Çeviri: Godctia Düzenleme: LordVioleGrace

"Tamam oyalanmayı bırak. Buraya erkeğine gel! Seni vuracaklar! Çin’de ve İmparatorluğun ortasındayız, burada savaşmalarının bir faydası yok!" diye hatırlattı Feng Xiaoxiao.

"Oh... şimdi gideceğim o zaman, Üçüncü Kız Kardeş! Bir daha ki sefere bir şeyler içelim." Ning Xi camdan dışarı tırmandı

Feng Xiaoxiao endişelenmişti. "İyi olacak mısın? Neden merdivenleri kullanmıyorsun?"

"Orası problemli... beni hakir görmeyi bırak tamam mı? Üçüncü kat alt tarafı!" Ardından Ning Xi su borusuna doğru tırmandı.

Feng Xiaoxiao sessiz kaldı.

Gerçek bir küçük tavşan oldun şimdi! Nasıl endişelenmeyeyim!?

Ancak aslında kadın olarak Feng Xiaoxiao biraz kıskanmıştı!

Ne de olsa, alanda Ning Xi’den daha deneyimliydi ve bir sürü travmatik şey atlatmıştı. Yine de Ning Xiye oranla daha az güvenilirdi.

Oh... böyle şeylere asla aşık olamıyor!

Diğer taraftan Ning Xi Üçüncü Kız Kardeşi dinlemesi gerektiğini fark etti. Borunun yarısındayken Ning Xinin bacakları titriyordu ve birden yere düştü.

Aniden herkesin dikkati o yöne doğru döndü.

Acemice ayağa kalkan küçük tatlı kızı gördüler kendi kendine mırıldanırken.

"Bu tavşan nereden geldi?" diye sordu Yun Shen’in tarafından birisi.

"Büyük haber! Patronun evinde bir kadın var!"

"Taze sübyan bir kız!"

"Aman tanrım! Patronun böyle bir fetişi mi vardı!?"

Yun Shen’e bakıp kafalarında bir şey kuruyordu insanlar taa ki soğuk bir ses onları bölene kadar. "Bu Tang Xi."

İnsanlar 16'nın lafını duyunca susmuşlardı.

Şaka mı bu!?

Lu Tingxiao’nun ifadesi Ning Xi’yi görünce değişti. Kalabalığa rağmen tek gördüğü şey karısıydı.

Yun Shen’in keskin gözleri kırık camın orada duran Feng Xiaoxiao’ya kaydı ve ardından Ning Xi’ye bakıp soğuk bir sesle "Buraya gel." dedi.

Ning Xinin ağzı titredi iğrentiden. Üstündeki yaprakları ve tozu temizlemeye çalıştı. Bir şey demezken, onun tarafına gitmesi için deli olması gerekiyor ifadesi vardı suratında.

Ah! Şeytan!!!

Ning Xi sevinçle Lu Tingxiao’nun tarafına baktı.

İki adama karşı tavırlarındaki değişiklik çok barizdi.

Üçü birlikte bir üçgen oluşturmuşlardı; Lu Tingxiao ve Yun Shen’in arasında on adım vardı ve Ning Xi ikisinin tam ortasındaydı.

Ning Xi Lu Tingxiao’nun olduğu tarafa bir adım atınca, korkunç şeytansı bir ses yükseldi. "Sana son bir şans veriyorum. Hareket etmeden önce iyi düşün!"

Gideceği yöne karar vermek!

O korkunç ses Ning Xiyi yarı yolda duraklatmıştı. Hareketsiz kaldı ve Lu Tingxiao’nun taş gibi suratına ve Yun Shen’in karanlık suratına baktı.

Ne yapması gerekiyordu?

Hangi tarafı seçeceği bir problem değildi onun için. Bir seçim bile değildi bu! Tek endişesi eğer Lu Tingxiao’ya doğru yürürse Yun Shen’in ne yapacağıydı?