Çeviri: Deantrbl Düzenleme: LordVioleGrace

Sonraki sabah.

O gün hiç iş yoktu, bu yüzden Ning Xi sabah yürüyüşüne çıktı ve  kendisi için kahvaltı satın aldı.

Evine yürürken huzursuzdu.

Birisi onu takip ediyormuş gibi görünüyordu…

Ning Xi çıldırmamıştı. Bunun yerine, sakin bir şekilde daha sert yollardan gitti, böylece tacizciyi sallayıp saklanabilirdi.

Yakında, geçidin önünde büyük bir gölge belirdi. Ning Xi kendini ileriye doğru atarak sırtına çıkıp adamın kollarını  ölüm kavramasında kilitlemek için zamanında kendini çekti, "Sen kimsin?"

Adam döndü ve "Yine mi?" dedi nefes nefese.

Dün gece gelen adam Xiong Zhi idi.

Onu yalnız bıraktığını düşünüyordu. Kim sadece sözde koruma yöntemini değiştirdiğini tahmin ederdi…

Ning Xi derin bir nefes çekti, "Yakında çekim yapmaya başlamayız demedim mi? En azından bir veya iki ay sonra! Rahatlayabilirsiniz!"

"Bayan, patronumun emirlerini yerine getiriyorum." diyen Xiong Zhi konuyla ilgili bir cevap verdi.

Ning Xi çaresizce dizlerini ovuşturdu. Lu Tingxiao onun altında güvenilir bir adamdı.

Ning Xi onu nasıl ikna edeceğini düşünürken, Xiong Zhi aniden telefonuna baktı. Onun ifadesi belirsizliklerinden biriydi ve “Patron neden oraya gitmemi istedi?” diye mırıldandı.

"Patron? Hangi patron? Lu Tingxiao mu demek istiyorsun?" Ning Xi, Lu Tingxiao'nun dün geceden beri cevabını bekliyordu ve endişeli hissediyordu. Şimdi Lu Tingxiao hakkında bazı haberler vardı, kendini tutamadı ve sordu.

Mesajda şöyle yazıyordu: "Patronun kendisi: Herkes nerede olursanız olun hemen bu noktada toplanın: Cephane, Philadelphia, Amerika. Koordinatlar XXX…”

Mesaj, muhtemelen Lu Tingxiao'nun adamlarından biri olan Kardeş Hao adında bir kişi tarafından gönderilmişti.

Ning Xi mesajı gördükten sonra dondu…

Philadelphia, Amerika!

Hassiktir! Lu Tingxiao aslında Philadelphia'ya gitmişti!

Philadelphia, YS'nin uğrak yeri olan bir yerde değil miydi?

Ve mesajda bir cephanelikten bahsetmişti! Lu Tingxiao neden adamlarını Cephane'ye çağırır ki?

Bu adamla ilgili olabilir mi?

Doğru ise, büyük bir sorun olurdu…

Xiong Zhi telefonunu uzağa koydu ve acele bir sesle Ning Xi'ye "Bayan, şimdi Philadelphia'ya gitmem gerek. Çekime başlamadan önce lütfen dönüşümü bekle."

Ning Xi gittikçe daha fazla endişeleniyordu ve sesini yükseltiyordu, "Zaten yakın zamanda gerçekleşmeyeceğini söylemiştim! Lu Tingxiao'ya ne oldu? İş için gitmedi mi? Neden Şimdi bir cephanelikten bahsediyor? "

Xiong Zhi, Ning Xi'nin mesajın içeriğini gördüğünü fark ettiği için sorunlu bir ifadeye sahipti. "Bayan, şimdi size söyleyemem, artık açıklamak için zamanım yok, lütfen beni affedin."

Daha sonra olabildiğince hızlı kaçtı.

O bir ayı kadar sağlam iken, aslında çok çabuk süzüldü…

Ning Xi endişeleniyordu. Lanet olsun, Lu Tingxiao'ya ne olabilirdi?

Aklıma bir düşünce geldi. Endişelenmek ve beklemek yerine, neden onu takip etmiyorsun?

Hiçbir şey olmamış olması en iyisi olurdu, sessizce geri gelirdi. Ancak, bir şey gerçekten olduysa…

Sonunda, Ning Xi Xiong Zhi'nin sola baktığı yöne baktı ve bir karar verdi. Pasaportunu almak için hızlıca yukarı çıktı ve daha fazla gecikmeden havalimanına koştu…

Havaalanına vardıktan sonra, Ning Xi Xiong Zhi'nin Philadelphia'ya gideceği en muhtemel uçuşu araştırdı. Beklendiği gibi, Philadelphia'ya bir sonraki uçuşu rezerve etmişti, o yüzden bir bilet aldı ve onu fark etmeden takip etti.

Uçaktan indiğinde soğuk hava onları karşıladı.

Philadelphia’nın hava durumu o gün pek güzel değildi. Çiseliyordu, ve Ning Xi, gökyüzündeki tehlikeyi yavaşça hareket eden uğursuz bulutlarla havada hissedebiliyordu.

Uçaktan çıktıktan sonra, Ning Xi varlığını sakladı. Muhtemelen Xiong Zhi'nin onu takip eden Ning Xi'yi fark etmemesi acelesi olduğu içindi...