Bölüm 161: Ölümsüz Diancai

avatar
4807 61

Desolate Era - Bölüm 161: Ölümsüz Diancai



Bölüm 161: Ölümsüz Diancai

 

Kısa boylu, yaşlı adam elindeki şarap şişesini sımsıkı kavrıyordu ancak şaraptan içmeyi tamamen unutmuştu. Aşağıda duran kürklere bürünmüş genç adamı izliyordu. Genç adamdan yayılan kılıç iradesi, oldukça kararlı ve kesindi. Üstelik durmaksızın duvardaki parlayan yazılarla yankılanıyordu.

 

“Dönemsel Aktarım!”

 

“Üstat Kuzeyürüyen kendi kılıç iradesini ona aktarıyor. Ve görünüşe göre, bu kürklere bürünmüş genç adam iradeyi kolaya alabiliyor. Gerçek bir Kılıç Ölümsüzü’nün kalbine sahip olduğuna şüphe yok!” Yaşlı adam derin bir nefes çekerek heyecanını bastırmaya çalıştı. Ardından zihinsel yoldan kükremişti. “Küçük öğrenci kardeşim Diancai, çabuk buraya gel!”

 

“Çabuk buraya gel!”

 

“Çabuk buraya gel!”

 

Sesi çok sayıda formasyon katmanını delip geçerek bağdaş kurmuş oturan siyah cübbeli, siyah saçlı adamın kulaklarına ulaşmıştı.

 

“Eh?” Siyah saçlı adamın açılan gözlerinde karmaşık ifadeler vardı lakin çok geçmeden meseleyi kavramıştı. “Görünüşe göre kıdemli öğrenci kardeşim Beşçılgın her dokuz yüz yılda bir kez karşılaştığı felaketi alt etmiş. Üstelik, keyfi de baya yerinde!”

 

Siyah cübbeli, siyah saçlı adam attığı ufak adımla odayı terk etmişti.

 

Gece ufku…

 

Siyah saçlı, siyah cübbeli adam gökyüzündeki her adımıyla yüz kilometre katediyordu. Eğer dikkatle bakılmazsa, adamın orada olduğunu fark etmek mümkün değildi.

 

“Kıdemli öğrenci kardeşim Beşçılgın.” Siyah saçlı adam konuştu. Kısa boylu adam ona bakış atarak konuşmuştu. “Canavar. Gitgide güçleniyorsun. Son görüşmemizin üstünden sadece yüz yıl geçmiş olmasına rağmen, ulaştığın şu güce bir bak! Siyah Beyaz Okulu’na girdikten sonra karşılaştığım onca kişiden en çok Kutsal Ölümsüz olma potansiyeline sahip kişi sensin.”

 

“Kutsal Ölümsüz olmak öyle kolay bir şey değil. Yapabileceğim tek şey, bu hedef dahilinde elimden

geldiğince çabalamaktır.” Ölümsüz Diancai aşağıya baktı. Avluda, Siyah Beyaz Diyagramı’nın önünde meditasyon yapan iki figür seçilebiliyordu ve figürlerin bu meditasyonlarından epeyi fayda sağladıkları da çok açıktı. Figürlerden biri Ölümsüzler’in geride bıraktığı sözlerle dolu duvarın önünde oturuyordu. O esnada, taş duvardaki birkaç kelime etrafa parlak ışık hüzmeleri saçıyordu. Aynı esnada, ışık hüzmeleri saçan bu kelimelerden derin, akılalmaz bir kılıç iradesi de yayılıyordu.

 

Parlayan kelimeler şu şekildeydi: “yüz santimlij kılıcım elimde, her adaletsizliği ortadan kaldıracağım! Bu sözler, Kuzeyürüyen’e aittir!”

 

“Üstat Kuzeyürüyen’in Dönemsel Aktarımı mı?” Ölümsüz Diancai şaşkına dönmüştü. Kendisi, Siyah Beyaz Okulu’nun bile milyonda yılda bir gördüğü yetenekler arasındaydı ve Siyah Beyaz Okulu’nda Kutsal Ölümsüz olmak konusunda en büyük şansa sahip kişiydi. Ölümsüz Diancai Siyah Beyaz Okulu’na girdiğinde, o da Ölümsüz Kuzeyürüyen’den Dönemsel Aktarım almıştı.

 

“Geçmişte, sen de üstat Kuzeyürüyen’den kılıç iradesini almıştın, değil mi?” Kısa boylu adam gülümsedi. “Evet.” Ölümsüz Diancai aşağıdaki kürklere bürünmüş genci izliyordu. Suratındaki ciddi ifadeden genci tarttığı belli oluyordu.

 

“Kim o?” Ölümsüz Diancai nihayet konuştu. Yaşlı adam, Ölümsüz Diancai’nin aşağıdaki kürklü gençten bahsettiğini biliyordu ve başını iki yana sallayarak cevapladı. “Nereden bileyim ben? Daha yeni geldim ve meseleyi görür görmez seni çağırdım. Yine de bugün okulumuz yeni öğrenci alımlarına açıldığı için sanırım kendisi de okula yeni giren öğrencilerden biri…”

 

Ölümsüz Diancai başını hafifçe öne salladı.

 

Siyah Beyaz Okulu’ndaki üst seviye üyelerin hepsi, Ölümsüz Diancai’nin okula girdiğinde “üstat Kuzeyürüyen”den kılıç iradesini aldığını biliyordu ve Ölümsüz Diancai, hayatı üstat Kuzeyürüyen’den öğrendiği için ona karşı akılalmaz bir saygıya ve hayranlığa sahipti. Diancai kendisini Kuzeyürüyen’in öğrencisi olarak görüyordu ve geçirdiği onca yılda, Kuzeyürüyen’in nerede olduğuna dair bilgileri durmaksızın aramış ve kılıç tekniklerini bulmaya çalışmıştı… Hatta heybetli ustasının daha önce ziyaret ettiği yerlere bile onun izini bulma umuduyla gitmişti.

 

Bu süreç zarfında, Ölümsüz Diancai o kadar güçlenmişti ki, insanlar ona ikinci üstat Kuzeyürüyen demeye başlamışlardı. Siyah Beyaz Okulu’ndaki her Ölümsüz bu adamın ileride Kutsal Ölümsüz olma şansına sahip bir figür olduğunu biliyordu.

 

“Ee? Onu öğrencin olarak alacak mısın?” Kısa boylu yaşlı adam konuştuktan sonra şarap şişesinden bir yudum aldı. Küçük öğrenci kardeşim Diancai daha önce hiç öğrenci almamıştı zira söylediklerine göre… Yalnızca üstat Kuzeyürüyen’den Dönemsel Aktarım alan birini öğrencisi olarak kabul edecekti…

 

Ölümsüz Diancai eğitimine başlayalı bin yıl bile olmamıştı. Bu bin yıl süresince, taş duvardaki kelimelerin garipliğini hisseden epeyi figür olmuştu lakin bu figürlerden hiçbiri kılıç iradesini almayı başaramamıştı.

 

“Fena değil.” Ölümsüz Diancai başını hafifçe öne salladı. “Yine de…öğrencim olarak alıp almayacağıma karar vermek için onu biraz daha izlemem lazım.” Kısa boylu yaşlı adam başını iki yana salladı. “Çok şey istiyorsun cidden…”

 

Ölümsüz Diancai cevap vermemişti. Aşağıdaki kürklü gence odaklanmaya devam ediyordu. Onu sessizce izliyordu ancak aniden…

 

“Tırırım…” Duvardaki parlayan sözler, akılalmaz bir parlaklığa ulaşmış ve bu durum öyle bir raddeye gelmişti ki, ışıktan oluşma karakterler adeta duvardan fırlayarak havada asılı durmaya başlamıştı. “El” “Tutar” “Yüz”…

 

Karakterlerin her biri akılalmaz derecede parlaktı ilk bakışta karakterlere benziyor olsalar da dikkatle bakıldığında karakterlerin aslen bir kılıcın gölgesini andırdığı seçilebiliyordu.

 

“[Yüz Santimlik Kılıç] tekniği. [Yüz Santimlik Kılıç] tekniğinin tamamlanmış hali.” Ölümsüz Diancai’nin gözleri parlıyordu ve gözlerinde şaşkınlıkla karışık keyif dolu birer ifade yer etmişti.

 

“O kılıç tekniği… Efsanevi [Yüz Santimlik Kılıç] tekniği!” Yaşlı adam da şaşkına dönmüştü. Artık o ağır halinden geriye eser kalmamış ve adam heyecandan titremeye bile başlamıştı.

 

Swoosh! Swoosh! Swoosh!

 

Neredeyse aynı esnada, gece ufkuna üç figür daha fırladı. Figürlerden biri, alnındaki tacı ve uzun sakalıyla yaşlı bir adama aitti. Yaşlı adam ileriye adımladığında, adeta etrafa bu dünyanın imparatoru kendisiymiş gibi bir hava saçıyordu. İkinci figür çocuksu görünüşe sahip genç bir adama aitti lakin bu genç adamın etrafa yaydığı aura ve gözlerindeki bakışlar kadim yaratıkları andırıyordu. Üçüncü figürse, vücudu zincirlerle kaplı, kaslı bir adama aitti.

 

Üçü de aşağıya bakıyordu.

 

“[Yüz Santimlik Kılıç].”

 

“[Yüz Santimlik Kılıç] bir kez daha bu dünyaya adım atıyor!”

 

“Okulumuza gerçek bir deha daha katıldı.” Üçünü de beklenti ve heyecan dolu gözlerle Ning’i izliyordu.

 

Swoosh!

 

Aniden havaya bir figür daha fırlamıştı. Bu figür yakışıklı ve şeytani görünen beyaz cübbeli genç bir adama aitti. Genç adam ortaya çıkar çıkmaz saygıyla konuştu. “Selamlar, Üstat amcalarım.”

 

“Sus.” Yaşlı adam hemen ona işaret etmişti. Beyaz cübbeli genç onayladı. Her ne kadar kendisi bu koskoca Siyah Beyaz Okulu’nun başkanı olsa da bu beşlinin önünde üstatlarına saygı göstermek zorundaydı.

 

…..

 

 “El” “Tutar” “Yüz” “Santimlik” “Kılıcı” “Öldür” … Kılıç gölgelerinden oluşma bu karakterler havada asılı duruyordu ancak aniden bu parlayan karakterler, Ning’in gözbebeklerine akın etmeye başlamışlardı.

 

Ning gözlerini kapadı. Aynı esnada, duvarda parlayan yazılar da sönerek eski sıradan hallerine geri dönmüşlerdi. Belki de zamanı geldiğinde, bu kelimeler bir başka öğrenciye aynı tecrübeyi yaşatacaklardı.

 

“Bitti.” Yaşlı, kısa boylu adam gülümsedi. “Üstat Kuzeyürüyen’in [Yüz Santimlik Kılıç] tekniğinin tamamı o çocuğa aktarıldı.”

 

“Evet.” Tacı kafasında, uzun sakallı üstat da iç çekerek konuştu. “Kaç yıl geçti? [Yüz Santimlik Kılıç] ortaya çıkmaya neredeyse otuz milyon geçti. Nihayetinde, yeni bir öğrenci bu tekniğin tamamlanmış halini öğrenebildi.”

 

“[Yüz Santimlik Kılıç] tekniği… Sayısız şeytanın canına kıymış ve gökler solana, yeryüzü kararana dek katliama devam etmiş bir tekniktir. O kadar kişiyi öldürmüştür ki, koskoca Büyük Xia Hanedanlığı bile bu katliamın karşısında şaşkına dönmüştür ve bu teknik… Benliğimizde bile yepyeni bir yol açmıştır.” Uzun boylu, kaslı adam titreyen sesiyle konuştu. Gözlerinde beklenti dolu ifadeler vardı.

 

 Ölümsüzler… İsim bağlamında aynı noktaya işaret ediyor olsalar da her birinin gücü bambaşkaydı. Ölümsüz Kuzeyürüyen Kutsal Ölümsüzler’e denk bir güce sahipti ve bazı Kutsal Ölümsüzler bile ondan korkuyordu. Onun gibi biri için… Sıradan Kayıp Ölümsüzler’i ve Toprak Ölümsüzleri’ni öldürmek, tavuk doğramaktan farksızdı.

 

 İşte bu yüzden, geçen onca yıla rağmen Siyah Beyaz Okulu, Ölümsüz Kuzeyürüyen’e saygı duymaya devam etmişti. Ve hatta, bu adam koskoca Siyah Beyaz Okulu’nun tarihinde, yetiştirdikleri Kutsal Ölümsüz’den bile daha büyük bir pozisyona sahip olan tek kişiydi.

 

“[Yüz Santimlik Kılıç].” Ölümsüz Diancai yavaşça konuşuyordu. “Efsanelere göre, dokuz duruşa sahip bir teknik. İlk altı duruşu Siyah Beyaz Okulumuzun eski kitaplarında yazıyor ancak son üç duruş… İşte bu son üç duruş üstat Kuzeyürüyen’in dünyayı dolaşırken kullandığı asıl tekniklerdi. Kelimeler ve resimlerle bu son üç duruşu aktarmak mümkün değildi. Yalnızca en kadimlerin de kadimi olan Dönemsel Aktarış bu işi başarabilecek nitelikteydi.”

 

Bu çocuk gerçek bir Kılıç Ölümsüzü’nün kalbine sahip.” Sakallı üstat Ning’e bakıyordu. “Üstelik, Tao Kalbi de kararlı ve saf. Ayrıca ruhu da oldukça güçlü. Yalnızca bu üç kriteri sağlayabilen kişiler [Yüz Santimlik Kılıç] gibi bir tekniği almaya layık olabilirler.”

 

 Çocuksu görünen genç adam onayladı. “Her nesilde, Siyah Beyaz Okulumuz sağlam Tao Kalpleri’ne ve güçlü ruhlara sahip epeyi öğrenciye ev sahipliği yapıyor ancak Kılıç Ölümsüzü’nün kalbine sahip olan insanlar… Çok ama çok nadir.”

 

“Bir Kılıç Ölümsüzü’nün kalbine sahip olmak, kılıç ustalığının en kadim özüne işaret eder ve bu öz de kalpten yayılır.” Kısa boylu, yaşlı adam iç çekti. “Üstelik, Kılıç Ölümsüzü’nün kalbine sahip olmak Büyük Taolar’dan birine adım atılacağını gösterir… Kılıç Taosu’na…”

 

………..

 

“Küçük öğrenci kardeşim Diancai, bu olağanüstü genci öğrencin olarak alacak mısın, almayacak mısın? Eğer almayacaksan, ben alacağım.” Sakallı üstat gülümseyerek konuştu.

 

Çocuksu görünen genç adamın gözleri parlıyordu. “Küçük öğrenci kardeşim Diancai, bu genci ben alayım. Her ne kadar henüz [Yüz Santimlik Kılıç] tekniğini uygulayabilecek seviyede olmasa da bu teknik çoktan ruhuna kazınmış durumda. Yeterli seviyeye ulaştığında, tekniği uygulayabilecek. [Yüz Santimlik Kılıç]’a sahip gerçek bir Kılıç Ölümsüzü yetiştirmeyi çok istiyorum.”

 

“Küçük öğrenci kardeşim Diancai…” Hepsi konuşuyordu ancak Ölümsüz Diancai göz ucundan dörtlüye bakarak konuştu. “Bu zamana kadar tek bir öğrenci almamış olmama rağmen bu çocuk için benimle mücadele mi edeceksiniz?” diğer dörtlü gülümsedi.

 

“Yeşimdeniz.” Ölümsüz Diancai beyaz cübbeli genç adama baktı. “Üstat amcam.” Beyaz cübbeli genç adam hemen başını öne sallamıştı. Ölümsüz Diancai gülümsedikten sonra sordu. “Aşağıdaki genç arkadaşımızın adı nedir?”

 

Beyaz cübbeli genç adam hemen cevapladı. “Kendisi henüz aldığımız iki öğrenciden biridir. Adı Ji Ning ve ufak bir kabileden, Kırlangıç Dağı bölgesindeki Ji Klanı’ndan geliyor. Ailesi çoktan hayatlarını yitirmiş. Genç yaştan itibaren olağanüstü yetenekler sergilemeyi başarmış bir genç… Ve on bir yaşında, Yağmurejderi Korumaları’nın kovaladığı Bei Zishan adlı Zifu Öğrencisi’ni öldürmeyi başarmış.”

 

“Ardından, Ölümsüz Alevejderi’nin Toprak Ölümsüzü olmasından sebep Ji Klanı’nın bölgesinde bir element madeni oluşmuş. Karejderi Dağı’nın yerel oluşumu, Ji Klanı’nı katletmek için harekete geçmiş lakin nihayetinde sonuç olarak Karejderi Dağı bir Wanxiang Üstadı ve yirmiden fazla Zifu Öğrencisi kaybetmiş. Bu kayıpların ana sebebi de… Ji Ning’den başkası değilmiş.”

 

“Bu mesele vasıtasıyla Kuzeydağ Klanı’nın ana soyundan gelen Kuzeydağ Baiwei’yle dostluk kurmuş. Kaygısız Mağarası’nda yaptığı mücadele esnasında, Tao Bölgesi’ne sahip olduğunu gözler önüne sermiş. Kendisi şu anda on altı yaşında. Okulumuza girmeyi başaran bir diğer öğrenci olan Mu Kuzeyoğul ise on dört yaşında.”

 

Bunu duyan beş Ölümsüz meseleyi onaylamıştı. Ning’in gelişimi diğerlerinin gözünde akılalmaz olarak tabir edilebilirdi ancak Siyah Beyaz Okulu’nun Ölümsüzleri’ne göre bu gelişim sadece “fena sayılmaz”dı. Sonuçta, reenkarne olmuş epeyi Ölümsüz görmüşlerdi.

 

“Ji Ning, benim öğrencim olacak.” Ölümsüz Diancai etrafındaki insanlara baktı. “Dört kıdemli öğrenci kardeşim, bu mesele konusunda lütfen benden desteklerinizi esirgemeyin.”

 

“Haha.”

 

“Hiç öğrenci almayacaksın sanmıştım.”

 

“Seninle mücadele edecek değilim. Üstat Kuzeyürüyen’in kılıç oyununda olağanüstü bir seviyeye ulaşan sen, bu genç adamı öğrencin olarak almazsan kim alabilir ki?”

 

Ve böylece, yaşanan muhabbetin ardından Ning’in gelecekteki ustası öylece kararlaştırılmıştı.

 

……..

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44330 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr