100. Bölüm | Pars Queen!

avatar
1218 2

İnsan Tanrı - 100. Bölüm | Pars Queen!


Yuzhou ele geçirdiği ilk malikaneye gelmişti. Muhafızlarını toplayıp, şehrin ortalarında olan daha büyük malikaneye geçecekti. Fakat oraya gittiğinde, 10 muhafız da göğsünde, tam kalplerine saplanmış bir ok ile yerde yatıyordu. Okların rengi ise griydi. Birkaç saniye sonra, oklar sanki bir cam parçasıymış gibi kırıldı ve kayboldu. Muhafızlar göğüslerinde bir delik ile yerde yatıyorlardı.

 

Yuzhou bu okların rengini görünce, aklına bazı anılar geldi. Gnomes'lerin ölümü. Pars Queen ile savaşması. Ve Pars Queen'in siyah yayı ile gri okları.

 

O Bunları düşünürken, birden ona doğru bir ok fırlatıldı. Gri bir ok. Bu ok o kadar hızlıydı ki, Yuzhou bu oka karşı tepki veremezdi. Son anda oku farketti fakat tepki vermek için çok geçti.

 

Ama o anda Rowan'ın eli de gri bir enerji ile parladı ve hızla oku havada tutup Yuzhou'ya saplanmasını engelledi. Rowan oku tuttuktan sonra, ok elinde kırıldı ve kayboldu.

 

Yuzhou kendisine geldi, artık daha dikkatliydi, bu okların Pars Queen tarafından atıldığını biliyordu ve Pars güçlü bir rakipti. Yuzhou şuan onu yenemeyebilirdi fakat yanında kardeşleri vardı, bu işi bugün bitirmeyi düşünüyordu.

 

Rowan ve Rebekah'ya

 

"Yuta ile yaptığımız konuşmaları hatırlıyorsunuzdur. Gücüm için bana saldıran Pars Queen'i sormuştum. Karşımızdaki adam o ve oldukça güçlü. Rowan, Rebekah, bana yardım edin." dedi ve hızla dışarıya çıktı.

 

Dışarıya çıktıktan sonra, birden yukarıdan birisi hızla aşağı indi. Aşağı inince önce etraf toz bulutu ile kaplandı, fakat bu toz bulutu dağıldıktan sonra, Yuzhou karşısındaki kişiyi görünce kendisini tutamadı.

 

Karşısında, Pars Queen vardı. Pars Queen hiç değişmemişti, kaşına kadar gelen siyah saçları, siyah gözleri vardı. Yüz hatları oldukça belirgindi ve oldukça yakışıklı birisiydi. Elinde siyah, büyük bir yay vardı ve üzerinde siyah bir pelerin vardı. Yuzhou'ya bakıp gülümsüyordu.

 

"Sen..." Yuzhou sinirlenmişti. Siniri, intikam hırsı ve nefreti yüzünden tüm gücünü açığa çıkarıyordu. Tek gözü yavaşça kırmızılaşıp gözü ve göz altı damarları belirginleşiyordu, dişleri sivrileşiyordu, olağanüstü derecede bir aura yayıyordu.

 

İnsan Tanrı aurası zaten olağanüstü bir güce sahipti. Asil bir auraydı. İnsanlar bu aurayı görünce itaat etmek istiyordu. Karşısındaki kişinin yüce bir varlık olduğunu anlayıp hiçbir şey yapamayacaklarını öğreniyorlardı. Fakat, bu asil auraya, Lucifer'in aurası da eklenince ortaya çok büyük bir güç çıkıyordu.

 

Lucifer'in aurası da olağanüstü güçteydi ve insanda korku, kaçma hissini uyandırıyordu. Bu iki auranın birleşimiyle, Yuzhou'nun siniri, nefreti, intikam hırsı, savaşma hırsı, öldürme isteği gibi tüm duyguları birbirine girmesiyle birlikte olağanüstü bir aura etrafa yayılmıştı.

 

Bu aura o kadar güçlüydü ki, auranın yayılması sanki sert rüzgarlar esiyormuş gibi etraftaki şeyleri uçurmaya başladı. 

 

Pars Queen,

 

"Güzel. İstediğim seviyede değilsin fakat bu da yeterli. Ayrıca, yanındaki kişinin de gücü oldukça değerli. Seninkinden bile değerli olabilir." dedi, yüzündeki gülümseme büyüyordu.

 

Yuzhou,

 

"Senin rakibin benim!" dedi. Çünkü ailesi olarak gördüğü kişilerin, yani Gnomesleri öldüren kişi buydu. Karanlık Vücut'u ele geçirdiğinde, ailenin zayıflık olduğunu düşünmeye başlasa da, yine de artık ailesi olarak gördüğü kişilerin ölümünü görmek istemiyordu.

 

Bu yüzden, kardeşlerini rakip olarak görmesine izin vermeyecekti. Kardeşleri sadece yardım edecekti. Asıl rakibi Yuzhou olacaktı, Yuzhou ölürse, o zaman kardeşlerini de rakip olarak görebilirdi. Fakat Yuzhou yaşadığı sürece böyle bir şeye izin vermeyecek.

 

Yuzhou tüm gücünü kullanarak birden Pars'ın önünde belirdi. Pars bu hızı beklemiyordu, fakat yine de tepki verebildi. Yuzhou hızla yumruk attı. Yumruğu karanlık alevler ile kaplanmıştı. Direkt olarak karşısındaki kişiyi yok edecekti. 

 

Fakat Pars tepki verdi ve geriye doğru takla atıp yumruktan kaçındı, daha sonra hızla yayını Yuzhou'ya doğrulttu. Elini yaya götürdüğünde yayda gri bir ok belirdi ve hızla bu ok Yuzhou'ya fırladı. Yuzhou bu sefer tepki verdi ve oktan kaçtı. 

 

Fakat ok yere çarptığı anda patladı. Yuzhou bu patlamadan dolayı vücudunun yarısı yanmıştı ve geriye doğru fırlamıştı. Ağaca çarpıp durdu, yaraları birkaç saniye içerisinde iyileştikten sonra tekrar ayağa kalktı. Etraftaki toz bulutu kalktığında ise gördüğü şey Rowan'dı. 

 

Rowan'da Pars Queen ile savaşıyordu. Rowan'ın elinde siyah bir kılıç vardı ve bu kılıç gri bir enerji ile parlıyordu.

 

Pars Queen ne kadar ok atsa da, Rowan hepsini kılıcı ile engelleyip karşı saldırı yapıyordu, ama Pars hepsini savuşturuyordu.

 

Yuzhou, Karanlık Cehennem'i kullanabilirdi fakat eğer bir şekilde Pars kaçabilirse Yuzhou boşuna kendisini yoracaktı ve bu savaşı kaybedecekti. Bu yüzden kullanmıyordu.

 

Rebekah sadece savaşı izliyordu. Pars'a karşı bir şey yapabileceğini düşünmüyordu bu yüzden yerinde duruyordu. Fakat yerinde durmasının bir sebebi daha vardı. Yuzhou'nun aurası zaten onu yeterince korkutmuştu, üstüne Rowan'ın da iki olağanüstü aurası vardı. Bu auralar zaten normal bir insanı öldürebilirdi, bu auranın üstüne Pars Queen'in de aurası girdiğinde, Rebekah korkudan bir şey yapamıyordu. Üç yüce varlığın savaşını izliyor gibiydi. Kendisi de güçlüydü fakat karşısındaki kişilerin gücü olağanüstü bir seviyedeydi.

 

Fakat Pars'ın gücü, Rowan ve Yuzhou'dan da fazlaydı. Pars oklarının pek bir işe yaramadığını anlamıştı. Bu yüzden yayı hızla şekil değiştirmişti ve iki eldivene dönüşmüştü. Eldivenleri de gri bir enerji ile parlamaya başlamıştı.

 

Sol eli ile Rowan'ın kılıcını engelleyip sağ eli ile güçlü bir yumruk attı ve Rowan'ı birkaç kaburgasını kırarak geriye fırlattı. Rowan'ın iyileşme hızı Yuzhou kadar hızlı olmasa da, olağanüstü bir seviyede sayılırdı. Birkaç kırığı birkaç dakikada iyileştirebilirdi.

 

Yuzhou tekrar Pars'ın önünde belirdi, hızla bir yumruk attı. Yumruğu karanlık alevler ile kaplıydı. Pars'da kendi eli ile Yuzhou'nun elini tuttu. Yumruğunu engellemeyi başarmıştı. Fakat Yuzhou'nun karanlık alevleri önce gri enerjiyi yakıp yok etti. Pars bunu kaybedince, karanlık alevlerin eline gelmesinden önce hızla elini çekti.

 

Yuzhou bu anı kullanıp hızla Pars'ın boynuna yapıştı ve kanını içmeye başladı. Pars Yuzhou'yu engellemeye çalışsa da, üzerinden atmaya çalışsa da başaramıyordu.

 

Fakat en sonunda, gri bir enerji Pars'ın tüm vücudunu kapladı ve büyük bir patlama oldu. Bu patlama Pars'a herhangi bir zarar vermedi, Pars oluşan siyah duman bulutunun içinden çıktı, boynundaki yara da iyileşmişti. Fakat Yuzhou duman bulutunun içindeydi. Haraket etmiyordu, Rowan bunu gözüyle anlayabiliyordu.

 

Rowan,

 

"YUZHOU!" endişe ile bağırdı. Kırıkları iyileşmişti. Rebekah hâlâ kıpırdayamıyordu.

 

Rowan sinirlendi. Saçları hızla uzarken gözleri parlamaya başladı ve hızla Pars'a doğru ilerledi. 

 

----------------------------

 

100. Bölüme gelmiş bulunmaktayız. 100. Bölümü yazmak bana zevk verdi. Geçmişte 10'a kadar seri yazıp hepsini 7 bölümde silen biri olarak tek bir seride 100. bölümü yazmak benim için oldukça büyük bir başarı. Bu seriyi yazarken yanımda olan okuyuclara teşekkür ederim. 3-5 kişi var zaten, yorum atanlara, inceleme yapanlara da ayrıca teşekkür ederim. 

Her 10 bölümde yaptığımız gibi, her türlü eleştrinizi, iyi kötü bu bölüme yazabilirsiniz. Hepsini okuyacağım, Disquis hesabımı unuttum, yenisini açmaya da üşeniyorum bu yüzden buradan cevap veremiyorum. Fakat okuyucular olarak toplandığımız bir discord var, ben kurdum. Orada her türlü genel sohbet dönüyor ya da seri hakkında. Oraya da katılıp sohbete katılabilirsiniz. Orada oldukça aktifiz.

DC Link : https://discord.gg/KPBTkTe

 

Bu bölüme kadar seriyi okuyan tüm okuyuculara sonsuz teşekkürler.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44344 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr