Bölüm 16: Kanlı Yol (4)

avatar
570 7

Kötü Adamın Hayatta Kalma Rehberi - Bölüm 16: Kanlı Yol (4)



Vadi, büyüklü küçüklü birçok mağaraya sahipti. Kayra kurdu bu mağaralardan birine sürüklemek için büyük efor sarf etti.

 

Düşman bölgesindeydi.

 

Ulu orta yerde kurdun içini açıp araştırırsa kendini açığa çıkartırdı.  

 

Kendini ve cesedi gizlemekten başka çaresi yoktu.

 

“Kızıl Gözlü Gri Kurt, kanı ve gözleri son derece değerli. Ama daha önemli bir şey var...”

 

Kayra kurdu mağaranın derinliklerine sürükledi ve girişi çantasından çıkardığı büyük miktarda orkide yaprağıyla kapattı. Kurtlar orkide kokusundan nefret ederdi. Öyle ki yakınlarda bir orkide varsa oradan geçmezler, ne kadar tehlikeli olursa olsun yol değiştirirlerdi.

 

Bunun sebebi bilinmiyordu ama o kadar da önemli değildi.

 

Dışarıdan birkaç parça odun topladı ve mağarayı aydınlatmak için küçük bir ateş yaktı. Gereken tüm malzemeler yanındaydı. Çakmaktaşından sefer tasına, halattan mataraya kadar her şeyi almıştı.

 

Kayra küçük bir ateş yaktıktan sonra kurdun büyük bedenine yaklaştı. Belindeki Mahvolmuş Kralın Kılıcı’nı çekti ve kılıç ki’sini aktive etti.

 

Hazır olduğunu hissettiğinde kılıcını kurdun kalbine sapladı.

 

[Mahvolmuş Kralın Kılıç Ki’si, Kızıl Gözlü Gri Kurt’un Ak Öz’ünü emiyor…]

 

[Yaşam gücünüz yenileniyor…]

 

[Dayanıklılık bir arttı.]

 

[Vücudunuzdaki yaralar tamamen iyileşti.]

 

Kayra’nın gizli yaraları tamamen iyileştiğinde eskisinden bile daha hafif hissetti. Bu, başka bir varlıktan yaşam gücü emmenin gücüydü. Öyle tatlı bir histi ki sonsuza kadar devam edebileceğini hissetti.

 

“Neler oluyor?”

 

Aldığı haz tehlikeli boyutlara geldiğinde Kayra dilini ısırdı ve acı sayesinde kendine geldi. Zevkten sarhoş olmuş zihni birden kendine geldi ve kılıcını çekmesine neden oldu.

 

‘Az kalsın zevkten aklımı kaybedecektim.’

 

Bu normal zevklerden tamamen farklı bir şeydi. Kaldırabileceğinden daha fazla uyuşturucu almış gibiydi. Devam etseydi ya kendini kaybedecekti ya da vücudu patlayacaktı.

 

‘Halihazırda tüm yaralarım iyileşti. Daha fazlasına gerek yok.’

 

Büyü Gücü, Ak Öz Kara Öz’e dönüştüğünde otomatik olarak yenilenmeye başlamıştı. Şu anda endişelenmesi gereken başka bir şey yoktu.

 

Haliyle kılıcını kınına koydu ve sırt çantasından bir avcı bıçağı çıkardı. Güçlü bir çelikten oluşan özel bir bıçaktı. Silah Salonu’nda 40 Karma Puanı’na satılıyordu. Kayra için pek büyük miktar olmasa da acemiler için çok pahalıydı.

 

Bıçağı elinde çevirdi ve kurdun iri kafasındaki tüyleri kaldırdı.

 

Foşşş!

 

Boğazına derin bir kesik attığında büyük miktarda kan yere döküldü. Kan kokusu iğrençti. Ama Kayra buna dayandı ve Mahvolmuş Kralın Kılıcı’nı dikkatle tutarak içeriden kurdun göğsüne derin bir yara açtı.

 

Ardından bıçakla açılan yarayı büyüttü ve kanlar dökülürken elini kurdun göğsüne soktu. Yanlışlıkla bir organa dokundu ve iğrenç doku yüzünden yüzünü ekşitti.

 

‘Dayan… ileride çok daha iğrenç manzaralar ile karşılaşmak zorunda kalacağım. Kendimi alıştırmalıyım.’

 

Kendini teselli ederken yarayı iyice eşeledi. Kolu omzuna kadar girince sonunda cam gibi bir şeye temas ettiğini hissetti. Hemen kendini zorladı ve etrafındaki et parçalarını kenara itti.

 

‘Bunlar akciğer mi?’

 

Camı kavradı ve tüm gücüyle dışarı çıktı.

 

‘İğrenç.’

 

Et parçaları tarafından sarılmış erik boyutundaki cam bilye dışarı çıktı. Kayra camın etrafındaki et parçalarını ayıkladı ve kanı kurdun kürküne sildi.

 

Cam bilyeyi ateşe doğru tuttu ve içindeki kan kırmızısı sıvıya baktı.

 

‘Bu bir Mana Kalbi.’

 

Mana Kalbi. Canavarların doğanın gücünü biriktirdikleri bölgeye mana kalbi denilirdi. Bu kalp çoğunlukla bir bilye boyutunda olurdu ve canavarın türüne göre renginde değişikler olurdu.

 

‘Aynı zamanda canavarların en değerli parçası. Yetenekli bir simyagerin eline geçtiğinde iksir haline getirilebilir ya da özel bir teknik için olabilir.’

 

Görev Panosu’ndan aldığı görev bu çekirdekle alakalıydı.

 

[Kızıl Gözlü Gri Kurt’un Mana Kalbini Ele Geçir]

Zorluk: B-

Açıklama: Kızıl Gözlü Gri Kurt’lar özel yeteneklerle doğan nadir bir türdür. Mana Kalpleri de bundan kaynaklı oldukça özeldir. Çok sayıda iksirin etkisini artırabilir, özel tekniklerin ana kaynağı haline gelebilir.

Ödül: Ödülün sınırı getirilen Mana Kalbi ile dengelenmiştir.

-1 Mana Kalbi: 25 Karma Puanı

 

Yüzlerce görev arasında bunu bulmak yarım saatini almıştı. Amacıyla örtüşen tek görev bu olduğundan zorluğunu umursamadan seçmişti.

 

‘En güzel yanı da ödülün sınırsız olması.’

 

Kısaca ne kadar fazla kalp götürürse o kadar fazla ödül alacaktı.

 

Tüm görevler arasında en zorlardan ve en çok ödül verenlerden birisiydi. Aslında, Kayra ödülü az görüyordu. Kızıl Gözlü Gri Kurt’ları avlamak basit değildi.

 

Kayra çantasından bir kese çıkardı ve kalbi dikkatlice içine yerleştirdi.

 

‘Şimdi sırada…’

 

Kestiği kurt kafasının kızıl gözlerine baktı. Neredeyse Mana Kalbi ile eş bir değere sahipti. Ondan sadece bir derece alttaydı.

 

‘Bu bayağı zahmetli olacak.’

 

Kurt kafasını dikkatle kaldırdı ve bıçağı kulağına sapladı. Ardından içindeki eti oydu ve aynı işlemi diğer tarafta da tekrarladı.

 

Kafatası büyük ve süt beyazıydı. Büyüklüğü nedeniyle içinde büyük miktarda kan ve et parçası vardı. Sadece derisini soyması bile bir saatten fazla sürdü. Ardından kurdun damaklarını kesti. Hemen hemen işi bitmişti.

 

Sıra son ve en önemli kısma gelmişti.

 

Mahvolmuş Kralın Kılıcı’nı kurdun Mastoid kemiğine yerleştirdi. Kanlı kafatası korkutucu gözükmesine rağmen Kayra son derece sakindi.

 

Tık!

 

Kılıcın sapına vurduğundaysa çene ve kafatasının üst kısmı birbirinden ayrıldı.

 

Birbirinden ayrıldıkları anda eflatun renkli bir kan topu ortaya çıktı. Kan kırmızı iki göz, göz yuvalarında dururken birçok sinir tarafından esir edilmişti. Kayra beyni çıkardı ve bıçağıyla tek hamlede sinirleri kesti.

 

Bir çift kızıl göz kavanoza düştü. Kayra tehlikeli olduğundan göz kapaklarını çıkarmamıştı. Sadece deri parçasından ayrılması için etrafına ince bir çizik atmıştı.

 

Kayra kavanozun kapağını kapattı ve kanları kurdun kürküne sildi.

 

İşin garip yanı bu iğrenç işlemi yaparken bir kez bile kusmamıştı.

 

“Uyum sağlıyorum.”

 

Korkunç gerçeği kabullenmekte zorluk çekmedi. Zaten ileride böyle şeyler yapması gerekecekti, şimdi yapması neyi değiştirirdi ki?

 

[Kızıl Gözlü Gri Kurt’un kafatasını incelediniz.]

 

[Kızıl Gözlü Gri Kurt hakkındaki bilginiz %5 arttı.]

 

[Kızıl Gözlü Gri Kurt bilgi edinmek için onları inceleyin ve tanıyın.]

 

 Kayra önünde çıkan bildirimleri okuduktan sonra güldü.

 

“Akasha Sistemi, kullanıcıyı her alanda desteklemek ve değerlendirmek için yaratılmış gibi. Verilerimin alınmasından anlayabiliyorum. Akasha Sistemi nasıl bir şey bilmiyorum ama devasa bir bilgi ağı gibi çok fazla veri içeriyor olmalı.”

 

Sadece kendisinin değil tüm insanların verilerini topluyor ve ‘Akasha Sistemi’ kılıfı altında onlara aktarıyordu. Bunlar genellikle Karakter Penceresi’ndeki istatistikler gibi ‘sayı’ değerleri oluyordu.

 

“Anladığım kadarıyla sistemi kendi yararıma kullanmam mümkün. Kızıl Gözlü Gri Kurt hakkındaki bilgi seviyem %100’e çıkarsa tüm zayıflıklarını bulabileceğim.”

 

 Antik zamanlardan beri savaşın en önemli kuralı düşmanı tanımaktı. Sun Tzu gibi askeri deha dahi, “Rakibini ve kendini tanırsan yüz savaşta dahi zaferden endişe duymana gerek olmaz. Kendini tanıyıp rakibi tanımazsan bir kazanıp bir kaybedersin. Ama hem kendini tanımayıp hem de rakibini tanımazsan, hezimete uğraman kaçınılmazdır,”  tarzı özdeyişlerde bulunarak konunun önemine dikkat çekmişti.

 

Kayra pek tabii kendini ve yapabileceklerini çok iyi biliyordu. Hayatı boyunca diğerlerini tanımaya çalışmak dışında kendini de tanımaya zaman ayırmıştı.

 

Sınırlarının gayet farkındaydı.

 

Mahvolmuş Kralın Kılıç Ki’si ve üzerindeki kıyafetler olmasa hayatta kalması mümkün değildi.

 

“Kendime meydan okumanın zamanı geldi.”

 

On altı senelik kısa hayatında pek çok kez kendine meydan okumuştu. Kendini geliştirmek olsun, aşkına itiraf etmek olsun veya herhangi zor bir şeyi başarmak olsun… Hayatı kendine karşı açtığı savaşlarla doluydu.

 

“Zekamı ve becerilerimi tamamen kullanmam gerekecek. Ancak buna rağmen yaşama ihtimalim daima %20’nin altında olacak.”

 

Becerikli olduğunu bilmesine rağmen bu seferki meydan okuması biraz tehlikeli ve çılgıncaydı. Yıldız Diyarı’na geleli sadece bir gün olmuş olmasına rağmen bu dünyanın kurallarını anlamıştı.

 

En ilkel arzuların uyanacağı ve insanların birbirlerini yiyeceği bir oyun tahtasıydı burası. Hayatta kalmak uğruna her şey yapılacak, gerekirse kardeş kardeşi bıçaklayacak ve dost dosta sırtını dönecekti.

 

Tabii hiç kimseyle tanışık olmadığından bu onun için geçerli değildi ama aralarındaki çatışmalar onu da etkileyecekti.

 

‘Ayrıca şu Krallar ve Derebeyler var. Böyle bir yerde işbirliği önemli olsa da böyle kişilerin var olmasının bir anlamı yok. Bir rekabet ortamı oluşturmaya mı çalışıyorlar? Ama Yıldız Diyarı zaten bir arena gibi. Kişinin gelişmekten başka çaresi yok.’

 

Güçlünün güçsüzü yediği vahşi bir orman da hayatta kalmaya çalışıyordu.

 

Rekabet en üst düzeydi.

‘Krallar kesinlikle öne çıkacak. En azından on üç kasaba var olduğuna göre minimum 26 bin kişi burada olmalı. Kralların nadirliği göze alınırsa bir elin parmağını geçmezler…’

 

Ayrıldığı kasabanın numarası on üçtü. Yani en azından on iki tane daha kasaba olduğunu varsayabilirdi.

 

Şu anki kasaba da üç bine yakın insan bulunuyordu. Hepsi sınav bölgesinden ayrıldığı için perişan haldeydi. Ve belki de Kayra kasabadan ayrılan tek kişiydi. İnsanların durumu kabullenmesi en az üç gün sürecekti. Ama buraya alışmaları ve kendi ayakları üzerinde durabilmeleri için en az üç hafta, belki de bir ay gerekliydi.

 

‘Yakın zamanda Kralları ve derebeylerini ilgilendiren bir mesele ortaya çıkacak. Hmm, yaptığım doğru mu acaba? Belki de başkalarının sadakatini almak için çalışmalıyım.’

 

Ama hemen kafasını salladı.

 

Kendisinde lider vasfı yoktu. Ufak bir fayda görme ihtimali varsa tebaasını feda etmekten çekinmezdi. Ona göre aşk ya da dostluğun oluşturduğu bağlar çok güvenilmezdi. Eğer güvenilir olsaydı ‘ihanet’ diye bir kavram asla ortaya çıkmazdı.

 

Yalnızca karşılıklı çıkarların koparılamaz bağları vardı.

 

Çıkarlarıyla çakışan şeylerse bizzat kendisi tarafından yok edilecekti.

 

‘Asıl sorun bu işten en çok faydayı nasıl sağlayabileceğim…’

 

Yerdeki kurt cesedine baktı.

 

Kan yerde küçük bir havuz oluşturmaya başlamıştı. Yakında koku tüm her yere yayılacak ve orkidelerin kokusunu bastıracaktı.

 

“Lanet olsun. Bu kazanırsam kral, kaybedersem haydut olacağım kanlı bir yol.”

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44531 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr