Bölüm: 219 - Öldürme İsteği

avatar
4724 42

Desolate Era - Bölüm: 219 - Öldürme İsteği


Bölüm: 219 - Öldürme İsteği

 

Her ne kadar Ji Ning yavaş konuşuyor olsa da, Mu Kuzeyoğul ve Qingqing, bu sözlerdeki öldürme isteğini ve nefretini fark etmişti. Bu nefret genç adamın ruhuna kazınmış, ve hatta kemiklerine bile işlemişti!

 

Ning asla unutamamıştı. Kırlangıç Dağı’nı terk ettiğinde, bir gün intikam alacağını biliyordu! Lakin, o zamanlarda, dünyayla ilgili pek bir şey bilmiyordu; dünya ona göre devasa ve yabancıydı. Bu yüzden ilk önce okula katılıp, gücünü artırmak ve bir süreliğine bu nefreti kalbine kazımaya karar vermişti. Eğitimini bitirip, Yağmurejderi Korumaları’na katıldığına göre, intikamın zamanı gelmişti!

 

‘’Baba, Anne, Dayı,’’ Ning kendi kendine söylendi, ‘’Size zarar verenleri…bağışlamayacağım! Birini bile!’’

 

‘’Küçük öğrenci kardeşim,’’ Ning başını çevirip yanındaki Kuzeyoğul’a baktı, ‘’İntikam alacağım. Qingqing ve Beyaz Amcamı götürsem yeter. Senin gelmene gerek yok.’’

 

‘’Kıdemli öğrenci kardeşim, ne diyorsun sen?!’’ Kuzeyoğul öfkeliydi, ‘’Artık bu dünyada herhangi bir akrabam kalmadı, annem öldükten sonra kimsem kalmadı! Bu yüzden başıma bela açacağını düşünmene gerek yok. Küçük öğrenci kardeşin olarak, yaşadığın acıyı ve aileni kaybettiğin için çektiğin ıstırabı iyi biliyorum. Geçmişte, annemi öldüren o aşağılık insanları bizzat, kendi ellerimle katlettim. Bu sefer, kesinkes seninle geliyorum!’’

 

 Ning şaşkına dönmüştü. Annesi mi ölmüştü? Bizzat annesi için intikam mı almıştı? Dünyada akrabası kalmamış mıydı? Daha önce küçük öğrenci kardeşinden bu kelimeleri duymamıştı.

 

‘’Öyle olsun!’’ Ning onayladı, ardından Kuzeyoğul’un omzuna dokundu, ‘’Sen…iyi bir kardeşsin.’’ Kuzeyoğul Ning’e bakıyordu, ‘’Hadi. Sakinsu Şehri’ne gidelim.’’

 

Kuzeyoğul hemen söylenmişti, ‘’Sakinsu Şehri mi? Ama…intikam alacağını söylememiş miydin? Görevleri hallettik ama, şimdilik Kızıl Ejder Dağları’na geri dönüp, meseleyi onaylamamıza gerek yok. Şu anda, Yağmurejderi Korumaları için bir göreve çıktığımızı söyleyerek, düşmanlarını avlayabiliriz. Güzel bir bahane olur.’’

 

Ning onayladı. Geçmişte, Xue Hongyi de bu bahaneyi kullanarak Ning’i araştırmaya çalışmıştı. Şans bu ki, Kuzeydağ Baiwei araya girerek ona engel olmuştu. Üstelik o zamanalar, Baiwei ‘Sakinsu Marki’nin Elçisi’ ünvanına sahipti; bu ünvana sahip olmasaydı, Xue Hongyi’yi durdurması da kolay olmayacaktı!

 

‘’Ben de öyle düşünüyorum,’’ Ning söylendi. ‘’Ancak, hazırlık yapmak için Sakinsu Şehri’ne dönmemiz lazım. İlk olarak, düşmanlarımla ilgili bilgileri elde etmem lazım. Ayrıca büyülü hazine de almam gerekiyor.’’

 

‘’Büyü hazineler mi?’’ Kuzeyoğul söylendi, ‘’Düşmanların akılalmaz güçlere sahip insanlar mı yoksa?’’ Ning başını iki yana salladı, ‘’Hayır, Zifu seviyesinde olsalar gerek. Aradan geçen zamanı düşünürsek, en fazla sıradan Wanxiang seviyesine denk bir güce sahiplerdir.’’

 

‘’O zaman büyülü hazineleri ne yapacağız?’’ Kuzeyoğul’un aklı karışmıştı. Ning düşük ses tonuyla söylendi, ‘’Çünkü…ruhlarını parçalayacağım!’’

 

Sözlerindeki soğuk nefret, Kuzeyoğul, Qingqing ve Beyazsu Tazısı’nı şaşkına çevirmişti. Kuzeyoğul çocukluğunda, düşmanlarını nasıl öldürdüğünü hatırlıyordu….o zamanlar, nefrete kapılmış bir insandan farkı yoktu. Ning’in hissettiklerini tamamen anlayabiliyordu.

 

‘’Gidelim,’’ Ning söylendi. ‘’Tamam.’’ Grup hemen ejder başlı gemiye binerek, Sakinsu Şehri’ne doğru yola çıktı.

 

Sakinsu Şehri’ne ger dönen Ning, ilk önce değerli dostunu, Baiwei’yi ziyaret etti. ‘’Biliyorum,’’ Baiwei söylendi. ‘’Son Yağmurejderi Korumaları testine senin, ve küçük öğrenci kardeşin, Mu Kuzeyoğul’un katıldığını biliyorum.’’ Baiwei önce Ning’e bakmış, ardından da Kuzeyoğul’a gülümsemişti. Ning’in hizmetçilere baktığını görünce hemen ellerini salladı, ‘’Çekilebilirsiniz.’’ Bu talimatından sonra odada onlardan başka kimse kalmamıştı.

 

‘’Kardeş Baiwei, senden yardım istemeye geldim,’’ Ning’in ses tonu ciddiydi. ‘’Lütfen, söyle.’’ Baiwei cevapladı.

 

‘’Üç kişiye dair bilgiye ihtiyacım var,’’ Ning söylendi. ‘’Karejderi Dağı’ndan Yedinci Dong, Shui Yi ve Yu Dong! Lakin, Gökyüzü’nün Hazine Dağı onları araştırdığımı bilmemeli.’’

 

Baiwei hafifçe başını öne salladı, ‘’Tamamdır. Hemen bir grup hazırlayıp, Gökyüzü’nün Hazine Dağı’na yollayarak, gerekeni yapacağım.’’ ‘’Seni de yoracağım, kusura bakma.’’ Ning söylendi.

 

Üçlüyü öldürmek zor değildi. Asıl sıkıntılı kısım, Shui Yi ve Yu Dong değil, Yedinci Dong’un Kadim Taoist olan büyükbabasıydı. Ning onlara karşı harekete geçtiğinde, ne kadar gizli davranırsa davransın, Karejderi Dağı bu meseleyi araştıracaktı….ve birinin, bu üçlüye karşı harekete geçtiğini öğrendikleri taktirde, şüphelenmeleri de söz konusuydu.

 

‘’İki saate sonuçları alırız.’’ Baiwei ayağa kalktı, ‘’Siz burada dinlenebilirsiniz. Ben ayarlamaları yapayım.’’

 

……..

 

İki saatin ardından odaya giren köle, üç kalın kitabı Kuzeydağ Baiwei’ye uzattı. ‘’Çekilebilirsin.’’ Baiwei’nin talimatıyla birlikte köle odayı terk etti.

 

Baiwei raporları direkt Ning’e uzattı, ‘’Gökyüzü’nün Hazine Dağı’ndaki en detaylı raporları çıkarttım. Raporlar farklı seviyelere ayrılıyor; ancak sana uzattığım raporlar en detaylı, en gizli raporlardır. Lakin, Gökyüzü’nün Hazine Dağı sadece bilgi ağı olarak çalıştığı için, her şeyi bilmeleri söz konusu değil. Örneğin, bu sefer, raporları senin istediğini bilmiyorlar.’’

 

Ning onayladı. İnsan kaynakları sınırlıydı. Gökyüzü’nün Hazine Dağı ne kadar etkileyici olursa olsun, her şeyi bilmeleri mümkün değildi.

 

‘’Yedinci Dong.’’ Ning kitap kapağını araladı. Baiwei yavaşça şarabını içiyor, ve Kuzeyoğul da aynı şekilde takılıyordu. İkisi de Ning’i rahatsız etmemeye çalışıyordu.

 

Ning çabucak detayları okudu. Rapor gerçekten de söylendiği gibi, detaylıydı; içeride Yedinci Dong’un, küçüklüğünden beri yaptığı şeyler yazıyordu. Karejderi Dağı’nda çıkardığı sorunlardan, ve hatta tecavüz ettiği kadınlardan bile bahsedilmişti. Lakin…Ning’in ailesine yapılan saldırıya dair herhangi bir şey yazmıyordu.

 

‘’Gökyüzü’nün Hazine Dağı yaşanan her şeyi bilmiyor. Ölümsüzlük yolunda yürüyen insanlar her an tehlikeyle karşılaşayabiliyor. Bu tehlikeden kimseye bahsetmezlerse, meselenin duyulması da mümkün olmaz.’’ Ning başını iki yana salladı.

 

‘’Yedinci Dong…cidden felaketin ta kendisi.’’ Ning okumaya devam ettikçe, Yedinci Dong’un şımarık bir züppe olduğunu anlıyordu. Onca zamanın ardından bile hala daha Zifu’nun zirvesindeydi.

 

Yedinci Dong, büyük ‘Dong’ Klanı’na üyeydi. Dong Klanı’nda bir Kadim Taoist, Taoist Soğukgüneş olduğu için, muazzam bir güce sahiplerdi. Dong Klanı’nda epeyi yetenekli figür vardı, ve daha önceleri Ning’in gördüğü Birinci Dong, Yedinci Dong’un jenerasyonundaki en yetenekli ve en büyük figürdü! Lakin tabii, Birinci Dong, Zindan Dağları’nın vahşi bataklıklarında Ejderbalinası’na can vermişti.

 

Taoist Soğukgüneş’in tek bir oğlu vardı; lakin oğlu dış dünyada, çıktığı macerada can vermişti. Oğlundan geriye kalan tek torunu da Yedinci Dong’du. Bu yüzden, Taoist Soğukgüneş onu epeyi şımartmıştı.

 

Birinci Dong ve ona benzeyen insanlar iyi muameleye maruz kalıyor olsalar da, doğal olarak bu konuda Yedinci Dong’la aşık atmaları mümkün değildi. Bu yüzden, Dong Klanı’nda, Yedinci Dong’a yaranmaya çalışan epeyi insan vardı ve bu sebepten, Yedinci Dong kibirli bir hale bürünmüştü. En sevdiği hobisiyse güzel kadınlara tecavüz etmekti.

 

Tabii bu sebepten, felaket tellalı olarak görülüyordu. Lakin, sahip olduğu güçlü arkası sayesinde sıkıntı çekmemişti.

 

‘’Bu ne böyle?’’ Ning’in suratı ekşidi, ‘’Ciddi ciddi, Karejderi Dağı’nda, Taoist Soğukgüneş’le birlikte mi yaşıyor?’’ Yedinci Dong cidden şımarığın tekiydi. Diğerleri Kadim Taoistleri görmek için can atarken, bu herif büyükbabasıyla birlikte yaşıyordu.

 

‘’Karjederi Dağı’nda yaşıyorsa, yapabileceğim bir şey yok.’’ Ning aşını iki yana salladı. Kendine güveniyordu; ancak sayısız yıldır varlığını sürdüren bir okula saldıracak kadar da kafayı yememişti. Muhtemelen Kayıp Ölümsüzler bile bu konuya çekimser yaklaşacaklardı; zira burada, koskoca bir okulun temelinden bahsediliyordu. Şüphesiz ki bu okulda, onları bile sıkıntıya sokacak formasyonlar bulunuyordu.

 

‘’Sıradaki,’’ Ning Yu Dong’un raporunu incelemeye koyuldu. Yu Dong hırslı bir insandı, ve aynı zamanda çok da dikkatliydi. Yeterli kaynağı toplamak için, Yedinci Dong’un yardakçılığını yapmıştı! İstediğini elde ettikten sonra Yedinci Dong’un yanından hemen kaçmıştı.

 

‘’Alt-seviye Wanxiang Üstadı, ve Yarımay Dağı’nda ustasıyla, Wanxiang Zirvesi’ndeki bir insanla yaşıyor.’’ Yu Dong çok sayıda şeytani faaliyetlere bulaşmış bir insan değildi; en azından, Gökyüzü’nü Hazine Dağı’nda bu tür sadece iki eylem kaydı bulunuyordu. Doğal olarak, Ning’in ailesine yaptıkları kayıtlar altında değildi!

 

Ustası, Üstat Yarımay, epeyi şeytani faaliyette bulunmuştu. Kendisi iki yüz yıl önce Wanxiang’ın zirvesine ulaşmış, şeytani, sinsi bir figürdü ve oldukça güçlüydü!

 

‘’Ustası var; ancak Yarımay Dağı’ndalar demek?’’ Ning rahatladı, ‘’Bu dağ vahşi, ıssız bir bölgede bulunduğundan onu bulmak zor olmayacaktır. Sonuncuya bakalım.’’

 

Ning Shui Yi’ye ait raporu açtı. Shui Yi…aslen Dong Klanı’ndaki kölelerden biriydi; ancak olağanüstü yeteneklere sahip olduğu için Dong Klanı’nın dikkatini çekmişti. Wanxiang’ın zirvesine ulaşmayı başaran bu adam potansiyeli sınırlı olduğu için, Karejderi Dağı’nı terk ederek Dong Klanı’na ait bölgede yaşamaya başlamıştı.

 

‘’Dong Klanı’nda mı?’’ Ning sıkıntıyla karşı karşıya olduğunu biliyordu, ‘’Biraz sıkıntı. Yine de…onu öldürebilirim.’’

 

Dong Klanı, Taoist Soğukgüneş’in klanıydı. Lakin Taoist Soğukgüneş, Karejderi Dağı’nda olduğu için, Dong Klanı’nı koruyan herhangi bir Kadim Taoist yoktu. Tabii bölgede Wanxiang Üstatları bulunuyordu; ancak bölge, Karejderi Dağı kadar sıkı bir güvenliğe sahip değildi. Ning onlarla başa çıkabileceğini düşünüyordu; zira genç adam sadece Shui Yi’yi öldürecekti, bütün klanı yok edecek değildi.

 

‘’İlk önce Yu Dong’u, ardından Shui Yi’yi öldüreceğim. Geçmişte, ikili ailemle mücadele etmişlerdi. Ailemi öldüren asıl insanlar bunlar.’’ Ning kendi kendine söylendi.

 

Yan taraftaki Baiwei, Ning’den yayılan öldürme isteğini, ve genç adamın gözlerindeki soğuk, vahşi bakışları görebiliyordu. Baiwei kendi kendine, sessizce düşündü, ‘’Kardeşim, Ji Ning, normalde sakin ve rahat bir insandır; ancak böylesine şeytani bir yönü de varmış. Muhtemelen geçmişe dair olağanüstü, derin bir nefret meselesi…’’

 

‘’Kardeş Baiwei.’’ Ning ayağa kalkınca Baiwei de hemen ayağa fırlamıştı. ‘’Seni yorduğum için üzgünüm, Kardeş Baiwei. Bana sürekli yardım ediyorsun. Bendeniz, Ji Ning, yaptığın her şeyi hatırlayacağım.’’ Ning ellerini birleştirdi. ‘’Daha fazla kalmayacağım. Gidiyorum.’’

 

‘’Bir şeye ihtiyacın olursa, Kardeş Ji Ning, bana sormaktan çekinme,’’ Baiwei söylendi.

 

‘’Her şey beklediğim gibi,’’ Ning tekrar ellerini birleştirerek, küçük öğrenci kardeşiyle bölgeyi terk etti.

 

İki saat sonra. Güneş battıktan sonra…

 

Ning’in grubu ejder başlı savaş gemisine binip, gökyüzüne atılarak Sakinsu Şehri’ni terk etmişti.

 

‘’Bu büyülü hazine sayesinde, size reenkarne olma şansını bile tanımayacağım!’’ Ning tütsülüğe benzeyen büyülü hazineyi kavrayarak, başını kaldırdı, ‘’Küçük öğrenci kardeşim, güneye gidelim. Yarımay Dağı’na!’’

 

……..






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44353 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr