Bölüm 180: Yeşimdeniz

avatar
4914 53

Desolate Era - Bölüm 180: Yeşimdeniz



Bölüm 180: Yeşimdeniz

 

 Beyaz cübbeli kadının hareketleri ve tavırları, Ji Ning’in tam olarak anlayabildiği şeyler değildi lakin beyaz saçlı üstadın bunca zamandır kendisi adına ne kadar sikkeyi ve element özünü kabul ettiğini hatırladığında, Ning keyiflenmişti. Üstelik yaşadığı bu Tao Mücadeleri onun için eşi benzerine zor rastlanacak muazzam bir tecrübeydi. Garip bir dönüşüm yaşadığını hissedebiliyordu.

 

“Kıdemli öğrenci kardeşim Ji Ning.” Keyif içerisinde bir ses yankılandı. Başını çeviren Ning, ona doğru gelen beyaz cübbeli, zayıf Kuzeyoğul’u görmüştü. Kuzeyoğul seslendi. “Kıdemli öğrenci kardeşim Ji Ning, çok güçlüsün. O kadar Wanxiang Üstadı’nı ve hatta Kuzeydağ Karadalga’yı bile yenmeyi başardın. Daha demin, kıdemli öğrenci kardeşim Kışyağmuru’ndan öğrendiğim kadarıyla, yenildiğin kıdemli öğrenci kardeşimiz Yu Wei, aslen bizden on yıl daha fazladır çalışan bir Reenkarne Ölümsüz’müş.”

 

“Merak etme, üzülmüş değilim.” Ning gülümsedi. Kuzeyoğul gerçekten heyecanlıydı. “Gerçekten de çok güçlüsün. Kıdemli öğrenci kardeşim Kışyağmuru, senin gibilerinin Siyah Beyaz Okulu’nda bile nadiren ortaya çıktıklarını söyledi. Belki de birkaç bin yılın ardından Siyah Beyaz Okulu’ndaki herkes adını duyabilirmiş.”

 

Ning başını iki yana salladı. “Beni fazla övüyorsun.” Aniden… Yanından gelen sesleri duymaya başlamıştı. “Üstat Amcam Okul Başkanı.”

 

Sessizce mekâna gelen Kadim Taoistler açığa çıkmıştı.

 

“Gidebilirsiniz.” Grubun önünde yürüyen Taoist Yeşimdeniz sakince konuştu. “Ji Ning, sen burada kalacaksın!”

 

“Tamam.” Öğrencilerden çoğu Ning’le konuşmak ve en azından ona adlarını söylemek istiyordu. Sonuçta herkes gerçek bir noktayı fark etmişti. Okula henüz girmiş olmasına rağmen bu kadar güçlü olan biri… Ölmediği takdirde, gelecekte Sakinsu Eyaleti’nin en önemli figürleri arasına girebilecekti  lakin Okul Başkanı’nın verdiği talimatlardan sebep bölgeyi terk etmek zorunda kalmışlardı.

 

“Ji Ning?” Kutsalateş gitmeden önce Ning’e derin bir bakış fırlattı.

 

“Eğlenceli, enteresan!” Şişman, dilenci kıyafetlerine bürünen genç adam da keyifli keyifli yürüyordu.

 

……..

 

Ning yanında duran Kuzeyoğul’a bakarak konuştu. “Küçük öğrenci kardeşim Kuzeyoğul, sen de gitsen iyi olacak.” Kuzeyoğul onayladı. “Tamam.” Vakit kaybetmeden, Kışyağmuru’yla birlikte bölgeyi terk etmeye koyuldu. Çok geçmeden Tao Mücadele Sarayı’nda yalnızca Ji Ning, Kadim Taoistler ve köşede gizlenen Ölümsüzler’den başka kimse kalmamıştı.

 

“Ji Ning.” Taoist Yeşimdeniz ve diğer Kadim Taoistler, Ning’e merak dolu gözlerle bakıyorlardı. “Üstat Amcam Okul Başkanı.” Ning saygıyla konuştu.

 

“Kılıç Ölümsüzü ne demek, biliyor musun?” Taoist Yeşimdeniz sordu. Ning şaşırsa da cevaplamıştı. “Kılıç Ölümsüzleri mi? Uçan kılıç kullanan bazı Ölümsüzler’e böyle diyorlar sanırım. Yoksa farklı bir anlamı mı var?” Ning henüz “Kılıç Ölümsüzü”nün ne demek olduğunu bilmiyordu.

 

“Üstat Amcam Diancai sana söylemedi mi?” Taoist Yeşimdeniz konuştuğu esnada adeta farklı bir şey düşünüyormuş gibi görünüyordu. Ning cevapladı. “Ustam Kılıç Ölümsüzleri’yle ilgili herhangi bir şey söylemedi. Sadece kılıç sanatlarıyla ilgili birkaç bilgi verdi. [Yarı Üçlü Nilüfer Kılıcı]’nı ve [Yüz Santimlik Kılıcı]’n ilk duruşunu kavradıktan sonra tekrar yanına gitmem gerektiğin söylemişti.”

 

Taoist Yeşimdeniz başını öne salladı. “O zaman mesele anlaşılıyor. [Yüz Santimlik Kılıç]’ın ilk duruşunu sergileyebilen herhangi bir insan, Kılıç Ölümsüzü olmuş demektir. Dünyada çok sayıda Tao’nun olduğunu biliyorsun, değil mi?”

 

“Evet, biliyorum.” Ning onayladı… Aynı zamanda, Üç Alem’in en kadim figürü olan Tanrıça Nuwa’nın da seksen dört bin farklı Tao’yu kavradığını biliyordu! Lakin tabii bunu, geçmişte Cui Sarayı’nın Lordu’ndan duymuştu.

 

 “Tao sayısını hesaplamak mümkün değildir.” Taoist Yeşimdeniz Ning’e bakarak konuştu. “Ayrıca, farklı farklı Tao seviyeleri de mevcuttur.” Ning şaşırmıştı. “Farklı Tao seviyeleri mi?”

 

“Evet.” Taoist Yeşimdeniz onayladı. “Tao, mutlak ‘Gökyüzü Taoları’, olağanüstü ‘Büyük Taolar’ ve sıradan ‘Taolar’ olarak üçe ayrılır.”

 

Ning şaşırmıştı. Ustası bile böyle şeylerden bahsetmemişti.

 

“Gökyüzü Taoları Taolar’ın en temel kavramlarıdır ve kosmozun işleyişini kontrol ederler. Mutlak olduklarına şüphe yoktur. Örneğin, Beş Element! Pangu evreni yarattıktan sonra, evren en basit partiküllerden, Beş Element’ten oluşmuştur. Normalde, ‘Gökyüzü ve Cennet Taoları’na yemin etmek’ adı altında konuştuğumuz ya da ‘Cennet Taosu’na Edilen Kan Yemini”nden bahsettiğimiz zamanlarda, Gökyüzü Taoları’na yemin etmiş sayılırız. Gökyüzü Taoları evrenin işleyişini kontrol eden kavramlardır ve onlara edilen bir yemin bozulduğu takdirde, bozan kişi cezalandırılır. Kimse Gökyüzü Taosu’ndan kaçamaz…”

 

Ning şoke olmuştu.

 

“Efsanelere göre, kişi Gökyüzü Taoları’ndan birini kavrayabildiği takdirde, Üç Alem’in en kadim figürleri arasına adım atabilir.” Taoist Yeşimdeniz’in gözlerinde beklenti dolu ifadeler vardı ve hemen arkasında duran Kadim Taoistler de adeta rüya gibi bir tecrübe içerisindelerdi. Onlara göre, Gökyüzü Taoları efsanelerden ibaretti.

 

“Lakin tabii, daha önce Gökyüzü Taosu kavrayan birini duymamıştım.” Taoist Yeşimdeniz gülümseyerek Ning’e baktı. “Hiç duymadım, o bahsi geçen efsanelerde bile…”

 

Ning iç çekti. Doğru ya, Gökyüzü Taoları… Ölümsüzlük yoluna adım atan kişilerin ettikleri yeminler, Gökyüzü Taoları’nın dahilindeydi. Üç Alem’in işleyişini sağlayan bu Taoları kavramak, çok ama çok zordu.

 

“Gökyüzü Taoları’nın hemen altındaysa, Büyük Taolar vardır!” Taoist Yeşimdeniz Ji Ning’e bakıyordu. “Büyük Taolar’ın her biri akılalmaz derecede kadim ve kavrayışı zor kavramlardır!”

 

“Onların da altında çok sayıda bulunan, sıradan Taolar yer alır.” Taoist Yeşimdeniz konuştu. “Örneğin Yağmursuyu Taosu, Donduran Buz Taosu ve bunun gibi Taolar… Sıradan Taolar’dır.”

 

Ning onayladı. Taolar’ın farklı seviyelere sahip olduğunu anlamıştı!

 

“Öte yandan Kılıç Taosu, Büyük Taolar’dan biridir!” Taoist Yeşimdeniz konuştu. “Kılıç Taosu’nun yoluna adım atan herkese, Kılıç Ölümsüzü diye hitap edilir!”

 

“Ah?!” Ning şaşkına dönmüştü. Kılıç Taosu, Büyük Taolar’dan biri miydi? Ciddi ciddi Büyük Taolar’dan birini mi öğrenmeye başlamıştı?

 

“Kılıç Taosu’nu kavramaya başlamak için kişinin, kılıç kalbini kavrayabilmesi ve kalbini parlak, saf bir hale çevirebilmesi gerekir.” Taoist Yeşimdeniz Ning’e bakıyordu. “Aslında [Yüz Santimlik Kılıç]’ın ilk duruşu da bu noktaya işaret eder. Kalbinin tamamen, bütün samimiyetiyle kılıca adanmış olması gerekir ve bu kılıç kalbini de parlak bir hale getirmen şarttır… Bunu yapabilmek, Yağmursuyu Taosu’nda Tao Bölgesi’ni kavramaktan çok ama çok daha zordur!”

 

Ning başını öne salladı. Yağmursuyu Kılıç Bölgesi’ni kavrayabilmek, gerçekten de “Parlayan Kılıç Kalbi” duruşunu uygulayabilmekten daha kolaydı.

 

“Taolar’ın arasındaki farktan kaynaklanıyor. Sıradan bir Tao’da Tao Bölgesi seviyesine ulaşmak, Büyük Taolar’dan birini kavramaya başlamaktan çok daha kolaydır.” Taoist Yeşimdeniz Ning’e parlayan gözleriyle bakıyordu.

 

“İşte bu sebepten, çok sayıda Tao Bölgesi’ne sahip Kuzeydağ Karadalga’yı yenebildin. Çünkü kavramaya başladığın Tao, Büyük Taolar’dan biriydi! Her ne kadar rakibin çok sayıda sıradan Tao’yu kavramış olsa da karşında durmayı başaramadı! Üstelik… Kılıç Taosu, Büyük Taolar arasında bile en büyük savaş gücüne sahiptir. Kılıç Ölümsüzleri de savaş güçleriyle efsanelere konu olmuştur.”

 

“Siyah Beyaz Okulumuz’da… Sen dahil, toplamda iki Kılıç Ölümsüzü bulunuyor.” Taoist Yeşimdeniz konuştu. “Biri sen, diğeriyse ustan, Üstat Amcam Diancai.” Ning onayladı.

 

“Büyük Kılıç Taosu’na adım attığın için okulumuz sana iki bin siyah beyaz sikke verecektir.” Taoist Yeşimdeniz çıkardığı yeşim şişeyi Ning’e uzattı.

 

Ning keyiften dört köşeydi. İki bin siyah beyaz sikke mi? Ustası ona siyah beyaz sikkeleri verdiğinde, aynı zamanda Ning’e “Tao Bölgesi” seviyesine ulaştığında bin siyah beyaz sikke alacağını söylemişti ve “ilahi his” seviyesine ulaşan ruhu için de yalnızca iki bin siyah beyaz sikke almıştı. Genel bağlamda, yalnızca Kadim Taoistler’in ruhları “ilahi his” seviyesine ulaşabiliyordu ancak buna rağmen, Büyük Taolar’dan birine adım atmak bile bu kavramla aynı ödüle tekabül ediyordu!

 

“Neden siyah beyaz kitapta bu konuda bir bilgi yoktu?” Ning hemen sordu. “Siyah beyaz kitapta, okuldaki siyah beyaz sikke ödülleriyle ilgili çeşitli bilgiler vardı… Peki ya neden Kılıç Ölümsüzü konusundan bahsedilmemişti?”

 

“Gökyüzü Taoları. Büyük Taolar. Sıradan Taolar. Bu kavramlar arasındaki farklar öyle kolay kolay bahsedilebilecek şeyler değillerdir.” Taoist Yeşimdeniz Ning’e bakıyordu. “Eğer bu kavramı kendi başına kavrayamamış olsaydın ve bizden duymuş olsaydın, bu durum Tao Kalbi’ne büyük bir zarar verebilirdi. Sonuçta bunu bildiğin için sıradan bir Tao’yu değil, Büyük Taolar’dan birini kavramaya çalışacaktın ancak Büyük Taolar’dan birine adım atmanın öyle kolay olduğunu mu düşünüyorsun?”

 

Ning meseleyi anlamıştı.

 

“Biz bile…” Taoist Yeşimdeniz arkasındaki Kadim Taoistler’e bakıyordu. “Meseleyi koca bir Tao Yolu’nu kavramayı bitirdiğimizde öğrendik. Artık bir Tao Yolu’nu kavradığımıza göre sırada Büyük Taolar’dan birini kavramak var!”

 

Ning başını öne salladı.

 

Büyük Taolar anlaşılması güç kavramlardır. Siyah Beyaz Okulumuz’da, üstat Kuzeyürüyen gibi figürler de dahil, Büyük Taolar’dan birini tamamıyla kavrayabilen tek bir kişi bile olmamıştır.’ Taoist Yeşimdeniz Ning’e bakıyordu. “Büyük Taolar’dan birini kavramak, sıradan Taolar’dan birini kavramaktan çok ama çok daha zordur. Lakin, aynı şekilde Büyük Taolar’ın sahip olduğu güç de akılalmaz derecede fazladır. Tembellik yapmadan çalışmaya devam etmen lazım.”

 

“Tamam.” Ning ciddi ifadesiyle başını öne salladı.

 

“Tamamdır. Kılıç Ölümsüzleri’yle ilgili başka bir sorun varsa… Ustana sorabilirsin. Koca Siyah Beyaz Okulu’nda sana ders verebilecek tek insan odur.” Gülümseyen Yeşimdeniz başını çevirdiği gibi bölgeyi terk etmeye koyuldu.

 

“Ji Ning, normalde giriş sınavlarını düzenleme işini pek üstlenmem lakin şansa bak ki, üstlendiğim zaman aramıza katılan sen oldun, hahahaha.” Taoist Wu Xui ve diğerleri biraz daha Ning’le sohbet etmişlerdi. Onlara göre… Belki de birkaç yüzyılda, Ning kendilerine denk bir figür olacaktı. Çok geçmeden Kadim Taoistler ayrılmaya başladı.

 

Ning derin bir nefes çekti. “Gökyüzü Taoları? Büyük Taolar? Taolar?” Aniden Ning’in aklına bir düşünce gelmişti. “Yeraltı malikanesinin kurucusu arkasında, çok sayıda Ölümsüz seviye ve Saf Yang seviye büyülü hazine bırakmıştı. Ayrıca kendisinin kadim kaos çağında doğan bir Habistanrı olduğunu da duymuştum. Yarattığı [Yıldızkavrayan El] bile bu kadar güçlü olduğuna göre… Muhtemelen Büyük Taolar’dan birini kavramıştır. Merak ediyorum da acaba Taoist Üçhayat Gökyüzü Taolar’ından birini kavramayı başarmış mıdır?”

 

“Neyse, bu kadar düşündüğüm yeter. İki bin siyah beyaz sikkeden bahsediyoruz yahu!” Ning ellerindeki şişeye baktı. “Ve Tao Mücadeleleri’nden de epey kazanmıştım. Tao Deposu’na gidip ilahi yeteneklere mi baksam, yoksa [Ruhsarsan Sanat]’a mı baksam?”

 

Tam o esnada, genç adamın kulaklarında bir ses yankılandı. “Ji Ning.” Ning hemen başını çevirdi. “Usta.”

 

“Gidip aklını sakinleştir ve pratiğine odaklan. Tao Mücadeleleri’nden kazandıklarını iyice sindirmen lazım. Böylece daha fazla gelişebileceğini düşünüyorum. Üç gün sonra gelip beni göreceksin.” Ölümsüz Diancai’nin sesi Ning’in aklına yankılanıyordu.

 

Ning başını çevirip Tao Mücadele Sarayı’na baktı lakin herhangi birini görememişti. Yine de saygıyla başını öne salladı. “Tamam, usta.”

 

Ning zaman kaybetmeden uçan teknesine atlayıp Karakuzey Tepesi’nin yolunu tuttu. Kalbini sakinleştirecek ve elde ettiği kazançlarını sağlamlaştıracaktı…

 

……

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44238 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr