131. Bölüm | Bir Dünya'nın Yok Oluşu (2)

avatar
911 0

İnsan Tanrı - 131. Bölüm | Bir Dünya'nın Yok Oluşu (2)


Lich, toprak elementinden Rebekah için bir tabut yapmıştı. Rebekah'yı oraya koyduktan sonra tabutu Yuzhou yüzüğüne koydu.

 

Canlı hiçbir şey boyuta giremezdi. Fakat Rebekah o hançer yüzünden ölü sayılırdı bu yüzden bir sıkıntı olmuyordu.

 

Mars, o kadının kim olduğunu bilmese de, bir şey sormak istemedi. Zaten herkes yeterince üzgün görünüyordu. 

 

Yuzhou, Rowan'a,

 

"Gel kardeşim. Başka bir şehre gidelim. Orayı genel olarak sana bırakacağım. Ben Mars ile ilgileneceğim." dedi.

 

-

 

Yuzhou, Rowan, Mars ve Lich büyük bir şehrin önüne gelmişlerdi. Bu şehir bir öncekinden biraz daha büyük sayılırdı. Şehrin giriş kapısında elli muhafız bekliyordu. 

 

Yuzhou, Rowan'a

 

"Direkt içeriye gir ve eğlen kardeşim. Buradakileri bana bırak." dedi.

 

Rowan birden ortadan kayboldu. Bir yandan üzülmüştü bir yandan da sinirlenmişti. Tüm duygularını dışarıya vuracaktı. İçeriye girdiği an katliam yapmaya başlamıştı bile. Kan içmiyordu, direkt olarak yok ediyordu. Ve bunu yaparken saçlarının rengi griye dönmüştü.

 

Muhafızlar, Rowan'ın geçtiğini farketmişti.

 

"Yakalayın onu!"

 

"Çok hızlı!"

 

Muhafızlar kendi aralarında konuşsa da, Yuzhou aurasının küçük bir kısmını yayıp tüm dikkatleri üzerine çekmişti.

 

"Sizin rakibiniz benim." dedi.

 

Yuzhou daha sonra Mars'a baktı ve eğildi.

 

"Mars, şimdi göreceklerin iyi şeyler değil. Fakat eğer gelişmek istiyorsan, bu tarz şeylere alışmalısın. Şimdi onların hepsini öldüreceğim." dedi.

 

Mars aslında zaten ölü görmeye alışıktı. Eskiden bir köle olarak çalışıyordu ve birçok kişinin iş sırasında ya da sahipleri tarafından öldürüldüğünü görüyordu. Yuzhou'nun yaptığı ne kadar farklı olabilirdi ki?

 

Yuzhou,

 

"Dikkatli izle Mars. Sen de birini öldüreceksin." dedi.

 

"Crack!"

 

Bir kırılma sesi duyuldu. Daha sonra Yuzhou birden ortadan kayboldu ve muhafızların arasında belirdi. Teker teker hepsinin kafasını koparıyor, kalplerini çıkarıyor ya da tek yumrukta öldürüyordu.

 

Kafa kopması, kalp çıkarılması Mars'ın daha önce görmediği bir şeydi. Fakat Mars o kadar etkilenmemişti. Taşıyamadığı yükün altında kalan kölelerin ezilmesi, iş sonucu kazayla bazı uzuvları kopan köleler, bu da onlara benziyordu.

 

Geriye iki kişi kaldığında, Yuzhou ikisini de tuttu ve Mars'ın önüne gitti. İkisini de diz çöktürdü ve tuttu. Daha sonra Mars'a

 

"Mars, birini kesin olarak öldürmek istiyorsan kafalarını ya da kalplerini hedef almalısın." dedi.

 

Daha sonra bir muhafızı kendisine çevirdi ve

 

"Şimdi sana göstereceğim." dedi. Muhafız kekeleyerek canı için bağışlanma istiyordu.

 

"L-lütfen yapma, n-ne istersen yaparım!" dedi.

 

Yuzhou

 

"Düşmanına acımak seni zayıf yapar." dedi.

 

Daha sonra tek darbede muhafızın kafasını uçurdu.

 

"Bunu yapmak istemiyorsan," dedi ve hızla eli ile kafasını uçurduğu muhafızın kalbini çıkarıp fırlattı.

 

"Bunu da yapabilirsin." dedi.

 

Bu tür şeyleri yakından görmek korkutucu olsa da, Mars geneler olarak insanlardan ve muhafızlardan nefret ediyordu. Çünkü bu kişiler, güçsüz kişileri alıp kendi köleleri yapıyordu ve ölene kadar acı çektirerek kendilerine hizmet ettiriyordu.

 

Mars şuanki fiziksel gücüyle bunu yapamazdı. Bu yüzden Yuzhou boyutundan bir kılıç çıkardı. Bu kılıç tamamen maviydi ve oldukça keskindi. Yuzhou kılıca bir kere baktı. Bu onun Gerçek Buz ile yaptığı kılıçtı ve aynısından bir daha yapamazdı. Başka bir tane bulabilceğini de düşünmüyordu.

 

"Gücün yetersiz olduğundan dolayı sana bu kılıcı veriyorum. Fakat ileride vücudun kılıçtan daha güçlü olacak. Bir kılıç darbesi sana küçük bir kesikten başka hiçbir şey yapmayacak." dedi.

 

Daha sonra kılıcı Mars'a uzattı. Mars kılıcı tuttu fakat kılıç o kadar ağırdı ki istemsizce öne doğru dengesini kaybetti.

 

Zorla olsa da kılıcı tutmayı başardı. En azından bir kere sallayabilirdi.

 

Yuzhou,

 

"Şimdi, öğrettiğim şeyi yap Mars." dedi.

 

Mars, Muhafız'a baktı. Muhafız bir şey söylemiyordu. Yanındaki kişi yalvarsa da ölmüştü. Bu yüzden muhafız sadece korkuyordu. Gözünden yaşlar damlıyordu. Ölümden çok korkuyordu. Muhafızlık işi çok yorucu değildi. Güzel bir yaşam sürüyordu ve günde birkaç saatini şehrin kapısında durarak geçiriyordu. Fakat şimdi, en korktuğu şey başına geliyordu.

 

Mars onun gözünden akan yaşları gördüğünde daha da çok sinirlendi. Kaç tane onun gibi küçük çocuklar köle yapıldı, ağlayarak zorla çalıştırıldılar. Mars siniri ile birlikte birden kılıcını savurdu. Kılıç o kadar keskindi ve güçlüydü ki tek bir darbede zorlanmadan muhafız'ın kafasını uçurdu.

 

Yuzhou gülümsedi ve

 

"Hadi, gel. Rowan ne yapmış bakalım." dedi.

 

Yuzhou, Mars ile birlikte şehre girdiğinde gözleri açılmıştı. Rowan'ın böyle bir şey yapacağını düşünmemişti. Şehirde sağlam bir tane bina bile yoktu ve her yer Yuzhou'nun öldürdüğü insanlardan bile daha vahşi yöntemler ile öldürülmüş insanlar ile doluydu. 

 

Ayrıca, yeterince güçlü olan birisi ölen insanların, yıkılan binaların üzerinde gri ve beyaz renginde enerjilerin olduğunu görebilirdi.

 

Rowan, Yuzhou'nun önüne geldiğinde, Yuzhou'nun gözleri daha da açılmıştı.

 

Çünkü Rowan'ın saçları açık gri rengindeydi ve uzamıştı. Neredeyse beyazlaşacaktı. Gözleri ise oldukça parlıyordu. Elinde siyah kılıcı vardı ve üzerinde tek bir kan tanesi bile yoktu.

 

Rowan, Yuzhou'yu görünce birden Yuzhou'ya saldırdı. Kontrolü kaybetmiş gibiydi. Kılıcı beyaz bir enerji ile kaplıydı ve oldukça hızlı haraket ediyordu.

 

Yuzhou, Rowan'ın saldırısını savuşturduktan sonra Mars'a baktı ve

 

"Kaç, Lich'in yanına git! Yanımızdaki mızraklı kişi!" dedi. Mars bunu duyunca koşmaya başladı. Rowan birden Mars'a baktı ve tam ona doğru saldıracaktı ki Yuzhou onun önünde belirdi ve

 

"Sakin ol kardeşim! Kontrolü kaybediyorsun!" dedi.

 

Rowan, tekrar Yuzhou'ya saldırdı. Rowan kılıcını savurdu, Yuzhou savuşturmayı başardı ve bir darbe ile Rowan'a vurdu.  Darbesi çok güçlüydü, hatta eli tamamen kırmızıydı ve tırnakları siyah renginde uzamıştı.

 

Fakat Rowan sadece biraz geriye sürüklenmişti. Rowan oldukça hızlı bir saldırı yapmıştı, Yuzhou son anda kaçınmaya çalışsa da, sağ elinin yarısı kılıç tarafından koparılmıştı.

 

Fakat bu kılıç o kadar keskindi ki, verdiği acı ancak üç saniye sonra hissedilmişti. Vücut sanki daha kesildiğini anlamamış gibiydi.

 

Rowan, Yuzhou'nun elini kesince bir kadın sesi duyuldu. Bu ses o kadar rahatlatıcı ve güzeldi ki insan gardını bırakıyordu ve kendisini sese veriyordu.

 

"Kılıcın keskini daha şefkatli olur." dedi.

 

Yuzhou'nun parmakları iyileşiyordu, Yuzhou tüm gücünü orayı iyileştirmeye odaklamıştı. Yuzhou kullanabildiği kadar fiziksel enerjiyi yoğunlaştırdı ve savaş pozisyonunu aldı. Ayrıca Irkın Formunu aktif etti. Saçları kayboldu ve yüzü tamamen kırmızı oldu. Gözünün akı siyah, göz bebekleri kırmızı oldu. Vücudunun üst kısmı ve kolları tamamen kırmızı olmuştu. Tırnakları siyah ve uzundu.

-

Destekçilerime teşekkürler.

-Kaiden

-Tomris

------------------------------------------

Kendi kurduğum bir discord var, içinde okuyucular ve ben sohbet ediyoruz, sadece benim serim değil, başka seriler ve genel sohbet olarak güzel bir ortam discordu kurduk. Gelip sohbet edebilirsiniz, soru sorup seriler hakkında tartışabilirsiniz.

DC Link : https://discord.gg/KPBTkTe

 

 

 

 

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44353 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr