Bölüm 162: Büyük Seremoni

avatar
4748 59

Desolate Era - Bölüm 162: Büyük Seremoni



Bölüm 162: Büyük Seremoni

 

Gece yarısı…

 

Siyah Beyaz Okulu’ndaki Siyah Beyaz Diyagramı’nın bulunduğu avluda yalnızca iki öğrenci vardı. Ji Ning yavaşça gözlerini açtı. Her ne kadar on ikinci ayın gece yarısı söz konusu olsa da hava epeyi soğuktu ancak buna rağmen, Ning’in kalbinde adeta vahşi alevler yanıyordu. Ölümsüz Kuzeyürüyen’in bıraktığı kelimelere bakıyor ve kalbindeki duygu seline kendini kaptırıyordu.

 

“Kılıcım keyif dolu, tutku dolu ve adaletsizlikleri yok eden bir kılıçtır! Yüz yıl boş yaşayacağına, bir gün keyifli yaşamak daha iyidir.”

 

Ning hala daha o gümüş saçlı yaşlı figürün, adeta göklerin heybetini taşıyan görüntüsünü hatırlıyordu. Gökleri parçalamaya cüret edebilecek güçteki kılıç iradesini ve o kılıç tekniğini hatırlıyordu. Bütün bu görüntüler ve bilgiler ruhuna kazınmıştı!

 

“Bu nasıl bir kılıç oyunudur? Benim kılıç oyunum bu akılalmaz seviyeye kıyasla… Ayın parlak vücudunun yanındaki ufak bir ateş böceğinden farksız.” Ning’in kalbinde anlaşılması zor bir duygu seli süregeliyordu ve gözlerindeki hayranlık ifadesini fark etmemek mümkün değildi.

 

Aniden… Genç adamın kulakları titredi. Başını çevirdiğinde ona doğru gelen beyaz cübbeli adamı görmüştü.

 

“Eh?” Ning şaşırmıştı. Bugün, okula yalnızca kendisi ve Mu Kuzeyoğul kabul edilmişti. Peki ya bu iki insan dışında, gecenin bir yarısında avluya gelen bu üçüncü şahıs da kimin nesiydi?

 

Beyaz cübbeli genç adam uzaktan yürüyordu ve yürüdüğü esnada, Ning adeta ona doğru akılalmaz dalgaların, heybetli fırtınaların geldiğini hissediyordu. Dünya dalgalara bürünmüştü… ancak Ning’e ulaşan bu dalgalar bir kez daha gerçekliğe dönüşüyordu. Aslında ortalıkta dalga falan yoktu… Sadece, ona doğru yürüyen beyaz cübbeli genç bir adam vardı.

 

Ning’in göğsünde alarm zilleri çalıyordu. Her ne kadar beyaz cübbeli adamdan baskıcı ve heybetli bir aura yayılmıyor olsa da bu gencin insana verdiği tehlike hissiyatı, Kuzeydağ Karakaplan’ın verdiği hissiyattan daha zayıf sayılmazdı. Üstelik, beyaz cübbeli genç adamın yakışıklı figürü adeta bir şeytani varlığa işaret ediyordu.

 

Ning ellerini birleştirerek selamdı. “Bu küçüğünüz Ji Ning, size saygılarını sunuyor, üstat.” Buraya gelmeden önce, Ning okulla ilgili gerekli bilgileri Kuzeydağ Baiwei’den almıştı ve bu bilgilerin ışığında, önünde duran bu beyaz cübbeli gencin kim olduğunu da az çok tahmin edebiliyordu.

 

“Taoist lakabım ‘Yeşimdeniz’dir.” beyaz cübbeli genç adam konuştu. “Şimdilik, okulun başkanlığını yapma onuruna sahibim.” Ning saygıyla konuştu. “Selamlar, Okul Başkanı.”

 

Siyah Beyaz Okulu’nun Okul Başkanı, “Taoist Yeşimdeniz”, beklendiği gibi Sakinsu Eyaleti’nin önemli figürleri arasındaydı.

 

“Okul Başkanı, küçük öğrenci kardeşim Kuzeyoğul…” Ning hala daha Siyah Beyaz Diyagramı’nı incelemekle meşgul Kuzeyoğul’a baktı.

 

“Onu rahatsız etmeye gerek yok.” Okul Başkanı, Taoist Yeşimdeniz başını iki yana sallayarak cevapladı. “Buraya senin için geldim.” Konuştuğu esnada Taoist Yeşimdeniz’in elinde bir kâğıt belirmişti. Elini uzatan genç adamın kolu çoğu kadından ve çocuktan bile daha saf, daha yeşimsiydi. Kâğıt Ning’e doğru süzülüyordu ve Ning saygıyla kâğıdı kabul etti.

 

“Okuduktan sonra anlayacaksın.” Taoist Yeşimdeniz Ning’e bakarak konuştu. “Ölümsüz Kuzeyürüyen’in Dönemsel Varisi olduğuna göre tembellik yapamazsın. Bu kâğıdı okuduktan sonra hemen yok et.” Lafını bitiren Taoist Yeşimdeniz, hızla ortadan kaybolmuştu.

 

Ning oracıkta, şaşkın şaşkın duruyordu. Dönemsel Varis mi? Tembel olamaz mı? Ning hemen kâğıdı açmıştı. Kâğıt sıradan yaratık derisinden yapılmaydı lakin üstünde yazan kelimeler Ning’in dikkatini hemen çekmişti.

 

“Ölümsüz Kuzeyürüyen?” Genç adamın suratında keyif dolu bir ifade belirdi. Ölümsüz Kuzeyürüyen’le ilgili daha çok şey öğrenmek istiyordu. Kâğıdın üst kısmında Ölümsüz Kuzeyürüyen’in güç yolunda yaşadığı tecrübeler ve dahil olduğu bazı önemli meseleler anlatılmıştı. Ning yazılan tecrübelere adeta kendini kaptırmıştı.

 

Elindeki gerçek bir efsaneydi. Siyah Beyaz Okulu’nun sahip olduğu ve saygı duyduğu bir efsane… ”Kişi gerçekten de üstat Kuzeyürüyen gibi davranmalı.” Ning kendi kendine konuştu.

 

Üstat Kuzeyürüyen harekete geçtiğinde, bu hareketi gerçekten de iki kelimeyle açıklanabiliyordu “direkt” ve “tutkulu”! Değer verdiği ve umursadığı kavramlar yalnızca bunlardı. Öyle ki, üstat Kuzeyürüyen bazı kadim klanlara ait öğrencilerin günah dolu davranışlarını gördüğünde, sinirlenerek onları katletmiş ve hatta ruhlarını bile yok etmişti. Tabii bu yüzden, üstat Kuzeyürüyen kadim klanlar tarafından yüz yıllarca kovalanmıştı. Öyle ki, bu büyük dünyadan bile kaçmak zorunda kalmıştı lakin bu kovalamaca sayesinde üstat gitgide güçlenmişti. Ardından dünyaya geri döndüğünde, kadim klanların çoğu üyesini ya yaralamış ya da öldürmüştü ve nihayetinde, bu kadim klanların çoğu ona boyun eğerek yenilgiyi kabul etmek zorunda kalmışlardı!

 

“Hangi kadim klanlar acaba.” Ning kendi kendine konuştu. “Kâğıtta isim yazmıyor. Muhtemelen meselenin herkese duyurulmasını istememişlerdir. Büyük ihtimalle yapılan anlaşmadaki koşullardan biri de buydu.”

 

 Bu savaşın ne denli büyük bir raddeye ulaştığı düşünülürse, kadim klanın da gerçek bir güç olduğu anlaşılabilirdi. Aynı esnada, bu durum Ölümsüz Kuzeyürüyen’in işleri ne denli direkt ve tutkulu yaptığını da gösteriyordu. Gerçekten de adaletsizlikleri yok etmek için yaşıyordu!

 

 Kâğıdın ortasında bir diyalog yer alıyordu. Ölümsüz Kuzeyürüyen’le alakadar ufak bir öğrenci sormuştu. “Bu dünyada yaşanan günahların ve kötü davranışların haddi hesabı yok. Eğer kişi her zaman için bu şahısları öldürmeye çalışırsa, sayısız insanı ve varlığı nasıl yok edebilir ki?”

 

Ölümsüz Kuzeyürüyen direkt cevaplamıştı. “Bu dünyadaki günahların ve kötülüklerin sayısını toplamaya çalışmak bile imkansızdır ve ben de bütün dünyadaki meseleleri halletmekle uğraşamam. Lakin, karşılaştığım ve yoluma çıkan her adaletsizliği gözümü kırpmadan yok ederek kendime keyif ve tutku katmayı yeğlerim.”

 

Sözleri gayet açıktı. Eğer bahsi geçen bu kötülükler kendi yoluna çıkmazlarsa, onlarla uğraşacak değildi. Lakin peki bizzat bu kötülüklerle karşılaşırsa? O zaman keyfi bozulacağı için…bu kötülükleri yok edecekti!

 

“Gerçekten de kaygısız bir hayat… İstediği gibi yaşamış.” Ning bu adama hayranlık duyuyordu.

 

……….

 

 Ölümsüz Kuzeyürüyen’in tecrübelerini okuyan Ning, kâğıdın altındaki [Yüz Santimlik Kılıç] tekniğinin incelemesini kumaya başladı. [Yüz Santimlik Kılıç] tekniği dokuz alt tekniğe ayrılıyordu ve bu teknik sayesinde Ölümsüz Kuzeyürüyen koskoca Büyük Xia Hanedanlığı’nı şaşkına çevirmeyi başarmıştı. Milyon yılın tecrübesiyle dolu bu teknik o kadar güçlüydü ki, Ölümsüz Kuzeyürüyen bile bizzat uğraşmasına rağmen tekniğin tamamını kâğıda aktaramamıştı.

 

 Siyah Beyaz Okulu’ndaki Tao Deposu’nda [Yüz Santimlik Kılıç]’ın yalnızca ilk altı tekniği bulunuyordu. Bugüne dek, son üç tekniği yazılı olarak kaydetmeyi bir kişi bile başaramamıştı.

 

Lakin taş duvara kazınan kelimeler, bizzat Ölümsüz Kuzeyürüyen’in ellerinden çıkmaydı. Kişi yalnızca bu kelimelerdeki kılıç iradesiyle birliktelik sağlayabildiği takdirde Dönemsel Aktarım durumu gerçekleşiyor ve [Yüz Santimlik Kılıç]’ın bütün alt teknikleri kişiye iletiliyordu.

 

“Demek böyleymiş. Arada sırada, Siyah Beyaz Okulu’ndaki öğrencilerden biri Dönemsel Aktarım’a kavuşuyor lakin tekniğin tamamını elde etmek çok nadir gerçekleşen bir durum. Bütün tekniğin en son aktarılması… Otuz milyon yıl önce gerçekleşmiş.” Bunu okuyan Ning elde ettiği şeyin ne denli inanılmaz olduğunu anlamıştı.

 

 Ayrıca genç adam, Taoist Yeşimdeniz’in bu kâğıdı neden ona verdiğini de kavramıştı. Bunun sebebi, [Yüz Santimlik Kılıç] tekniğinin büyük öneme sahip olmasıydı. Eğer düşman güçlerden birkaçı, Siyah Beyaz Okulu’nda bütün [Yüz Santimlik Kılıç] mirasını elde eden bir öğrenci olduğunu öğrenirse, muhtemelen ellerinden geleni yaparak bu genç dehayı öldürmeye çalışacaklardı.

 

Bu yüzden, yaşanan meselenin halk açılmaması gerekiyordu. Lakin tabii, yine de [Yüz Santimlik Kılıç] tekniğini öğrenebilirdi. Zira, Tao Deposu’nda bu tekniğin ilk altı duruşu yazılı bir şekilde duruyordu. [Yüz Santimlik Kılıç]’ın yedinci alt tekniğiyse… Zorlu bir durumda, yani kritik bir anda kullanılabilirdi. Öte yandan, [Yüz Santimlik Kılıç]’ın yedinci tekniğini öğrenebilen bir şahıs zaten güç bakımından zirveye yakın bir yerlerde olacaktı. Sonuçta yedinci teknik, Ölümsüz Kuzeyürüyen’in bile kâğıda kaydedemediği bir teknikti. Sadece bu bile tekniğin ne denli heybetli olduğunu gösteriyordu.

 

………..

 

İki saatin ardından… Kuzeyoğul nihayet kendine gelebilmişti.

 

 “Muazzam, olağanüstü.” Kuzeyoğul alev dolu gözleriyle Ning’e baktı. Heyecanla söylenmişti. “Kıdemli öğrenci kardeşim Ji Ning, bu Siyah Beyaz Diyagramı antrenman konusunda bana akılalmaz katkılar sağladı. Yapı Taosu’nda akılalmaz gelişmeler yaşadığımı hissediyorum.”

 

Lakin lafını bitiren Kuzeyoğul durumun farkına varmıştı, Ning ondan önce uyanmıştı ve muhtemelen Siyah Beyaz Diyagramı’ndan pek fazla bir katkı elde edememişti. Bu yüzden Kuzeyoğul biraz utanmıştı.

 

“Evet, ben de öyle.” Ning gülümsedi. “Saat geç oldu. Sanırım birazdan güneş doğacak. Küçük öğrenci kardeşim Kuzeyoğul, dinlenme zamanı geldi. İki gün sonra, Okul Başkanı’nın Sarayı’na gideceğiz.”

 

“Evet.” Kuzeyoğul onayladı.

 

“Ayrıca.” Ning uyardı. “Ölümsüzler’in bıraktığı kelimeleri de incelemeyi unutayım deme.” Kuzeyoğul Yapı Taosu’nda ilerlediği için bir Kılıç Ölümsüzü’nün kalbine sahip değildi ve aynı şekilde Kuzeyürüyen’in mirasına da varis olabilecek biri sayılmazdı. Lakin, her ne kadar Ning Ölümsüz Kuzeyürüyen’in Dönemsel Aktarımı’nı elde etmiş olsa da duvarın diğer yanındaki kelimelerde de buna benzer miraslar olabilirdi.

 

“Tamam. Neredeyse güneş doğacak. İleride buraya gelip dikkatle incelerim.” Kuzeyoğul gülümseyerek konuştu.

 

Whosh! Whoosh! Biri teknede, diğeri Mavi Ejderha yapısında, ikili mekânı terk ederek kendi evlerine dönmüşlrdi.

 

……….

 

Kaşla göz arasında geçen iki günün ardından, Siyah Beyaz Okulu’na Ji Ning ve Mu Kuzeyoğul’dan başka kimse girmeyi başaramamıştı!

 

Whoosh! Whoosh!

 

Ning ve Kuzeyoğul, Siyah Beyaz Okulu’nun göklerinde ışık hüzmelerine dönüşerek ilerliyor ve Okul Başkanı’nın Sarayı’na gidiyordu.

 

“Kıdemli öğrenci kardeşim Ji Ning.” Kuzeyoğul’un gözleri beklenti doluydu. “Bugün, siyah beyaz sikkelerini alacağız. Bu sikkeleri kullanarak Tao Deposu’ndaki Ki Arıtıcılığı tekniklerini ya da gizli sanatları elde edebileceğiz. Üstelik… Ustalarımızla da tanışacağız. Daha onların kim olacaklarını bile bilmiyoruz.”

 

“Evet. Merak ediyorum da acaba benim ustam kim olacak?” Ning kendi kendine konuştu. Usta. Ölümsüzlük yoluna adım atan kişilerin bir Usta seçmesi, Ning’in küçüklüğünde okçuluk öğrenmek için Körbalığı ustası olarak seçmesinden çok ama çok farklıydı. Okçuluk sadece sıradan bir ölümlünün tekniğiydi lakin ölümsüzlük yolundaki Ustalar... Öğrencilerine Ölümsüz olmak için yardımcı olan kimselerdi. Böyle bir şeyin değeri ve kıymeti paha biçilebilecek bir şey değildi. Öyle ki, ustayla öğrencisi arasındaki ilişki yüzyıllarca ve hatta binlerce yıl sürebiliyordu.

 

Swoosh! Swoosh! Ning ve Kuzeyoğul Okul Başkanı’nın Salonu’na varmışlardı. Salonda epeyi resmi öğrenci toplanmıştı ve sayıları da yüz civarındaydı. Aralarında konuşan öğrencilerin etrafa saçtığı auralar kesinkes normal değildi!

 

Ning ve Kuzeyoğul salona girer girmez öğrencilerden birkaçı onlara bakmaya başlamıştı. Çoğu nezaket dolu bakışlarıyla yeni gelen öğrencileri selamlıyordu.

 

“Görünüşe göre Siyah Beyaz Okulu’ndaki öğrencilerin yalnızca bir kısmı buraya gelmiş.” Ning kendi kendine düşündü. “Gerçi öylesi daha mantıklı, sonuçta ölümsüzlük yolunda yürüyen kişiler sürekli okulda duracak değiller ya… Muhtemelen dış dünyaya açılmışlardır.”

 

Her yıl, yeni öğrenciler için büyük bir seremoni yapılıyordu lakin bazı zamanlar ölümsüzlük yolunda yürüyen kişiler kapalı kapılar ardında onlarca yıl meditasyon yapabiliyordu. Bu yüzden, öğrenci kabul seremonilerine katılmak çok da önemli bir olay sayılmazdı. Gelebilenler geliyordu ve gelemeyenler de gelemiyordu. Yine de… Ciddi bir işle meşgul olmayan kişiler Okul Başkanı’nın Sarayı’na gelerek ona saygılarını sunmayı tercih ediyordu.

 

“Okul Başkanı geliyor.” aniden biri seslendi. Ning ve diğerleri hemen duruma göz atmaya koyulmuşlardı. Havada süzülen beyaz cübbeli genç adamın arkasında birkaç figür daha vardı. Siyah Beyaz Okulu’nun Kadim Taoistleri…

 

“Siyah Beyaz Okulu’ndaki normal duruma bakarsak, yeni gelen öğrencilerin genelde Kadim Taoist ustaları oluyor.” Ning kendi kendine konuştu. Siyah Beyaz Okulu’ndaki Kadim Taoistler öyle sıradan okullardakilere benzemiyorlardı. Bazıları sıradan Ölümsüzler’le bile mücadele edebilecek kadar güçlüydü! İşte bu yüzden, Siyah Beyaz Okulu’ndaki Kadim Taoistler’in öğrencisi olmak epeyi büyük bir meseleydi.

 

“Merak ediyorum da acaba hangisi ustam olacak?” Ning bakışlarıyla, Okul Bakanı Yeşimdeniz de dahil bütün Kadim Taoistleri süzüyordu. İçten içe hangisinin ustası olacağını merak ediyordu…






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43990 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr