Bölüm 8: Sınav (7)

avatar
570 8

Kötü Adamın Hayatta Kalma Rehberi - Bölüm 8: Sınav (7)



---

 

Sınavın başlamasına on saniye kala tüm derebeyleri birbirine ölümcül bakışlar atıyordu. Herkes çoktan kendine yoldaşlar bulmuştu.

 

Çoğunluğu baronlar oluşan onlarca derebeyi tek bir ittifak oluşturuyormuş gibi bir köşede duruyordu. Önlerinde Esra’nın takımı 2-B sınıfı, yanlarında 3 ve 2. Sınıflar karması bir sınıfla kınından çekilmiş bir kılıç gibiydi.

 

“Esra, anlaşmamızı sakın unutma.”

 

Yanlarındaki takımın derebeyi önce Esra’ya ardındansa arkasında duran Kayra’ya baktı. Herkes Kayra’nın yeteneğini gördüğünden Esra’nın en güçlü takımlardan birisine sahip olduğunu biliyordu.

 

“Büyük derebeylerini indirene kadar aramızda kavga etmeyeceğiz. Güzel anlaşma olduğunu söyleyebilirim.”

 

Esra gülümsedi ve metrelerce uzağında duran Melike’ye bir bakış attı. Rekabet ve intikamda kadınlar erkeklerden daha kötüydü. Buradaki en büyük tehlikenin Melike olduğunu biliyordu.

 

[10]

 

Sınavın başlamasına on saniye kala geri sayım başladı. Ortamdaki hava birden gerildi, nefesler tutuldu ve silahlar sıkıca tutuldu. Sayılı kişi dışında herkes büyük bir kaygıyla olacakları bekliyordu.

 

Esra arkasını döndü ve karizmatik bir gülümsemeyle tebaasına baktı.

 

“O kadar endişelenmenize gerek yok. Bu savaştan galip çıkacağız.”

 

[3]

 

“Galip çıkacağız!”

 

“Dostlarım, beni takip edin!”

 

“Kazanmak önemli değil, kendinize odaklanın! Hayatta kalmadığınız sürece kazanmanın bir anlamı yok.”

 

[1]

 

[Ding!]

 

[Hazırlık sona erdi.]

 

[Derebeyi seçmeyen katılımcı sayısı: 0]

 

[Üçüncü sınav an itibariyle başlıyor…]

 

[Derebeylerin Çatışması!]

 

*Sınav bölgesinde sadece beş adet bayrak kalana kadar savaşmaya devam edin!

 

*Bayraklar Beyaz – Kırmızı – Sarı – Kahverengi – Siyah şeklinde sıralanmıştır. Bayrağın seviyesi ne kadar yüksek olursa sınav sonunda o kadar çok ödül kazanacaksınız.

 

*Derebeyini kaybeden tebaa kendine yeni bir derebeyi seçmelidir.

 

Sınav süresi: 30 dakika

 

 

 

Duyuru bittikten sonra derebeylerinin kafasının üzerinde beyaz bir bayrak simgesi ortaya çıktı. En düşük seviyenin beyaz olduğunu bu sayede anladılar.  

 

Tam o sırada Ahmet ve tebaası bir makine gibi hareketlendi ve yakınlarındaki küçük bir derebeyine saldırdılar.

 

Klang!

 

Bom!

 

Silahlar çarpıştığında kazananın belirlenmesi sadece birkaç saniye sürdü. Ahmet’in arkasındaki tebaa ile küçük bir derebeyi arasında büyük bir fark vardı. Aradaki farkın büyüklüğü kısa süre içinde kendini gösterince derebeyi bir hata yaptı ve hemen pes etti.

 

Pes ettiğinde kafasının üzerindeki bayrak söndü.

 

Kafasının üzerindeki ışıltı artık yoktu.

 

“Bana katılın ya da ölün.”

 

Ahmet soğuk bir şekilde öğrencilere baktı ve beyanını dile getirdi. Lakin tüyleri birden ürperince kafasını çevirmek zorunda kaldı.

 

Kafasını çevirince gördüğü şey ona doğru son hız koşan Esra’ydı. Belindeki çelik kılıcı Ahmet’ten beş metre uzaktayken çekti ve havaya sıçradı.

 

Fiyuvv!

 

“Siktir git!”

 

Ahmet çığlık atarken çelik kılıcını savurdu. Kılıcını öylesine savurmasına rağmen hayatı boyunca hiç salamayacağı bir potansiyeli saldı.

 

Klang!

 

İki kılıç havada çarpışınca kıvılcımlar etrafa saçıldı. Esra yere düşünce bir an bile durmadan tekrardan ileriye saldırdı. Hızı ve saldırısı eziciydi, herhangi bir deneyimi olmasa bile fiziksel gücü bunu kapatıyordu.

 

Ahmet onun tekrardan saldırdığını görünce gardını aldı. Ancak Esra ona saldırmak yerine birden keskin bir dönüş yaptı ve Ahmet’in tebaasından bir öğrenciye saldırdı.

 

Pat!

 

Öğrencinin kafası yere düştüğünde Ahmet’in gözleri kan kırmızısına döndü. Öğrencinin ölümünü umursamadan Esra’nın arkasındaki öğrencilere saldırma emri verdi.

 

“Esra’yı bize bırakın ve gidip onları öldürün! Bizden birini öldürmeye cüret ettiler! Dişe diş, kana kan!”

 

Ahmet kükrediğinde Esra ona doğru koşmaya başlamıştı.

 

Neyse ki Ahmet sakin birisiydi. Özelliklerini ilk iki turda sonuna kadar geliştirmişti. Esra’dan aşağıya kalmayacağını düşünüyordu.

 

“Gel bakalım.”

 

Yeri sertçe tekmeledi ve Esra’ya savurdu kılıcını.

 

İki kılıç tekrardan çarpınca ikili geriye sendeledi. O esnada Esra’nın arkasında bir genç belirdi, elindeki çelik kılıcı Esra’nın sırtına savurdu. Bu öldürmek için yapılan bir saldırıydı. Esra dişlerini sıkarak lanet etti.

 

Güçlü ve hızlı olmasına rağmen bunu tam potansiyelde kullanamıyordu.

 

Gücü otuzun üzerindeydi ama kontrolü sadece üçtü.

 

Bu kontrol edebileceğinin çok ötesinde bir güce sahip demekti.

 

Bunu fark ettiğinde ise sırtında bir kılıç vardı. Bu saldırı öldürmese bile onu ağır yaralayacaktı.

 

“Siktir git!”

 

Esra dişlerini sıkarak acıyı bekledi.

 

Ama beklediği acıyı hissetmedi.

 

Bunun yerine arkasından boğuk bir hırıltı geldi. Arkasını döndüğündeyse demir bir hançerin ona saldıran genin boğazını deldiğini gördü. Gözleri gencin on metre arkasında duran Kayra’nın üzerine düştü.

 

Kayra bir şey söylemedi. Ona arkadan saldırmaya çalışan bir öğrencinin elini tuttu ve omzunun üzerinden sertçe yere vurdu. Elindeki silahı ustaca aldı ve başka bir öğrencinin saldırısını karşıladı.

 

“Ugh!”

 

Yere düşen gencin ağzından sadece salyalar aksa da üzerine başka bir genç daha düşünce salyalar kızılımsı bir renge büründü.

 

Kayra burada durmadı.

 

Elindeki tahta kılıcı basitçe savurdu ve başka bir öğrenciyi yere düşürdü. Her saldırısı savunması imkansız bir anda, anlaşılamaz bir açıyla geliyordu. Ona saldırmaya çalışan kişiler ne olduğunu bile anlamadan nakavt oluyordu.

 

Bu güçten bağımsız bir şeydi.

 

Kayra her şeyi görüyor gibi hareket ediyordu. Eşsiz bir dans sergiliyordu adeta! Ahmet ve Esra savaşmayı unuttu. Sadece Kayra’yı izlediler.

 

Usta bir dansçı gibi hareket ediyordu.

 

Denizdeki bir balık kadar çevik ve rahattı.

 

“İnan… inanılmaz.”

 

Ondan fazla kişiyle baş ederken yüzündeki ifade bir an bile değişmedi. Dikkati sadece önündeki savaşa odaklanmıştı.

 

“Savaşın ortasında dikkatini mi dağıtıyorsun?”

 

Yanından bir ses geldi. Ahmet şaşkınlığından uyanıp Esra’ya koştu. Hızı Esra’nınkinden sadece biraz düşüktü ama üzerindeki kontrolü çok daha fazlaydı.

 

Tekmesini savurdu ve Esra’nın birkaç adım gerilemesine neden oldu.

 

“Kendini ne kadar güçlendirirsen güçlendir! Daha önce hiç kavga etmemiş birisi bana rakip olamaz.”

 

Ahmet alaycı bir ifadeyle güldü. Ustaca kendi etrafında döndü ve bir balta tekmesini yukarıdan aşağıya savurdu.

 

Esra ne olduğunu bile anlamadan omzunda bir acı hissetti.

 

Tekme garip bir açıyla omzuna çarpmıştı!

 

Tap!

 

Arkasında bir adım sesi duydu.

 

Son sınıfmış gibi gözüken bir öğrenci bu anı fırsat bilerek ona saldırdı.

 

Durumun kontrolünden çıktığını fark eden Esra bu işi hemen sonlandırmak için kozuna sarıldı.

 

“Bunu sona saklamak istiyordum.”

 

Esra bu kısacık sürede kılıcını sıkıca kavradı.

 

Poof!

 

Gözlerini kapattığında vücudunun etrafında kırmızı bir alev patlak verdi.

 

Kılıcını savuran genç alevin patlak vermesiyle geriye savruldu. Yüzündeki deri siyahla lekelenmiş kızılımsı bir renge büründü. Acıyla feryat ederken alevle kaplı bir kılıç yüzünü deşti.

 

Esra’nın kılıcını ve vücudunu ince bir alev tabakası kaplamıştı.

 

“Hm?”


 

 

Esra’nın çıkardığı kargaşa doğal olarak Kayra’nın dikkatini çekti. Alevlerle kaplı bir vücut burada yenilmez olmakla aynı şeydi. Kayra gibi yakın dövüşçüler ona dokunamazdı, ayrıca kılıcını da alev kaplamıştı.

 

“O alevler bin dereceye yakın gibi gözüküyor.”

 

Yakınlardaki bir öğrenci alevleri izlerken mırıldandı. Ahmet’in tebaasından olmasına rağmen Esra’nın güzelliğine hayran kalmadan edemedi.

 

Ancak bir saniyesi daha olmadı.

 

Kayra elindeki hançeri savurarak boğazına sapladı. Bu kişiyi tanıyordu, uzun zaman önce Batuhan ile birlikte onu dışarıda tutan kişiydi.

 

Genç öğrenci birden yere yığılırken gözleri açıktı. Hayran duyarken gafil avlanacağını hayal bile edemezdi.

 

“Pekala, benlik bir şey kalmadı. Herkes ona odaklanmışken ortadan kaybolmam gerekiyor.”

 

Savaş başlayalı dakikalar geçmişti. Böyle acemiler arasındaki savaş çok kanlı olur ve hızlı biterdi. Burada kalabileceği fazla zaman yoktu.

 

“İnanılmaz! Esra’ya destek olun! Onun gücüyle sınavda birinci olabiliriz! Düşmanın morali yerle bir oldu. Sayı üstünlüğünüzü kullanıp onları kuşatın!”

 

Kayra gitmeden önce ortalığı karıştırmak amacıyla bağırdı. Küçük derebeylerinin oluşturduğu ittifakta iki yüzden fazla öğrenci ve on beş derebeyi vardı. Ancak buna rağmen Ahmet’in tebaasını yenemiyorlardı.

 

Bunun sebebiyse sayı üstünlüklerini kullanmıyor oluşlarıydı.

 

Ayrıca çok fazla öğrenci cesetlere takılıp düşüyordu.

 

Öğrenciler Kayra’nın sesini tanıdıkları için yönlendirmesini dinlemekte sorun çıkarmadılar.  Dediği gibi yaptılar ve bir kişiye üç kişi saldırdılar.

 

Avantaj onlara düşse de ortalık daha da karıştı. Esra’nın çevresinde ondan fazla öğrenci vardı ve hepsiyle aynı anda savaşıyordu.

 

“Bunu sonsuza kadar sürdüremez! Saldırmaya devam edin.”

 

Ahmet yerdeki cesetten çelik bir kalkan aldı ve Esra’ya saldırdı. Esra’nın yanına yaklaşınca bir kamp ateşinin dibindeymiş gibi hissediyordu ancak yapabileceği başka bir şey yoktu. Kalkanı siper olarak kullandı ve kılıcını yere paralel şekilde savurdu.

 

Fiyuvv!

 

Esra dişlerini sıkarak kılıcın yörüngesinden kaçındı ve arkasındaki gence doğru atıldı. Kılıcını savurdu ama başka bir öğrenci tarafından engellendi.

 

Klang!

 

Aynı anda dört bir yandan farklı saldırılar geldi.

 

Esra gücünü bir kez daha azami düzeye çıkardı ve alev patlamasıyla ona yaklaşanları püskürttü.

 

“Herkes birer kalkan alsın! Dört bir yandan kuşatacağız. Alevler çeliği hemen eritemez.”

 

 Ahmet’in yönlendirmeleri Esra’yı daha da zora sokuyordu. Esra bu özelliği aktif edeli neredeyse beş dakika olmuştu. Böyle bir gücün daha fazla devam edemeyeceğini biliyordu.

 

Ki haklıydı da.

 

İlk başlarda herkesi tek hamlede biçen Esra ikinci dakikanın ardından kimseyi öldürememeye başlamıştı.

 

Gücünde keskin bir düşüş vardı.

 

“Destek vermelerini engelleyin! Esra’yı öldürebilirsek diğerleri avcumuzun içinde olur.”

 

Ne kadar güçlü olursa olsun tek başına hiçbir şey yapamazdı. Ahmet’i endişelendiren bir tek Kayra değişkeni vardı ama o da uzun süredir kendini göstermemişti. Kalabalıkta olduğuna emindi ama bu karmaşa içinde onu bulmak samanlıkta iğne aramak kadar zordu.

 

Esra ile birkaç saldırı takasının ardından Esra’nın etrafındaki kızıl alev katmanı rengini kaybetti. Esra’nın güzel yüzü terler içerisinde kalmıştı.

 

“Başka bir zaman olsa sana kıyamazdım ancak beş dakikadır anamızı ağlattın!”

 

Başka bir zaman olsa Esra’ya yaklaşmak için can atardı ama şimdi onu öldürmekten başka bir şey düşünemiyordu.

 

Esra gözlerini zar zor açık tutabiliyordu. Süt beyazı teni kılıç yaraları ile doluydu, kıyafetleri yırtılarak tenini açığa çıkarmıştı.

 

Siyah saçları bile omuzlarına kadar kısalmıştı.

 

Ölümün yaklaştığını hissedebiliyordu.

 

Kaç kişiyi öldürdüğünü saymamıştı ancak yirmiye yaklaştığı kesindi. Sadece birkaç saat önce normal bir öğrenci olmasına rağmen şimdi insanları gözünü kırpmadan öldüren bir caniye dönüşmüştü.

 

Ölmek istemiyordu.

 

‘Sınavdan sonrasını görmeden olmaz.’

 

Gözleri Kayra’yı aradı. İlk dakikalarda Kayra sürekli en kritik anlarda arkasını kollamak için ortaya çıkmıştı.

 

Ama şimdi gölgesi bile gözükmüyordu.

 

‘Ah… En önemli anda beni yalnız bıraktı.’

 

Kayra’nın önünde diz çöktüğü anı hatırladı bir anda. Şimdi onun bile sadece anı kurtarmak için olan bir şey olduğunu anlamıştı. Onun yeteneğine güvenip böyle pervasızca Ahmet’e saldırmıştı ancak Kayra en kritik anda onu terk etmişti.

 

‘Ne kadar duygusuz ve aşağılık bir yöntem.’

 

Kazandığı Karma Puanları’nı kullanmak için Karakter Penceresi’ni çağırdı ama hiçbir işe yaramadı. Beklediği gibi öldürerek kazandığı Karma Puanları’nı sınav zamanında kullanamazdı.

 

‘Kazandığım yüzlerce Karma Puanı ne işime yarayacak o zaman?’

 

Birden dünya bir derece karardı. Havalandırma borularından çıkan hava kesildi. Esra karnından bir sıcaklık hissettiğinde elektriklerin gittiğini fark etti.

 

O anda aklına Kayra geldi.

 

Aptalca gülümsedi.

 

‘Beni kandırdı…’

 

Çok geç olsa da aldığı mesajın anlamını o anda fark etti.


'Kaybettiği için teslim olmadı. Teslim oldu çünkü...'


Sırt üstü yere çakıldığında kanla kaplı çelik bir kılıç göğsünden içeri girdi. 

 

‘Herkesi öldürmeyi amaçlıyor.’

 







Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44536 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr