25.Bölüm | KAN SARHOŞU - 1

avatar
456 3

İlahi Dilek - 25.Bölüm | KAN SARHOŞU - 1


"AAĞH! Sonunda geldik."

Rayomi, uzun yolculuğun ardından güçlü bir şekilde esnedi.

"Bir sonraki seferde otobüsle mi gitsek? Sıkıldım trenden."

"Böylesi daha hızlı."

L harfli mühre sahip canavar ile yaptıkları savaştan sonra Osaka şehrinde kalmalarına gerek kalmamıştı. Sabah erken saatlerde Osaka'dan ayrılarak Wakayama şehrine geldiler.

"Geçen karşılaştığımız Hashida isimli adamda buradaydı değil mi?"

Oliva başını sallayarak onayladı. Rayomi bir kez daha esnedikten sonra bavulunu çekerek istasyondan dışarıya doğru ilerledi.

"O adamla görüşecek misin? Sana numarasını ve adresini vermişti." 

"Tabi ki hayır. Sadece biraz sohbet ettik diye ona güveneceğimi mi sanıyorsun?"

Rayomi tam da istediği cevabı aldı. Kesinlikle o adamla görüşmek istemiyordu. Özelliklede uykulu geçen tren yolculuğunu bir kabusa dönüştürdüğü için onu sevmiyordu.

İstasyonun önünde bir taksinin gelmesini beklediler ama uzun bir süre boyunca hiç taksi gelmedi.

***

"Kalıp beklemek istemediğine emin misin?"

Hashida, elindeki son bavulu da arabasının bagajına yerleştirdikten sonra soruya cevap verdi.

"Burada kalıp zaman kaybetmemi gerektirecek bir şey yok. Asıl sen benimle gelmek istemediğine emin misin? Burada başkalarının da bulunduğu bir gerçek. Şimdilik bu işlerle uğraşmamalıyız."

"Seninle gelemeyeceğimi biliyorsun. Kızımın katili hala bu şehirlerde bir yerde saklanıyor. Hem unuttun mu ben bir polisim. Beni dert etme."

Elini bagajın kapısına uzattı ve bagajı kapattı. 

"O zaman burada ayrılıyoruz Akura. Sakın kızının katilini yakalamadan karşıma çıkayım deme. Ayrıca dikkat et başkalarına yakalanıp öldürülmeni istemiyorum."

"Merak etme Hashida. Çocukluğumuzdan beri verdiğim tüm sözleri tutmadım mı? En yakın zamanda tekrar görüşeceğiz."

Yüzlerinde büyük bir gülümsemeyle birbirlerine sarıldılar. Belki de bir daha görüşemeyeceklerini biliyorlardı.

Bebeklikten beri arkadaş olan iki adamın, belki de son kez birbirlerine sarılışıydı.

***

"Rayomi! Önüne bak!"

"AHH!"

Dikkatsiz Rayomi, mağazaların vitrinlerine bakarak yürüdüğü için karşısına çıkan adamı fark edemedi ve adama çarptı.

"Özür dilerim. Önüme bakmıyordum kusura bakmayın."

Özür dilemesine rağmen karşısında duran adamın sinirli yüz ifadesi hiç değişmedi.

"Aptal önüne baksana. Anne karnından yeni çıkmış iki aptal sümüklüyle uğraşacak vaktim yok."

"Hey!! Özür diledim. Neden bu kadar terbiyesizce konuşuyorsun?"

Rayomi'nin mahcup bakışları yerini öfke dolu bakışlara bıraktı. İki yumruğunu da sertçe sıkıyordu. 

Öfke saçan aurası, adamın üstünde basınç oluşturdu. Sinirli bakışları olan adam artık tedirgin bir şekilde bakıyordu.

'Anlıyorum. Demek sizde...'

Adam, Rayomi'yi görmezden gelerek caddenin karşı tarafına doğru yürüdü. Oliva, Rayomi'nin kolundan tutup otele doğru çekiştirdi.

"Tamam adam gitti bizde gidelim."

Caddenin karşına geçen adamın yüzü, piyangoyu kazanmış birisinin yüzü gibi mutlulukla doldu. Cebindeki telefonu çıkardı ve birkaç numara tuşladı.

"Efendim?"

"Az önce çok değerli bir şey bulmuş olabilirim."

"Ne buldun?"

"Bu işe karışmış birkaç kolay av buldum. Detayları gelince anlatırım bebeğim."

"Dikkatli ol polisler her yerde bizi arıyor."

Telefon konuşmasını sonlandırdıktan sonra birkaç serserinin bulunduğu bir ara sokağa girdi. 

Onun gelmesiyle beraber tüm serseriler ayağa kalktı ve sokaktan dışarı çıktı. Belli ki herkes ondan uzaklaşmaya çalışıyordu.

Eliyle uzun saçlı bir serseriyi işaret etti.

"Sana emanet ettiğim eşyalar nerede?"

Uzun saçlı serseri çöplerin arasından bir paket çıkardı ve adamın önüne getirdi.

"Burada. Buyrun."

Bu sırada Rayomi ve Oliva kalacakları otele varmışlardı.

**

Oliva uyuduktan sonra Rayomi, sıkıldığı için otelden dışarı çıktı. Otelin yakınlarında bulunan çiçeklerle donatılmış bir parkın olduğunu biliyordu. Sıkıntısını gidermek için oraya gitmeye karar verdi.

Parka geldiğinde oturacak bir yer buldu ve parkın girişinde bulunan otomattan aldığı soğuk içeceğini yudumlamaya başladı.

Hafif rüzgar esiyordu. Çiçeklerin kokusu burnunu okşadı. Bu rahatlatıcı ortam, başlarından geçen tehlikeli olaylardan sonra çok iyi hissettirmişti.

Önceki gün yaptıkları savaştan sonra bitap düşmüş olan bedeni neredeyse iyileşmek üzereydi.

Katılımcı panelini açarak son durum nasıl görmek istedi.

Katılımcı Numarası: 8

MPW: CURTANA

MPW Seviyesi: 26

HP: 2000/2000


MP: 2100/2100

[İstatistikler]

Güç: 41


Çeviklik: 36

Dayanıklılık: 27

Beceri: 20


Hırs: 11

Algı: 20

(Kalan Puanlar: 0)

--Yetenekler--

Hızlı Koşu [Aktif Değil]

Silah Güçlendirme [Aktif Değil]

 

En son öldürdükleri canavardan sonra toplamda beş seviye atlamıştı. Atladığı seviyeler sayesinde 25 tane kullanılmayan puanı olmuştu.

Bu puanları; güç, çeviklik, dayanıklılık, beceri ve algı kategorilerine her birine beş puan olmak üzere dağıtmıştı.

Ayrıca yetenekler kısmına "Silah güçlendirme" seçeneği eklenmişti. Bu seçeneğin eklenme nedeninin, silahını büyü enerjisi ile sık sık güçlendirerek savaştığı için olduğunu düşünüyordu.

En çok puan harcadığı güç kategorisiyken en az puan harcadığı hırs kategorisiydi. Bunun nedeni hırs kategorisinin ne işe yaradığını bilmemesinden kaynaklıydı.

Daha sert saldırılar yapabilmek için önceliği güç kategorisine veriyordu.

Katılımcı ekranını kapattı ve gökyüzündeki yıldızları incelemeye başladı. İçi huzurla doldu. 

Şuan ki rahatlatıcı hissiyatın bir süre devam etmesini umuyordu ama hiç öyle olur mu?

Omzuna dokunan bir el ile irkildi. Oturduğu yerden sıçradı ve korkmuş gözlerle arkasına baktı.

İri yarı bedeni, dağınık kahverengi sakalları ve arkadan örülmüş uzun saçları olan bir adam ile göz göze geldi. Adam vikinglere benziyordu.

"İçeri giremezsiniz."

"Neden?"

"Gecenin bu saatlerinde burada bulunmanız tehlikeli."

"Bunu kim diyor?"

Adam elini cebine soktu ve bir kimlik çıkardı. 

Rayomi adamın uzattığı kimliği eline alarak kimliğe baktı. 

'Akura Atsuri. Polis.'

Karşısında duran adam bir sivil polisti. Kimliği, özür dileyen bakışlarla geri uzattı.

"Haberleri duymadınız mı? Sizin yaşlarınızda ki çocukları kaçıran iki seri katilin bu şehirde bulunduğuna dair haber aldık. Son zamanlarda bir çok genç kızın cesedi burada bulundu. Burası gece geç saatlerde halka kapalı bir alan. Lütfen geri dönün"

Adamın sesi konuşurken titriyordu. Belki üzüntüden belki de korkudan.

Rayomi herhangi bir şey demeden arkasına döndü ve otele doğru yürüdü.

Son günlerde garip şeylerin olduğunu duymuştu ama detayları öğrenmemişti. Nereye giderlerse gitsinler beklenmedik olaylarla karşılaşmadan duramıyorlardı.

'Demek kız cesetleri... Umarım bunlarında bu oyun ile alakası yoktur-'

Aniden bedeni titredi. İçine ürperti doğdu. Gelişmiş algıları onu uyarıyordu.

Tedirgin bir şekilde etrafına bakındı ama etrafında kimseyi göremedi.

Öldürme arzusuyla dolu bir aura hissediyordu. 

Nefesi daraldı. Etrafta bulunan havanın ağırlaştığını hissetti. 

Arkasına döndü ve polis ile karşılaştığı yere baktı. Polis ortalıkta gözükmüyordu.

'Bir katılımcı mı var? Hayır. Bu öldürme arzusu bir insandan geliyor olamaz.'

Daha da tedirgin oldu. Öldürme arzusu ile dolup taşan bu aurayı hissettiği andan beri korkuyordu.

Etrafına bir kez daha baktı. Kimseyi göremiyordu ama bu iyiye işaretti. Hızlıca otele doğru koşarak korkutucu ortamdan uzaklaştı.

Otelin yakınlarında ki bir binanın içindeki karanlık bir odada onu izleyen soğuk kanlı, cani katilleri görememişti.

"Çocuk beklediğimden daha iyi. Neredeyse beni fark ediyordu."

Sabah çarpıştıkları adam odanın içindeki yatakta uzanan kadına dönerek konuşmasına devam etti.

"Bizi zorlamayacaktır. Beklediğim kadar kolay olmasa da bizi zorlamayacaktır."

"Jinso çok dikkatsizsin. Çocuk yetenekli olduğu için değil, sen öldürme arzunu zapt edemediğin için fark edildin."

Elindeki sigaradan bir fırt çekerken söyleneni onaylarcasına kafasını salladı.

"Haklısın Seira. Kaliteli av görünce kendimi tutamıyorum."

Seira yataktan kalktı ve sigara içen adamın yarı çıplak bedenine arkadan sıkıcı sarıldı. Yanağından öptükten sonra kulağına fısıldadı.

"Peki onları nasıl öldüreceğiz? İlk önce bayıltana kadar dövüp sonra tüm bedenlerini parçalayarak mı? Yoksa onları dövmeden direkt parçalayalım mı?"

Elindeki sigarayı söndürdü ve pencereden aşağıya attı.

"Hep aynı şeyleri yapmaktan sıkıldım. Bu sefer değişik şeyler yapalım."

Ona sarılan kadına döndü ve yanağına bir öpücük kondurdu.

"Bu saçma oyun bizim işimize yaradı. Birileriyle eğlenmemiz daha da kolaylaştı."

"Haklısın bebeğim ama etraf polislerle doldu. Bu avdan sonra bu şehirden ayrılalım. Yeni mekanlar ve yeni avlar görmek için sabırsızlanıyorum."

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44361 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr