Bölüm 504

avatar
6714 17

I Shall Seal The Heavens - Bölüm 504


Bölüm 504: Güney Çatlak Geçidi



Üç ay sonra.



Karga Mabudu Kabilesi güney bölgesinin içlerine ulaşmıştı. En başta savaşlarla dolu bir yolculuk geçireceklerini haya etmişlerdi. Fakat bu üç ay boyunca sadece birkaç düzine kabile ile karşılaşmışlardı. Onlardan iki tanesi Ruh Bölme Patriği olmayan büyük kabilelerdi.



Fakat, tek bir savaş dahi yaşanmamıştı.



Bunun nedeni Meng Hao ve Karga Mabudu Kabilesinin vahşi görüntüsüydü. Vahşilikleri öyle bir noktaya ulaşmıştı ki onları görenlerin nefesi kesiliyordu. Şeytan Ruhuna sahip olmaları önemli değildi, hiç kimse onlara saldırma pervasızlığını göstermemişti.



On binden fazla üyeye sahip kabilenin öldürme arzusu göklere ulaşmıştı. Şimdiye kadar birçok savaş görmüşlerdi; her bir üye büyük kabilelerin seçkin savaşçılarına denkti. Bu durum onlara bakanlara korku vermeye yetiyordu. Ayrıca 150,000 şeytansıdan bahsetmeye bile gerek yoktu. Onlara bakmak bile insanın tüylerini diken diken ediyor, baş döndürüyor ve kalplerin dehşetle dolduruyordu.



Böylesine büyük bir sürü bölgedeki herhangi bir kabileyi ezip geçmeye yeterdi. Hangi kabilenin yaşayacağına ya da öleceğine karar vermek için yeterli büyüklükte bir sürüydü. Bu güce karşı hiçbir kabile saldırmaya cesaret edemiyordu.



Önceki savaşlardan dolayı Karga Mabudu Kabilesinin ismi her yerde yayılmıştı. Şu an onlar Batı Çölünde ünlü bir kabileydi.



Neredeyse bütün kabileler bu grubun yola sadece bin kişiyle çıktığını biliyordu. Kuzey bölgesinden çıkmışlar ve savaş ve katliamla dolu bir yolda sayısız kabileyi yok etmişlerdi. Yıllarca savaşmış, zaferler kazanmışlardı ve güçlerine güç katmışlardı. Şu an ise korkunç bir güç seviyesine ulaşmışlardı.



Bu şöhret ve nüfuz sayesinde güney bölgesine ulaştıktan sonra üç ay boyunca hiç kimse onlara saldırmaya cesaret edememişti!



Aslında birçok Batı Çölü Kabilesi, Ruh Bölme Patriği olmayan kabileler arasında en güçlü olarak Kara Mabudu Kabilesi, Siyah Ejderha Kabilesi ve Göksel Rüzgar Kabilesini görüyordu.



Şans eseri bu üç kabilenin de Şeytan Ruhuna sahip olduğu biliniyordu.



Birisi doğudan, birisi Batıdan birisi de kuzeyden geliyordu. Bu üç şok edici kabile farklı yönlerden yollarını savaşarak açıp da gelmişlerdi.



Karga Mabudu’nun ünü çok büyüktü ve şöhretleri çoktan efsane olma seviyesine yükselmişti!



Siyah Ejderha Kabilesinin ise aslında yıllar önce bir Ruh Bölme Patriği vardı. Ama ne yazık ki onun ömrü sona ermiş ve zar zor hayata tutunur hale düşmüştü. Mor yağmur hayat kuvvetini yok etme ve ruhsal enerjiyi kesme gücüyle gelince efsanevi bir figür olan bir Ruh Bölme uzmanı ölerek toprağa karışmıştı.



Onun ölümü Siyah Ejderha Kabilesinin Siyah Topraklara giriş hakkını kaybetmesine neden olmuştu. Buna rağmen yine de bir Şeytan Ruhu bulabilmişlerdi. Şu an bir kez daha ilgi odağı haline gelmişlerdi.



Aralarında en gizemli olanı ise Göksel Rüzgar Kabilesiydi. Onlar doğudan gelmişlerdi ve yolculukları boyunca yaptıkları savaşlar hakkında çok az şey biliniyordu. Bir Şeytan Ruhunu ele geçirdiklerinde şöhretleri bir anda yükselmişti.



Şu anda bu üç büyük kabile en güçlü olarak görülüyordu.



Üç aylık seyahat boyunca şaşırtıcı hiçbir şey yaşanmamıştı ve dinlenmek için durmamışlardı. Şu an gemilerinde duruyorlardı ve en sonunda sonsuza kadar uzanıyormuş gibi görünen bir dağ silsilesine varmışlardı.



Dağlar göz alabildiğince uzanıyordu. Yukarıdan dağlara doğru sürekli dalgalar halinde düşen yıldırım, dört bir yana şiddetli gürültüler yayıyordu. Sanki dağ silsilesi bir hapishane duvarı gibiydi, tamamen mühürlenmişti.



Burası Güney Çatlak Geçidiydi!



Bu dağlar bütün güney bölgesini ikiye ayırıyordu. Bir parçası tamamen Batı Çölüne aitti. Diğer parçası ise Siyah Topraklara komşuydu. Bu yüzden bu geçitten geçmeden Siyah Topraklara ulaşamazdın.



Bu sıra dağların toprakları baştan başa ikiye bölmesi, doğal yollarla oluşmadığını gösteriyordu. On binlerce yıl önce, Güney Diyarı Gelişimcileri, Batı Çölüne karşı akınlar yaparken bu noktaya kadar katliamla yollarını açmışlardı. Bunun ardından Batı Çölünün bütün kabileleri ve onların güçlü uzmanları yüzlerce yıl harcayarak bu sıra dağları yükseltmişlerdi.



Burada sürekli yıldırım düşmesine neden olan antik bir büyü formasyonu vardı. Aslında yıldırım gibi görünen şey gerçekte kutsal beceriler ve büyülü hazineler tarafından yaratılan sayısız büyü birikimiydi. Burası kıtanın geri kalanını tamamen mühürlemişti; bir kapısı vardı ve bir kez kapatıldığında onu aşmak imkansızdı.



Bu yüzden Güney Diyarının büyük ordusu o zamanlar dışarıda durmuş ve en sonunda ayrılmaya karar vermişti.



Bu geçit, Siyah Toprakların ünlenmesine ve oranın doğuşuna sebep olmuştu. Geçmek için tek bir yol vardı ve o noktada devasa bir şehir inşa edilmişti.



Bu şehrin adı Güney Çatlak Şehriydi.



Siyah Topraklara geçmek isteyen herhangi bir grup ya da kabile bu şehirden geçmek zorundaydı. Bu nedenle, son derece stratejik bir noktaydı ve doğal olarak büyük bir korumaya sahipti.



Şu an orası Batı Çölünün büyük kabilelerinden biri olan Deniz Şeytanı Kabilesi tarafından korunuyordu.



Bu büyük Kabilenin Ruh Bölme Patriği yoktu, ama toplam güç anlamında cesur ve korkusuzlardı. Şimdiye kadar hep güney bölgesinde kaldıkları için çok fazla kayıp yaşamamışlardı. Bu nedenle, şehre sahip olmaları onları daha da güçlendirmişti.



Büyük Deniz Şeytanı Kabilesi şehirde yaşadıkları yıllar boyunca bir kural belirlemişlerdi. Bu kural, geçitten geçmek isteyen herhangi bir kabile, onlara Ruh Taşı ve şeytansılar da dahil kaynaklarının yarısını vermek zorundaydı.



Yalnızca bu şekilde geçmelerine izin veriliyordu.



Deniz Şeytanı Kabilesinden daha zayıf olan ve geçitten geçmemeyi tercih eden kabileler bölgede yükseltiden dolayı deniz suyunun kendilerine ulaşamayacağı umuduyla kamp kuracaklardı.



Geçitten geçmek isteyenler ise Deniz Şeytanı Kabilesinin sömürüsüne sabretmek zorunda kalacaktı.



Büyük Deniz Şeytanı Kabilesine tehdit oluşturabilecek güçlü kabilelerin ise yapabileceği tek şey gönülsüzce ücreti ödemek olacaktı. Biliyorlardı ki karşılarında Deniz Şeytanı Kabilesi vardı ve onların arkasında bölgede kamp kurmuş olan güçlü haydut kabileleri vardı.



Sadece son derece aptal ya da egoist kişiler ücreti ödememeye cüret edebilirdi.



Söylentilere göre Deniz Şeytanı Kabilesinin arkasındaki gölgelerde, Göksel Saltanat Birliğinin üç liderinden biri olan Büyük Göksel Takip Kabilesi vardı.



O gün Karga Mabudu Kabilesinin gemisi havada ilerleyerek bulutlardan ayrıldı ve Güney Çatlak Geçidine girdi. Onlara 150,000 şeytansı eşlik ediyordu. Aşağıda geçidin dibinde kamp kurmuş olan birçok dağınık kabile Karga Mabudu Kabilesinin gelişini şaşkınlıkla izliyorlardı.



Aşağıda on binlerce gelişimci kamp kurmuştu, hepsi de farklı farklı kabilelerdendi. Yukarı baktıklarında hemen konuşma sesleri yükseldi.



Bu Karga Mabudu Kabilesi…



Şu öndeki herif Tuhaf Kan Surat olmalı. Efsanelere göre o vahşi ve acımasızmış. O bir gelişimci bile değil! O bir şeytansının cisimleşimi, Karga Mabudu Kabilesinin Kutsal Antiği!



Üç ay önce Göksel Rüzgar Kabilesi Deniz Şeytanı Kabilesiyle karşılaşınca hazinelerinin yarısını vererek geçmekten başka şansları olmadı. Acaba Karga Mabudu Kabilesi ne yapacak?



Bu sırada, Güney Çatlak Şehrindeki büyük Deniz Şeytanı Kabile üyeleri Karga Mabudu Kabilesine doğru bakarken yüzlerinde küçümseme ve kibir dolu ifadeler vardı. Kabile Kıdemlileri şehir duvarında duruyorlardı, yüzlerindeki küçümseme çok belli oluyordu.



Büyükbaba ve Baş Papaz ortaya bile çıkmamıştı. Onlar, Karga Mabudu Kabilesi için kendilerini göstermeye değer olmadığını düşünmüşlerdi.



Durun!” Karga Mabudu Kabilesi yaklaştığında, Deniz Şeytanı Kabilesinin Kıdemlilerinden biri olan Erken Gelişen Ruh Aşamasındaki bir gelişimci ortaya çıktı. İfadesi kibirliydi, sanki her şey ayaklarının altında gibiydi. 150,000 şeytansı onu şok etmişti ama gururlu duruşunu bozmamıştı.



Onun sesi yankılanınca Karga Mabudu Kabilesinin gemisi durdu. Meng Hao geminin ucunda durmuş, kaşları çatık bir şekilde Güney Çatlak Geçidine bakıyordu.



Eğer geçitten geçmek istiyorsanız...” dedi Kıdemli soğukkanlılıkla. “Bütün kıymetli eşyalarınızı çıkartın. Dikkatli bir kontrolün ardından ücret olarak yarısını alacağız. Bu şekilde geçitten geçebilirsiniz. Aynı şey şeytansılar için de geçerli.” Adamın sesi yankılandığında diğer kabilelerin gelişimcilerini bir sessizlik aldı. Parlak gözlerle Karga Mabudu Kabilesine baktılar.



Tabii ki Karga Mabudu Kabilesine bulaşmak istemiyorlardı. Fakat eğer Karga Mabudu Kabilesinin şeytansı sürüsü yarı yarıya düşerse, güçleri azalacak ve belki de rakipleri onlara saldırı yapma cesareti bulabilecekti.



Bu şekilde düşünenler azınlıkta değildi. Geçidin diğer tarafında, her biri 10,000 kişiye sahip olan ve on binlerce şeytansıyı kapsayan sürüleri bulunan üç kabilenin ortaya çıkmasıyla siyah bir bulut oluştu. Güney Çatlak Şehrinin yanında havada süzülen bu üç kabilenin öldürme arzuları çok belliydi. Habis yağmacılar gibi görünüyorlardı, bir kabilenin geçitten geçmesini bekliyorlardı. Bakışları Karga Mabudu Kabilesine kilitlenince gözlerindeki açgözlülük daha da şiddetlendi.



Meng Hao onları görünce kaşları daha da çatıldı. Gözlerindeki soğukluk daha da keskinleşti. Karga Mabudu Kabile üyeleri ise öldürme arzusuyla dolu bir halde sessizce bekliyorlardı.



Geçidin diğer tarafındaki üç haydut kabilesinin Büyükbabaları birbirlerine baktılar ve ardından Meng Hao’ya soğuk ve alaycı bir şekilde gülümsediler.



Aylar sonra nihayet büyük bir balık geldi…



“Bu doğru. Üç ay önce, bazı kabileler Göksel Rüzgar Kabilesini soymaya çalıştı. En sonunda onların gitmesine izin verseler de yine de iyi ganimet koparttılar.”



Ne kadar zenginlerse o kadar güçlü olurlar. Şeytan Ruhuna sahip olmasalar da bu Siyah Topraklara girme şansı bulamayacakları anlamına gelmez… Ayrıca, zaten Karga Mabudu Kabilesi gerçekten de bir Şeytan Ruhuna sahip.” Kabilelerin Kıdemlilerinin ve Papazlarının nefesleri hızlanmıştı ve gözleri kana susamışlıkla parlıyordu.



Karga Mabudu Kabilesinin Güney Çatlak Geçidinin kurallarına karşı gelemeyeceğinden eminlerdi. Ne de olsa söylentilere göre Göksel Saltanat Birliğinin kendisi onları destekliyordu.



Karga Mabudu Kabilesi bir Şeytan Ruhuna sahip. Kesinlikle geçitten geçecekler ve bu eninde sonunda gerçekleşecek. Ne de olsa arkalarında daha fazla haydut kabilesi toplanıyor.



Onlar geçitten çıktıklarında kaynaklarının ve şeytansılarının yarısını kaybetmiş olacaklar. Üç haydut kabilesi karşısında verecekleri savaş çok vahşi olacak. Fakat, bu tarafta da etraflarında daha fazla haydut kabilesi var, yani sonuç aynı olacak. Acaba ne yapacaklar?



Geçidin içindeki diğer tarafa geçmekten başka şansı olmayan kabileler diğer taraftaki siyah bulutu ve öldürme arzusuyla dolu üç kabileyi görünce tereddüt içine giriyorlardı. Bu onların yüzlerinin titreşmesine ve zihinlerinin uğultularla dolmasına neden oluyordu.



Meng Hao da dahil bütün Karga Mabudu Kabilesi sessizdi. Yukarıda, Güney Çatlak Şehrinin duvarlarındaki Deniz Şeytanı Kabilesi üyeleri bir yanda kahkahalarla muhabbet ederken bir yanda da geçitte yaşanan olayları aşağılayıcı bir şekilde izliyorlardı.



Tek başına olan Deniz Şeytanı Kabile Kıdemlisi sabırsızlanmaya başlamıştı. Soğuk bir sesle konuştu: “Siz Karga Mabudu Kabilesi değil misiniz? Eğer geçitten geçmeyecekseniz, defolup gidin buradan!



Meng Hao yavaşça kafasını kaldırdı. Konuşmaya başladığında sesi gök gürültüsü gibi olsa da sakindi. Yankılanan ses muazzam dalgalar yaratıyordu. “Çeneni kapayacak mısın?












Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44344 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr