26.Bölüm | Kan Sarhoşu - 2

avatar
460 2

İlahi Dilek - 26.Bölüm | Kan Sarhoşu - 2


"Kiechk!"

Rayomi kılıcını arkası dönük olan canavarın boğazına sapladı.

"Beklediğimden daha kolay oldu."

Oliva koşarak Rayomi'nin yanına geldi. 

"Canavarlar mı güçsüz yoksa biz mi güçlendik?"

"Kesinlikle biz güçlendik."

Rayomi sinsi sırıtışlarla tek gözünü kırptı ve baş parmağını kaldırarak "iyi iş" işareti yaptı.

"Bu şehirde sadece üç tane canavarın bulunması yazık oldu. Biraz daha güçlenmemizin keyfini çıkartabiliriz sanıyordum."

"Böyle olması daha güzel. Daha kısa sürede işlerimizi halledip yeni bir şehre gidebiliriz."

Oliva pusula şeklinde olan haritasını eline aldı ve sıradaki canavarın yerini belirledi.

"Ahh! Bunu envanterimde unutmuşum."

Rayomi, geçen sefer kazandığı 'Kara Katil'in bilekliğini' envanterinden çıkarttı ve bileğine taktı.

Bu güçlü bilekliği kullanmamasına rağmen az önceki savaş performansı harikaydı. Bu bileklik sayesinde performansı daha da artacaktı ve bu durumdan gayet memnundu.

Değişikliklere bakmak için kullanıcı panelini açtı.

Katılımcı Numarası: 8

MPW: CURTANA

MPW Seviyesi: 26

HP: 2000/2000

MP: 2000/2310

[İstatistikler]

Güç: 56

Çeviklik: 51

Dayanıklılık: 27


Beceri: 20

Hırs: 11

Algı: 20

(Kalan Puanlar: 0)

--Yetenekler--

Hızlı Koşu [Aktif Değil]

Silah Güçlendirme [Aktif Değil]

--EKİPMANLAR--

Kara Katilin Bilekliği

 

Katılımcı panelinde yeni bir kategori açılmıştı. "Ekipmanlar" kategorisi altında taktığı bilekliğin ismi yazıyordu. 

Bilekliğin etkisini rahatlıkla hissedebiliyordu. Güç ve çeviklik kategorisi gözle görülür bir şekilde artmıştı.

Uzunca bir süredir seviye atlayamıyordu. Karşılarına çıkan canavarların güçsüz olmasından mı yoksa seviyesi arttıkça seviye atlamak daha da zorlaştığı için mi seviye atlayamıyordu?

Sebebi ne olursa olsun daha çok çabalayarak güçlenmeye devam edecekti.

***

'Nara Şehri'

 

"Seninle burada karşılaşmayı beklemiyordum."

Antrenman yaptıkları hangarların yakınında oturan dört numara, beklenmedik bir ses ile irkildi.

Kendi başına yaptığı antrenmandan sonra dinlenmek için gölgelik bir alanda çimenlik bir alana uzanmıştı. Bu rahat ortamı bozan kişiye kesinlikle ömrünün sonuna kadar kin besleyecekti.

"Merhaba güzel abla."

Dört numara karşısında duran siyah saçları olan beyaz tenli, mavi gözlü, on üç yaşlarında bir çocuğu andıran adama baktı.

'Bir çocuk mu? Ne işi var burada?'

"Beni bir çocuk zannetmiş olabilirsin ama ben 19 yaşında bir gencim."

Dört numara, adamın cevabı karşısında şaşkınlığa kapıldı. Aklından düşündüğü şeylere cevap veriliyordu.

'Aklımı mı okudu?'

"Nereden bakarsan bak 13 yaşındaki çocuklara benziyorsun."

"HAHAHA! Çok komiksin."

Karşısındaki adamı kim görürse görsün 13 yaşında bir çocuk sanacağına emindi. 

Mavi gözleri soğuk bakışlarla ortamın havasını değiştiriyordu. 

Dört numara, kimsenin onu fark etmesini istemediği için gölgelerin arasında ilerleyerek buraya geliyordu. Bu adam onu nasıl fark etmişti hiçbir fikri yoktu.

Rayomi ve Oliva şehirden gittiğinden beri bu şehirde başka bir katılımcı ortaya çıkmamıştı. Dört numarayı gizlenerek gelmesine rağmen fark edebilecek yetenekteki birisi sıradan bir insan olamazdı.

"Niye buraya geldin? Ne istiyorsun?"

Konuşmasını olabildiğince sertleştirdi. Karşısındaki adam bir katılımcıysa ona her an saldırabilirdi. 

Temkinli davranmayı bir an bile bırakmamalıydı ama saldırgan bir tavırda sergilemek istemiyordu. 

Saldırgan bir tavır sergilerse ve karşısındaki adam bir katılımcı değilse sıkıntı olabilirdi.

Sakin bir şekilde karşısındaki adamın cevabını bekledi.

"Sadece seninle konuşmak istiyorum ve sonra..."

Sözünü yarıda kesti. İki elini yan yana getirdi ve parmak uçlarını birbirine değdirdi. Çocuksu yüzündeki sinsi sırıtış yok oldu ve soğuk bir surat ifadesiyle dört numaraya baktı.

Dört numara her an saldırmaya hazırmış gibi temkinli bir pozisyonda duruyordu. 

Ortamın havası ağırlaştı. İki tarafta birbirlerinin üstünde baskı yaratmaya çalışıyordu.

"Seni zevkle öldürebilirim."

Çocuk cümlesini tamamladığı anda siyah saçları buz mavisi bir renge büründü. İki parmağını yan yana getirerek bir tabanca şekli oluşturdu ve parmaklarını dört numaraya doğrulttu.

Parmaklarının uçlarından küçük şimşekler dört numaraya doğru fırladı.

Dört numara güçlü refleksleri ile hızlı hareket ederek şimşeklerden kaçtı. 

Envanterindeki hançerlerini iki eline aldı ve öldürme arzusunu serbest bıraktı.

Karşısındaki adamdan da aynı seviyede öldürme arzusu akıyordu.

'Elleri boş. Silahı nerde?'

"Kabalığımı affet. Sana kendimi tanıtmayı unuttum."

Bu korkutucu ortamda olmasına rağmen soytarılığa devam ediyordu. Dört numarayı ölümcül bir tehdit olarak görmediği kesindi.

"Ben bir numara. Karai Ryuke."

Dört numara bu sözleri görmezden geldi ve saldırıya geçti. Çevik adımlarla bir numaranın önüne fırladı ama önüne kocaman bir yıldırımın çakmasıyla geriye uçtu.

"AGH!! Bu da ne?"

Yıldırımın etkisiyle etraf toza bürünmüştü. Bir numara toz perdesinin arasından yürüyerek çıktı.

Elinde yıldırım şeklinde mavi bir mızrak tutuyordu. Hayır, bu mızrak direkt yıldırımdan oluşuyordu.

"Hemen ölme. Daha konuşacak çok şeyimiz var."

***

'Tokyo Şehri'

 

Hashida, sabah erken saatlerde Tokyo'ya varmıştı. Emlakçısı sayesinde önceden ayarladıkları bir evi kiraladı ve yerleşti. 

Evin içinde hazır mobilyalar bulunuyordu. Elbette bu kiranın daha uçuk fiyatlarda olmasına neden olacaktı ama yeni mobilyalar alması kadar pahalıya patlamayacaktı.

Eve yerleştikten sonra bir koltuğa oturdu ve içeceğini yudumlarken güneşin batışını izledi. 

Kederli ruh hali hiçbir zaman onun peşini bırakmamıştı. Her değer verdiği insanın bir bir ölümünü görmüştü.

Onun kelime haznesinde rahatlık diye bir kelime bulunmuyordu. 

Başı hep belaya giriyordu. Her olaya pozitif yaklaşmaya çalışsa da en sonunda hep o zararlı çıkıyordu.

Dışarıdan bakılınca neşeli bir adam gibi gözükse de depresyona girmiş bir ergenden hiçbir farkı yoktu.

Cebinden telefonunu çıkardı ve dün vedalaştığı arkadaşına iyi olduğunu haber vermek için arkadaşını aradı.

***

'Wakayama Şehri'

 

"OFFF! Bugün hiç seviye atlayamadık. Hiç mutlu değilim."

Şehirde bulunan üç canavarı da avlamalarına rağmen seviyeleri hiç artmamıştı. Rayomi bunun nedeninin canavarların güçsüz olması sanıyordu. Belki de öyleydi.

"Canavarlar çok güçsüzdü. Hem kocaman şehirde neden sadece üç tane canavar var?"

"Rayomi o çeneni kapatacak mısın? Yoksa ben kapatayım mı?"

Tsundere prenses Oliva'da durumdan memnun değildi ama Rayomi'nin çocukça davranışları onun sinirine dokunuyordu.

Son canavarı da avladıkları için otele geri dönme zamanı gelmişti. 

Oliva şehir merkezine uğrayıp öyle otele dönmeyi teklif etti ama Rayomi hava karardığı için bu teklifi reddetti.

'Oraya gidersem paramın tamamını tüketecek.'

Kendi düşüncelerini onaylarcasına kafasını salladı.

'Kesinlikle gitmemeliyim.'

Büyük bir binanın yanından geçtikten sonra bir caddeye girdiler. Açıkçası ikisi de nereye gitmeleri gerektiğini bilmiyordu.

"Sence de yürümek yerine taksiye binsek daha iyi olmaz mı?"

Oliva kızarmış suratıyla kafasını yukarı aşağı salladı. Gidecekleri yönü o belirliyordu ama kafası karıştığı için doğru yolu kaybetmişti.

"Hmm. Bu caddeden taksi geçiyor mu? İlerideki yola mı gitsek?"

Rayomi kafasını sağa ve sola çevirerek hiç taksi var mı yok mu diye etrafı kolaçan etti.

Beklediği araçtan farklı bir araç önlerine yaklaştı ve tanıdık bir ses duyuldu.

"Selam genç beyefendi. Yine karşılaştık."

Rayomi arabanın açık olan camına doğru kafasını yaklaştırdı ve kimin ona seslendiğine baktı.

"AA! Polis bey merhaba."

Dün parkta otururken karşılaştığı polis arabanın içinde oturuyordu. 

"Dün karşılaştığımız yerdeki otelde kalıyordun değil mi? Bende karşılaştığımız parka gidiyorum sizi oraya bırakabilirim."

Normalde bir yabancıdan böyle bir teklif alsa asla kabul etmezdi ama bu adam bir polis olduğu için teklifi kabul etti.

Oliva'ya bir polis ile karşılaştığını sabah kahvaltısında anlatmıştı. Oliva'nın bu adamın kim olduğunu anlayacağından şüphesi yoktu bu yüzden açıklamakla uğraşmadı.

'Taksi parası cebime kaldı.'

"Teşekkürler."

"Teşekkürler."

Arabanın ön koltuğuna Rayomi, arka koltuğuna da Oliva oturdu.

"Son zamanlarda öldürülen gençlerin sayısı arttı. Hava karardıktan sonra dışarıda kalmayın."

Onları arabasına davet etmesinin bir nedeni de buydu. Hava kararmak üzereydi ve çocukların gidecekleri yer yolunun üstünde bulunuyordu.

"Merak etmeyin. Biz dikkatli insanlarız."

Rayomi çocuksu tavrını bastırmaya çalışmadan konuşmaya başladı.

"Kızım da öyle demişti. Bu katiller kimsenin gözünün yaşına bakmıyor."

"Kızınız mı?"

"Evet. İki yıl önce 16 yaşındayken bu şehirdeki katiller tarafından öldürüldü."

Adamın gözlerinin dolduğu anlaşılıyordu. Rayomi saçma konuşmasından dolayı kendini suçlu hissetti.

Vikinge benzeyen bu iri yarı adam bile bazı zamanlar duygusal olabiliyordu.

Uzunca bir süre sessizlik hakimiyet sürdü ve bir telefon sesi ile bu sessizlik bozuldu.

Telefonda arayan isim arabanın multimedya ekranında gözüktü.

"Hashida Wakimuro"

Oliva ekranda gözüken bu ismi hemen hatırladı. Marketteyken çarpıştığı ve sonrasında beraber yolculuk ettikleri adamın ismini nasıl unuturdu ki?

"Efendim? Demek Tokyo'ya vardın. Senin adına sevindim Hashida. Kendine iyi bak."

Telefon konuşması kısa sürmüştü. Anlaşılan iki yakın arkadaş olsalar bile uzun uzun konuşmayı sevmiyorlardı.

"Hashida beyi tanıyor musunuz? Tesadüfün böylesi..."

Oliva adamın telefon görüşmesi biter bitmez konuşmaya başladı.

"Evet. Çocukluktan beri tanıyorum. Siz nerden tanıyorsunuz onu."

Rayomi yolculuğunu kabusa çeviren bu adamın adını bile duymak istemiyordu.

"Bir kez onunla beraber yolculuk yaptık. Orada tanıştık. Çok neşeli ve eğlenceli bir adamdı. Rayomi biraz örnek almalısın."

Rayomi ona edilen iltifatları duymamış gibi yaparak yoldan geçen insanları izledi.

"Evet neşeli biridir. Eskiden daha neşeliydi ama son bir yıldır onun gerçekten mutlu olduğunu görmedim."

"Ne?"

Oliva, Hashida isimli adamı hep gülerken gördüğü için söyleneni anlamakta biraz zorluk çekti.

'Gülüşleri sahte miydi?'

"Kızı kanser hastasıydı. Geçen yıl bu zamanlarda vefat etti. O zamandan beri gerçekten mutlu olduğunu hiç görmedim."

 

 







Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44369 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr