisaniyeler içerisinde döndü.

 

Kayra kurumuş kayısıya dönen cılız genci bir kenara attıktan sonra bronz kapıyı ayağıyla kapattı. Ardından ona en yakın olan ikinci kişi – kısa kılıç kullanan gence atıldı. Kafasını gövdesinden sadece bir saldırı da ayırdıktan sonra Yaşam Gücü’nü yenilemek için onu sömürdü.

 

Saniyeler içerisinde iki kişi öldü.

 

Paralı askerler dehşet içerisinde durakladı ve başka yönlere kaçmaya başladılar; bu sırada hortlak Kayra’yı tehdit olarak algıladığı için koşmaya başladı.

 

Laplace’ın Şeytanı ve Düşünce Hızlandırma sayesinde Kayra onun her hareketini rahatlıkla görebildi. Hortlak daha tekme savurmadan önce havaya zıplamış diğer elindeki Alacakaranlık Mızrağı’nı hortlağa fırlatmıştı.

 

Alacakaranlık Mızrağı’nın yeteneğini aktifleştirdiği için hızı gözle takip edilemeyecek seviyeye ulaşmıştı.

 

Hortlağın bacağı Kayra’nın altından geçerken mızrak omzuna saplandı ve hortlağı yere çiviledi. Kayra, Mahvolmuş Kralın Kılıcı’nı kullanarak onun sağ kolunu gövdesinden ayırdı ve sol ayağı ile kafasını ezmeye çalıştı.

 

Hortlak bunu fark edince tereddüt etmeden sağ omzunu feda etti ve Kayra’nın menzilinden uzaklaştı. Bir anda metrelerce ötede belirmişti.

 

Belirdiğinde sağ kolu omuzundan itibaren kopmuştu, omzunun büyük kısmında ise kaslar kemiklerden ayrılmıştı. Sağ omzu tamamen işe yaramazdı.

 

Kayra zaman kaybetmeden Alacakaranlık Mızrağı’nı aldı ve vücudunu güçlendiren tekniğin gücünü hissetti. Büyü Gücü çoktan dibe vurmuştu ve Alacakaranlık Mızrağı beş saniye sonra sona erecekti.

 

Mızrağı tekrar hortlağa fırlattı ve hortlağın kaçındığı yönün tersindeki bir paralı askere fırladı.

 

“Bekle, canımı yakma lütfen!”

 

Paralı asker Kayra’nın ona koşmasıyla titreyerek kılıcını savurdu ama saldırısı çok yavaş ve basitti. Kayra yana kaçınarak kolayca atlattı ve Mahvolmuş Kralın Kılıcı’nı gencin kollarının arasından göğsüne sapladı.

 

Genç çığlıklar atarken vücudundaki tüm Ak Öz, Kayra’nın vücuduna Büyü Gücü olarak girdi. Tüm enerjisi yenilendikten sonra Kayra tekrardan hortlağa saldırdı.

 

Hortlağın oyulmuş gözlerine bakınca içini bir ürperme kapladı.

 

Laplace’ın Şeytanı tekrardan aktifleşti ve Büyü Gücü’nün yarısı tekrardan buharlaştı.

 

Hortlağın çevresindeki mavi silüet yok oldu ve birden karşısında belirdi. Kayra irkilerek kendini çapraza attı ve Mahvolmuş Kralın Kılıcı’nı mavi silüetin olduğu bölgede beliren hortlağın kafasına sapladı.

 

Ancak hortlak Kayra’nın saldırısını sağ elinin delinmesini göze alarak durdurdu ve tekmesini Kayra’nın sağ dizine savurdu.

 

Kayra dişini sıkıp vücudunun sınırlarını zorladı. Hortlağın göğsünü tekmeleyerek kılıcı çıkardı ve kendini geriye attı.

 

Hortlağın hareketlerini gördüğü için gelecek saldırının yönünü biliyordu. Havadayken kılıcını çevirdi ve solundan gelecek saldırıyı bloke etti.

 

Boom!

 

Bir patlama sesi ile birlikte Kayra’nın kılıcını destekleyen sol eli çatladı. Metrelerce uzağa savruldu ve yerde birkaç takla attıktan sonra kendini zar zor topladı.

 

Hortlak tekrardan harekete geçmişti.

 

Bir sonraki saldırı sağ çaprazdan yukarıya doğru bir parmak saldırış idi. Kayra bundan zar zor kaçındıktan sonra arkasından koşarak geçen bir gence çelme taktı. Hortlak saldırıya geçince saldırıyı vücudunu çevirerek atladı ve yerdeki gence Mahvolmuş Kralın Kılıcı’nı sapladı.

 

Genç mumyaya dönerken hortlak tekrardan saldırmıştı.

 

Ama tükenmiş Büyü Gücü ve dayanıklılığını tekrar kazanan Kayra bundan Laplace’ın Şeytanı’nı kullanarak basitçe kaçındı.

 

Hareketleri öncekinden daha tutarlı ve sakindi.

 

Sonuçta…

 

Tekrardan en iyi haline dönmüştü.

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44539 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr