Bölüm: 220 - Asıl Yu Dong!

avatar
4638 41

Desolate Era - Bölüm: 220 - Asıl Yu Dong!


Bölüm: 220 - Asıl Yu Dong!

 

Yarımay Dağı…

 

Bu bölge, bin kilometrelik çapında yaşayan insanlar için kutsal bir alan olarak görülüyordu; zira burada olağanüstü güce sahip bir Wanxiang Üstadı, Üstat Yarımay yaşıyordu. Bu yüzden, yakınlarda bulunan kabileler ve yaratıklar sorun çıkarmaya cüret edemiyordu!

 

Muazzam, rahat bir salonda, yeşim yatağında oturan ve etrafa şeytani bir aura saçan yaşlı bir adam oturuyordu. Hemen önünde, el boyutlarında bir tırpan süzülüyordu.

 

‘’Usta.’’ Saygı dolu bir ses yankılandı. ‘’Baba.’’ Bir ses daha yankılandı. Yaşlı adamın suratında bir gülümseme belirmişti, ‘’Gelin.’’

 

Kısa, çirkin görünen bir adam içeriye girdi. Adamın hemen yanındaysa mavi cübbeli, güzeller güzeli bir kadın duruyordu. Çirkin adamın gayet rahat bir tavrı vardı.

 

‘’Yu Dong…’’ Şeytani adam çirkin adama bakarak başını öne salladı, ‘’Öğrencim olarak aldığımda, ona fazla dikkat etmemiştim, ancak beklenmedik bir şekilde, o kadar öğrencimin arasında Wanxiang’a ilk adım atan o oldu! Üstelik, bunu onlarca yıllık kısa bir sürede gerçekleştirdi. Cidden hafife alınacak biri değil.’’

 

Peki ya figürü? Ölümsüzlük yolunda yürüyen insanlar dış görünüşe pek önem vermiyordu. Eğer zayıf ve çirkin görünüyorsanız, diğerleri sizi küçük görebilirdi; lakin güçlüyseniz…ne kadar çirkin olursanız olun, insanlar size saygı duyuyordu.

 

‘’Ve, görünüşe göre, Wei-er Yu Dong’dan epeyi hoşlanıyor.’’ Şeytani adam başını öne doğru salladı, ‘’Görünüşe göre, soyum Yu Dong’un ellerine geçecek.’’

 

‘’Wei, kızım, buraya gel.’’ Yaşlı adam söylendi. Mavi cübbeli kadın hemen ileriye atıldı. Yaşlı adamın koluna sarılarak söylendi, ‘’Babacım, bu sefer, kıdemli öğrenci kardeşim Yu Dong sana bir hediye getirdi. Seveceğine eminim,’’ Yue Wei söylendi.

 

‘’Oh?’’ Şeytani adam gülümseyerek başını çevirdi. Yu Dong saygıyla söyleniyordu, ‘’Usta, öğrenciniz henüz ‘Üç Ölümsüz’ şarabından bir miktar ürettiği için hemen size getirmek istedi.’’

 

‘’Üç Ölümsüz şarabı mı?’’ Yaşlı adam şaşırmadan edememişti. İki yüz yıldır Wanxiang’ın zirvesindeydi, ve hayatı sona ermek üzereydi, yaşayacak fazla zamanı kalmamıştı. Sona yaklaşan insanların en çok istediği şey, eğlenmek ve keyiflenmekti.

 

Üç Ölümsüz şarabı bulunması zor, kaliteli bir şaraptı. Genel bağlamda, sadece Sakinsu Şehri gibi yerlerde bulunabiliyordu ve Yarımay Dağı gibi uzak bölgelerde böyle bir şarabın eşine rastlamak kolay iş değildi.

 

‘’Düşüncelisin,’’ Yaşlı adam başını öne salladı. Bu Yu Dong’la ilgili epeyi tatminkar düşüncelere sahipti. Wanxiang seviyesine ulaşmasına rağmen, Yu Dong öğrencisi olarak kalmış ve saygısından bir tutam bile kaybetmemişti. Üstelik, ona adeta kendi babasıymış gibi davranıyordu…

 

‘’Usta, bana değerli bilgilerinizi öğrettiniz. Böyle önemli şeylerin yanında, ufacık bir şarabın lafı mı olur?’’ Yu Dong çıkardığı şişeyi ileriye uzattı. Muazzam işlemeli şişenin içindeki şarabın aroması, adeta bu dünyaya ait olmayan, cennet vari bir auraya sahipti.

 

‘’Küçük öğrenci kardeşim, lütfederseniz…’’ Çok geçmeden, Yu Dong ve küçük öğrenci kardeşi, Yue Wei, salonu terk etti.

 

 Kızının ve en yetenekli öğrencisinin mesafeye doğru yürüdüğünü gören adam başını öne sallamadan edememişti. Özellikle de Yu Dong’un kızına ne kadar saygılı davrandığını görünce geniş bir kahkaha da patlatmıştı.

 

Yarımağ Dağı’ndaki bir başka salonda…

 

Bu salon, Yu Dong’un malikanesinde yer alıyordu. Doğal olarak bölge, dışarıdan gelenlerin girememesi için formasyonlarla kuşatılmıştı.

 

‘’Çekilebilirsin.’’ Yu Dong kölelerine talimat verdi. ‘’Anlaşıldı.’’ Köleler ve hizmetçiler saygıyla eğilerek, mekanı terk etmiş ve salonda sadece Yue Wei-Yu Dong ikilisi kalmıştı.

 

Oturan Yu Dong Yue Wei’ye bakarak söylendi, ‘’Diz çök.’’

 

Yue Wei cezbedici bir gülümseme savurduktan sonra üstündeki cübbe hemen kaybolmuş, muazzam kıvrımlara sahip vücudu gün yüzüne çıkmıştı. Hafifçe diz çöken kadın, ufak bir köpek misali ilerliyordu. Ardından, Yu Dong’un bacaklarına yaklaşıp, yalamaya başladı.

 

‘’Geçmişte, beni görmezden geliyordun, ancak şimdiyse, önümde diz çöküyorsun.’’ Yu Dong başını çevirip, Yue Wei’ye baktı.

 

‘’Kıdemli öğrenci kardeşim, benimle dalga geçmeyi bırakın,’’ Yue Wei tatlı somurtkan ifadesiyle söylendi. Elini uzatan Yu Dong, kadının başını yakalayarak sertçe çekti. Yue Wei öksürmeye başlamıştı.

 

‘’Hahaha….’’ Yu Dong vahşi bir gülümseme savurdu. ‘’Dayan.’’ Yue Wei’nin başka çaresi yoktu.

 

Bir sonraki sabah….

 

‘’Mm.’’ Keyif çatan Yu Dong oracıkta oturuyor, düşünüyordu. Yue Wei ise kucağına kurulmuştu, ‘’Küçük öğrenci kardeşim, o yaşlı bunak…bana Yarımay Sabre Formasyonu’nu verecek mi? Ona uzun, upuzun bir zamandır hizmet ediyordum; ancak hala daha formasyonu vermiş değil!’’

 

Yue Wei cevapladı, ‘’Merak etme, kıdemli öğrenci kardeşim. Babama daha önce bu meseleden bahsetmiştim; ancak bu konuda tereddüt etmişti. Görünüşe göre gitgide senden daha da hoşlanıyor. Bir sonraki konuşmamıza, başaracağına eminim.’’

 

‘’Umarım o yaşlı bunak, formasyonu vermeden gebermez.’’ Yu Dong’un gözlerinde soğuk ışık hüzmeleri vardı.

 

‘’Merak etme,’’ Yue Wei hemen söylendi, Yu Dong başını hafifçe öne sallamıştı. Oracıkta sessiz sessiz düşünürken, Yue Wei onu rahatsız etmeye cüret edemiyordu.

 

‘’Üç yıl. En fazla üç yıl daha onu bekleyeceğim, böyle zamanımı harcayamam,’’ Yu Dong başını çevirip Yue Wei’ye baktı, ‘’On beş gün sonra, o yaşlı bunağa formasyonu öğretmesi için istekte bulunacağım; zamanı gelince, konuşma konusunda bana yardım edeceksin.’’

 

‘’Tamam.’’ Yue Wei hafifçe onayladı. Yu Dong aniden garip bir kahkaha atmaya başlamıştı, ‘’Küçük öğrenci kardeşim, eğer babacığın bu halini görseydi, öfkeden ölür müydü? Hahahahaa….’’

 

Şeytani, vahşi kahkahası daha önceki normal, dürüst ifadesinden tamamen farklıydı. Malikanedeki bütün köleler bölgeyi terk etmişti ve alanda bulunan formasyonlar sayesinde dışarıya ses bile sızmıyordu. Bu yüzden, Yu Dong rol yapmak zorunda değildi.

 

Küçüklüğünde, bu dünyada zayıfın ezildiğini ve yutulduğunu öğrenmişti. Bu yüzden, kendi yolunu tırnaklarıyla kazıyarak ilerlemişti. Gerek öldürmek, gerekse insanlara yardakçılık yapmak…Bütün bunları yaptığı esnada, kendi doğasını gizlemeyi iyi bilmişti. Onu gerçekten tanıyan insanlar ya çoktan öldürülmüş, ya da onun kontrolüne girmiş kişilerdi.

 

Ji Ning’in bilgi raporunda bile bu durumdan bahsedilmiyordu. Sonuçta…Gökyüzü’nün Hazine Dağı onun gibi ufak bir figüre odaklanacak değildi.

 

‘’Yarımay Sabre Formasyonu, hayatını kaybeden bir Kayıp Ölümsüz’e aitti. Karejderi Dağı’nda bile öylesine güçlü bir formasyon yok.’’ Geçmişte, Yu Dong başka çaresi olmadığı için Üstat Yarımay’ın öğrencisi olmuştu; lakin sahip olduğu taktiklerden, ve geçirdiği onca yılda edindiği tecrübelerden yola çıkarak, Üstat Yarımay’ın sırlarını gün yüzüne çıkarmayı bilmişti. Bu yüzden, daha dikkatli çalışıyordu.

 

‘’Eğer ele geçiremezsem…onu öldüreceğim.’’ Soğuk bir ışık hüzmesi Yu Dong’un gözlerinde belirdi. Geçmişte sıradan bir ölümlüydü ve bu güne kadar tırnaklarıyla gelmişti. Doğal olarak, her şeyi en ince detayına kadar düşünüyordu, ve çok insanın ölümüne sebebiyet vermişti. Geçmişte, klandaki iki genç efendinin, üç üstadın, ve hatta iki deha öğrencinin ölümlerine bile sebep olmuştu. Lakin, bu güne kadar, yapılanların arkasında onun olduğu ortaya çıkmamıştı.

 

O genç efendi ‘Yedinci Dong’ da Yu Dong’a göre bir satranç parçasından farksızdı.

 

………

 

Ejder başlı gemi Yarımay Dağı’nın üstündeydi. Ning başını çevirip, aşağıya baktı. ‘’Kıdemli öğrenci kardeşim, saldırmayacak mısın?’’ Kuzeyoğul’un aklı karışmıştı. Ning’in akılalmaz bir öldürme isteğiyle kaplı olduğunu biliyordu; ancak Yarımay Dağı’na geldikten sonra durmuşlardı.

 

‘’Henüz değil.’’ Genç adam ilahi hissiyle, bütün bölgeyi kaplamıştı. Yaşananları görebiliyordu. Üstat Yarımay’ın önünde Yu Dong’un bütün hareketleri kristal netliğindeydi…

 

‘’Bu Yu Dong cidden sıradan biri değil,’’ Ning kendi kendine söylendi. İlahi hissi, Üstat Yarımay’ın önünde rol yapan Yu Dong’un ifadesinde herhangi bir açık bulamamıştı. Eğer bu insan Ning’le dost olsaydı, muhtemelen Ning bile ona güvenecek kadar hataya düşebilirdi.

 

‘’Ölümlü olarak başladığı bu hayatında, geldiği seviyeye bak…’’ Ning Yu Dong’la ilgili okuduğu bilgileri hatırladı, ‘’Raporda yazılanlar kadar basit değil. Yazılanlara göre, Yu Dong için her şey sorunsuz gerçekleşmiş, ve insanlara yardakçılık yaparak bu güne gelmiş. Şanslı ve yetenekli olduğunu düşünüyordum; ancak epeyi de hırslıymış.’’

 

‘’Lakin! Hırslı, acımasız, etkileyici bir figür olsan dahi bugün, burada, öleceksin!’’ Ning’in gözlerinde soğuk ışık hüzmeleri vardı. Ölümsüzlerin dünyasında, kişisel güç her şeyden önemliydi. Örneğin, ilahi hisse sahip olan Ning Yu Dong’un bütün oyunlarını görmeyi başarmıştı.

 

‘’Gidelim,’’ Ning söylendi, mesafedeki malikaneye işaret ediyordu, ‘’Yu Dong’un malikanesine gideceğiz.’’ Tamamdır,’’ Kuzeyoğul cevapladı.

 

İnsan formundaki Beyazsu Tazısı da öldürme isteği dolu gözleriyle mesafedeki malikaneye bakıyordu. Sonuçta, kendisi de bizzat o kabusu yaşamıştı.

 

Svoosh! Ejder başlı gemi yere atıldı.

 

‘’Beyaz Amca, uzaykilit formasyonunu kur,’’ Ning zihinsel yoldan söylendi. ‘’Tamam.’’ Beyazsu Tazısı onayladıktan sonra sessizce gemiden çıkıp, gizlice formasyon bayraklarını yerleştirmeye başladı. Büyük uzaykilit formasyonu yüz kilometrelik çapa sahipti…ve bütün Yarımay Dağı bölgesi formasyonun etkisi altındaydı. Lakin tabii formasyonu aktif etmedikleri için rakibin durumdan haberi yoktu.

 

 Ejder başlı gemi malikanenin üstündeydi. Yu Dong, ve güzeller güzeli, cezbedici küçük öğrenci kardeşi açık seçik bir şekilde şehvet dolu hareketlere girişmişlerdi. Yu Dong, çılgınlar gibi hareket ediyor olsa da, sakin bir ifadeye sahipti.

 

‘’YU DONG!’’

 

Aniden bir ses duyuldu. Şaşkına dönen Yu Dong hemen durmuş ve küçük öğrenci kardeşi de duraksamıştı, ‘Kıdemli öğrenci kardeşim, kim o?’’

 

‘’Çabuk, kalkt.’’ Yu Dong hızla cübbelerini giydi ve aynı şekilde küçük öğrenci kardeşi, Yu Wei de cübbelere kuşanmıştı.

 

Yu Dong sakin ve sıcak bir ses tonuyla cevapladı, ‘’Acaba hangi Taoist dostum geldi?’’ Aynı esnada, koruyucu formasyonu ayarladığı için dışarıdaki ejder başlı gemiyi görebilmişti. Bu görüntü onu şaşırttı; zira Yu Dong tecrübeli bir insan olduğu için, böylesine muazzam bir geminin sıradan bir sahibi olduğunu düşünmüyordu.

 

‘’Küçük öğrenci kardeşim, çabuk, ustamı çağır.’’ Yu Dong zihinsel yoldan söylendi. ‘’Tamam.’’ Yue Wei’nin ellerinde ufak bir yaprak belirmiş, ve genç kadın yaprağı hemen sıkmıştı.

 

Tam o esnada….

 

Yakışıklı, zarif görünen ve kürklere bürünmüş genç bir adam, ejder başlı gemiden fırladı. Kolunda mavi bir yılan sarılıydı, ve hemen yanında beyaz cübbeli, beyaz saçlı bir adam ve beyaz cübbeli bir genç adam vardı. Kürklere bürünmüş genç, grubun lideriydi ve sakin figürüyle söylendi, ‘’Eski bir arkadaşın geldi!’’

 

……

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44306 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr