99. Bölüm | Kral Benim!

avatar
1210 2

İnsan Tanrı - 99. Bölüm | Kral Benim!


Yuzhou, Kral'ı öldürdükten sonra karanlık alevler ile Kral'ın vücudunu küle çevirmişti. Daha sonra kapıya baktığında, kardeşlerinin onu izlediğini gördü. Dışarıya çıktı ve Rowan ile Rebekah'nın öldürdükleri muhafızları da temizledikten sonra, Rowan,

 

"Şimdi ne yapacaksın?" diye sordu.

 

Yuzhou,

 

"Bir süre burada takılacağım, insanlara kendimi tanıtacağım. Daha sonra Büyük Şehirler'e geçeceğim."

 

Rowan,

 

"Buranın Sıradan Dünyalar olduğunu sanma Yuzhou. Burası Yüksek Dünyalar, küçümseme. Şuan karşına güçlü birisi çıkmamış olabilir fakat birkaç saat içerisinde 200 den fazla kişi öldürdük. Hepsi de muhafızdı. Herhangi bir anda buraya daha güçlü kişiler gelebilir. 

Keşke yapacağın hamleleri önceden düşünsen, direkt olarak gidip iki malikaneye saldırmak yerine önce gözlem yapıp karşındakinin gücünü anlamaya çalışsan. Bir dahaki saldıracağın yer seni öldürebilir." dedi.

 

Yuzhou,

 

"Şehre geldiğimiz andan beri güçlerimi kullanak etraftaki tüm auraları sezdim. Kendi auramdan daha güçlü kimse yoktu. Zaten aura da onların gücünü ölçmem için yeterli bir araç. Tek bir kişinin aurası Rebekah'ın aurası kadardı. Fakat onu da öldürdüm. Yani kardeşim, bir şey yapmadığımı düşünüyorsan yanılıyorsun. Her yeri inceliyorum." dedi.

 

Rowan,

 

"Peki ya aurasını gizlemek için teknik kullanıyorsa?" dedi.

 

Yuzhou,

 

"Sadece aura hissetmem, insanların kalp atışlarını, attıkları adımları, nefes alış verişleri gibi her şeyi duyarım. Her canlıyı hissederim, eğer aura yaymayan bir canlı hissedersem, o ya sıradan bir insandır ya da dediğin gibi aura gizleyici bir teknik kullanıyordur. Fakat öyle birini hissetmedim. Hissetsem bile nasıl davranacağımı biliyorum." dedi.

 

Yuzhou daha sonra,

 

"Hadi o zaman, gidelim ve kendimizi tanıtalım." dedi. Yüzünde bir gülümseme vardı. Şehrin bir alanı, tamamen boştu. Hiçbir bina yoktu. Sanki pazar gibi etrafta dizili dükkanlar vardı. İnsanlar orada alışveriş yapıyor, ya da geziyorlardı.

 

Yuzhou o alanın ortasına gitti ve toprak manasını şekillendirmeyi denedi.

 

Birkaç saniye sonra, etraf sallanmaya başladı. Herkes neler olduğunu anlamadı, deprem oluyor gibiydi. Bu sarsıntıyla birlikte, Yuzhou'nun ve kardeşlerinin bulunduğu yer yavaşça yükselmeye başladı. Bir metre boyunca toprak yukarıya doğru yükselmişti.

 

Yuzhou diğer insanlardan daha yüksekte duruyordu ve herkesin dikkatini çekmeyi başarmıştı. Yüzünde bir gülümseme oluştu, daha sonra etrafına baktı, sesini bir miktar aura ile güçlendirdi. Bu aura, insan tanrı ve Lucifer'in gücünün bir karışımıydı. Bu sesi duyan insanlar korkacak ve itaat etmek isteyecekti, yoksa öleceklerini biliyorlardı.

 

Yuzhou,

 

"Herkes beni dikkatle dinlesin. Beni dinlemeyenler ölecek, dinleyenler ise düzgün bir hayat yaşayacaklar." dedi. Daha sonra etrafına biraz daha göz gezdirdi, sarı gözleri parladı ve

 

"Bundan sonra bu küçük şehrin yöneticisi benim. Burada benim istediğim olur ve benim kurallarım geçer. Kısacası, Kral benim! Kurallarımın ne olduğunu zamanla öğrenirsiniz, bu yüzden kötü şeyler yapmayın. Yaptığınız herhangi bir şey kurallarımı ihlal edebilir ve o zaman da ölürsünüz.

Benden gizli bir şey yapabileceğinizi düşünmeyin. Her şeyi görürüm ve duyarım. Aranızda fısıldaşmaları bile duyuyorum.

Fakat, şöyle bir gerçek var ki, buraya çıkıp konuşmam ile kimse bana, gücüme ve yapabileceklerime inanmayacak. Bu yüzden, bana karşı çıkan varsa dövüşelim. O zaman size yapabileceklerimi göstereceğim ve bana inanacaksınız." dedi.

 

İlk başta kimse Yuzhou'ya karşı çıkmaya cesaret edemedi. Yuzhou herhangi bir aura yaymıyordu, fakat sesindeki aura insanları korkutmaya yetmişti. Fakat birkaç dakika sonra, Yuzhou'nun önüne, kalıplı bir adam gelmişti. Bu adamın saçları yoktu ve üzerinde de hiçbir silah görünmüyordu. Elinde bir yüzük vardı.

 

Adamın kıyafetleri ise beyaz bir tişört ve siyah bir pantalondu. Günlük kıyafetler giymişti.

 

Adam Yuzhou'ya baktı ve

 

"Sana karşı çıkıyorum." dedi. Yuzhou yukarıdan aşağıya doğru adama baktı ve gülümsedi. Sarı gözleri parladı, aşağıya indi ve adama bakarak,

 

"Güzel. Bana tek karşı çıkan sensin, dövüş başlamadan bir şey söylemek istiyorum." dedi.

 

"Kural 1,  bana karşı çıkmak yasak!" dedi ve hızla adamı boynundan tutup havaya kaldırdı. Boynunu hafifçe sıkıyordu.

 

"Yapabileceğin bu kadar mı?" dedi Yuzhou adama bakarak.

 

Adam ne yaparsa yapsın Yuzhou'dan kurtulamıyordu. Yüzük, adamın sağ elindeydi. Sağ elini yana doğru açtı ve yüzüğü parlamaya başladı. Birden, adamın elinde 2 metrelik çift elli bir çekiç belirdi. Fakat adamın gücü onu tek elle kullanmaya yeterdi. Hızla çekici savurdu. Yuzhou hızla adamı bırakarak geriye kaçtı.

 

Çekiç, A seviye bir maddeydi. Fakat Yuzhou yine de herhangi bir darbe almak istemiyordu. Çekicin ucu gri, tutma kısmı ise siyahtı. Adam hızla çekici iki eliyle tutup Yuzhou'ya doğrulttu. Daha sonra çekicin ortası parlamaya başladı ve çekiçten mavi-gri bir mana topu Yuzhou'ya fırladı.

 

Bu mana topu su ve rüzgar manası kullanarak oluşturulmuştu. Fakat su normal su değildi, içerisinde zehir manası vardı. Rüzgar manası ile hızlanıp, eğer o mana topu Yuzhou'ya değerse onu zehirleyecekti.

 

Lucifer,

 

"Yuzhou, o mana topundan kaçınma. İçinde benim gücüm var, sana hiçbir zehir etki etmez." dedi. 

 

Yuzhou bunu duyunca gülümsedi, mana topu ona çarpınca, rüzgar manası dağıldı ve sadece mavi bir top Yuzhou'nun vücuduna girdi.

 

Çekici tutan adam gülümsedi ve çekiç elinden kaybolup yüzüğe girdi. Adam,

 

"Zehrim vücuduna girdi, kurtulmanın bir şansı yok. Panzehiri bende fakat vermeyeceğim." dedi gülümseyerek.

 

Yuzhou gülümsedi,

 

"Hiçbir zehir benim vücuduma etki etmez. Ben sana öldürmek için saldırmadım, fakat sen bana öldürmek için saldırdıysan karşılık vereceğim." dedi ve birden adamın önünde belirdi.

 

Adam bu hıza tepki veremedi, Yuzhou adamın kafasına bir yumruk attı ve adamın kafası koptu. Daha sonra Yuzhou tekrar yukarıya çıktı ve

 

"Bana başka karşı çıkabilecek birisinin olduğunu sanmıyorum. O zaman, benim ismim Yuzhou Kami! Bu ismi hatırlayın." dedi ve hızla ortadan kayboldu. Rowan'da Rebekah'yı tuttu ve o da ortadan kayboldu.

 

Aslında Yuzhou ortadan kaybolmamıştı, sadece oradaki insanların gözü ile takip edemeyeceği hızda oradan uzaklaşmıştı. Rowan bu hıza eşlik edebilirdi, fakat Rebekah o kadar hızlı değildi. Bu yüzden Rowan Rebekah'yı da almıştı.

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44256 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr