62. Bölüm - Böcekleri Katletmek (2) [Düzenlendi]

avatar
1588 12

Ejdertanrı Efsanesi - 62. Bölüm - Böcekleri Katletmek (2) [Düzenlendi]


Aracın içinde;

 

Yüzü peçe ile kapalı bir kız oturuyordu. Oldukça güzel bir yüzü olacak ki saklama gereği duymuştu. Fakat ne yazık ki oldukça orantılı çekici vücudunu gizleyememişti.

 

Böylesine bir güzelliğin gözlerinden ise bilgelik akıyordu.

 

Önündeki kadına baktı..

 

"Teyze sence ne zaman yardım gelir?"

 

Dışarıda olanlardan sanki habersizmiş gibi oldukça rahattı.

 

Teyze dediği kadın ise oldukça çekiciydi. Siyah kaşları, at kuyruğu şeklindeki saçları vardı. Kadının kendisine has olgun bir cazibesi vardı.

 

Bu zarif beyaz vücudunda giymiş olduğu göğüs dekolteli bir elbise oldukça tahrik ediciydi.

 

“Muhtemelen bir kaç saat içinde gelmesi lazım. Askerlerimiz bir kaç saat dayanamayacak kadar çöp değildir.” diye gururla övündü.

 

Askerleri bizzat o seçmişti. Yani bu şekilde övünmesi oldukça anlaşılırdı.

 

Peçeli kadın peçesinin altında belli olmasa da gülümsedi.

 

“Sanırım haklısın. Askerlerin birkaç dakika dayanamayacak kadar çöp değiller.”

 

Kısa bir duraksadı. Dudakları alaycı bir şekilde kıvrılıp devam etti. “Daha da kötüsü her biri, bir kaç dakika bile dayanamayacak bir hiç. Çoktan kayıp vermeye başladık...”

 

Tahrik edici kadın oldukça şaşkın ve kafa karışıklığı içinde baktı.

 

Hemen dışarı çıkıp bakmak istedi. Fakat peçeli kadın birden ayağa kalkıp onun kolunu tuttu.

 

“Şu anda çıkmamız durumu daha da zorlaştırır. Bu nedenle şimdilik sakince beklemeliyiz. Tahminimce birazdan bizi kurtaracak birileri gelecektir.”

 

Peçeli kadın cümlesini bitirdikten sonra kadının kolunu bırakıp oturdu. Tahrik edici kadın ise peçeli kadına karşı gelmedi ve yerine geçip derince bir iç çekti.

 

 

Dışarıda;

 

Kan gövdeyi götürüyordu. Kurtlar acımasız yaratıklar gibi her yönden saldırıyordu.

 

Haydutlar canları pahasına savaşsalar da boşaydı. Bu canavarlara en ufak bir çizik bile atamıyorlardı.

 

Haydutlar hızla can verdiler.

 

Asker olanlar karşısında hem şaşkın hem de huzursuzdu. İlk başta kurtların onlara da acımasızca saldıracaklarını düşünüp canları pahasına savaşmaya kendilerini hazırlamışlardı.

 

Fakat tahminlerinin aksine hiç bir kurt onlara saldırmamış hatta bazı kurtlar istemeden de olsa hayatlarını kurtarmıştı.

 

Yine de tedirginlerdi.

 

Bu kadar haydudu rahatlıkla katledebilen kurtlar neden onları bağışlamıştı? Anlayamıyorlardı.

 

Gözlemleme yeteneği oldukça iyi olan kişiler Kızıl Dolunay Kurdunu ve onun üzerinde ki genç adamın silüetini görebiliyorlardı.

 

Gözleme yeteneği iyi olanlar gördüklerinde şaşırmış aynı zamanda mutlu olmuştu. Bu genç adam onları kurtarmaya çalışıyordu!

 

Gözlemleme yeteneği iyi olanlar hemen diğer askerlere gördüklerini ilettiler.

 

Onlar yaşam ile ölüm sınırı arasında yürüyen insanlardı. Haliyle yoldaşlarına sıkı sıkıya bağlılardı ve inanmamak söz konusu bile değildi.

 

Fakat yine de şaşırdılar. Bu kurtları katliam yapmaları için yönlendirip onların kurtulmasını sağlayan oldukça genç bir adam mıydı?

 

İnanılır gibi değildi. Fakat gerçek önlerindeydi.

 

Askerler de savaşmak istiyordu. Yine de kimse ilk adımı atmaya cüret edemiyordu…

 

Hepsi tahmin edebiliyordu ki en ufak hatalarında bu kurtlar acımadan onları da öldürebilirdi.

 

Bu yüzden tek yapabildikleri izlemekti.

 

 

“Sıkıcı…” diye hayıflandı Satou bir haydudu daha kılıçtan geçirirken.

 

Onun kıyasıya savaşabileceği hiç kimse yoktu. Her biri maksimum iki vuruşta ölüyordu ki onlarda bu haydut bozuntularının elitleriydi.

 

E haliyle de Satou sıkılmıştı. O kıyasıya savaşabileceği dengi olan bir canlı arıyordu. Şu an katlettiği böcekleri ezmek değil…

 

Şu anda tüm gücünü kullanmasa da oldukça güçlüydü.

 

Bu durum nedeniyle de bu kıtada onun savaş açlığını dindirebilecek kişiler oldukça az bulunmaktaydı.

 

Satou bunun bilincindeydi. Fakat bunun bilincinde olmak sıkılmasını engellemiyordu.

 

‘Şunları bir temizlesem de kızlarla yolculuğuma devam etsem…’ diye düşündü.

 

Hiç beklemediği bir şekilde kafasında oldukça sert bir yanıt yankılandı.

 

‘Karşındakileri kullanıp mevcut gücünü anlamaya çalışacağına neden boş boş düşünüyorsun!? Unutma şu an kendi aleminin gücünü istesen de kullanamıyorsun! Bu yüzden saçma saçma düşüneceğine mevcut gücünü kavramaya bak!’

 

Satou bu sert yanıtı duyunca sorgulamaya cüret edemedi. Hemen saldırdığında kullandığı gücün, mevcut gücünün kaçta kaçını kullandığını hesaplamaya başladı.

 

Bu sırada tabii ki boş durmadı ve kalan haydutların ona ayrılmasını istedi.

 

Kurtlar şu ana kadar yüz elli kişilik haydut grubunun yüzünü çoktan katletmişlerdi ve katliama şimdilik doymuş sayılırlardı.

 

Kurtlar hemen Satou’nun emrine uyarak onun için bir kaç haydut ayırdı.

 

Onlar üzerinde tek tek gücünü denemeye başladı ve gördüğü karşısında şaşırdı.

 

‘Mevcut gücümün sadece yüzde yirmisini mi kullanabiliyorum?!’

Damon iç çekti ve bir parça hayranlık içeren bir sesle ‘Manaya yatkınlığın oldukça etkileyici. Hemen hemen doğru tahmin ettin. Yüzde yirmi beş. Kullanabildiğin gücünün miktarı bu. Yani alem olarak ifade edersek şu an vahşi canavar aleminin ortasında birisi kadar güçlüsün. Tabii bu da sana verdiğim vücut geliştirme tekniği sayesinde. Yoksa gücünün yüzde onunu bile zar zor kullanırdın.’ dedi.


“...” Satou ağlasa mı mutlu mu olsa bilemedi. Şu an usta aleminde birisi idi. Fakat güç olarak vahşi canavar aleminin ortasındaydı. Şaka gibi!

 

Fakat bu durum vücudunun kaldırmadığı için olduğunun da farkındaydı. Bu nedenle karar verdi. Buradaki böcekleri katledince akademiye dönüp kendini son seviyeye kadar geliştirecekti!

 

 

Kısa bir süre sonra;

 

Etrafa kan kokusu hakimdi. Yarısı yenilmiş insanlardan tutunda sadece pençe darbeleri ile ölen insanlara kadar çeşitli cesetler vardı. Sanki yirmiden fazla kişiden oluşan canavar sürüsü buradan geçmiş gibiydi.

 

Satou sonunda temizlemenin verdiği rahatlık ile iç geçirdi.

 

Sonrasında Satou bir takım emirler vermeye başladı.

 

“Lucina, kurtlardan birini kızların beklediği yere yolla. Kalan kurtlara ise düzene girmelerini ve auralarını olabildiğince kısıtlamalarını söyle. Düşman olduğumuzu düşünmesinler.”

 

Lucina bir şey söylemeden onun istediklerini yaptı. Bir kurdu gönderdi. Kalanları ise bir düzene soktu.

 

Satou takdir eder gibi kafasını salladı. Kurduğu düzen oldukça iyiydi. Olası bir saldırıda anında müdahale edilebilirdi.

 

Kurtların, kızıl renkteki kurt ve üzerindeki çocuğun etrafında düzene girdiklerini gören askerler tetikteliğini bıraktı, lider gibi gözüken bir asker öne çıktı.

 

“Bizi kurtarma nezaketinde bulunduğunuz için size ne kadar da teşekkür etsek az yüce uzman. Acaba saygıdeğer adınızı bahşeder misiniz?”

 

Adam saygısızlık göstermeye cüret edemedi ve hemen eğildi.

 

Bu Satou’nun egosunu tatmin etti.

 

“Pekala. Ben Black klanından gelen Draconis akademisi öğrencisi Satou Black. Sizi kendi isteğimden dolayı kurtarmadım zaten.”

 

Satou başını çevirdi, bir kurdun iki güzel kızı taşıdığını gördü ve konuşmasına soğuk ve hafiften ilgisiz bir şekilde devam etti.

 

“Şurada gelen güzel kızı görüyor musun? Heh. O gördüğün güzel kız rica etmese kılımı bile kıpırdatmazdım. Yani bana teşekkür etmene gerek yok. Sadece dua et ki onun tanıdığı birisi olsun koruduğunuz kişi.”

 

Lider görünümlü adam, onun soğuk konuşmasından dolayı korktu. Karşısındaki uzmanın arka planı ona göre tahmininden daha zayıftı.

 

Fakat karşısındaki uzmanın arka planı düşündüğünden daha zayıf olsa da demek değildi ki gücü de aynı şekilde zayıf olacak. O olmasa bile kurt sürüsü başlı başına bir tehditti. Kim bilir bu sürüyü kontrol eden kişi ne kadar dehşet vericiydi!?

 

Her ne kadar Satou’nun böyle bir mesajı olmasa, o Satou’dan alması gerektiği düşündüğü mesajı da oldukça net almıştı. “Ona en ufak gösterdiğiniz saygısızlık ölümünüze neden olur.”

 

Bu sırada kurt çoktan Roselia ve Rose getirdi. Manzara oldukça mide bulandırıcıydı. Yine de sakin kalmayı başardılar.

 

Satou, Rose ve Roselia’nın geldiğini görünce lidere döndü ve soğuk tavrını koruyarak “Pekala. Şimdi bana dürüst bir şekilde cevap ver. Kimi koruyorsunuz da bu kadar canınızı riske atmaya gönüllüsünüz?” diye sorarken soğukça liderin tavırlarını gözlüyordu. Sanki en ufak yalanında buradaki herkesi öldürecekmiş gibiydi.

 

Lider, onun baskısı altında soğuk soğuk terleyip tereddüt halinde kaldı.

 

Neyse ki imdadına araçtan yükselen ses yetişti.

 

“Bay Black lütfen içeri girin. Size burada her şeyi açıklayacağım.”

 

Sesi duyan Satou kaşlarını çatsa da bozmadı sesi. Kızlara gelmesi için hareket yaptı. Kızlar, onun dediğini anladı ve kurttan indiler.

 

Sonra ise hep beraber araca doğru hareket ettiler ve hiçbir asker engellemeye cüret edemedi.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44355 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr