Bölüm 182: Efendim, Ji Ning

avatar
4659 55

Desolate Era - Bölüm 182: Efendim, Ji Ning



Bölüm 182: Efendim, Ji Ning

 

“Meng Roch?” Ning’in gözleri parlıyordu. Her ne kadar Roch’u yalnızca Sakinsu Şehri’ne yaptığı yolculukta birkaç günlüğüne tanımış olsa da ona karşı epeyi olumlu düşünceler besliyordu. Üstelik Roch, arkadaşlarını kurtarmak adına kendini feda edebilecek kadar cesur bir adamdı.

 

“Bulutgemisi!” Ning seslendi. Bulutgemisi hemen onun yanına gelerek eğilmiş ve saygıyla söylenmişti. “Kıdemli öğrenci kardeşim Ji Ning, beni mi çağırmıştınız?”

 

Ning onayladı, ardından önündeki Kuzeydağ Baiwei’yi işaret ederek konuştu. “Baiwei, Bulutgemisi’ne durumu açıklayıp ona birkaç adam vererek Meng Roch’un yanına yollarsın.”

 

“Tamam.” Baiwei başını öne salladı. Ning Bulutgemisi’ne bakıyordu. “Bulutgemisi, durumu anladın mı?” Bulutgemisi’ni yollamak istemesinin sebebi, bu adamın hızlı kararlar alarak durumu idare edebileceğine inanıyor olmasıydı. Ning ondan ne isterse istesin, bu adam elinden geldiğince çabalayacaktı.

 

 Bulutgemisi hemen başını öne salladı. “Kıdemli öğrenci kardeşim Ji Ning, merak etmeyin. Meng Roch’u kesinkes buraya çağıracağım.” “Güzel.” Ning başını öne salladı.

 

Baiwei gülümsüyordu. “Babamın emirlerini yerine getirdim. Şimdiyse bizzat hazırladığım hediyeye geldik…” “Baiwei, sen…” Ning hemen teklifi reddetmeye atılmıştı lakin Baiwei’nin ona izin vermeyeceği ortadaydı. “Dur bakalım. Burada kardeş değil miyiz yahu? Siyah Beyaz Okulu’na girip Tao Mücadeleleri’nde muazzam bir performans sergiledin. Kardeşin olarak sana tebrik hediyesi hazırlamayacağım da ne yapacağım? Merak etme babamın bana koyduğu sınırlamalardan dolayı onun kadar zengin değilim ve hediyem de pek değerli sayılmaz.”

 

Ning gülümsedi. Eğer Baiwei meseleyi böyle üstelerse, Ning ne yapabilirdi ki? Baiwei elini havaya sallayarak kalın, sıradan görünen bir kitap çıkardı. Her ne kadar kitabın fiyakalı malzemelerden yapıldığı anlaşılabiliyor olsa da Ning kitapta farklı bir özellik görememişti.

 

Muhtemelen, yakın bir zamanda dış dünyaya açılacaksın. Ölümsüzlük yolunda yürüyen kişilerin sayısız ölüm kalım mücadelesine atılması gerekiyor. Kişi yalnızca bu şekilde yolunda ilerleyebilir.” Baiwei gülümsedi. “Bu yüzden, sana bir harita hazırladım! Bütün Xia Hanedanlığı’nın haritası!”

 

Ning şoke olmuştu. “Xia Hanedanlığı mı?” Xia Hanedanlığı çok ama çok geniş bir alana hükmediyordu! “Hemen heyecanlanma. Xia Hanedanlığı devasa bir bölgeye hükmediyor ve bu harita da sadece Sakinsu Eyaleti’ni detaylıca ele alıyor. Xia Hanedanlığı’ndaki farklı farklı bölgelerin sadece ufak açıklamaları mevcut. Sonuçta, dış dünyada Sakinsu Eyaleti’nden bin kat daha büyük yerler var! Yine de en azından bu haritaya sahip olduğun sürece kaybolmayacaksın.” Baiwei başını iki yana salladı. “Xia Hanedanlığı’nın detaylı bir haritasına ben bile sahip değilim.”

 

Ning iç çekti. Dış dünyada açılan ölümsüzlük yolundaki insanlar için, iyi bir haritanın önemine diyecek yoktu zira dış dünyada çok sayıda gizem, tehlike ve akılalmaz bölgeler yer alıyordu. Kişi bilmeden ve farkında olmadan bu bölgelere adım attığı takdirde, kurtulmasına imkân olmayabilirdi.

 

Yapmam gerekenleri yaptığıma göre ayrılma zamanım geldi.” Baiwei ayağa kalkarak gülümsedi. “Senin gibi bir dehanın zamanını almamak lazım.” Ning de ayağa kalkmıştı. “Hemen gidiyor musun?”

 

“Siyah Beyaz Okulu Sakinsu Şehri’nin içinde… İstediğim zaman gelebilirim.” Baiwei hizmetçileri ve Bulutgemisi’yle bölgeyi terk etti.

 

……….

 

Ning arkadaşının gidişini izliyordu. Grup gökyüzünde kaybolduktan sonra genç adam başını eğerek önündeki altı yeşim tabakaya baktı.

 

“[Düşük Bin Kılıç Formasyonu]’m için kılıca ihtiyaç duyuyordum ve şimdiyse kılıçlar ayağıma geldi.” Ning önündeki iki kılıç setine bakıyordu setlerden birinde 72, diğerinde 18 kılıç vardı ve 18 kılıçlık set göze oldukça olağanüstü görünüyordu. “Her ne kadar [Düşük Bin Kılıç Formasyonu]’nu fazla kullanmamış olsam da Kuzeydağ Karakaplan çok sayıda uçan kılıca ihtiyaç duyduğumu biliyor olsa gerek. Gerçekten de bir sonraki Sakinsu Marki olmaya aday birinden beklendiği gibi, elindeki bilgiler sağlam…”

 

“Zifu Öğrencisi olduğuma gör, Ölümlü seviye kılıçlardan yedi yüz tanesini toplamak benim için zor olmasa gerek lakin Wanxiang’a adım attığımda, yedi yüz tane Yeryüzü seviye kılıca ihtiyaç duyacağım ve Kadim Taoist olduğumda, aynı sayıda Gökyüzü seviye büyülü hazineler bulmam gerekecek.”

 

Ning iç çekti. [Düşük Bin Kılıç Formasyonu] Ölümsüz Juhua’nın bile ilgi duyduğu bir kavramdı. Ayrıca Ning’in ruhu güçlüydü ve kendisi Kılıç Ölümsüzü olma yolunda ilerliyordu. Gerçekten de [Düşük Bin Kılıç Formasyonu] onun için adeta biçilmiş bir kaftan gibiydi. Büyük ihtimalle, bu formasyonu kullandığında, ileride Bin Kılıç Ölümsüzü’nden bile daha güçlü olacaktı.

 

Ning hazineleri incelemeye devam ediyordu. “Kanatlar?” Ning tabakanın üstündeki siyah kanatlara baktı. “Karejderi Dağı’na ait öğrenciyi öldürüp elde ettiğim kanatlardan daha iyi.” Kanatlar Ning’in işine pek yaramıyordu zira aslen genç adam kanatları, [Rüzgarkanat Atlatması]’nı örtmek adına kullanıyordu.

 

Bu ilahi yetenek Yuchi Atası’nın, Kutsal Ölümsüz’ü kurtardığı için elde edebildiği bir yetenekti. Siyah Beyaz Okulu’nda bile beş ilahi yetenek bulunduğundan, ilahi yeteneklerin ne denli değerli şeyler olduklarına şüphe yoktu. Bu yüzden, Yuchi Klanı’na ait insanların bu ilahi yeteneği gizlemek adına kanat tipi büyülü hazineler kullanmasına da şaşmamak lazımdı.

 

“Uçan tekne!” Ning dördüncü hediyeye bakarak gülümsedi. “Üst kademe Ölümlü seviye büyülü hazine. Gelecekte, daha hızlı seyahat edebileceğim.” Ning ellerini uzatarak kolayca kanat ve tekneyi bağlamıştı.

 

“Zehirli gaz tipi büyülü hazine.” Ning beşinci hazineye bakıyordu. Yeşim şişeyi eline alıp kolayca bağladıktan sonra şişenin içinde zehirli sisle kaplı, beyaz bir inci olduğunu görmüştü.

 

“Geri git. Uzağa git.” Ning etrafı süzdükten sonra konuştu ve Yeşimbulut hemen bahçeden çıkmıştı. “Aktifleş.” Ning konuştu.

 

Aniden bahçeyi yoğun bir sis tabakası kaplamıştı. Zehirli beyaz gaz, onlarca metrelik alanı kaplıyordu ve gazın yoğunluğu da yüksekti. Öyle ki Ning, Habistanrı gözleriyle bile parmaklarını görmekte zorlanıyordu. Hatta element Ki’yi kullandığında dahi etrafını hissetmeyi başaramamıştı.

 

Duyduklarıma göre zehirli gaz tipi büyülü hazineler kaçarken kullanılmak için yapılıyorlarmış zira bu gazlar kişinin görüşünü ve hislerini etkileyebiliyor.” Ning hafifçe onayladı. “Demek durum böyleymiş. Gazı aktif eden kişi olsam dahi etrafı göremiyorum. Gazı saldığımda… Kısa bir süreliğine rakibim beni bulamayacak. İstediğim yönü seçerek kaçabilirim.”

 

Zehirli gaz dostu ve düşmanı ayırmıyordu. Ning’in asıl bağladığı şey inci ve şişeydi lakin zehirli gaz incinin içinden çıkıyordu.

 

“Acaba ilahi hissimi kullanarak görebilecek miyim.” Ning konuştu ve aniden… Whoosh! İlahi hissini etrafa yayarak koskoca bahçeyi kaplamıştı. “Eh?” Ning keyifliydi. Her ne kadar zehirli gaz doğal element akışını bozabiliyor olsa da genç adamın ilahi hissi her şeyi görebiliyordu.

 

“Muazzam.” Ning keyiften dört köşeydi. “Diğerleri bu gazı sadece kaçmak için kullanıyor ancak ben… Gazı yayarak rakiplerime saldırabilirim.” Bu saldırı taktiği hemen genç adamın aklında belirmişti. İlahi hissi gazdan etkilenmediğine göre gelecekte, Wanxiang Üstatları’yla başa çıkması daha kolay olacaktı.

 

“Bir ölümcül hamle daha.” Ning gülümsedi. Ardından altıncı tabakaya baktı. Beş yüz kilogramlık sıvılaşmış element özü! Bu gerçekten de yüklü bir miktardı. Sıradan Yeryüz, tipi büyülü hazineler bile beş kilogram ediyordu… Yani, bu miktarla genç adam istediği takdirde yüz adet Yeryüzü seviye büyülü hazine alabilirdi! Güçlü Yeryüzü seviye büyülü hazineler almak istese dahi onlardan da sekiz on tane alabilirdi.

 

Baiwei ve Tilki aralarında mücadele ettiklerinde bile bahisler en fazla elli kilogramlık sıvılaşmış element özüne kadar çıkmıştı.

 

“Kuzeydağ Karakaplan epeyi bonkörmüş.” Ning tereddüt etmeden hazineleri almış ve bir kez daha özel odasına dönmüştü.

 

……..

 

Özel odada… Yeşim şişeyi önüne yerleştiren genç adam, kapağı kaldırdı. Yatağın üstünde bağdaş kurarak kendini sakinleştirdikten sonra ağzını açmış ve şişedeki sıvılaşmış element özünü emmeye koyulmuştu.

 

Tırırım…

 

Zifu Mor Sarayı’nın illüzyonvari dünyasında devasa bir Zifu Gölü bulunuyordu. Sukaynağı aniden saf element enerjisi salmaya başlamıştı ve bu sebepten, Zifu Gölü de dönerek genişlemeye koyulmuştu.

 

Zifu Gölü’nün dış sınırları farklı farklı yönlere doğru büyüyorlardı. Gölün büyüdüğüne şüphe yoktu.

 

Büyüyordu! Hala daha büyüyordu! Elli kilogramlık sıvılaşmış element özü. Yüz kilogram. Yüz elli kilogram… Ning tereddüt etmeden devam ediyordu. Temelleri sağlamdı ve Tao kavrayışı da epeyi yüksekti. İlahi iradesi güçlüydü ve parlak bir kılıç kalbine sahipti… İstediği takdirde Wanxiang seviyesine ilerleyebilirdi.

 

Zifu Gölü büyümeye devam ediyordu. Artık gölün kapladığı alan akılalmaz bir seviyeye ulaşmıştı ve artık buna bir göl değil, “deniz” demek daha doğru olurdu. Zifu Denizi!

 

Üç yüz kilogram. Üç yüz elli kilogram!

 

Son seferde, kırk kilogram sıvılaşmış element özü kullanmıştım. Bu sefer, 360 kilogram daha kullanırsam yeterli olacaktır.” Ning kendi kendine konuştu. [Akan Sukaynağı] tekniğindeki açıklamalara göre, kişi dört yüz kilogram sıvılaşmış özünü Zifu Seviyesi’nde özümsediği takdirde, o zaman söylentilerde geçen “Kutsal Ölümsüz Temeli”ni oluşturabiliyordu. Tabii bunu başaran kişilerin Maddeleşmeleri de en iyi çeşitten olacaktı.

 

“Tırırım…” 355 kilogram. 360 kilogram. 365 kilogram.

 

“Neden Zifu Gölü’m hala daha kapasitesini doldurmadı?” Ning’in biraz aklı karışmıştı ve genç adam emdiği miktarı da azaltmaya koyuldu. Bazı basit Ki teknikleri kişiye yalnızca elli kilogram emme fırsatını verebiliyordu lakin Ning çoktan dört yüz kilogram sınırını geçmişti.

 

370 kilogram…390 kilogram…400 kilogram! Ning gözlerini açarak duraksadı.

 

“Geçen sefer kırk kilogram kullandım ve bu sefer de dört yüz kullandım. Ve buna rağmen, Mor Sarayım hala daha sınırına ulaşmış değil.” Ning’in suratı ekşidi. Her ne kadar [Akan Sukaynağı] bir üst limit belirtmemiş olsa da genel bağlamda dört yüz kilogramlık bir miktar sınıra yakın olmalıydı.

 

“Şimdilik duracağım. İki gün sonra Ustam’la görüştüğümde, ona sorarım.” Ning eğitimini bitirdi.

 

Ning eğitim yaptığı esnada, Doğu Sakinsu Şehri’ndeki sıradan bir evde, Roch yatağına uzanmış, sessiz sessiz Zifu Mor Sarayı’nı iyileştirmeye çalışıyordu. Daha önce gizli sanatları kullandığı için Mor Sarayı hasar almıştı ve bu hasarı yavaş yavaş kapatması gerekiyordu.

 

“Rocky, Rocky, çabuk, buraya gel!” Telaşlı bir ses yankılandı. “Ming Amca?” Roch hemen duraksayı, dışarıya atılmıştı. “Ming Amca, ne oldu?”

 

Roch kapıyı açtığında, hafif kel, orta yaşlı adamın endişe dolu suratıyla karşılaştı. Roch Ming Amcası’na karşı büyük bir minnettarlık besliyordu. En azından Ming Amcası bunca zamandır onunla yaşamasına izin vermişti.

 

“Birilerine sorun mu çıkardın? Sakinsu Eyaleti’nden bir koruma seni aramaya gelmiş.” Hafif kel, orta yaşlı Ming Amcası epeyi telaşlıydı.

 

“Ah?!” Roch başını iki yana salladı. “Hayır, bir şey yapmadım.” Ming Amcası hemen konuştu. “Konuştuğumuz yeter. Çabuk, git de onlarla konuş.” Her ne kadar bu sakin, ufak malikaneyi almış olsa da Sakinsu Marki’ne kıyasla Ming Amcası… İlahi bir ejderin önündeki karıncadan farksızdı. Hayır, hayır! Hatta karınca bile değil, ufak bir toz parçasından farksızdı!

 

Şaşkınlık ve endişe dolu suratıyla kapıya yönelen Roch, ön taraftaki iki zırhlı Zifu Öğrencisi’ni ve yanlarında duran beyaz cübbeli genç adamı görmüştü. İki koruma da beyaz cübbeli genç adamın arkasında duruyordu.

 

Bunu görür görmez dehşete düşse de içten içe acı acı gülümsüyordu. “Sakinsu Marki’nin korumalarına sahip olmak… Acaba bu seviyeye ne zaman gelebileceğim?” Roch acı içerisindeydi. “Daha okula bile giremiyorum, beni kabul etmeye istekli tek bir okul bile yok. Ölümsüzlük yolunda yürümeye devam etmem için ne kadar zamana ihtiyacım var?!”

 

Roch’u gören uzun, zayıf, beyaz cübbeli adam gülümsedi. “Sen Kardeş Meng Roch musun?” “Kardeş… Meng Roch mu?” Roch şaşkındı. Hafif kel Ming Amcası da şaşkınlık içerisindeydi. Hemen konuştu. “Evet, kendisi Meng Roch’dur.”

 

Uzun, zayıf, beyaz cübbeli adam gülümsedi. “Adım Bulutgemisi. Efendimin, Ji Ning’in emirleriyle sizi, Kardeş Meng Roch’u, Siyah Beyaz Okulu’na davet etmeye geldim.”

 

……

 

 

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44346 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr