Bölüm 1021: Ölümsüzler Sarayı

avatar
3571 30

Desolate Era - Bölüm 1021: Ölümsüzler Sarayı



Bölüm 1021: Ölümsüzler Sarayı

 

Uzaklardaki gizemli bir diyarda…

 

Burası sayısız kilometre uzunluğundaki bir ağacın zirvesinde yer alan saklı bir düzlemdi. Devasa ağacın yanında ruhani enerjiyle dolu bir göl yer alıyor ve gölün yanında da imparatorluk cübbelerine bürünmüş kasvetli görünen bir adam oturuyordu. Adam bağdaş kurmuş vaziyetteydi. Kendisi Prens Uluneşe'den başkası değildi ve çektiği her nefesle göldeki ruhani enerjiyi özümsüyor gibiydi.

 

“Eh?” Prens Uluneşe, hizmetkarın verdiği haberleri duyunca keyiflenmeden edemedi. “Görünüşe göre Karakuzey sorunlarını çözmüş. Etkileyici. Kıdemli öğrenci kardeşim Saltadam yetişene kadar Taolordu Kongsan'a karşı koymayı başarmış.”

 

“Şu anda ikinci adıma geçmiş durumdayım. Çok sayıda tehlikeli yere girdim ve farklı farklı kazançlar elde ettim, buna rağmen Kongsan'la kafa kafaya çarpışabilecek durumda değilim. Yine de… Sahip olduğum bu hazine sayesinde uzay zaman kontrolümü kullanarak kaçabilirim.” Prens Uluneşe kendini beğenmiş bir edayla yumruk boyutlarında bir tohum çıkardı. Tohum çok esrarengizdi ve bölgedeki uzay zamanı karmaşaya sürüklüyordu.

 

“Yaşadığım onca soruna ve çektiğim onca çileye değdi. Nihayet bu tohumu bulabildim. Şimdiyse geriye tek bir problem kaldı… Buradan nasıl çıkacağım!” Prens Uluneşe'nin asabı bozuldu. “Devasa bir bölgedeyim, ancak benden başka burada yaşayan tek bir canlı bile yok.”

 

………

 

Dış uzayın karanlıklarında…

 

Boşluğun içinde devasa bir yaratık kükrüyordu ve karşısında Su Efendisi Ateşhürya vardı. Yaratıkla yakın dövüşe tutuşan Ateşhürya vahşi, isabetli ve acımasız saldırılar yapıyordu. İki eli durmaksızın inanılmaz bir güce sahip su dalgalarına dönüşüyordu.

 

Çat! Yaratık o kadar yara almıştı ki daha fazla karşı koyamıyordu. Su Efendisi Ateşhürya devasa, su gibi elini kullanarak rakibinin gırtlağını kavradı.

 

“Boyun eğecek misin? Eğmeyeceksen öleceksin!” Su Efendisi Ateşhürya'nın gözlerin sinsi, ölümcül bakışlarla doluydu.

 

“Boyun eğiyorum.” Yaratık bir anlığına tereddüt ettikten sonra başını eğdi. Ateşhürya ilahi rünlerle kaplı bir tasma çıkardı ve onu yaratığın boynuna taktı. Saniyeler sonra tasma kayboldu ve yaratık itaatkâr bir hale büründü.

 

“Eh?” Ateşhürya'nın yüzü ekşidi. “Görünüşe göre Karakuzey iyice güçlenmiş. Taolordu Saltadam gelene kadar Taolordu Kongsan'a dayanmadı başardı demek? Aramızdaki güç farklı hala daha kapanmış değil. Hayır… Kabul etmiyorum! En güçlü ben olmalıyım. Uluneşe, Saltrüzgar, Karakuzey… Hepsini geçeceğim.”

 

Vhoosh. Ateşhürya elini sallayarak yaratığı yakaladı ve boşlukta kayboldu.

 

……

 

Sıradan ölümlü diyarındaki sıradan bir ölümlü şehrinde…

 

Şehirde bir grup asker devriye geziyor ve küçük çaplı tüccarlar halka mal satmak için uğraşıyordu. Dilenci sayısı da az değildi. Kel, ince, kırmızı cübbeli bir genç şehrin sokaklarında yürüyordu.

 

“Hey çocuk!” Genç aniden dilencilik yapan bir çocuğun yanına yürüdü, akabinde nahif bir sesle konuştu. “Kalbini kaplayan öfkeyi, nefreti ve kederi hissedebiliyorum. Sana özel bir fırsat vereceğim. Kullanırsan bu krallığın hükümdarı ve en güçlü figürü olabilirsin. Tabii cehennemin derinliklerine kapılarak asla geri dönememen de mümkün. Denemek istiyor musun?”

 

Dilenci çocuk ne diyeceğini bilemiyordu. Başını çevirerek diğer dilencilere baktı ama kimse ona dikkat etmiyordu. Adeta bu kırmızı cübbeli gencin sözlerini ondan başkası duyamıyor gibiydi.

 

“Ben mi? Krallığın hükümdarı mı?” Çocuğun sesi inceydi ve titriyordu.

 

“Evet.” Kırmızı cübbeli genç başını salladı.

 

“İstiyorum.” Dilenci çocuk dişlerini sıktı, diz çöktü ve başını yere koydu.

 

“O halde git.” Kırmızı cübbeli genç elini sallayarak dilenci çocuğun vücuduna bir ışık hüzmesi gönderdi ve saniyeler sonra kayboldu.

 

“Nereye gitti?!” Çocuk dilenci telaşla etrafına baktı ama o gencin nereye gittiğini çözemedi. “Vücudum…?” Aniden vücudunun olağanüstü bir güçle kaplandığını hissetti. Başını eğerek parmağıyla ayaklarının altındaki taşa dokundu ve parmağı, taşı delip geçti. Mutluluktan havalara uçmak üzereydi. Saniyeler sonra akılalmaz bir bilgi topluluğunun zihnine akın etmesiyle birlikte titredi. Gelen şey bir gelişim tekniğiydi.

 

Uzaklarda, göklerde…

 

 Kırmızı cübbeli genç, Taolordu Saltrüzgar, yaşananları yukarıdan izliyordu. Başını hafifçe salladı. “Bu kaosdünyasına otuz bin tohum bıraktım. Bakalım nasıl gelişecekler.”

 

Bazı gelişimcilerin tehlikeli bölgelerde maceralara açılması gerekiyordu, lakin bazılarının yöntemi farklıydı. Taolordu Saltrüzgar bir Kalpgücü Gelişimcisi olduğu için normal yolları takip etmiyordu.

 

Bir başka örnek olarak Kehanet Taosu’nda usta olan Taolordu Kemdiyar verilebilirdi. Üçüncü adımda olmasına rağmen kendisi Sonsuz Diyarlar'ın en kadim üç kehanet ustasından biriydi. Dördüncü adıma geçtiğinde temel ve muazzam bir dönüşüm geçirecekti. Muhtemelen o vakit Sonsuz Diyarlar'ın bir numaralı kehanet ustası olacaktı. Yakın dövüşteki yetenekleri etkileyici değildi ama kendisi koskoca evrendeki en zorlu figürlerden biri olma potansiyeline sahipti.

 

Onu öldürmek isterseniz, bunu daha öncesinden hissedecek ve kaçıp saklanmak için fazlasıyla zamana sahip olacaktı. Sizi öldürmek isterse, karmakarışık planlarla her şeyi detaylıca hesaplayabilecekti. İşte bu yüzden Kehanet Taosu çok ürkütücüydü. Fakat Taolordu Kemdiyar'ın yolu diğer yollara kıyasla daha zorluydu. Aksi takdirde üçüncü adımda olmasına rağmen kehanette nasıl böyle bir yere gelebilirdi ki? Dolayısıyla dördüncü adıma ulaşması hiç kolay değildi.

 

“Oh? Görünüşe göre kardeşim Karakuzey içinde bulunduğu tehlikeden kurtulmayı başarmış. Etkileyici.” Taolordu Saltrüzgar başını salladı. “Büyük kardeşim Saltadam eşiğe ulaşmış durumda. Ona kıyasla, bir Kalpgücü Gelişimcisi olarak yapmam gereken çok şey var.”

 

……

 

Ning'in Parkıyı Krallığı'na yolladığı iki mesaj bu organizasyondaki çoğu Taolordu'na ve İmparator'a durumu açıklamıştı. Efendi Odungüz iyi haberleri alır almaz rahat bir nefes çekti. Onlar da Kılıç Sarayı'ndan çıkan Taolordu Karakuzey'in Taolordu Kongsan'a karşı ayakta kaldığı haberlerinin hızla yayılacağını biliyorlardı. Çok geçmeden bu genç adam Sonsuz Diyarlar'ın zirvesine ulaşacaktı. Varlığa bürünmüş en ucubevari Taolordları'ndan biri olması kaçınılmazdı.

 

……

 

Odunsema Şehri…

 

Şehrin dışındaki boş göklerde iki figür belirdi. Biri İmparator Odunsema ve diğeri mavi saçlı üstattı.

 

“Ne muazzam bir kılıç iradesidir bu.” İmparator Odunsema konuştu. “Kesinlikle bir hükümdara ait.”

 

“Hükümdara mı? Ama Sonsuz Diyarlar'daki hükümdarlardan biri bile Kılıç Taosu’nda yetenekli değil.” Mavi saçlı üstat duruma anlam veremedi. “Yoksa Dehşetin Yıldızdenizi'nden mi gelme?”

 

“Evet. Muhtemelen Dehşetin Yıldızdenizi'nden çıkan o garip şeylerden biridir.” İmparator Odunsema başını salladı. “Daha yakından bakalım.”

 

Vhoosh. Bölgedeki uzay zaman çabucak geriye akmaya başladı… Ama bu yaşanırken görünmez, dehşetengiz bir güç süreci aksattı ve tekniğin kaybolmasına neden oldu.

 

“Geri çeviremiyorum.” Bunu gören İmparator Odunsema'nın yüzü ekşidi. “O kılıç iradesi fazlasıyla güçlü. Bölgedeki uzay zamanın dengesini bozmuş durumda. Geçmişi görmemi imkânsız kılıyor.”

 

“O halde sonrasında yaşananlara bak.” dedi mavi saçlı üstat.

 

“O güç dalgasından sonrasını görebilirim.” İmparator Odunsema başını salladı. Kılıç Hükümdarı'nın Tao Mührü o kadar güçlüydü ki aktifleştiği bölgede uzay zamanın geçici olarak geri çevrilmesine bile engel oluyordu. Kılıç Hükümdarı'nın Tao Mührü kullanıldıktan sonraki her şey geçmişte kalacaktı. Sadece Uzay Zaman Taosu’nda inanılmaz derecede yetenekli olan Parkıyı Hükümdarı gibi bir figür buradaki zamanı geriye çevirebilirdi.

 

Önceki görüntüler, yani Tao Mührü’nün gücü kaybolduğunda yaşanan görüntüler tekrar ortaya çıkıyordu. Formasyon parçalandıktan sonra beyaz cübbeli genç elini sallayarak Taolordu Kongsan'ın hazinelerini aldı.

 

“Kongsan'ın hazineleri. Geriye sadece beyaz cübbeli genç kalmış?” İmparator Odunsema mırıldandı, “O saldırıya sadece Kongsan can vermiş gibi görünüyor.”

 

Beyaz cübbeli gencin Taolordu Saltadam ve Taolordu Baltagök ile yaptığı konuşmalar da görülüyordu.

 

“Görünüşe göre hükümdarın Tao Mührünü şu çocuk kullanmış.” İmparator Odunsema Ning'in formunu gösterdi.

 

“Evet. Söylediklerine bakılırsa o çocuk Parkıyı Krallığı'nın üyelerinden.” Mavi saçlı üstat başını salladı.

 

İmparator Odunsema güldü. “Parkıyı Hükümdarı sık sık diğer bölgelerden Dünya Seviye gelişimcileri kaçırıyor ve yetenekli birilerini bulmakta üstüne yok; bu kez olağanüstü birini de araya katmış gibi görünüyor! Karakuzey isimli bu çocuk Tao İttifakımız'ın bir üyesi olmasına rağmen nihayetinde hükümdar tarafından kaçırılmış.”

 

“Parkıyı Hükümdarı sınırlarını iyi biliyor. Kaçırdığı figür sayısı fazla değil ve sadece Dünya Seviye gelişimcileri hedef alıyor.” mavi saçlı üstat konuştu.

 

“Gel bakalım.” İmparator Odunsema aniden mesafeye döndü. Vhoosh! Uzay ve zaman büküldükten sonra gri cübbeli bir adam ortaya çıktı. Gri cübbeli adam saygıyla konuştu. “Selamlar, Tarikat Efendisi.”

 

“Bu ebedidünyadan sen sorumlusun. Daha önce burada yaşananları gördün mü?” İmparator Odunsema sordu. Burası Odunsema Tarikatı'nın bölgesiydi ve yaşanan her şeyi gözlüyorlardı.

 

 “Tarikat Efendisi, o gördüğünüz beyaz cübbeli genç Genişgök Sarayı'ndan gelen Taolordu Karakuzey'dir.” diye söze girdi gri cübbeli adam. “Büyüdiyarı'na giderek Taolordu Daimtanrı'ya ait olan dokuz Öz Sanatı'nın yedisini aldı ve ardından Süzülentüy Salonu'na geçerek bu sanatlar için gereken malzemeleri satın aldı. Son olarak da ‘Görkemli Yeraltını’ ve ‘Gökmücevher Kanmeyvesi’ adlı iki hazineyi takas ederek ışık hızının yüz katına çıkabilen bir uçan araç elde etti.”

 

“Bakıyorum da genç dostumuz epey hazineye sahip.” Odunsema gülerek Ning'i övdü.

 

“Gökmücevher Kanmeyvesi mi bulmuş? Hahaha…” Mavi saçlı üstat da başını salladı.

 

Gri cübbeli adam ekledi. “Süzülentüy Salonu'ndan çıktığında Taolordu Kongsan'ın öğrencisi tarafından saldırıya uğradı. Üçüncü adımda olan bu şahıs, Taolordu Karakuzey'in tek bir el hamlesi sonucunda hayatını yitirdi. Bu nedenle Taolordu Kongsan onun peşine düştü; ancak başarılı olamadığı için Taolordu Shaka'dan yardım istedi ve kısa bir süre sonra Taolordu Saltadam ile Taolordu Baltagök bölgeye ulaştı. Mühür formasyonunu delemedikleri için Karakuzey'e yardımcı olamadılar. Formasyonun içinde ne yaşandığına dair bir şey bilmiyoruz. Ama sanıyorum ki Taolorduy Karakuzey özel bir ölümcül teknik kullanarak hem Taolordu Shaka'yı hem de Taolordu Kongsan'ı öldürmüş olabilir.”

 

“Kongsan öldü ama Shaka muhtemelen hala hayatta.” İmparator Odunsema konuştu. Ning'in Kongsan'a ait hazineleri aldığını görmüşlerdi ama Shaka'ya dair ortalıkta bir iz yoktu.

 

“Etkileyici bir çocuk ve inanılmaz da bir şansı var gibi.” İmparator Odunsema talimat verdi. “Taolordu Karakuzey'e Ölümsüzler Sarayı'nın madalyonlarından biri verilecek. Oraya girmeye layık bir adam.”

 

“Anlaşıldı.” Gri cübbeli adam saygıyla cevapladı.

 

……

 

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44342 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr