Bölüm 213: Huang Weian'ın Komplosu

avatar
3229 4

God and Devil World - Bölüm 213: Huang Weian'ın Komplosu


Çeviren: Arthas

“Bayım, lütfen biraz yememize izin verin! Bir aydan fazladır düzgün bir şey yemedim. Yemek yiyebileceğimiz sürece vücudum sizindir!”

Bitkin görünüşlü bir kadın, saçlarını daha düzgün görünebilmek için toplamıştı, gözlerini Yue’ya dikip yemek istedi.

Sade bir görünüşü olan gruptaki en genç kişi olan kız Yue’ya bakıp “Bana sadece iki dilim verin! 2 dilim ve vücudum tüm gece emrinize amadedir!”diye yalvardı.

“Bir dilim lütfen!”

“…….”

“…….”

Beşli durmaksızın Yue’ya yalvarmaya başladı. Gu Manzi, Yue’nun yanında bir yer kazanarak hepsine umut vermişti. O kadar açlardaki asaletleri veya yüzlerinin kalıp kalmamasını umursayamıyorlardı.

Açlık insanları delirtebilirdi. Kıtlık dönemleri boyunca insanların birbirini yediği olaylar nadir değildi. Kıtlık olaylarında bir babanın kendi çocuğunu yemesi normal karşılanabilirdi. Sadece bu bile açlığın ne kadar korkunç olduğunu gösteriyordu. Bu beş kadın açlıktan delirmek üzereydi, gururları çok da önemli değildi.

Gu Manzi gibi bir prenses olarak büyüyen biri bile gururunu ayaklar altına alıp yiyecek için Yue’nun yanına hizmetçi olarak girmişti. Doğal olarak bu kadınların hiç tereddüdü yoktu.

Beş kadının yiyecek için kendilerini satmaya hazır olduğunu gören Zhuo Yatong’un yüreği ağzına gelirken istemsizce Yue’nun büyük elini sıktı. O da açlığın dehşetini biliyordu. Eğer Yue olmasaydı çoktan ölmüş olurdu. Kıyamet sonrası dünyanın acımasızlığını tattıktan sonra Yue’yu takip etme fikri daha da pekişmişti. Ayrıca Yue tarafından kurtarıldığını düşündükçe ne kadar şanslı olduğunu düşünüyordu.

(Arthas Notu: Ji Qing Wu bir bu kadın iki gözümde.)

Yue beş kadına bir göz  attıktan sonra Gu Manzi’yi işaret ederek “Eğer durumunuz ondan iyiyse kalmanıza izin veririm. Değilse şimdiden gidin beni uğraştırmayın.”dedi.

Yue’nun sözleri bitince 2 metreden uzun olan White Bones ayağa kalkıp siyah altın rengindeki baltasını ortaya çıkartarak kadınlara bir bakış attı.

Kamuflaj yeteneği etkisi altında insanlar White Bones’u 2 metreden uzun yapılı bir adam olarak görüyorlardı. Ayrıca uzun siyah altın rengindeki metalik baltası bakan kişilerin rahatsız hissetmesine yol açan bir aura yayıyordu.

Ağzındaki yemeği çiğneyen Gu Manzi’ye bakan beşli bir umutsuzluk dalgasının onlara vurduğunu hissetti. Oldukça tatlı kişiler olmalarına rağmen Gu Manzi ile karşılaştırılamazlardı.

Dördü, White Bones ve baltasına bir bakış attıktan sonra daha önce oturdukları yere dönmeye başladı. Z-Çağında normal sosyal kurallar işlemiyordu. İnsanlığın çöküşte olduğu bu zamanlarda birini kızdırmak canlarına mâl olabilirdi. Yue gibi güçlü insanları sinirlendirmek mantıklı bir hareket değildi.

Kalan kadın açık tenli, uzun biriydi. Diğerleri gibi yuvarlak ve tatlı bir yüzü vardı. Kendini tanıtmaya başladı.

“Ben Gu Manzi’nin üniversiteden arkadaşıyım. Aynı bölümden mezun olduk. Dans edebilir, şarkı söyleyebilir, yemek yapabilir hatta kıyafet yıkayabilirim. Bayım lütfen beni yanınızda tutun! Değerim Gu Manzi’den aşağı olmamalı! Yemek yiyebildiğim sürece istediğinizi her şeyi yapabilirim.”

Gu Manzi kafasını kaldırıp yorumunu yapmadan önce Wang Ni’ye soğuk bir bakış attı.

“Wang Ni! Üniversitede bekaretini kaybettin. Bu da yetmezmiş gibi üstüne dört erkek arkadaş daha değiştirdin! Nasıl kendini benimle kıyaslarsın!”

Z-Çağının acımasızlığını herkes gibi tadan Gu Manzi eskisi kadar saf değildi. Yue’nun sadece bir arabası vardı ve belirli miktarda erzağı vardı. Grup ne kadar az kişiden oluşursa o kadar uzun dayanır, o kadar fazla yerlerdi. Eğer kalabalık olurlarsa Yue’yu başkaları ile paylaşmak zorunda kalırlardı.

“Gu Manzi! Neden?!”

Wang Ni’nin tüm geçmişi açığa çıkmıştı. Yüzü beyazlarken Yue’ya açıklamaya başladı.

“Hepsi geçmişte kaldı! Uzun süredir kimse bana dokunmadı. Ayrıca yemek yapabilir, çamaşır yıkayabilir ve ev işlerinin altından kalkabilirim!”

Yue soğukça Wang Ni’ye bakıp “Git.”dedi.

Wang Ni nefretle Gu Manzi’ye bakıp bağırarak “Gu Manzi! Bugünden itibaren arkadaşım değilsin! Umarım hak ettiğini bulur korkunç ve acınacak bir biçimde ölürsün!”dedi.

(Arthas Notu: Umarım öyle olur.)

Yue elini salladı ve White Bones ileri çıkıp bağıran kadına tokadı bastı. Wang Ni’nin yüzü şişmişti.

Yue soğukça “Gu Manzi benim insanlarımdan biri. Onu azarlayabilecek, tehdit edebilecek veya bir ders verecek tek kişi benim.”dedi.

Wang Ni yüzünü tutarken ağlayarak kamp alanına dönmeye başladı. Kıyamet Gününden sonra erkek arkadaşı onu bir kenara atmış gitmişti. Şimdi de arkadaşım dediği biri onu sırtından bıçaklamıştı.

Gu Manzi, Wang Ni’ye bir bakış attıktan sonra yemeğini yemeye devam etti. Bir arkadaşı ile bağlarını kesmiş olsa da kendisi daha iyi bir hayat yaşayacaktı.

Huan Weian olayları uzaktan izlerken düşüncelere dalmıştı. Wang Jian’ın kulağına bir şeyler fısıldadıktan sonra insanların arasında duygularını uyandırmak için yürümeye başladı.

Huang Weian’ın cesaretlendirmesi ile büyük sayıda insan Yue’nun kamp alanına doğru ilerlemeye başladı.

200 kişilik grup hareket ederken Tai Dağı, Yue’nun kampının üstüne çökmüşcesine bir baskı oluşturuyordu.

Üstlerine gelenleri gören Liu Erhei kayıtsız kalamadı ve gergince ayağa kalktı. Yue’nun verdiği 54 tip tabancayı çıkartıp havaya birkaç el ateş ettikten sonra “Ne yaptığınızı sanıyorsunuz siz!”diye bağırdı.

İlerlemekte olan kalabalık silah sesi ile bir anda durdu. Liu Erhei’nin elindeki silahı görünce gözleri korkuyla dolmuştu.

Normal birer vatandaş oldukları silahlardan korkmaları normaldi. Sadece hayatı sınırlarda yaşayanlar veya kanunun yanlış tarafında olan manyaklar silahlardan korkmazlardı.

Kararsızlıkla dolu tüm bakışlar Huang Weian’a döndü. Her şeyi başlatan oydu.

Birçok kişinin bakışlar altında cesaretlenen Huang Weian öne çıkıp kendine güvenen bir sesle “Yue Zhong, konvoyumuza katılarak ailemizden biri sayıldın. Umarız ki yolculuk boyunca erzağının bir kısmını ailenle paylaşırsın.”dedi.

Sözlerini bitirdikten sonra aç gözlerle Yue’nun etrafında oturan Gu Manzi ve Zhuo Yatong’u iyice süzdü. Yanında oldukça güzel birkaç kadın tutmasına rağmen Zhuo Yatong’a kıyasla hiçbir şeydiler.

Huang Weian bakışlarını Yue’ya odaklarken içinden “Yiyecek üzerindeki hakimiyetimi kaybetmediğim sürece elimden kaçamazlar.”diyordu.

Yue, Huang Weian ve diğerlerine bir bakış attıktan sonra soğukça gülerek “Burada erzak var.”dedi ve çantasından süt, pirinç, kek, şeker, noodle ve diğer şeyleri çıkarttı.

Yue’nun çantasından çıkan büyük miktardaki erzağı görünce insanlar kıskançlıktan farklo renklere büründüler. Z-Çağında erzak her şeyden değerliydi.

Gu Manzi, Yue’nun çıkardığı erzaklara bakarken içinden doğru bir karar  verdiği için seviniyordu.

Yue bir kez daha soğuk bir kahkaha attı ve “Evet evet. Oldukça fazla erzağım var. Ama… Bunu neden size vereyim ki?”dedi.

“Bunları kendi alın terim, kanımla yüzlerce zombiyi öldürerek aldım. Ben hayatta kalabilmek için aslanın inine girerken siz neredeydiniz? Bana ne katkınız oldu? Ben cevap vereyim, hiçbir şey yapmadınız. Ama şimdi geldiniz pay istiyorsunuz. Gerçekten utanmazca.”

Yue’nun azarından sonra insanların çoğu başını öne eğmişti. Fakat hâlâ erzaklara kaçamak bakışlar atıyordu.

Huang Weian gözleri parıldayarak erzaklara bakarken doğrucu bir sesle “Yue Zhong, şuan ulusal bir krizdeyiz. Herkes birlikte çalışmalı ve birlikte atlatmalıyız. Kendi kişisel çıkarlarını diğerlerinden üstün tutamazsın. Şuanki davranışların tek kelimeyle tanımlanabilir. BENCİLLİK. Ama sana uyacağım. Bu yiyecekleri senden ödünç aldığımı düşün. Hükümetimiz bu krizi atlattığında sana on katıyla geri ödeyeceğim. Şimdilik bizimle paylaşmaya ne dersin?”dedi.

“Aynen! Erzakları hepimize dağıt!”

“Herkes paylaşmalı!”

“Erzakları Sekreter Huang’a teslim et!”

“….”

“….”

Huang Weian’ın manipülesi altında iki kadar kişi Yue’ya erzakları teslim etmesi için bağırmaya başladı. Eğer silahlardan korkmuyor olsalardı çoktan saldırıp her şeye el koymuşlardı.

Huang Weian insanların bozuk piskolojilerini kullanarak duyguları ile oynuyordu. Arkasındaki öfkeli bağıraşları duyan Huaang Weian’ın yüzündeki ifade gülümsemeye dönüşürken birlikte olacağı kadınları düşünerek zevke gelmeye başlamıştı bile. Erzakların kontrolünü elinde tuttuğu sürece istediği kadınla istediği kadar beraber olabilirdi. Aksi hâlde kadın açlıktan ölürdü.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44344 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr