71. Bölüm Gökler Tarafından Lanetlenen [Düzenlendi]

avatar
1385 13

Ejdertanrı Efsanesi - 71. Bölüm Gökler Tarafından Lanetlenen [Düzenlendi]


Göz açıp kapayıncaya kadar üç gün geçip gitti. Satou nerede ise tamamen inzivadaydı. Yani Rose ve Roselia ile olduğu vakitler dışında tabii ki.

  

En sonunda biraz mola için Damon’u zar zor ikna eden Satou inzivadan ayrıldı.

 

“Oh… Bayadır dışarı çıkmıyordum.” gülümsedi. Etrafa biraz bakındı. Kızların ikisinin de meditasyonda olması lazımdı.

 

Roselia günlük rutinini yapıyordu. Rose ise normalde gelişim yapmazdı. Fakat Satou onunda gelişimci olmasını ısrar edince kabul etmek zorunda kaldı. Bu yüzden gelişim yapıyordu. Tabii gelişimin ilk safhası onun için biraz zorlayıcı olmuştu. Satou manası ile yardımcı olmasa daha da uğraşabilirdi. Şimdi ise sorunsuzca gelişim yapabiliyordu.

 

Satou da ne yapacağını bilemediğinden biraz malikane de dolanmaya karar verdi.

 

Ruh sarayı buranın temel olarak aynısı olduğundan sanki kendisi yapmış gibi neyin nerde olduğunu çok iyi biliyordu.

 

Malikanenin alt katında antrenman sahası vardı. Orada daha önce görmediği tarzda adeta insan gibi olan kuklalar vardı.

 

Damon’un dediğine göre onlar “Akıllı Talim Kuklaları”ydı. Yeteri kadar güçlü bir mana kaynağı sağlanırsa adeta bir insan gibi dövüşebiliyorlardı.


Ne yazık ki yeterli güç kaynağını en az Kral aleminden bir çekirdek anca karşılayabilirdi. Bunu öğrendiğinde baya şok olmuştu.

 

Yapacak işi olmadığından bir antrenman sahasında gücünü denemeye karar verdi. Aşağıya doğru yürürken,

 

Clank! Ding! Clank! Ding!

 

Diye demirlerin çarpışma seslerini duymaya başladı. Bu kadar erken saatte kim savaşıyordu?

 

Satou yavaş adımlar ile içeri doğru hareket ediyordu. Yaklaştıkça sesler artıyordu. Sanki bir demirden bir panter saldırıyormuş gibiydi.

Satou sonunda geldiğinde sesler kesilmişti.

 

Oldukça havalı bir şekilde geriye sıçradı Yuzuru. Mor salınmış saçları geriye doğru sıçrarken adeta bir aslanın yelesi gibi ihtişamlı bir şekilde dalgalandı.


Satou biraz hayranlık içeren bir bakışla Yuzuru’yu süzdü.

 

O gittikten sonra tamamen iyileşmiş hatta atılım yapma şansını bulmuştu. Bu onun için oldukça iyiydi.

 

'Velet bu kızı alman senin için hem bir lütuf hem de bir lanet. Kızı mümkün olduğunca az dışarıda göstermeye çalış. Ya da aurasını gizlemeyi öğret. Yoksa ileride başına büyük bir bela alacaksın.'

 

Satou anlamadı. Neden böyle bir şey yapma gereği duysun ki?

‘Yarı insan diye mi?’ diye tahmin yürüttü. Yarı insanlar oldukça nadirdi. Yani tahmini oldukça yerinde olması lazımdı.

 

Fakat aldığı cevap tam tersiydi.

‘Alakası bile yok! Bunu bile fark edemiyor musun? Cık cık. En azından soyundaki çok hafif bulunan kudreti hissedebilmelisin. Dene bir.’

Kısa bir sessizlik hüküm sürdü. Yuzuru hala kuklalar ile savaştığından Satou’nun geldiğini fark etmedi.

 

Satou’nun gözleri fal taşı gibi açıldı.

 

‘Soyunda çok ince de olsa bir kudret var!’

 

Damon onayladı.

 

‘Aynen öyle! Daha önce hiç Gökler Tarafından Lanetlenen Mor Yıldırım Vaşağını duymuş muydun?’

 

‘Hayır.’

 

Damon iç çekti.

 

‘Bu canavarın eskiden adının Tanrısal Gökyüzü Vaşağı olduğu söylenir. Gücü kendinden güçlüleri katledecek kadar fazlaydı. Sakın ola ki kendini onla kıyaslama! Sen daha ölümlü alemlerdesin. Ondan senin yaptığın normal sayılır. Fakat bir Ölümsüz olduğun vakit anca kendinden bir veya iki kademe üstünü yenebilirsin. Bu Vaşak ise kendinden en az üç kademe fazlasını katlediyordu! Bu yüzden Tanrısal adını almıştı.

 

Bir gün bu vaşaklardan birinin ne yaptığı bilinmese de göklere oldukça meydan okuyan bir davranışta bulunduğu söylenir. Bunun üzerine de gökler acımadan önce onu sonra da Tanrısal Gökyüzü Vaşağı soyunu tamamen yok etti

Gökler, yaratıcının koyduğu kuralları denetleyen yönetici gibi bir varlık. Buradan o vaşağın yaptığı şeyin ne kadar yaratıcının kanunlarına karşı gelen bir şey olduğunu anlayabilirsin. Her neyse tüm safkanlar yok edildi. Yarım kanların ise gelişimleri sınırlandırıldı ve alt gezegenlere yani şu anda bulunduğumuz tipteki gezegenlere gönderildi.

 

Yıldırımda olan eşsiz ustalıkları ve göklerin cezası yüzünden tamamen yok olmanın eşiğine geldikleri içinde bu soya Gökler Tarafından Lanetlenen Mor Yıldırım Vaşağı dendi.’

 

Satou yüzünde pek belli etmemeye çalışsa da şok oldu!

Ölümsüzlük! Onun için adeta bir hayal gibiydi. Şimdi ise ölümsüzlerin üstündeki canlıları katledebilen bir soyun varlığını öğreniyordu. Nasılda şok olmazdı!?

 

Onun için şu anki alemi oldukça güçlü gibiyken şimdi duydukları karşısında kendini karınca gibi hissetti.

 

Biraz hazmetmek için, gözlerini yumdu. Kısa bir sessizlik oldu.


“Satou. Ne yapıyorsun?” diye ilgili bir ses işitti Satou.

Satou beceriksiz bir gülümsemeyle,

“Hehehehe. Önemli bir şey değil. Sadece seni izlerken galiba dalıp gittim.” dedi.

Sonrasında daha Yuzuru bir şey diyemeden konuyu değiştirmek amacıyla, “Eee onu bunu boş ver de sen nasılsın-"

 

Öhö öhö! Huagh!

 

Daha cümlesini tamamlayamadan bir anda kan kusuverdi. Kan sanki canlıymış gibi kızıl bir parıltıya sahipti.

 

Yuzuru soğuk halini sürdüremedi. Endişeli bir şekilde destek olmaya çalıştı.

 

"Sorun yok, sorun yok. İyiyim ben. Sadece bu…?!"

 

Kana bakakaldı. Yuzuru neye baktığını merak edip döndüğünde o da dondu.

 

Bu da neydi böyle?

 

'İnsan tarafının kan özü. Daha doğrusu kan özünün beşte biri. Normalde Ejderha soyun baskın gelmek için tüm insan kan özünü atabilirdi. Tabii sen azgınlığın ile iki kızla olmasaydın. Aslında şu an büyük bir tehlike yaşayabilirdin. Oldukça şanslısın yine.' diye açıkladı sakince Damon.

 

Satou şaşırdı.

Kan özü, hangi ırktan olursanız olun o ırkın soyunun özü demekti. Bu öz istisnai durumlar dışında gücünüzün kaynağı ve yaşamınızın kilit noktasıydı. Bir bakıma kalp gibiydi. Kalp olmazsa vücut kan üretemez ya. Aynı şekilde kan özü olmadan soyunun özelliklerini tam kapasite kullanamazdı.

 

Satou ise anlaşılan istisnai durumlardan birisiydi. Ejderha kan özünün nasıl bir şey olduğunu bilmese de insan kan özünü yok etmeye çalışmasından oldukça baskıcı karakteristik bir özelliğe sahip olduğunu anlayabildi.

 

Karşısında Yuzuru varken bunu yapması kötü olmuştu.

 

Hızlıca nasıl bir şey söylesem diye düşünürken Yuzuru da ne olduğunu fark etti.

 

Fakat kafası karıştı. Neden kan özü dışarı çıkardı ki?

 

Yuzuru sorgulayıcı, endişeli fakat bir o kadarda soğuk bir ses tonu ile

"Satou yoksa sen… yasak teknik gibi bir şeylerin mi gelişimini yapıyorsun!?" diye sorguladı.

 

Aralarında ki ilişki köle-sahip ilişkisinden çok iki dost ilişkisi gibi olduğundan sorması gayet doğaldı.

 

Satou bir an düşündü.

 

"Yasak teknik değil. Fakat bu… nasıl desem? Kişinin vücudunu değiştiren bir teknik."

 

Yuzuru hiç ikna olmuş gibi gözükmüyordu. Fakat söylemek istemiyorsa onu zorlayamazdı.

 

İç çekti.

 

"Peki. Her ne kadar kadınların olsa da kölen olarak eğer bir gün bana anlatırsan dinlerim." dedikten sonra antrenman alanına döndü ve kuklalara saldırmaya devam etti.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44344 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr