Bölüm 1022: İmparator Mavialaz

avatar
3817 32

Desolate Era - Bölüm 1022: İmparator Mavialaz



Bölüm 1022: İmparator Mavialaz

 

Gri cübbeli adam bölgeyi terk etti.

 

“Ciddi ciddi bir Saray madalyonu veriyorsun demek? Görünüşe göre şu çocuk epey hoşuna gitti.” Mavi saçlı üstat konuştu.

 

“Daha ikinci adımda. Dördüncü adıma ulaştığında işime yarayacaktır. İşte o zaman dost olmaya değer birine dönüşeceğini düşünüyorum.” İmparator Odunsema mavi saçlı üstada bakarak iç geçirdi. “Mavialaz, eski dostum… Sen beni gerçek bir dostumsun, sağ kolumsun. Kaç kez birlikte ölüm kalım savaşlarına girdik, hatırlamıyorum bile. Sana bir kez daha söylüyorum, lütfen kararını yeniden düşün. Dehşetin Yıldızdenizi'nde derinlere girmeni istemiyorum! Halihazırda girdiğin yer zaten çok tehlikeli. Eğer bilinmedik diyarlara girersek, her an ölebiliriz.”

 

“Olmaz.” Mavi saçlı üstat iç çekti. “Bizim gibi anormal yaşam formları, Tao İttifakı'nın üyesi olan sana benzemiyoruz. Tao İttifakı'nın derin köklerine diyecek yok; diğer beş organizasyonun toplam gücü bile size denk değil. Bu yüzden rahatlayabiliyorsunuz. Öte yandan bizler, anormal yaşam formları, bulabildiğimiz her fırsat için mücadele etmek zorundayız.”

 

“Hükümdar, ırkımızın ve krallığımızın nihai temel taşıdır. Maceralara çıkması mümkün değil. Diğer Taolordları ise fazlasıyla zayıf. Bu yüzden Dehşetin Yıldızdenizi'ne giden gruba ben önderlik ediyorum. Şu anda yapabileceğimizin en iyisi bu. Ayrıca… Sürüp giden bu kahrolası ebedi hayattan çok sıkıldım. Şansım yaver giderse Dehşetin Yıldızdenizi'nde gücüme güç katabilecek bir şeyler bulabilirim! Haha! Eğer bunu başarırsam artık senin dengin olmayacağım.”

 

İmparator Odunsema karmaşık duygularla boğuşuyordu. Ebediyet İmparatorları'na kıyasla Taolordları çok kısa yaşıyordu. Evet, Taolordları kısa bir süreliğine parlayarak dikkat çekiyordu ama en nihayetinde ölüme mahkumlardı. Aralarından çok azı Ebediyet İmparatoru olmayı başarıyordu ve bunlardan Odunsema'ya denk olan ve arkadaş olmaya istekli yaklaşanlarının sayısı daha da azdı.

 

İmparator Mavialaz farklı bir organizasyona ait olsa da bu ikili gerçek birer dosttu.

 

“Mavialaz, koruyucu yeteneklerin gerçekten de güçlü.” dedi İmparator Odunsema. “Ama düşüncesizce davranamazsın. İşler kötüye giderse derhal kaç! Emrindeki Taolordları ise öleceklerse ölsünler. Onlara kafayı takmana gerek yok. Maceralarda ölmeseler dahi 108,000 kaos döngüsü sonra neredeyse tamamı ölecek.”

 

“Haha! Buraya sana veda etmek için gelmiştim, eski dostum. Söylemem gerekenleri söyledim. Artık gitme zamanım geldi. Dehşetin Yıldızdenizi'nden döndükten sonra bir kez daha seni bulacağım ve beraber şarap içeceğiz.” İmparator Mavialaz dostunun yüzündeki ifadeyi görünce gülmeden edemedi. “Hah! Merak etme, ben o kadar kolay ölecek bir adam değilim.”

 

Gülen İmparator Mavialaz mavi bir ışık hüzmesine dönüşerek ufukta kayboldu.

 

İmparator Odunsema havada duruyordu. Uzunca bir süre ağzından tek bir kelime bile çıkmadı.

 

“Sana yardım etmek istiyorum ama Tao İttifakı için karar veremem.” İmparator Odunsema başını iki yana sallayarak kendi malikanesine doğru uçtu.

 

…….

 

Odunsema Şehri'ndeki malikanelerden birinde…

 

Burada yaşayan antik Ebediyet İmparatorları'ndan bazıları kendilerince endişelere sahiplerdi ama Taolordları şimdiye, ana odaklanan kimselerdi. Geleceği düşünmeden kendi hayatlarını yaşıyorlardı.

 

“Sen ikinci adımda olmana rağmen Kongsan'ı katlettin! Ben bile onu öldürebilecek güce sahip değilim. Karakuzey, dördüncü adıma ulaştığında bana denk olacağına inanıyorum. Hadi, biraz içelim!” Üstü çıplak olan Baltagök devasa bir şarap şişesi aldı ve Ning de aynısını yaptı. Genç adam açıklamaya uğraştı. “Kazanmak için hazinelerimi kullanmak zorunda kaldım. Büyük kardeşim Baltagök, sen Sonsuz Diyarlar'daki en güçlü beş Taolordu'ndan birisin. Sana yetişmem kolay olmayacaktır.”

 

“En iyi beşmiş. Peh, beşinci sıra desene şuna.” Baltagök geniş bir kahkaha attı. Taolordları rahat bir sohbete devam ediyordu. Çoğu kez Ning sadece dinliyor ve Saltadam ile Baltagök ikilisine cevap veriyordu. Bu ikili çok görmüş ve geçirmiş kimselerdi. Sadece onları dinlemek bile Ning'in ufkunu genişletiyordu. Sürekli şaşkınlıkla iç çeken adam alternatif bir evrene gitmiş olsa da Sonsuz Diyarlar'daki bazı yerlerin daha da gizemli olduğunu öğreniyordu.

 

“Tecrübelerin artıkça bazı şeyleri net bir şekilde görmeye başlıyorsun.” Saltadam iç geçirdi. “Yine de… Maceralara atılmak iyi, hoş ama her zaman hayatını yitirme riskiyle karşı karşıyasın. Örneğin, son maceramızda üç kişiydik ve birimiz geri dönemedi. Eski dostum Doğudiyar hayatını kaybetti. Agh.”

 

“Taolordu Doğudiyar öldü mü?” Ning şaşırdı.

 

“Evet. Daha sadece bin yıl oldu.” Saltadam başını salladı.

 

 “Elimizden hiçbir şey gelmezdi. Biz de kaçıyorduk; ona yardım edebilecek durumda değildik.” Baltagök yavaş yavaş başını iki yana salladı. “Doğudiyar bizden biraz daha yavaş kaldığı için kuşatıldı ve öldürüldü.”

 

Saniyeler sonra Baltagök geniş bir kahkaha attı. “Ama öyleyse ne olmuş? Maceralardayken ölmesek de çoğumuz Taobirleşimi'nde başarısız olacak ve ölecek. Dış dünyaya yaptığımız maceralarda Tao'muzu mükemmeliyete ulaştırmak için özel şeyler arıyoruz; böylece Taobirleşimi'ndeki şansımızı artırmaya çalışıyoruz. Şunu söylemeden de geçemeyeceğim, macera dediğin şey gerçekten de uğruna yaşanacak bir iş. O hatıraları ne zaman düşünsem gülümsemeden edemiyorum.”

 

“Son yolculuğumuzda elde ettiğimiz hazineleri ayarlamak için buraya gelmiştik.” Saltadam, Ning'e baktı. “İşimizi bitirdikten sonra Doğudiyar'ın evim dediği dünyaya gidip orayı düzenleyecektik. Tam gitmek üzereyken seninle karşılaşacağımız aklıma gelmezdi, küçük kardeşim Karakuzey. Mesajı biraz daha geç göndermiş olsaydın, muhtemelen yetişemezdik.”

 

“Yani tanışmamız kaderde yazılıymış kardeşim.” Baltagök güldü.

 

“Kıdemli öğrenci kardeşim Saltadam.” Ning hemen söze girdi. “Hala daha Taolordu Doğudiyar'ın evine gitmeyi düşünüyor musunuz?”

 

“Evet.” Taolordu Saltadam başını salladı. “O ölümcül tuzağa düştüğümüzde birbirimizle en büyük pişmanlıklarımızı ve umutlarımızı paylaştık. Hayatta kalanların, ölenlerin dileklerini yerine getireceği konusunda anlaştık! Doğudiyar'ın ölmeden önce endişe ettiği tek şey, evine neler olacağıydı.”

 

Ning başını salladı. “Kıdemli öğrenci kardeşim Saltadam, ben herhangi bir planım olmadan dış dünyada maceralara atılıyorum. Taolordu Doğudiyar'ın dünyasını bana bırakabilirsiniz. Gerekli ayarlamaları yaparım.”

 

Saltadam ve Baltagök ona yardım etmişti. Formasyonu aşarak ona gerçek bir yardım sunamamış olsalar da, alelacele oraya gelmeleri bile iyi niyetlerinin bir göstergesiydi. Ning doğal olarak bu iyi niyetlerinin karşılığını vermek istiyordu. Taolordu Doğudiyar'ın evi ise “Doğudiyar Bölgesi” olarak biliniyordu.

 

“Sen mi?” Taolordu Saltadam ve Baltagök birbirine baktı.

 

“Sıradan bir Taolordu olsaydın, muhtemelen içim rahat etmezdi.” Taolordu Saltadam güldü. “Sonuçta, son maceramızda elde ettiğimiz hazinelerden bazılarını göndermeyi düşünüyorduk. Kongsan'ı öldürüp bütün hazinelerini aldığına göre, Doğudiyar'ın evine hediye edeceğimiz birkaç hazineyi arzulamayacağına eminim.”

 

Ning güldü.

 

“Madem teklifin bu… O halde kabul ediyorum. Teşekkürler.” Taolordu Saltadam konuştu.

 

“Lafı olmaz.” Ning gülümsedi.

 

“Bu hazineleri götürme işini sana bırakıyoruz. Doğudiyar'ın evine vardığında bu hazinelerle ne yapacağın ise sana kalmış.” Taolordu Saltadam, Ning'e bir depo tipi bileklik verdi.

 

Kısa bir süre sonra…

 

 “Odunsema Tarikatı'ndan bir elçi geldi.” Taolordu Saltadam başını çevirerek dışarıya baktı; gri cübbeli bir adam onlara doğru yürüyordu.

 

Gri cübbeli adam, Ning'e baktı ve konuştu. “Tarikat Efendisi'nin emirleri dahilinde, Taolordu Karakuzey'e Ölümsüzler Sarayı'nın madalyonunu vermeye geldim.” Konuştuğu sırada Ning'e doğru bir madalyon gönderdi.

 

“Nedir bu?” Ning elini uzattı. Madalyon simsiyahtı ve soğuktu. Çok sayıda karmaşık rünle kaplıydı ama üstünde tek bir kelime yazıyordu: “Asker”.

 

Gri cübbeli adam vakit kaybetmeden bölgeyi terk etti. Ning ise şaşkındı. Olaylar biraz ani gelişmişti.

 

“Tebrik ederim, küçük kardeşim Karakuzey. Elindeki şey Tao İttifakı'ndaki Ölümsüzler Sarayı'nın madalyonudur… Tabii sana sadece en basit ‘Asker’ madalyonu verildi.” Taolordu Saltadam gülümsedi. “Dördüncü adıma ulaştığında bir ‘Komutan’ madalyonu alacaksın. İşte o vakit, Ölümsüzler Sarayı'na gidebileceksin. İşine yarayacaktır.”

 

“Oh? ‘Komutan’ madalyonu mu?” Ning meraklıydı.

 

“Ölümsüzler Sarayı özel bir yerdir. Düşük kademe üyelere ‘Asker’ madalyonları verilir ama neredeyse tamamı Dördüncü Adım'daki sağlam Taolordları'dır. En yetenekli ve güçlü olan Taolordları ise ‘Komutan’ madalyonu almaya hak kazanır.” Taolordu Saltadam açıkladı. “Gizemli bir yerdir… Ama şimdilik onlar için bir piyondan ibaretsin. Gitmene gerek yok. ‘Komutan’ madalyonunu aldığında ise gitmene değecektir.”

 

“Mm.” Ning başını salladı. Her yer böyleydi. Pozisyonunuz ne kadar yüksekse, size sunulan imkanlar da bir o kadar fazla oluyordu.

 

“Genelde, bu madalyonlar Ölümsüzler Sarayı'ndan istenilen, talep edilen şeylerdir. Gördüğüm kadarıyla Odunsema Tarikatı'nın efendisi, İmparator Odunsema, bu madalyonu bizzat sana göndermiş. Kendisi Tao İttifakı'nın üst düzey üyelerinden biridir ve bu tarz şeylerde yetkilidir. Seni fark etmiş gibi. Aslında hem iyi hem de kötü bir hadise olduğunu söyleyebiliriz.” Taolordu Saltadam gülümsedi. “Güçlenmediğin sürece Tao İttifakı'nın iç karışıklıklarına bulaşmanı tavsiye etmiyorum.”

 

“Anladım.” Ning başını salladı.

 

……

 

Ning, Odunsema Şehri'ne dokuz Öz sanatı için gelmişti. Genç adam, Taolordu Kongsan yüzünden burada iki yıl geçirmek zorunda kaldı. Şimdiyse her şey yerli yerindeydi ve yolunda gidiyordu. Taolordu Saltadam'ın yanında iki gün geçirdikten sonra yola çıktı. İstikamet Doğudiyar Bölgesi'ydi.

 

……

 








Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44344 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr