Bölüm 1324: Yardım

avatar
3427 31

Desolate Era - Bölüm 1324: Yardım



Bölüm 1324: Yardım

 

“Kaosdiyarı'nın gücü fazlasıyla heybetlidir. Bu Kaosdiyarı'nda doğumuz için has özler bizi reddetmiyor ama yine de onların gücüne dayanamıyoruz.” Titanos iç geçirdi. “Bu meseleyi güç kullanarak halletmek, Kaosdiyarı'nın ağırlığını omuzlarımıza almaya benziyor. Yani resmen intihar etmekten farksız! Entropos ve Erk çok güçlüydü ama ikisi de bu gücün ağırlığına dayanamadı. Ölmeden önce bizlere bir mesaj gönderdiler; sakın denemeyin, aradaki güç farkı tahmin edemeyeceğiniz kadar fazla…”

 

Diğer dört Tiran sessizdi, Ning ise başını ağır ağır sallıyordu. Bu durum fazla yiyecek tüketerek can vermeye çok benziyordu. Bazen, abartılı miktarlarda besin almak sizi öldürebilirdi! Kaosdiyarı'ndaki en güçlü figürler olan Tiranlar bile bu gücün ufacık bir kısmına direnemiyordu. Mavi Çiçek Malikanesi'ndeki malikane ruhu, Tiran Erk'in bir nevi intihar ettiğini söylediğinde bunu kastetmiş olmalıydı.

 

“Ama başka çaremiz yok.” diye ekledi Titanos. “Kaosdiyarı'nın güvenliğini sağlamak için elimizdeki tek seçenek bu. Başka bir seçeneğimiz bulunmuyor. Bu nedenle Gökana da yakında aynı şeyi deneyecek.”

 

“Özmerkezi'nde çalışarak uzun bir zaman geçirdim.” dedi Tiran Gökana. “Birkaç tane düşük seviye bağlamaları denedim. Sanırım bu işi başarma şansım var.”

 

“Erk ve Entropos da aynı şeyi düşünüyordu.” Titanos başını iki yana salladı.

 

“Zaten işin cazibesi de burada ya!” Tiran Ekong gülümsedi. “Aptalı oynamayı bırakın. Her zaman bir ‘şans’ vardır ama muhtemelen o ufacık şans kırıntısı uğruna hepimiz can vereceğiz. Artık Karakuzey'e sahip olduğumuz için medeniyetimizin gerçek bir umudu var. Aptalca ölüme koşmamıza gerek kalmadı.”

 

Aklı karışan Ning sormadan edemedi. “Başka seçenek yok mu? Kaoslordu olmak tek çare mi? Sithe'yi halihazırda alt ettiysek ve onları mühürlediysek, neden hepsini kendi diyarımızdan dışarı atmıyoruz?”

 

“Bunu yapabilseydik, zaten uzun bir zaman önce yapardık.” Bolin gülümsedi.

 

“Öyle bir şeyi yapamayız.” Dedi Taşçav.

 

Tiran Gökana açıkladı. “Taolordu Karakuzey, Sithe'nin inanılmaz silahlara sahip olduğunu biliyor olmalısın. ‘Evim’ dedikleri diyarın derinliklerine indikçe, savunmaları ve silahları da bir o kadar güçleniyor! Bu Kaosdiyarı'nda Sithe Diyarları'nın merkezi kadar tehlikeli olan başka hiçbir yer yok. Şafak Savaşı'nda yaptığımız şey, Kaosdiyarı boyunca kurdukları merkezlere saldırmaktı. Onlarla yuvalarında savaşmadık!”

 

”Kaosdiyarı'nın diğer kısımlarında savaşırken yer avantajımız vardı. Sithe ilk başta kendilerine çok güveniyordu ve Özmerkezi'ni bağlamak için hepimizi öldürmek zorunda olduklarını da biliyorlardı.” Tiran Gökana açıkladı. “Bu yüzden ana merkezlerini terk ederek Kaosdiyarı'nın farklı noktalarında bize karşı savaştılar. Nihayetinde zar zor da olsa zafer bizim oldu.”

 

“Özmerkezi'ni bağlamak için önce sizleri mi öldürmeleri gerekiyor?” Ning bu kısmı pek anlayamamıştı.

 

Titanos başını salladı. “Aynen öyle.”

 

“Eskiden, Kaosdiyarı'nın ilk günlerinde, diyarda pek fazla canlı yoktu. Daha sonraları yepyeni canlılar türemeye başladı. Canlı sayısı artıyordu… Ancak Kaosdiyarı'ndaki enerjinin de bir sınırı vardı! Gelişimciler Kaosdiyarı'nın gücünü özümseyerek kendilerini geliştirebileceklerini öğrendiler. Artık Kaosdiyarı'ndaki gücün büyük bir kısmı şu anda yaşayan sayısız gelişimcinin vücudunda saklanmış durumda.”

 

”Dolayısıyla, gelişimciler can verdiğinde ve gerçekruhları parçalandığında vücutlarında saklanan bütün enerji ya Özmerkezi'ne ya da yerel ebedidünyalar ile ötekidiyarlara döner. Fakat… Sithe bizi öldürerek gerçekruh enerjimizi toplamayı biliyor!” Titanos ekledi. “Bu yüzden ne kadar fazla gelişimci öldürürlerse, Kaosdiyarı da bir o kadar zayıflıyor. Yeterince güç kaybettiğinde ise Sithe gibi dışarıdan gelen yabancıların bile kolayca kontrol altına alabileceği kadar zayıf bir hale düşecek.”

 

Ning nihayet anlıyordu. Sithe her konuda gelişimcilerin üstündeydi! Fakat yine de bu onların farklı bir diyardan geldiği gerçeğini değiştirmiyordu; ne kadar gelişmiş olurlarsa olsunlar, Kaosdiyarı tarafından reddediliyor ve baskılanıyorlardı. Bu nedenle Kaosdiyarı'nı bağlamak için önce onu zayıflatmaları şarttı.

 

“Kaosdiyarı'ndaki en güçlü varlıkların Tiranlar olduğunu biliyorsun. Tek bir Tiran'ı bile öldürmeyi başarırlarsa, bu onlar için muazzam bir zafer olur.” Titanos gülümsedi. “Tabii bizi öldürmek kolay iş değil. Ama Sithe kafayı bizimle bozmuş sayılmaz; Hükümdarlar’ı öldürmeyi de seviyorlar. Yapmaları gereken tek şey geniş çaplı Hükümdar katliamlarına girişmek… Ancak bunu yapmak için ana yuvalarından çıkarak Kaosdiyarı'na yayılmaları gerekiyor. Aksi halde hiçbir şey yapamazlar.”

 

 “Zaten Şafak Savaşı'nda yapmaya çalıştıkları şey de buydu. Nihayetinde kazanan taraf biz olduk. Fakat Sithe Diyarları'na karşı yaptığımız saldırıda, sadece merkezin dış kısmını ele geçirmeyi başardık. Yuvalarının merkezinde yatan tehlikeyi hissedebiliyorduk ve bu his bizlere, yuvaya yaklaşırsak ölebileceğimizi söylüyordu. Dolayısıyla merkeze saldırmak yerine onları mühürlemeyi ve oraya hapsetmeyi tercih ettik.” dedi Titanos.

 

“Amaçları Kaosdiyarı'nı zayıflatmak olduğu için doğal olarak bizler de Özmerkezi'nin enerjisini yenileyecek ve güçlendirecek yepyeni bir yöntem bulduk. Bu yöntem için de Sithe Yüceleri'ni kullanıyoruz. O Sithe Yüceleri'ne ‘işkenceler’ uygulayarak onları yavaş yavaş asimile ediliyoruz; sonuca ulaşabilirsek Kaosdiyarı'nın enerjisini tazeleyecekler. Amacımız onların zihinsel ve fiziksel olarak çökmesini sağlamak; bunu başardığımızda sahip oldukları gücün her bir parçasını kullanabileceğiz. Vücutlarındaki güç bu diyardan değil de farklı bir Kaosdiyarı'ndan geldiği için onları Kaosdiyarımızı güçlendirmek için kullanabiliriz.” Titanos açıkladı. “Pek ince ve taktiksel bir yöntem sayılmaz; ancak başka bir seçeneğimiz de yok.”

 

Tiran Ekong sırıttı. “Ne yazık ki bu yöntem şimdiye kadar işe yaramadı. Tutsak aldığımız altı Sithe Yücesi de henüz pes etmiş değil; direnmeye devam ediyorlar. Sayısız yıldır işkenceye uğramalarına rağmen Tao kalpleri bir türlü yıkılmıyor.”

 

“Er ya da geç pes edecekler. Bu olduğunda enerjileriyle Özmerkezi'ni yenileyeceğiz.” dedi Titanos.

 

Aklı karışan Ning demeden edemedi. “Savaş sırasında çok sayıda Sithe Yücesi öldürdüğünüzü söylemiştiniz. Öldürülen Yüceler'in gerçekruh enerjileri işimize yaramıyor mu?”

 

“Yaramıyor.” dedi Tiran Ekong gülerek. “İşlerin o kadar kolay olmadığını bilmen gerek! Uzun zaman önce, Sithe gerçekruhlarına birtakım işaretler yerleştirmiş. Bu işaretler yüzünden öldükleri anda enerjileri Kaosdiyarımızı terk ediyor ve kendi Kaosdiyarları'na dönüyor. Zaten altı Sithe Yücesi'ni tutsak almamızdaki asıl sebep bu.”

 

“Yani anlayacağın o ki… Medeniyet olarak hiç de iyi bir durumda değiliz.” dedi Titanos. “Şu anda yaptığımız tek şey bu probleme bir çözüm aramak; çünkü çözüm bulamazsak, elbet bir gün Kaosdiyarı’mız işgale uğrayacak ve bizler de tamamen yok olacağız.”

 

Ning anlıyordu. Geçmişte endişesi olmadan, kaygısızca yaşıyordu; büyük sorunlar varsa da Tiranlar'ın bu sorunlarla başa çıkabileceğini düşünüyordu. Bu tarz konularda kendisini yorması anlamsızdı. Fakat artık genç adam Tiranlar'la yan yana duruyordu; nihayetinde Kaosdiyarı'nın içinde bulunduğu tehlikeyi görmüştü!

 

Gelişimci medeniyetleri daha ne kadar dayanabilirdi? Birkaç milyon kaos döngüsü mü? Birkaç milyar mı? Daha mı uzun? Ancak bir Kaoslordu çıkmadığı sürece, önünde sonunda yıkımın eşiğine geleceklerdi. Sithe onları yok edemeyecek olsa bile, bunu farklı bir medeniyet başarabilirdi.

 

“Kaosdiyarı'nın kanunlarına karşı çıkmak aslında has özlere zarar veriyor; bu yüzden nadiren uzay zamanı geri çevirerek birilerini diriltiyoruz.” Titanos iç geçirdi. “Hayatını yitiren Tao eşin buna iyi bir örnek. Gerçekruhu Tiran Erk'in gücünün sadece ufacık bir kısmına sahipti; onu diriltmek has özlere gerçek manada bir zarar vermeyecekti. Buna rağmen has özler onu vermemek için direndi! Çünkü içten içe en güçlü formlarını korumak istiyorlar; çünkü bir dış gücün onları ele geçirmeye çalışmasından korkuyorlar.”

 

Ning başını salladı.

 

“Haha. Neyse ki işler henüz içinden çıkılmaz bir halde değil.” Tiran Ekong güldü. “Gelecekte başka düşmanlarla karşılaşabiliriz ama şimdilik Sithe'den başka bir sorunumuz yok! Onları mühürlediğimiz için avantaj bizde!”

 

“Öyle hemen kutlamaya başlama istersen.” Titanos sakindi. “Sithe uzun zamandır sessizliğini koruyor. Dış dünyadan yeni birliklerin gelmesini bekliyor olabilirler.”

 

“Ama biz Karakuzey'e sahibiz.” Tiran Ekong gülmeye devam ediyordu. Kendisi, Şafak Savaşı'ndan sonra yükselişe geçen tek Tiran'dı. Dolayısıyla, beşliden kendine en çok güveneni de oydu.

 

“Karakuzey.” Titanos sakince güldü. “Bugün burada altı Tiran'dan beşi toplandı. Mogg gelemedi, çünkü kendisi daimî olarak Sithe Diyarları'nı gözlüyor. Buraya gelmemizin, bu toplantıyı yapmamızın tek bir sebebi var; senden bir şey istiyoruz ve bu isteğimiz koskoca medeniyetin kaderini ilgilendiriyor.”

 

“Evet.” Diğer dört Tiran da Ning'e baktı.

 

“Buyurun söyleyin.” dedi Ning. Medeniyetin içinde bulunduğu tehlikeyi öğrenen genç adam, gayet tabii üstüne düşeni yapacaktı. Gücün zirvesinde duran biri olduğu için elini taşın altına koymak zorundaydı. Eskilerin bir sözü vardı, “gökler çöktüğünde, bırakın bunu büyük adamlar halletsin”. İşte Ning artık o büyük adamlardan biriydi!

 

“Bir Kaoslordu'na sahip olmadığımız sürece, medeniyetimiz asla güvende olmayacak.” Titanos Ning'e baktı. “Ancak Kaosdiyarı'nın tam gücünü kontrol etmek çok ama çok zor. Bizim gibilerin hiç şansı yok. Ancak, bir yol var ki… Bu yol kesin başarıya açılıyor. Evet, tahmin edebileceğin gibi bu yol… bir Nihai Tao'yla Tiranlık’a ulaşmanın yolu!”

 

……

 

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44344 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr