Bölüm 222: Neden? Neden??

avatar
4150 48

Desolate Era - Bölüm 222: Neden? Neden??



Bölüm 222: Neden? Neden??

 

Yu Dong çaresizdi. Önündeki bu genç adam tek kelimeyle dehşet vericiydi. Ustası Üstat Yarımay’ı, tek bir hamlede öldürmeyi bitirmişti… Üstelik o ilahi irade saldırısı da gerçek gibi değildi! Bizzat bu saldırıyı tecrübe ettiği için, ruhunun maruz kaldığı o etkiyi tam olarak hatırlayabiliyordu ve o etki, ölümsüzlük yolunda yürüyen insanlar için kritik bir an yaratabilecek düzeydeydi!

 

“Değerli Yağmurejderi Koruması.” Yu Dong telaşlıydı. Bu genç adamdan yayılan akılalmaz öldürme isteğini hissedebiliyordu. “Yanılmadığınıza emin misiniz? Bendeniz Yu Dong, her zaman için insanları gücendirmemeye çalışan ve aslen, gücendirmeyen biriyimdir. Değerli efendim, acaba kandırılmış olabilir misiniz? Beni öldürmek büyük bir mesele değildir ancak asıl şüphelileri kaçırırsanız durum o zaman sıkıntıya girebilir.”

 

Yu Dong elinden geldiğince uğraşıyordu. Ning gülümseyerek konuştu. “Kandırılmak mı?” Gülümseyişi Yu Dong’u titretmişti. Ning’in annesi ve babası ona yalan söylemiş olabilirler miydi? Üstelik, Ning’in Beyaz Amcası, yani o olayı bizzat yaşayan insanlardan biri, hemen yanında duruyordu. Nasıl olur da bu konuda “kandırılmış” olabilirdi?

 

“Asıl şüpheli özgürce gezerken siz bana karşı harekete geçmek üzeresiniz.” Yu Dong telaşlıydı. Ning, Yu Dong’un suratındaki telaşı görünce tatminkâr bir ifadeyle ona baktı. Düşmanı ne kadar telaşlanır, ne kadar çaresiz bir duruma düşerse Ning de bir o kadar tatmin olacaktı!

 

“Anne. Baba. Dayı. Bunu görüyor musunuz?” Ning kendi kendine konuştu. “Bu Yu Dong sadece ilk şüpheliydi. Hepsini çaresizliğin kıyılarına çalacağım. Pişmanlık içerisinde ölecekler.” Ning kendi kendine söz verdi.

 

Yu Dong, Ning’in suratındaki soğuk ifadeyi görünce daha da telaşlanmıştı. Ne yapacaktı? Ne yapmalıydı?

 

Henüz Karejderi Dağı’nın gerçek lideri olamamıştı ve ismini dört bir diyara duyurmayı başaramamıştı. Burada nasıl ölebilirdi? Yu Dong’un kalbinde bu meseleyi kabul etmeye istekli olmayan büyük bir hissiyat belirmişti. Asıl istediği şey, taktiklerini kullanarak yavaşça güçlenmek ve insanlar tarafından saygı duyulan bir figür haline gelmekti!

 

Henüz dünyanın zirvesine ulaşabilmiş değildi! Geniş dünya onun adını duymuş değildi! “Elimden geleni yapmam lazım!” Yu Dong aniden o geçmişteki, çocukluğundaki anılarına döndü. O zamanlar, hayata tutunabilmek için yalnızca ufacık bir umudu vardı. Başarılı olduğu takdirde göklere ulaşacaktı, başarısız olduğu takdirde toprağa bile gömülmeden, bu dünyadan göçüp gidecekti.

 

Aynı durum o esnada da geçerliydi. Eğer kaçabilirse göklere yükselebilme fırsatı yakalayacaktı. Ölürse geride bir iz bırakmadan ortadan kaybolacaktı.

 

“Küçük öğrenci kardeşim.” Yu Dong Yue Wei’ye bakarak konuştu. “Onu durdurmam için bana yardım et.” Küçük öğrenci kardeşine ve yeteneklerine güveniyordu. Küçük öğrenci kardeşinin kendi isteği dahilinde hayatını feda edeceğinden şüphe duymuyordu.

 

Yue Wei’nin gözleri kan çanağına dönmüştü, gözlerinden etrafa sonsuz aşk duyguları yayılıyordu. “Yap şunu!” Yu Dong zihinsel yoldan kükredi. Svoosh! Yue Wei kendini Ning’e doğru, adeta ateşe atılan güveler misali fırlattı. Zifu Gölü infilak etmek üzereydi. Gözlerinden yaşlar akıyordu ve Yu Dong’a arzu dolu bakışlar fırlatıyordu. “Kıdemli öğrenci kardeşim, seni gerçekten seviyorum!”

 

Boom!

 

Ning’in Suateş Nilüferi’nde hem Habis Buzul hem de Toprakateşi vardı. Bu tekniğin gücü akılalmaz bir seviyedeydi ve Zifu Gölü’nü patlatan bir Zifu Öğrencisi bile bu tekniği sarsabilecek güce sahip değildi.

 

“Kıdemli öğrenci kardeşim, seni gerçekten seviyorum!” Bu sözler aklında yankılanıyordu ve Yu Dong bile kalbinin titremesine engel olamamıştı. Lakin, hemen ardından bu duyguyu bastırdı. Küçük öğrenci kardeşinin hissettiği bu “aşkın”, kişinin ruhunu ele geçiren ve ehlileştiren insanlara karşı duyulan bir “aşk” olduğunu çok iyi biliyordu. Zaten bu yüzden, kendini feda etmeye niyetliydi.

 

Aşk neydi?

 

Sadece bir kölelik şekliydi!

 

BOOM! Patlama yankılandığında, Yu Dong hemen gökyüzüne atılmış ve çıkardığı böcekleri salmıştı. “Çocuklarım, durdurun onları!”

 

Yan taraftaki Kuzeyoğul ve Beyazsu Tazısı karışmadan, sadece izliyorlardı. Ning’se kadının patlamasına dayandıktan sonra ona doğru gelen böcekleri karşıladı. Devasa Suateş Nilüferi artık ilahi yeteneklere denk bir güce sahipti.

 

 Nilüferin ezici gücüyle karşılaşan böcekler kaşla göz arasında toz parçalarına dönüşmüştü. Çok geçmeden, sayısız böcekten geriye hiçbir şey kalmamıştı.

 

“Hahaha…” Yu Dong mesafeye atılıp aldatıcı formasyonu aktif etti. Aniden, bölge değişmeye başlamıştı.

 

“Aldatıcı formasyona saklandın diye kaçabileceğini mi düşünüyorsun?” Ning direkt formasyona doğru adımladı.

 

Genç adam kibirli ve aceleci görünüyordu ancak aslen epeyi dikkatliydi. İlahi hissiyle yüz kilometrelik bölgeyi çoktan kaplamıştı. Eğer ortaya bir Kadim Taoist çıksaydı, Ning meseleyi oyalamadan direkt Yu Dong’u öldürecekti. Peki ya şimdi? Kimse ortaya çıkmadığı için ona yavaşça işkence edecekti.

 

Ning’in kalbindeki nefret, bu adamın kolayca ölmesine izin vermiyordu.

 

“Ne?” Aldatıcı formasyondaki Yu Dong, Ning’in formasyona girişini izliyordu. Ning’in suratında şaşkın ya da telaşlı bir ifade yoktu ve genç adam direkt Yu Dong’a doğru yürüyordu. “Bu nasıl olur?! Mühürle!” Yu Dong bir kez daha formasyon tekniğini kullandı. Burası onun malikanesiydi ve doğal olarak birkaç formasyona sahipti.

 

Ortaya çıkan ışık hüzmesi onu koruyordu. Svish! Bir kılıç ışığıyla birlikte, Ning kolayca formasyonu ikiye ayırmıştı.

 

“Zayıf.” Ning yavaşça ilerliyordu.

 

“Işınlan.” Yu Dong elindeki değerli Düşük Işınlanma Tao Mührü’nü kavradı… Lakin mühür işe yaramıyordu.

 

“Bölgeye büyük bir Uzaykilit Formasyonu yerleştirdim.” Ning ona doğru yürümeye devam ediyordu.

 

Yu Dong nihayetinde çılgına dönmüştü. Öfke içerisinde kükrüyordu. “Ne istiyorsun? Aldatıcı formasyon işe yaramadı, böceklerimi kolayca öldürdün ve ustamı bile tek hamle katlettin. Üstelik, önceden Uzaykilit Formasyonu bile hazırlamışsın! Bu kadar güçlü ve dikkatlisin… Seni sinirlendirecek ne yaptım?!”

 

Aniden önüne, yıldırım hızıyla bir figür çıktı. Kılıç ışığı kaşla göz arasında Yu Dong’un dantianını parçalamıştı. Vücudundan birbiri ardına büyülü hazineler fırlıyordu. Sadece kollukları ve cübbesi kalmıştı. Kılıç saldırısı o kadar hızlıydı ki Yu Dong ne olduğunu bile anlayamamıştı.

 

“Sen… Sen!” Yu Dong şaşkındı. Ning sakince cevapladı. “Dantianındaki Zifu’nu parçaladım.”

 

Yu Dong dehşete düşmüştü. Dantiandaki Zifu Sarayı kişinin temeliydi ve bu temeli, öylece kayıp mı etmişti? Parçalanan Zifu’sundan vücuduna zayıf bir hissiyat yayılıyordu….

 

“Neden beni direkt öldürmüyorsun?” Yu Dong konuştu. “Öldürmek mi?” Ning başını iki yana salladı. “Zifu’nu parçaladım çünkü intihar edeceğinden korkuyordum.” Zifu’ya sahip olmayan Yu Dong, artık Zifu Gölü’nü patlatamayacaktı.

 

Zifu’su yok olduğu için Yu Dong artık sıradan bir ölümlüye dönüşmüştü lakin tabii, sıradan bir ölümlüye dönüşmüş olsa dahi, yıllar yılı element Ki’yle yetiştirdiği vücudu Xiantian yaşam formlarına denk bir güce sahipti. Ne yazık ki artık büyülü hazineleri kullanacak gücü yoktu. Yani, Ning’i öldürmek için herhangi bir umudu kalmamıştı.

 

“İntihar edeceğimden mi korkuyordun?” Yu Dong dehşete düşmüş durumdaydı. Bu nasıl bir nefretti böyle?!

 

Zifu’su parçalandığı için etraftaki formasyon yok olmuştu. Kuzeyoğul ve Beyazsu Tazısı da bölgeye geliyordu.

 

“Keyfini çıkar.” Ning soğuk bir gülümseme savurdu. Element Ki’siyle parlayan bir mühür oluşturmuştu. Parlayan mührü gören Yu Dong adeta aklını kaçırmış ve başını çevirip kaçmaya başlamıştı. Elini hafifçe oynatan Ning, mührü Yu Dong’un vücuduna yolladı.

 

“HAYIR!!!” Yu Dong acı dolu bir çığlık attı. Vücudu ve kemikleri kıpkırmızı kesilmişti. “AHHH, AHH!” Acı dolu çığlıkları hız kesmiyordu.

 

Yu Dong, adeta canlı canlı yakılan bir yengeç gibiydi. Vücudu kıpkırmızı kesilmiş ve yere yığılan adam titremeye başlamıştı. Oracıkta, adeta binlerce böcek derisini kemiriyordu ve derisi siyaha dönmeye koyulmuştu.

 

“Kalpyakan Sanat mı?” Kuzeyoğul şoke olmuştu. Bu işkence tekniği, Siyah Beyaz Okulu’ndaki Tao Deposu’nda bulunuyordu lakin fazla savaş potansiyeli olmadığı için tekniği almak için fazla siyah beyaz sikke de harcamaya gerek yoktu.

 

Ning bu tekniği çok önceleri aklına kazımıştı. Aklına kazıdığında… Düşmanlarına bu teknikle işkence edeceğine de karar vermişti! Alevlerle kaplı kalplerinin tadını çıkaracaktı! Annesi ve babası öldükten sonra, genç adam da çaresiz, hüzün ve nefret dolu hissiyatlar yaşamıştı. İntikamına çok önceleri karar vermişti!

 

“Söyle bana, söyle bana, lütfen…” Yu Dong boğuk sesiyle Ning’e konuştu.

 

“Hala aklını koruyabiliyorsun demek. Wanxiang ruhuna sahip olsan da bu kadar ayık durabilmen cidden etkileyici.” Ning somurtkan ifadesiyle konuştu. “Görünüşe göre beklediğimden de sağlam bir Tao Kalbin var.”

 

“Neden, neden??” Yu Dong çaresizdi. Ning’se yanındaki Beyaz Amcası’na baktı. Beyaz Amcası sise dönüşmüş ve ardından Beyazsu Tazısı formuna bürünmüştü.

 

“Yu Dong. Beni hatırlıyor musun?” Beyazsu Tazısı Yu Dong’a bakıyordu. Yu Dong’un çılgınlık dolu gözleri aniden şaşkın ifadelerle kaplanmıştı. Ölümsüzlük yolunda yürüyen insanların neredeyse muazzam hafızaları vardı. Beyaz Amcası Wanxiang yaratığı olduğu için ve ilk geldiklerinde insan formunda kaldığı için Yu Dong daha önce onu tanıyamamıştı lakin Beyazsu Tazısı asıl formunda döndükten sonra… Yu Dong hemen o sene yaşananları hatırlamıştı.

 

“Genç efendi bakın. Şu ufak hanımefendi epeyi güzel görünüyor. O surat, o aura, o tavırlar… hoohoho!!”

 

“Mm, fena değil! Ayrıca hamile gibi görünüyor… Hah, tam sevdiğim gibi! İkiniz, gidip yakalayın şu kadını. Dikkat edin, diğer iki adam Zifu seviyesinde gibi. Direkt kafa atmayın yani.”

 

“Merak etmeyin, genç efendi.”

 

“Genç efendi, bize bırakın.”

 

O yaşananlar… O savaş… Her şeyi hatırlıyordu. Hafızasının derinliklerinde, o iki adamın tek bir kadın için ne kadar uğraştıklarını hatırlıyordu.

 

“Küçük Kardeşim, ikiniz, kaçın!”

 

“Kar, git. Ufak Beyaz, onu götür!”

 

O savaşta, kendisi ve “Shu Yi”, Zifu’nun zirvesindeki üstatlardı. Rakipleriyse gizli sanatlar kullanıyordu. O kadının abisi… Akılalmaz bir güce sahipti! Tek başına ikiliyi tutarak diğerlerinin kaçmasını sağlayabilmişti.

 

Lakin nihayetinde, öfke dolu olan ikili, kadının abisini öldürmüştü.

 

“Onlar… Onlar…” Yu Dong’un vücudu titriyordu. Kan çanağına dönmüş gözleriyle Ning’e bakıyordu.

 

“Onlar babam, annem ve dayımdı!” Ning’in gözleri yaşlıydı, genç adam kükrüyordu. “Ve ben, o kadının hamile olduğu çocuğum. Buraya… İntikam için geldim!!”

 

…….

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44344 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr