Bölüm 505

avatar
6439 18

I Shall Seal The Heavens - Bölüm 505


Bölüm 505: Saldırmaya Cesaretin Var Mı!?



Bu sözler kulaklarında yankılandığı anda Karga Mabudu Kabilesinin on binlerce üyesinin kafaları bir anda kalktı. Gözleri öldürme arzusuyla doluydu. Meng Hao buz gibi bir bakış eşliğinde elini uzattı. Aniden elinde uzun, siyah bir mızrak belirdi.



Bu mızrak Şeytani Silah Yalnız Lahitin verdiği İblis Kurgusundan arıtılmış olan ve gücünün yüzde onuyla dolu olan İblis Mızrağıydı!



Mızrak ortaya çıktığı anda bölgedeki bulutlar kaynamaya başladı ve şok edici bir öldürme arzusu ortaya çıktı.



Karga Mabudu üyelerinin tepkisi ve Meng Hao’nun İblis Mızrağının ortaya çıkışı geçidin diğer tarafındaki üç büyük kabilenin aniden dikkatini çekti. Meng Hao’ya bakarken yüzlerinde gülümsemeler belirdi. İçten içe Karga Mabudu Kabilesinin Deniz Şeytanı Kabilesiyle dövüşmesini umut etseler de bunun imkansız olduğunu hissediyorlardı. Karga Mabudu Kabilesi ancak kafayı sıyırmışsa saldırmaya cüret edebilirdi.



Onların gülümsemeleri geçidin içindeki on binlerce gelişimcinin dikkatini çekti. O sırada, on binlerce gelişimci bir anda endişeyle meseleyi tartışmaya başladılar.



Geçidin diğer tarafındaki o kabilelerin Siyah Topraklara girme şansları yok. Dışarıda dolanarak yağmalıyor ve öldürüyorlar. Onların ana amacı geçitten geçen kabileleri soymak…



Birçok kabile bu şekilde yok oldu. Görünüşe göre insanlar gerçekten de konuşulan söylentiye inanıyorlar. Kim bilir ilk kim başladı…



Biz de söylentiye inanıyoruz. İddialara göre Kıyametin son anlarında, topraklar artık sular altında kalmanın eşiğine gelince, nihai savaşta hangi kabile hayatta kalırsa Siyah Topraklara girme şansı elde edecek! Siyah Topraklardaki üç lider o kabilenin gücünü onayladığı takdirde içeriye bir yan kabile olarak alınacaklar!



Bu söylenti yıllardır ortalıkta dolanıyordu ve yerel kabilelerin kalbine derince kazınmıştı. Burada bulunan, Şeytan Ruhuna sahip olmayan birçok kabile bu söylentiye inanıyordu.



Tartışmalar devam ederken Meng Hao elinde İblis Mızrağıyla birlikte geminin ucunda ayakta duruyordu. Aniden siyah bir sis çalkalandı ve etrafını sardı. Sisin içinde her biri vahşi ve barbar görünen sayısız surat ortaya çıktı. Gece kuşu çığlığına benzeyen kulak tırmalayıcı kahkahalar duyuluyordu. Sanki iki kemik birbirine sürtüyormuş gibi bir sesti, soğuk ve tüyler ürperticiydi.



Meng Hao’nun arkasındaki kabile üyeleri ayağa kalkmaya başladılar. Vücutlarından öldürme arzusu taştı ve kan çanağına dönmüş gözleri alevlendi. Öldürme istekleri çok şiddetliydi, ama kalpleri fazlasıyla sakindi.



O anda üyelerin her biri yüzlerce savaş görmüş kahraman veteranlara benziyorlardı!



Ne yaptığını sanıyorsun?” dedi Güney Çatlak Şehrinin ortasında duran Deniz Şeytanı Kıdemlisi. Soğuk, aşağılayıcı bir gülme sesi çıkarttı.



Güney Çatlak Geçidinin Deniz Şeytanı Kabilesine mi saldırmak istiyorsun?” dedi kibirli bir tonla. “Cesaretli gibi görünüyorsun, ama eğer tek bir saldırı yaparsan ya da Deniz Şeytanı üyelerinden tek bir damla kan akarsa senin tüm kabilen üç gün içinde tamamen yok edilir!” Adam Karga Mabudu Kabilesinin saldırmaya cesaret edemeyeceğine ikna olmuştu. Tüm bunlar sadece geçiş ücretini düşürme numaralarıydı.



Daha önce böyle birçok kabile görmüştü. Şimdiye kadar tek bir kabile bile hamle yapmaya cüret edememişti. Hepsi de en sonunda itaatkar bir şekilde başını eğmişti.



Böyle düşünen sadece o değildi. yukarıdaki duvarda duran kabile üyeleri de soğuk kahkahalar atıyordu ve yüzlerindeki küçümseyici ve alaycı bakışlar belli oluyordu.



Aynı sırada geçidin içindeki on binlerce gelişimci Karga Mabudu Kabilesine ve Meng Hao’ya bakarken nefeslerini tutmuşlardı.



Karga Mabudu Kabilesi gerçekten de saldırmaya cesaret edecek mi? Buna inanmıyorum!



Kıyamet başladığından ve Deniz Şeytanı Kabilesi Güney Çatlak Geçidini ele geçirdiğinden beri hiçbir kabile saldırmaya ve geçide hücum etmeye cüret edemedi… Karga Mabudu Kabilesi bence boş savaş tehdidi savuruyor.



Tartışma sesleri yankılanırken yukarıdaki hava bundan daha gergin olamazdı. Aniden Meng Hao’nun gözlerinde bir soğukluk ortaya çıktı.



Kibri zirve noktasında olan Deniz Şeytanı Kıdemlisi aniden konuştu: “Neden hala saldırmadınız? Sizi bekliyorum kuzeyin çöp kabilesi. Vahşi davranışlar sergiliyorsunuz, ama gerçekten de saldırabilecek misiniz diye bekliyorum!



Aslında şimdi saldırmayacağız deseniz de işe yaramayacak. Dizlerinizin üstüne çöküp yalvarsanız bile geçitten geçmek için kaynaklarınızın yarısını vermeyi unutun. Ücretiniz bütün kaynaklar ve bütün şeytansılar olacak…



Tam o esnada Meng Hao aniden İblis Mızrağını attı. Simsiyah mızrak havada yıldırım gibi ilerledi. Hava gümbürtüyle doldu.



Tiz bir feryat koptu ve sanki hava paramparça olmuş gibi bir ses duyuldu. Aşağıdaki gelişimci siyah bir ışık ışınının havada şok edici bir aura yayarak doğrudan Güney Çatlak Geçidine ilerlediğini gördü.



İçinde habisçe gülen suratlar bulunan siyah sis İblis Mızrağını sardı. Kahkaha sesleri yankılanarak bütün kalplerin titremesine neden oldu. Göz açıp kapayıncaya kadar, İblis Mızrağı Meng Hao ile Deniz Şeytanı Kabile Kıdemlisinin arasındaki mesafeyi kat etti. Mızrak tam önünde belirince Kıdemlinin yüzü şaşkınlıkla doldu.



Vahşi bir rüzgar yüzüne çarparken ve bir keskinlik göğsüne acıyla saplanırken kalbi titredi. Elbisesi uçuştu, saçları darmadağın oldu ve sanki boğuluyormuş gibi hissetti. Hiç düşünmeden geri çekildi. En vahşi rüyalarında bile Karga Mabudunun cidden saldırmaya cüret edebileceğini hayal edemezdi!



Zihninin dolduran hayret dalgalarıyla birlikte sayısız soru ona saldırıyı atlatmak için zaman bırakmamıştı. Bu noktada istese de onu atlatamayacaktı.



Gerçekten de saldırdılar mı?



Yaptılar! Saldırdılar!



Deniz Şeytanı Kabile Kıdemlisinin gözleri kocaman açıldı ve göz bebekleri büzüldü. Görüşü aniden siyah bir sisle doldu. Bütün izleyicilerin gözleri önünde uzun, siyah mızrak doğrudan adamın göğsüne saplandı ve elbisesini delerek etine girdi. Kalbine doğru saplanan mızrak onu havada çığlıklar eşliğinde sürükledi.



Yaşlı adamın ağzından kanlar sızıyordu. Kafasını eğerek göğsünde titreşirken vücudunu havada sürükleyen İblis Mızrağına inanamaz gözlerle baktı.



Bu nasıl mümkün olabilir…” Hala olanlarla inanamıyordu.



Aynı sırada mızraktan muazzam miktarda sis dışarı aktı. Sanki Kıdemlinin kulaklarına, ağzına, burnuna ve gözlerine sayısız siyah yılan giriyor gibiydi. Hatta cildindeki gözeneklerden bile giriyordu. Sis adamın içine girdikten sonra sayısız kana susamış surat saldırıya geçti. Çiğneme sesleri yankılandı ve buna yaşlı adamın kan donduran çığlıkları eşlik etti.



Bu çığlıklar tarif dilemez bir acıyla doluydu. Erken Gelişen Ruh Aşama Gelişimcinin attığı çığlıklara bakınca karşı karşıya kaldığı vahşeti hayal etmek güç değildi.



BAM!



İblis Mızrağı Güney Çatlak Şehrinin duvarına sertçe çarptı. Çatlama sesleri duyuldu ve Deniz Şeytanı Kabile Kıdemlisi doğrudan yüzeyine gömülürken duvarda yarıklar açıldı.



Fakat oraya bakınca görünen tek şey siyah bir sisti. Korkunç çığlıklar ise artık dinmişti.



Ortama ölümcül bir sessizlik çöktü. Meng Hao her zamanki ifadesiyle elini kaldırdı ve bir yakalama hareketi yaptı. Aniden vızıltılı bir sesle birlikte mızrak dağıldı. Siyah sisin sayısız vahşi suratları saçıldılar ve ardından sanki başarılı geçen görevlerini rapor etmek istermiş gibi bir hevesle Meng Hao’ya doğru geri fırladılar.



Aynı sırada, sisin içinde herhangi bir vücudun olmadığı ortaya çıktı! Sadece bir iskelet vardı!



İskeletin kemikleri ısırık izleriyle kaplıydı, sanki birileri onu çiğnemiş gibiydi. Hatta bazı kemikler kırılmıştı. Artık onu yerinde tutan mızrak kaybolunca iskelet de parçalandı ve yere düştü. Sadece bir kaç parçası şehir duvarına saplanıp kalmıştı. Görüntü son derece hayret vericiydi.



Deniz Şeytanı üyeleri anında sarsıldılar. aşağıdaki geçitte bulunan on binlerce gelişimcinin gözleri şaşkınlıkla doluydu ve ağızları açıktı.



Geçidin diğer tarafındaki üç haydut kabilesinde de benzer tepkiler vardı. Manzara tamamen şok ediciydi ve inanamaz gözlerle izlemişlerdi.



Hiç kimse Karga Mabudu Kabilesinin gerçekten de bir hamle yapmaya cesaret edeceğini düşünmemişti ve Meng Hao, bir Kıdemliyi öldürecek kadar cesurdu.



Bu olaya şahitlik eden herkes kafaları patlayacakmış gibi hissettiler. Herkes aynı şeyi düşünüyordu.



Karga Mabudu Kabilesi… Akla hayale sığmayan bir şey yaptı!!



Geçidin içindeki on binlerce gelişimci sanki oldukları yerde donup kalmışlardı. Herkes Meng Hao ve Karga Mabudu Kabilesine bakarken yalnızca nefeslenme sesleri duyuluyordu. Şu an onlara sanki ilk defa görmüş gibi bakıyorlardı. Şok edici bir görüntüye sahiplerdi. Meng Hao’nun kararlılığı, korku verici İblis Mızrağı, şok edici saldırı, tüm bunlar bir yıldırıma dönüşerek insanların zihinlerinde çakmıştı. Biraz önceki sahne hayatları boyunca unutamayacakları bir anı olacaktı.



Biraz önce Karga Mabudu Kabilesine açgözlülükle bakan ve hatta onlara gülen geçidin diğer tarafındaki üç haydut kabilesi şimdi oldukları yerde donakalmışlardı. Sıradan kabile üyeleri, Papazlar ve hatta Büyükbabalar nefes nefese kalmıştı ve yüzleri hayretle dolmuştu.



Karga Mabudu Kabilesinin gerçekten de hamle yapacağını nereden bilebilirlerdi! Dahası, sadece basit bir saldırı yapmamışlardı. Deniz Şeytanı Kabilesinden birini öldürmüşlerdi!



Böyle bir kararlılık, böyle bir öldürme arzusu, böylesine bir yok etme isteği, üç haydut kabilesi üyelerinin kalplerini çılgınlıkla doldurmuştu. Biraz önce rakiplerini yenme becerisine dair hissettikleri özgüven şimdi adeta yerle bir olmuştu. Aniden kalpleri korkuyla dolup taşmıştı.



Herkesin içinde en çok afallayanlar Deniz Şeytanı Kabilesiydi. Bu olanları gören her bir kabile üyesi tepki bile verememişti. En başından beri bu olanlara inanmayı reddetmişlerdi. Gerçekten de Deniz Şeytanı Kabilesine herhangi birinin saldırabileceğine inanmıyorlardı…



Uzun süren ölümcül bir sessizliğin ardından bir anda Güney Çatlak Şehrinin içinden öfkeli bağırışlar yükseldi. Bir düzineden biraz fazla sayıda figürle birlikte on binlerce şeytansı ve yirmi bin kabile üyesi ileri doğru hücuma geçti!



Onların arasında kızıl saçlı yaşlı bir adam vardı ve bu kişi Kabilenin Büyükbabasıydı. Yüzü hem şaşkınlık hem de öfkeyle doluydu. Belli ki tepesinin tası atmıştı.



Adam daha bir şey söyleyemeden önce Meng Hao’nun siyah sisi ona geri döndü ve bir kez daha İblis Mızrağına dönüştü. Meng Hao ileriyi işaret ederek bağırdı: “Dövüş!



Başka kelimeye gerek yoktu. Tek bir kelime… Aniden on binden fazla Karga Mabudu Kabile üyesinin gözleri kızardı ve bağırmaya başladılar.



Öldürün!” Şok edici bağırışlar yükselirken Karga Mabudu Kabilesi ileri fırladı. Sanki yüzlerce savaştan sağ çıkmayı başarmış bir grup canavar gibilerdi. Onların hücumuyla birlikte şiddetli bir öldürme arzusu gökyüzünün bile kararmasına neden oldu. Yukarıda toplanan bulutlar, sanki sarı kaynakların derinliklerinden taşıp Güney Çatlak Şehrine doğru saldırıya geçmiş gibi göründüler!



Daha da şok edici olan ise o anda ortaya çıkan 150,000 öfkeli ve kana susamış şeytansı idi. Gökyüzünü tamamen kaplayarak Güney Çatlak Geçidine doğru atıldılar!












Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43988 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr