61. Bölüm - Böcekleri Katletmek (1) [Düzenlendi]

avatar
1545 13

Ejdertanrı Efsanesi - 61. Bölüm - Böcekleri Katletmek (1) [Düzenlendi]


Aradan bir gün geçti. Satou, yapacak bir şey bulamadığından hazırlanmaya başlamıştı. Kızlar ile birlikte akademiye dönüyordu.

 

Rose’a gelip gelmeyeceğini sormuş ve garipçe kendinden emin bir şekilde geleceğini söylemişti.

 

Satou, onu o halde görünce oldukça şaşırmıştı. Normalde çekingen olan kız o an oldukça kararlıydı ve Satou’ya göre bu kararlılık onu çok çekici yapmıştı.

 

Etkilenmişti ve kabul etmişti. Aslında o da Rose’un yanında olmasını istiyordu.

 

Ve böylece hazırlandılar.

 

Vedalar her zaman üzücü ve yorucu olurdu. En azından Satou için. Bu nedenle ailesine gidip veda etmek yerine bir mektup yazıp kızlarla şehirden ayrıldı.

 

 

Bir hafta sonra;

 

Satou, Rose, Roselia, Lucina ve kurt sürüsü özgürce koşuşturuyordu.

 

Yol oldukça engebeliydi. Çakıl taşlarından tutunda, anlık yükselen tepeciklere kadar. Fakat bu durum bu güçlü hayvanları etkilemiyordu bile. Onlar için oyun parkından farksızdı.

 

Satou, kızları özellikle uzun yoldan gezdiriyordu. Bu hem onların hem de kendisinin rahatlaması için iyi bir fırsattı.

 

Satou keyifle Lucina’nın üzerinde gider iken Rose’un ona bir söylediğini duydu.

 

“Hey Satou bak!” Nazik parmağı ile bir yeri işaret ediyordu.

 

Rose’un bir yeri işaret ettiğini görünce Lucina ve sürüsüne durmasını söyledi ve işaret ettiği yere baktı.

 

Bir konvoy vardı. Konvoyun ortasında oldukça zarif tasarımı olan sıradan kişilerin elde etmesi zor olacağı her halinden belli olan kapalı bir araç vardı. İçerisinde taşıdıkları kişi anlaşılan elit tabakadan birisiydi. Konvoyun ana amacı onu korumak gibi gözüküyordu. Tabii böyle gözükmesinin bir başka nedeni de zırhlı askerlerdi.

 

Konvoyu korumak için  nereden baksan en az elli kişi vardı ve her birinin zırh ve silahları oldukça kaliteliydi.

 

Fakat etrafları yüz elliden fazla haydut ile çevrilmişti. Kıyasıya savaşıyorlardı.

 

Haydutlar normal şartlarda bu kadar büyük topluluk olarak dolaşmazlardı. Bu durumun sıradan bir soygun girişimi olmadığı her halinden belliydi.

 

Rose endişeli ve tereddütlü bir şekilde sordu.

 

“Şey… Acaba… Onlara yardım etmeli miyiz?”

 

Rose karşılarındakilerin gücünü bilmediğinden söyleyip söylememe arasında tereddüt etmişti. Ne de olsa Satou’yu ölüme sürüklemek istemezdi.

 

“Hmm…”

 

Normalde umursamadan çekip giderdi. Fakat şimdi Rose böyle dediği için yardım edip etmeme konusunda emin olamadı.

 

Gücü tüm haydutları katletmeye yeter miydi? Kesinlikle yeterdi. Fakat uğraşmaya gerek var mıydı?

 

Ejderhalar oldukça tembel olurdu. Bu durum Satou içinde istisna değildi.

 

Her ne kadar savaşmayı sevse de koyun sürüsüne dalan bir kurt olmak kimi zaman sıkabiliyordu.

 

E, o da bir savaş manyağı olmadığından emin olamadı. En azından Roselia’nın sesini duyana kadar emin değildi.

 

“Satou, bu araç benim krallığımın aracına benziyor… Bence bir bakmalıyız.”

 

Satou, onun dediğini duyunca kurtarmanın şart olduğunu anladı.

 

İç çekti ve Lucina’ya oldukça sıradan bir şeymiş gibi “Kızları duydun. Hadi biraz katliam yapalım ortak.” dedi.

 

Lucina’nın yüzünde, onun dediğini duyunca sırıtışa benzer bir ifade belirdi ve sürüye hedeflere saldırma emri verdi.

 

Emri duyan her bir kurdun gözlerinde katliam açlığı belirdi ve hızla koşmaya başladılar.

 

 

“Bayan Noyan’ı koruyun!”

 

“Bayan Noyan'a saldırmaya cüret eden kılıcımla karşılaşacak!”

 

Bu ve buna benzer bağırmalar ile askerler haydutlarla çarpışıyorlardı. Açıkça ne kadar elit olsalar da bu kadar kişiyi yenmeleri mümkün değildi. Hatta şimdiden kayıp vermeye başlamışlardı.

 

Yine de ne olursa olsun sonuna kadar savaşıp efendilerine fırsat yaratmaya çalışacaklardı.

 

Sıradan haydutlarda işe yarabilirdi bu. Fakat bu haydutlar onların hiç bir fırsat yaratmasına izin vermiyorlardı.

 

Bu derece koordineli hareket etmek sıradan haydutların işi olamazdı!

 

Askerler endişeli hissetmeye başladı. Hayır. Kendileri için endişelenmiyorlardı. Korudukları kişi için endişelilerdi.

 

Askerlerin ruh hali çabaladıkça daha da düşüyordu ve kayıplar da gittikçe artıyordu.

 

Askerlerin gözünde şu an haydutlar aslında istedikleri an savunmalarını delip geçebilirlermiş de sadece zevk için tam güçle saldırmayan, teker teker katletmek isteyen iblisler gibi görünüyordu!

 

Yine de korksalar da ne olursa olsun aracın içindeki kişiyi korumayı düşündüklerinden savaşmaya devam edebiliyorlardı.

 

Tam bu sıralarda bir kurt uluması duyuldu.

 

Herkes sesi duyunca şaşırdı. Askerler daha da ümitsizliğe kapıldı. Bir kurt sürüsü ile uğraşmamız eksikti diye düşündüler.

 

Kurtların hangi yönden geldiğini bulamayan askerler tetikte bir şekilde beklemeye devam ettiler. Çok şükür haydutlarda tedirgin olmuş olacak ki onlara saldırmayı bırakmışlardı.

 

 

En sonunda sesin kaynağı olan kurt sürüsü geldi. Bunlar en nadir bulunan kurt türlerinden birisiydi.

 

Dolunay kurtları!

 

Bu kurtların her birinin inanılmaz güçleri bulunurdu ve genelde sürü lideri olarak onların üst bir türü olan Kızıl Dolunay Kurdu olmadığı sürece tek gezerlerdi!

 

Herkes tedirgin oldu. Ellerindeki silahları daha sıkı tuttular. Kimileri o kadar sıkı tuttu ki elleri acımaya başlamıştı. Fakat o kişiler tedirginlikten bu acıyı fark etmiyorlardı.

 

Sonra onu gördüler… En arkada oğullarını izleyen bir anne gibi duran kurdu… Aurası tüm canlılara boyun eğdirecek kadar otoriter olan bir kurt…

 

Usta Canavar alemindeki bir Kızıl Dolunay kurdu!

 

Herkes aurasından tir tir titredi. Bu kıtada Usta alemi zirve olmasa da zirveden sonraki en büyük güçlerden birisi olarak kabul edilirdi. Onlar gerçek anlamda ustalardı!

 

Ustaların gerek mana manipülasyonu olsun, gerek mana bolluğu olsun, gerekse manasız ham vücut gücü olsun, tüm düşük kademeleri böcek gibi ezebilirlerdi!

 

Şimdi böyle bir canlının canavar halini düşünün.

 

Bu düşünce ile tüm herkes tir tir titredi. Kimi haydut pes edip kaçmayı denedi. Fakat bu haydutlar daha kaçamadan Dolunay kurtlarının başlangıç yemeği oldular.

 

İnsan yiyen kurtları gören bazıları kusma isteğini zar zor bastırdı.

 

Bu korkutucu sahne sayesinde kimse kurdun üzerinde ki Satou, Rose ve Roselia’yı fark etmedi.

 

Kurtlar garip bir şekilde kaçan olmadıkça öldürmüyordu. Bir kaç haydut daha öldükten sonra haydutlar ne olduğunu anladılar ve kaçmaya çalışmayı bıraktılar.

 

Kurtların bu şekilde saldırması tabii ki Satou’nun emriydi.

 

Direkt bu işe karışmak istemiyordu. Önce kaçanları öldürüp kaçmanın çözüm olmadığını hepsine aşılamak istiyordu ki bu konuda oldukça başarılı gibiydi.

 

Şimdi ise gerçek katliam başlayabilirdi ama ondan önce;

 

“Kızlar biraz uzaklaşsanız iyi olur.”

 

Kızların insanların yenildiği manzarayı gördüğünde yüzleri solmuştu. Rose ise kusmamak için kendini zar zor tutabilmişti.

 

Bu yüzden sessizce onayladılar ve Roselia, kendisi ile Rose’u rüzgar büyüsü ile uzağa götürmüştü. Bu hareketi yüzünden bütün manası tükenmişti. Neyse ki manasını kullanacak bir durumu olmayacaktı.

 

Satou, kızların uzaklaştığını görünce gülümsedi. Katliama şimdi başlayabilirdi.

 

Satou şakalaşma amaçlı “Dişimizin kovuğuna bile yetmese de hadi biraz eğlenmeye çalışalım. Ne dersin ortak?” diye sordu.

 

Lucina ilgisiz bir ifade ile yanıtladı.

 

‘Bana fark etmez.’


Unutmamak gerekir ki o bir canavardı. İnsan öldürürken en ufak bir şey hissetmezdi. Canavarlar gerektiğinde kendi türünü acımasızca öldürüp, yiyebiliyorken o neden insanları öldürürken bir şey hissetmeliydi ki?

 

Satou ile de zaten tam olarak insan olmadığından ortak olmuştu.

 

Ayrıca bu kadar güçsüz insanları öldürürken zevk almak yerine acıma bile hissedebilirdi.

 

Satou da onunla daha fazla konuşmadı. Lucina’nın kişiliğini zamanla sohbet ede ede anlamıştı tabii ki de. Bu nedenle bu tip bir durumun onun umursamayacağı bir şey olduğunu da biliyordu.

 

Onun da artık bu ufak çaplı katliamlara karşı ilgisizliği vardı. Yine de en azından zevk almayı denemeye çalışıyordu.

 

Satou sessizce Lucina dahil tüm kurtlara emir verdi.

 

“Tüm haydutları katledin. Fakat kalanlara dokunmayın.”

 

Diğer kurtların zekası Lucina’dan bir kaç kat düşük olsa da Satou’nun dediklerini anlamışlar ve en yakınlarındaki haydutlara atılmışlardı.

 

Katliam başlamıştı.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44252 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr