Yuzhou, birkaç saat içerisinde kendisine yeni gelmişti. Başında büyük bir ağrıyla gözlerini açtı. Etrafına bakındığında, Kraliyet Malikanesine yakın bir yerde olduğunu gördü. Bir duvara çarpmıştı ve duvar kırılmıştı. Kırık duvar parçalarının arasında yatıyordu.

Buna rağmen, niye kimse ona yardıma gelmemişti?

Yuzhou'nun karnında bir acı vardı. Yuzhou, kıyafetini kaldırıp karnına baktığında, beş tane siyah sembol olduğunu gördü. 

"Daren, buraya gelmen lazım." Yuzhou, Daren'in ona verdiği rozeti kullanarak konuştu.

Birkaç saniye içerisinde, Daren, Yuzhou'nun önünde belirdi. Daren bir dövüş olduğunu anlamıştı fakat Yuzhou'nun şuanki gücüyle kolay kolay yenileceğini düşünmüyordu.

Yuzhou, kıyafetini kaldırdığında Daren şaşırdı. Yuzhou'nun karnındaki siyah sembolleri inceliyordu. 

"Bu..."

Daren şaşırmış bir şekilde konuştu.

"Uzun süredir bu tekniği Sıradan Dünyalar'da görmemiştim." dedi. Konuşmaya devam etti.

"Bu teknik, Yüksek Dünyalar'da kullanılan bir teknik. Bu tekniği sana kim uyguladıysa senin gücünü almak istiyor senden. Neyse ki, tekniği bozmanın yöntemini biliyorum. Ama oldukça acı verici olacak." dedi.

-

Daren, Yuzhou'yu tekrar mağaraya getirmişti. Mağaranın üzerindeki masaya Yuzhou'yu yatırmıştı ve pantolonu dışında tüm kıyafetlerini çıkarmıştı.

Yuzhou, masada yatarken hiçbir yerini haraket ettiremiyordu. Vücudunu kaplayan garip bir enerji vardı. Daren, Yuzhou'nun karnındaki sembollere bakarken, Yuzhou'nun vücudundaki enerji yavaşça karnına yöneldi. Yuzhou her şeyi hissediyordu. Enerjinin haraketini bile.

Tüm enerji, Yuzhou'nun karnına geldiğinde, beş farklı parçaya bölündü ve beş siyah sembolü de kapladı. Yuzhou, enerjinin arttığını hissediyordu. 

Bu enerjiler, siyah sembolleri yavaş yavaş parçalıyordu. Yuzhou'nun canı acımaya başlamıştı.

İlk sembol kırıldığında, Yuzhou acıyla bağırdı. Fakat bu acı hiçbir şeydi.

İkinci sembol kırılırken, Yuzhou terlemeye başlamıştı. İkinci sembol kırıldığında, Yuzhou birkez daha bağırdı. Fakat öncekinden çok daha yüksek bir ses ile bağırdı.

Üçüncü sembol kırıldığında, Yuzhou bir kez daha bağırmak zorunda kaldı. Bağırışları tüm mağarada yankılanıyordu, hatta mağaranın dışına çıkmıştı.

Dördüncü sembol kırılırken, Yuzhou acıdan dolayı bilincini kaybetmek üzereydi. Fakat Daren, Yuzhou'nun bilincini zorla açık tutuyordu. Eğer bilincini kaybederse, bu tekniği bir daha bozamazdı.

Beşinci sembol kırıldığında ise, Yuzhou'ya bir rahatlama geldi. Siyah semboller tamamen kaybolduktan sonra, yerini mor alevlere bıraktı.

Mor alevler yavaşça Yuzhou'nun vücudundan çıktı ve havada kayboldu.

Yuzhou, nefes nefese kalmıştı. Daren,

"Bu teknik, Yüksek Dünyalar'da bile oldukça güçlü bir tekniktir. Anlaşılan, güçlü bir düşmanın var Yuzhou." dedi.

Fakat Yuzhou, bir şey demedi ve gözlerini kapattı. Bu işlem onu çok yormuştu.

Yuzhou, uykuya daldığında, Daren,

"Liecia, olanları gördün mü?" diye sordu. Yuzhou'nun gözleri birden açıldı ve parlamaya başladı. Yuzhou doğruldu.

"Evet, gördüm." dedi. Fakat ses Yuzhou'nun değildi, bir kız sesiydi.

Liecia, Yuzhou'dan güçlü olduğu için onun vücudunu kontrol edebilirdi.

"Fakat ben bile tepki gösteremezdim. Oldukça güçlü birisi." dedi.

Daren, biraz düşündükten sonra,

"Dikkatli ol, Yuzhou'nun başına olağanüstü bir tehlike gelmediği sürece vücudunu kontrol etme. Kendisinin acı çekmesi ve tetikte olması gerekiyor. Bunlar daha hiçbir şey." dedi.

Liecia bir şey demedi ve geri yattı. Yuzhou'nun gözlerindeki parlaklık söndü ve gözleri kapandı. 

-

Yuzhou, bir hafta sonra uyandı. Gözlerini açtığında, etrafına baktı ve mağarada olduğunu gördü. Doğruldu, üzerinde oldukça fazla ağrı vardı. 

Daren onun uyandığını farkedince, Yuzhou'nun önüne havadan bir şeyler indi. Bunlar kıyafetleriydi. Yuzhou, kıyafetlerini giydiğinde, Daren onun vücudunu enerjisiyle uçurmaya başladı. Şehire getirdiğinde onu bıraktı ve

"Yaklaşık bir haftadır uyuyorsun. Turnuvaya az zaman kaldı." dedi ve ortadan kayboldu.

Yuzhou hiçbir şey anlamamıştı, uyandığı gibi önüne kıyafetleri gelmişti ve kendisini direk şehirde bulmuştu, ayrıca bir haftadır uyuyor muydu?

-

Yuzhou, şehirde gezerken, gözüne birileri takıldı. Üç kişi, şehirde dolaşıyordu. Yuzhou'nun yüzünde bir gülümseme belirdi. Bu kişiler... Gnomeslerdi!

Yuzhou hızla onların yanına koştu. Yuzhou onlara yaklaştığında, Fel Gnomes onu farketti ve

"Yuzhou!" dedi. Bunu demesiyle diğer Gnomesler'de kafasını çevirdi ve gülümsedi. 

"Tekrar karşılaştık genç adam!" dedi.

Yuzhou,

"Burada ne yapıyorsunuz?" diye sordu. Fel Gnomes,

"O günden sonra bir süre görev almadık. Bu güne kadar zaman geçirdik ve turnuva olacağını duyduk. Turnuvaya katılmak için fazla yaşlıyız, bu yüzden izleyeceğiz." dedi.

Fel Gnomes'in arkasındaki Kian Gnomes,

"Sen turnuvaya katılacak mısın Yuzhou?" diye sordu.

Yuzhou evet anlamında kafasını salladı. 

"Turnuvayı kazanacağım." dedi.

Fel Gnomes güldü ve

"Yuzhou, buralarda kalabileceğimiz bir yer biliyor musun? Bugün geldik ve hiçbir yeri bilmiyoruz." dedi.

Yuzhou,

"Gelin benle, benim kaldığım yere götüreyim sizi." dedi.

-

Yuzhou, kaldığı hana diğer Gnomesleri de getirdi. Orada, yaşlı adama üç altın para verdi ve üç tane oda aldı. Gnomes'ler ilk başlarda karşı çıktı. Paraları kendileri ödemek istese de, Yuzhou izin vermedi ve kendisi ödedi. 

Gnomes'ler odalarına yerleştikten sonra, Yuzhou onları inceledi. Değer Biçme yeteneğini kullanarak üzerlerindeki kıyafetlere ve kılıçlara baktı. Hepsi ilk günkü gibi düşük seviyeliydi.

Yuzhou,

"Bu eşyalar düşük seviyeli değil mi?" diye sordu. Fel Gnomes, gülümsedi ve

"Bunlar bize yetiyor." dedi.

Yuzhou,

"Benim yapmam gereken işler var. Gitmem gerek." dedi ve hızla odadan çıktı.

Direk pazar alanına gitti ve Gnomes'ler için kılıç, zırh ve başka eşyalar aldı. Fakat üç kişiye aldığı için ve yüksek seviyeli eşyalar aldığı için 25 altın para harcamıştı.

Bunları yüzüğüne koyduktan sonra hızla geri döndü. Gnomes'ler orada değildi ve dışarı çıkmışlardı. Yuzhou her şeyi onların odasına koyduktan sonra handan çıktı. Anternman yapmaya devam etmesi gerekiyordu.