Bölüm 221: Üstat Yarımay

avatar
4212 45

Desolate Era - Bölüm 221: Üstat Yarımay



Bölüm 221: Üstat Yarımay

 

Yarımay Dağı’ndaki en yüksek salonda…

 

“Wei mi?” Şeytani yaşlı adamın surat ifadesi değişti. Kızı, ona verdiği tılsımı parçalamıştı ve bu tılsımı, Yu Dong’un malikanesine yakın bir yerde parçaladığını hissedebiliyordu.

 

“Ne oluyor? Yu Dong’un yanındayken ne gibi bir tehlikeyle karşılaşmış olabilir ki?” Üstat Yarımay, kendi bölgesinde kızının herhangi bir tehlikeyle karşılaşmasına olası bakmıyordu.

 

Svoosh!

 

 Üstat Yarımağ siyah bir ışık hüzmesine dönüşerek Yu Dong’un malikanesine doğru uçmaya başladı.

 

Wanxiang’ın zirvesinde olduğu için, Ji Ning ejder başlı gemiden çıkar çıkmaz, yaşlı adam bölgeye ulaşabilmişti.

 

“Bu…?” Ejder başlı gemiyi, Ji Ning ve Mu Kuzeyoğul’u gören Üstat Yarımay’ın zihninde alarm çanları çalıyordu. Tecrübelerine göre, bu ikilinin sıradan insanlar olmadıklarını hemen anlayabilmişti. Kızının tılsımı parçalamasına şaşmamak lazımdı.

 

“Yarımay Dağı’nı hangi Taoist dostlarım ziyarete geldi acaba?” Üstat Yarıma gülümseyerek konuştu. “Neden benim yerime değil de öğrencimin malikanesine uğradınız?”

 

Sesi havada yankılanıyordu ve o esnada Yue Wei ve Yu Dong ikilisi saygıyla yaşlı adamın arkasına geçmişti.

 

“Kim onlar?” Üstat Yarımay zihinsel yoldan konuştu.

 

“Baba, daha önce hiç görmemiştim.” Yue Wei cevapladı.

 

“Usta, ben de tanımıyorum.” Yu Dong konuştu.

 

“Hmph, tanımıyorsanız neden benim yerime değil de senin malikanene geldiler?” Üstat Yarımay zihinsel yoldan kükremiş ve Yu Dong ona cevap vermeye cüret edememişti.

 

Lakin, Üstat Yarımay’ın suratında hala daha gülümsemesi duruyordu. Havadaki Ning’e ve diğerlerine bakarak konuştu. “Taoist dostlarım, görünüşe göre öğrencim sizleri tanımıyor. Peki ya o zaman, neden eski bir arkadaş olduğunuzu söylediniz?”

 

“Üstat Yarımay.” Ning tek bir adım atarak aşağıdaki malikaneye indi. Kuzeyoğul ve Beyazsu Tazısı arkasındaydı. Ning konuştu. “Öğrencin, Yu Dong’la konuşacak şeylerim var. Bu yüzden sizden, kızınızı alarak şimdilik çekilmenizi istiyorum.”

 

Yu Dong’un suratı değişti ve Üstat Yarımay da şaşırmadan edememişti. Daha önceleri, sadece zihinsel yoldan konuşmuş olmalarına rağmen, bu kürklere bürünmüş genç adam baba kız olduklarını biliyordu… Yani, buraya hazırlıklı geldiği açıktı.

 

“Çekilmek mi?” Yue Wei endişeliydi. Sadakatini Yu Dong’a adayalı epeyi olmuştu ve zihinsel yoldan demeden edememişti. “Baba, bu adamların kim olduğunu bilmiyoruz. Kıdemli öğrenci kardeşimizi yalnız bırakamazsın.”

 

“Kızlar her zaman yabancıları sever…” Üstat Yarımay’ın suratı ekşimişti. Aynı esnada, Yu Dong’un zihinsel yoldan telaşla konuştuğunu da duyuyordu. “Usta, bu insanların aklında bir plan var gibi görünüyor.”

 

“Bana bırak.” Üstat Yarımay konuştukten sonra geniş bir kahkaha attı. “Öğrencimle özel olarak konuşmak istiyorsunuz ancak daha kim olduğunuzu bile bilmiyorum… Sizce de bu, biraz saygısızca değil mi?”

 

Ning’in ilahi hissi koskoca dağı kaplıyordu. Bu yüzden, Üstat Yarımay buraya gelmiş olsa dahi, Ning o gelmeden Yu Dong’u çabucak öldürebilirdi. Yine de bu katile karşı hissettiği nefret akılalmaz bir boyuttaydı. Onu çabucak öldürmek mi? Bu adamın kolay kolay öldürmeyecekti!

 

Ning’in asıl istediği şey bu adamın pişmanlık, çaresizlik ve acı içerisinde ölmesiydi! Sadece bu sayede kalbindeki nefreti atabilecekti!

 

“Üstat Yarımay.” Ning’in suratı değişti. “Size saygı duyduğum için ayrılmanızı söyledim. Doğruyu söylemek gerekirse, öğrencinizle özel olarak konuşmak istememin sebebi, kendisinin bir suçluya yataklık ettiğinden şüpheleniyor olmamdı.”

 

“Suçluya yataklık etmek mi?” Üstat Yarımay şaşırmıştı.

 

Yue Wei ve Yu Dong da şaşkınlık içerisindeydi. Elini havaya sallayan Ning, üstünde Yağmurejderi figürü bulunan bir madalyon çıkardı.

 

“Yağmurejderi Koruması!” Üstat Yarımay’ın suratında ciddi bir ifade vardı. Bugün, buraya gerçek bir belanın geldiğini biliyordu. Yağmurejderi olmayı başaran herkes yetenekli, olağanüstü birer figürdü ve kendisi bile bu genç adamla başa çıkabileceğini düşünmüyordu.

 

Yue Wei de gergindi. Onun gibi bir Zifu Öğrencisi için, Yağmurejderi Korumaları kadim figürlerdi.

 

Yu Dong ise panikliyordu. “Yağmurejderi Korumaları’nı gücendirecek bir şey yapmadım ve bu üçlüyle hiç tanışmadım. Neler oluyor burada?” Herif çabucak aklında, eskiden öldürdüğü isimleri içeren bir yolculuğa çıktı lakin ne yaparsa yapsın, hareketlerinde bir açık bulamıyordu. Bu insanlardan neden geldiklerini bilmiyordu.

 

“Yarımay Dağı’na gelmemin sebebi, Yu Dong’u bularak onunla konuşmaktı.” Ning konuştu. “Üstat Yarımay, Yağmurejderi Korumaları’nın meselelerine bulaşmak mı istiyorsun?”

 

Üstat Yarımay’ın suratı değişmişti. Gerçekten de böyle bir sorumluluğun altına girmesi mümkün değildi lakin o esnada, Yu Dong konuştu. “Benden ne istediğinizi bilmiyorum saygıdeğer Yağmurejderi Koruması, eğer spesifik bir davayla ilgili bana soru soracaksanız, neden ustamın gitmesini istiyorsunuz? Sorunuz varsa, sorabilirsiniz bendeniz, Yu Dong, kesinkes dürüst bir şekilde cevap vereceğim.”

 

Buraya kadar tırnaklarıyla, kendi kanıyla gelen Yu Dong’un doğal olarak akılalmaz bir zekâsı vardı. “Yağmurejderi Koruması” onu ustasından ayırmaya çalıştığı için, kesinkes ustasının gitmesine izin vermeyecekti. Ustası giderse muhtemelen hayatı bu adamın ellerine kalacaktı.

 

“Evet. Sorunuz varsa burada sorabilirsiniz.” Üstat Yarımay konuştu. “Kesinkes Yağmurejderi Korumaları’nın meselelerine karışmak gibi bir niyetim yok.”

 

Ning’in surat ifadesi değişti. Bu Üstat Yarımay iki yüz yıldır Wanxiang’ın zirvesindeydi ve hayatının sonlarına yaklaşıyordu. Bu yüzden, Ning onu küçümsemeye yeltenmiyordu. Evet, bu adamın yeteneği Birinci Dong gibi insanlarla kıyaslanamayacak kadar azdı ancak uzunca bir zamandır çalıştığı için epeyi fırsatla karşılaşmış olmalıydı. Onun gibi yaşlı bir adamın, birçok farklı taktiği olsa gerekti.

 

 Yaşlı adam buradayken Yu Dong’u çekip almak kolay olmayacaktı. Kuzeyoğul da Üstat Yarımay’a doğru öfkeyle kükrüyordu. “Yarımay, Yağmurejderi Korumaları olarak buraya geldik lakin sen, bize sorun çıkarıyorsun. Hemen burayı terk etmeni istiyorum! Aksi takdirde… Yapacaklarımız için bizi suçlayamazsın!”

 

“Efendiler.” Üstat Yarımay gülümseyerek konuştu. “Bu gördüğünüz tılsım, Sakinsu’yun Kuzeydağ Klanı’na aittir.” Lafını bitiren adam, üstünde ‘Kuzey’ ve ‘Dağ’ kelimeleri yazan kızıl bir tılsım çıkardı. “Karejderi Dağı’na yüz vermek istemiyor olabilirsiniz ancak Sakinsu’yun Kuzeydağ Klanı için aynı durumun geçerli olduğunu sanmıyorum, yanlış mıyım? Eğer soracaklarınız varsa hemen sorun. Bir şey sormayacaksanız da çabuk burayı terk edin.”

 

“Kuzeydağ Klanı’na ait bir tılsım mı?” Ning şaşırmıştı. Böylesine bir eşyaya sıradan insanların sahip olması mümkün değildi. Baiwei’nin ona verdiği madalyon, sadece Kuzeydağ Karakaplan’a ait olan bir madalyondu, yani asıl Kuzeydağ Klanı’na ait bir madalyon sayılmazdı.

 

Baiwei’yle yakın arkadaş olduğu için epeyi şey biliyordu. “Kuzeydağ Klanı’nın kızıl madalyonu”na sahip olan insanların, Sakinsu’yun Kuzeydağ Klanı’yla derin bir ilişkisi vardı.

 

“Bu madalyonu hayatımda ikinci kez kullanıyorum.” Üstat Yarımay Ning’in grubuna baktı. “Yaşayacak fazla zamanım kalmadı ve gerçekten de Kuzeydağ’ı yardıma çağırarak onlara iş çıkarmak istemiyorum.”

 

Sözleri sıradan gibi duyulsa da aslen arkalarında yatan tehdit çok açıktı. Bu durum, Yue Wei ve Yu Dong’u rahatlatmıştı.

 

“Kıdemli öğrenci kardeşim, ne yapacağız?” Kuzeydağ zihinsel yoldan konuştu. “Bu yaşlı adam Kuzeydağ’ın madalyonuna sahipmiş, sanırım sıradan biri değil. Şimdilik geri çekilsek mi acaba…”

 

“Üstat Yarımay.” Ning sinirliydi. “Bu adam için öne çıkmaya kararlı mısın?”

 

Üstat Yarımay gülümseyerek başını öne salladı. Bu adamın vahşi ifadesini görebiliyordu ancak gergin olduğunu da anladığı için onun çok geçmeden burayı terk edeceğini düşünüyordu.

 

“Şimdilik onu koruyabilirsin ancak bunu sonsuza kadar yapamayacaksın!” Ning başını çevirerek konuştu. “Küçük öğrenci kardeşim, gidelim.”

 

“Hmph.” Kuzeyoğul da başını çevirip bölgeyi terk etmeye koyuldu.

 

Lakin tam o esnada… Başını çeviren Ning’in gözlerinde vahşi ışık hüzmeleri belirdi. Bu vahşet, bu nefret, uzun zamandır bastırdığı duygulardı lakin Üstat Yarımay ve Yu Dong Ning’in suratını göremedikleri için… Gayet kendilerini beğenmiş tavırlarıyla, gülümsüyorlardı.

 

“Tırırım…”

 

Ning’in güçlü ilahi iradesi sonsuz nehir gibi dalgalar halinde, Üstat Yarımay’a doğru ilerliyordu. BOOM! Ruhuna çarpan bu saldırı, [Ruhsarsan Sanat]’a aitti!

 

Üstat Yarımay hayatının son zamanlarında yaşadığı için kendisini günlük aktivitelere ve eğlenceli faaliyetlere adamış bir adamdı. Bu yüzden Tao Kalbi epeyi zayıflamıştı. Yine de Üstat Yarımay daha önce Üç Felaket, Dokuz Kıyamet’e maruz kalmadığı için Tao Kalbi’ni pek umursamıyordu. Lakin o esnada, Ning’in ilahi irade saldırısıyla karşılaşınca ruhunun titrediğini hissetmişti.

 

“Sıkıntı! İlahi irade sanatı!” Yılları kapsayan tecrübesi ve Kuzeydağ Klanı içinde, geçmişte hayatını riske ettiği nice anısı vardı. Tao Kalbi bu anılarından sebep sağlam sayılabilecek bir durumdaydı ve şaşkına dönmüştü. “Uyan! Uyan!” Üstat Yarımay’ın ruhu debeleniyordu ve o esnada gözlerinde açık bir ifade belirdi. “Sabre formasyonu!”

 

Bölgeyi kontrol etmek için kullandığı formasyonu aktif edeceği esnada ortaya muazzam, yavaş görünen bir kılıç ışığı çıktı.

 

Kılıç ışığı tek kelimeyle nefes kesiciydi! Bölgede on siyah sabre belirmiş ve saldırıyı karşılamaya koyulmuştu ancak sabreleri geçen kılıç ışığı… Direkt Üstat Yarımay’ın vücuduna atıldı. Üstat Yarımay’ın ellerindeki tırpanlar saldırıyı karşılamaya çalışmışlardı ancak onlar da… Bir işe yaramamıştı.

 

Kesik! Vücudu ortadan ikiye ayrılan adamdan etrafa kan dalgaları saçılıyordu. Elinde Karakuzey Kılıcı, Ning direkt adamın arkasında belirdi.

 

O esnada… [Ruhsarsan Sanat], [Yıldızkavrayan El], Rüzgâr Kanat Atlatması ve [Yüz Santimlik Kılıç]’ın Çok Yönlü Devedikenleri’ni kullanmıştı.

 

O esnada, genç adam en güçlü saldırılarını aktif etmişti! Bu yaşlı adam derin bir geçmişe sahip, uzun yıllardır yaşayan bir adamdı… Ning onunla fazla zaman harcamak istemiyordu. Sonuçta, ne olacağını kim bilebilirdi ki? Ning’in bilinçaltı ona… Bu adamın uğraşılması güç bir adam olduğunu söylüyordu. Bu yüzden, rakibi hazırlıksız bir haldeyken onu hemen aradan çıkarmak istemişti.

 

“Sen… Öldürdün…” Yu Dong kendine geldi. Üstat Yarımay’ın ikiye ayrılan vücudunu görünce suratı tamamen değişmişti.

 

Karakuzey Kılıcı elinde, Ning ona soğuk bakışlar fırlatıyordu. Bu bakışlar Yu Dong’un kalbini titretmeye fazlasıyla yeterliydi. Ning soğuk ses tonuyla konuştu. “O lanet madalyonu bırak… Kuzeydağ’ın üyeleri burada olsalar dahi seni gebertmekten beni kimse alıkoyamazdı!”

 

…….

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44333 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr