Bölüm 158: Siyah Beyaz Okulu’nun Öğrencisi, Ji Ning

avatar
4534 57

Desolate Era - Bölüm 158: Siyah Beyaz Okulu’nun Öğrencisi, Ji Ning



Bölüm 158: Siyah Beyaz Okulu’nun Öğrencisi, Ji Ning

 

 Mağaraların giriş kısımlarında bekleyen altı Kadim Taoist gülmekten adeta kırılıyorlardı. “Hahahaha…bu Ji Ning cidden etkileyici bir çocukmuş. İtibarı boşuna değilmiş. O kılıç formasyonu… Her ne kadar daha önce böyle bir şey görmemiş olsam da karışık ve güçlü bir formasyon olduğuna şüphe yok. Sonuçta yedi yüz kılıcı kontrol edebilmek… Kişinin ruhuna ve kavrayışına çok ama çok büyük bir baskı kuruyor olmalı.”

 

Kısa, tombul adam başını iki yana salladı. “Alt seviye Zifu Ki Arıtıcısı olmasına rağmen, Zifu’nun zirvesindeki Kaniçen Kılıçtırpanı’nı kendi formasyonunu kullanmaya zorladı. Kılıçtırpanı kuralları ihlal ettiği için hemen bölgeyi terk etti.”

 

“Evet, etkileyiciydi.”

 

“Kolayca mağarayı geçebilecek olmasına rağmen, bire bir dövüşmekte ısrarcı olunca durum akılalmaz bir hale büründü.”

 

Altı Kadim Taoist de övgü dolu sözler yağdırıyordu. Doğal olarak böylesine etkileyici bir öğrenci hepsini mutlu etmişti. Sonuçta Ji Ning’in katılımı, Siyah Beyaz Okulu’nun bir kez daha güç artışı yaşayacağını gösteriyordu. Belki de aradan birkaç yüz yıl geçtikten sonra Siyah Beyaz Okulu sağlam bir Ölümsüz daha yetiştirebilecekti.

 

“Ona güzel ve dikkatli bir eğitim vermemiz lazım. Bu Ji Ning’in Ölümsüz olabilecek kadar yeteneği var.” Siyah saçlı, orta yaşlı adam konuştu. Beyaz cübbeli kadın onayladı. “Haklısın, düzgün bir rehberliğe ihtiyacı var. Öyle şımartılırsa, bu işlenmemiş yeşimi paramparça edebiliriz…”

 

 Rehberlik ve eğitim başlı başına ayrı birer sanattı. Dehalar yaşadıkları ve bulundukları toplum dolaylarında ister istemez kibre ve gurura yönlenen şahıslardı ve Ölümsüzlük yolu, üç felaketin ve dokuz kıyametin hüküm sürdüğü bir yoldu. Kişi, mücadelelerin ortasında yetişecekti ve nefret bağlarının oluşumuna engel olmak mümkün değildi. Bu tür sıkıntılar dehaların ölümlerine yol açabilecek tehlikelerdi!

 

……

 

Ning teknesiyle dağ tepesine uçuyordu. “Toplamda sekiz kişiden kaçı geçti acaba…” Ning zirvede beklemeye başladım. “Acaba Mu Kuzeyoğul testi geçebilecek mi…” İlk testi geçen sekiz kişi içinde, Ning yalnızca Mu Kuzeyoğul’la konuşmuştu ve çocuğu epeyi sevdiği de söylenebilirdi.

 

Swoosh!

 

Uzaktan, bir ışık hüzmesi Ning’e doğru geliyordu ve o ışık hüzmesini bir diğeri takip ediyordu…

 

“Hey, kim geçti? Hangi mağaradaydı? Geçtiği mağarayı hangi öğrenci kardeşimiz koruyordu?”

 

Ning mesafeye bakıyordu. Işık hüzmesindeki figürü zar zor da olsa seçebilmişti ve figür Siyah Beyaz Okulu’nun öğrencilerinden birini andırıyordu. Öğrenci Ning’e birkaç bakış attıktan sonra mekânı terk etti.

 

Çok geçmeden… Whoosh! Mesafedeki ikinci ışık hüzmesi bölgeye akın etmişti ışık hüzmesi aslen Mavi Ejderha yapısının oluşturduğu bir kavramdı. “Mu Kuzeyoğul.” Ning şaşırmıştı ve hemen ellerini birleştirerek konuştu. “Tebrikler…”

 

“Size de.” Beyaz cübbeli Kuzeyoğul, Mavi Ejderha yapısıyla birlikte zirveye indi. Suratında adeta çiçekler açıyordu. “Kardeş Ji Ning, gerçekten etkileyicisin. Neredeyse kaybediyordum lakin nihayetinde şans eseri mağarayı geçmeyi başardım. Ama sen benden de önce gelmişsin…”

 

Ning önündeki genç adamdan yayılan mutluluğu hissedebiliyordu. Epeyi de heyecanlıydı. “Başardım. Nihayet Siyah Beyaz Okulu’na girmeyi başardım. Eğer annem bunu öğrenirse kesinkes mutlu olacaktır.”

 

“Evet.” Ning onayladı, başını çevirip gökyüzüne bakmıştı. Eğer kendi annesi de bu haberi alabilseydi, onun da mutlu olacağına şüphesi yoktu.

 

“Baba… Anne… Bekleyin. Bendeniz Ji Ning, adımı dört bir diyara duyuracağım. Bu dünyanın en üstün şahıslarından biri olacağım. Kesinkes! Sizin ölümlerinize sebebiyet veren o Karejderi Dağı’nın öğrencilerini… Hepsini öldüreceğim!”

 

“Hahaha.” Altı figür, kahkahalar atarak zirvenin üstüne adımlamıştı. Bunlar, doğal olarak daha önce meseleyi izleyen altı Kadim Taoist’ten başkaları değillerdi.

 

Kısa, tombul, kel adam gülümsedi. “Bu yıl, Siyah Beyaz Okulumuz epeyi öğrenci aldı. İki tane!” Siyah saçlı, orta yaşlı adam konuştu. “Bugün daha ilk gün. Daha önümüzde iki gün var…”

 

“Hmph. Siyah Beyaz Okulu’na girmeyi başaran her öğrenci gerçek, rakipsiz dehalar arasındadır. Öyle dehaların kendilerine ne kadar güvendiklerini biliyorsunuz. Yani, okula girmek istedikleri takdirde bunu ilk günden yapmayı tercih ederler.” Kısa, tombul adam başını iki yana salladı. “Geçen onca yılın ardından, ikinci ve üçüncü günlerde okula girebilen kaç kişi oldu? Hadi girmiş olsalar dahi, spesifik nedenlerden dolayı ilk gün gelememişlerdir.”

 

Siyah saçlı, orta yaşlı adam Ning ve Kuzeyoğul’a baktı. “Ji Ning. Mu Kuzeyoğul. Bugünden itibaren sizler, Siyah Beyaz Okulu’nun öğrencilerisiniz.” Ning ve Kuzeyoğul gayet keyifliydi.

 

“Resmi öğrenci olarak kabul edileceğiniz büyük seremoni iki gün sonra, öğrenci alımları kapandığında gerçekleşecek.” Siyah saçlı adam elini havaya savurarak iki rozet çıkardı. Rozetlerin ön yanları beyaz, arka yanları siyahtı. “Bu rozetler, Siyah Beyaz Okulu’nun öğrencilerini temsil eden rozetlerdir. Şimdi bağlayabilirsiniz ve gelecekte, bu rozeti kullanarak Siyah Beyaz Okulu’ndaki çoğu yere, formasyonların saldırılarına maruz kalmadan girebilirsiniz.”

 

“Tamam.” Ning ve Kuzeyoğul birer rozet aldı. Kolayca bağlayabilmişlerdi ve rozeti bağlamayı bitiren Ning anında Siyah Beyaz Okulu’nu kapsayan devasa formasyonu hissetmeye başlamıştı. Hissettiği kadarıyla… Bu formasyon gerçekten dehşet vericiydi. Koskoca okulu kaplıyordu ve hissiyatı dolayısıyla bu formasyonun onu da resmi bir öğrenci olarak kabul ettiğini anlamıştı. Bu rozet aslında yeraltı malikanesinin kontrol tılsımına çok benziyordu.

 

“Siyah Beyaz Okulu’nun öğrencisi…” Ning rozete bakıyordu. Kim bilir kaç kişi bu rozete sahip olmanın hayaliyle yatıp kalkıyordu? Şu siyah cübbeli genç adam, Hua Chong da [Dokuz Gökler’in Parlakızıl Diyagramı]’nın yedinci seviyesindeydi ve buna rağmen nihayetinde başarısız olmuştu. Bu insanın yanında, daha yetenekli olan diğerleri bile başarılı olamamışlardı. Yalnızca Ning ve Kuzeyoğul ikilisi son testi geçmeyi başarmıştı.

 

………..

 

 “Wu Xiu, nerede kalacaklarını sen ayarlarsın. Biz gidiyoruz.” sakallı, orta yaşlı adam sırıttı. “Evet, gidiyoruz.” Diğer Kadim Taoistler de hemen bölgeyi terk etmişlerdi.

 

 Siyah saçlı, orta yaşlı adam elini havaya savurduğu gibi ortaya çıkan sis üçlüyü kapladı. “Gidelim.” Siyah saçlı Wu Xiu, sisi kontrol ederek Ning ve Kuzeyoğul ikilisini götürmeye başlamıştı.

 

“Siyah Beyaz Okulu çok sayıda bölgeye ayrılmış, kurallarla dolu bir okuldur.” Wu Xiu elini havaya sallayarak iki siyah kitap çıkardı. “Bu kitaplarda Siyah Beyaz Okulu’nun kuralları ve bilmeniz gereken diğer şeyler var. Hepsini ezberlemeniz lazım.”

 

Ning ve Kuzeyoğul birer kitap aldı. Başlarını eğen ikili, kitapların kapak kısımlarında yazan “Siyah” ve “Beyaz” kelimelerini görmüşlerdi.

 

……..

 

Ufak dağın zirvesinde, zarafet dolu ufak bir villa duruyordu. Villanın etrafında çok sayıda bina olmasına rağmen bu dağ zirvesinde yalnızca Ning duruyordu.

 

“Bugünden itibaren, bu zirvenin efendisi benim.” Ning havada süzüldüğü esnada dağ zirvesini inceliyordu. Siyah Beyaz Okulu’ndaki resmi öğrenci sayısı az olduğundan, öğrenciler istedikleri villayı ve yeri seçebiliyorlardı. Ning seçtiği bu dağ zirvesine “Karakuzey Zirvesi” adını vermişti.

 

Karakuzey… Bu isim aynı zamanda tuttuğu kılıçlara da verdiği isimdi. Kendi yolunda yürüdüğünü simgeliyordu.

 

Karakuzey… Ayrıca bu isim, ebeveynlerinin tanışıp aşık oldukları denizin de ismiydi. Bu şekilde ailesini de hatırlıyordu.

 

“Baba. Anne…” Bir anlığına geçmişe dönen Ning sessizleşmişti. Ardından, başını çevirerek hemen gökyüzüne doğru teknesiyle uçmaya başladı.

 

…….

 

Çok geçmeden genç adam okulun kapısına ulaşmıştı. Beyaz Amcası bunca zamandır onu bekliyordu. Ning hemen o devasa, kar beyazı tazıyı görmüştü. Beyazsu Tazısı sessizce onu bekliyordu.

 

“Beyaz Amca.” Ning aşağıya atıldı. Beyazsu Tazısı başını kaldırarak adeta Ning’e durumu soran bir bakış attı. “Tamamdır.” Ning yere inerek başını öne salladı. “Artık Siyah Beyaz Okulu’nun resmi bir öğrencisiyim.”

 

“Eğer Yichuan Abim bunu duysaydı, kesinlikle keyiflenmeden edemezdi.” Beyazsu Tazısı’nın gözlerinde keyif ve heyecan dolu ifadeler vardı. Siyah Beyaz Okulu! Bu okul nasıl bir yerdi? Siyah Beyaz Okulu’ndaki resmi öğrenciler, sıradan okullara ait Wanxiang Üstatları’ndan bile daha üstün birer pozisyona sahip olan kimselerdi!

 

Tam o esnada…

 

“Hahaha, Kardeş Ji Ning, sadece ruh yaratığına dikkat ediyorsun. Beni görmedin bile.” Yankılanan sesi duyan Ning hemen başını çevirdi. Kapının önüne park edilmiş aracın içinden çıkan isim ve sesin sahibi, Kuzeydağ Baiwei’den başkası değildi.

 

“Kardeş Baiwei.” Ning hemen onu karşılamaya gitti. Baiwei konuştu. “Siyah Beyaz Okulu’na kesinkes gireceğini bildiğimden, bu saatlerde okuldan çıkarsın diye düşünmüştüm.”

 

“Beklettiğim için üzgünüm, Kardeş Baiwei.” Ning konuştu. Baiwei’nin gözleri heyecan doluydu. “Ne bekletmesi canım! Beklediğim esnada ne kadar mutlu olduğumu tahmin bile edemezsin. Özellikle de o son anlara doğru şu Hua Chong, Liu Shuillian gibi dehaların çıktığı zamanda keyiften dört köşe olmuştum… Bu insanlar epeyi zamandır şehirde ünlenmiş olsalar dahi, nihayetinde hiçbiri sınavı geçemedi.”

 

Ning hafifçe başını öne salladı. “Hua Chong ve bahsettiğin diğerleri son sınavda elenmişlerdi.” Ning Hua Chong’a dikkat etmişti zira bu genç adam sadece [Dokuz Göklerin Parlakızıl Diyagramı]’nda yedinci seviyeye ulaşabilen birinden ibaret değildi. Aynı zamanda, okulda Kadim Taoist olan bir halası da vardı.

 

“Ne olduysa olsun, nihayetinde hepsi elendi.” Baiwei konuştu. “Sonuç olarak… Gökyaran Kılıç Tarikatı, Yüz Çiçek Peridiyarı ve diğer okullara kolayca girebilirler. Eğer gerçek bir deha değilsen sadece Siyah Beyaz Okulu’na giremezsin… Hatta gerçek bir deha olsan dahi bir sürü sınava tabi tutuluyorsun. Ne yazık…”

 

Aslında Baiwei’nin suratında bu insanlara acıdığını gösteren herhangi bir ifade yoktu. Tam aksine, onların yaşadığı bu acıdan keyif alıyormuş gibi görünüyordu.

 

“Doğru ya, bu sefer Siyah Beyaz Okulu’na kaç kişi girebildi?” Baiwei hemen sordu. “İlk günde iki kişi alındı.” Ning cevapladı. “Ben ve Mu Kuzeyoğul diye biri.”

 

Baiwei hafifçe onayladı. “Mu Kuzeyoğul? Daha önce bu ismi duymamıştım. Görünüşe göre uzak, ıssız köşelerden gelen biri… Zamanın olduğunda, neden şu Mu Kuzeyoğul’u da getirmiyorsun? Tanışalım da arkadaş olalım.”

 

“Tamamdır.” Ning onayladı. Baiwei konuştu. “Buraya iki sebepten geldim. İlki, seni tebrik etmekti ikincisiyse, senden yardım istemekti…”

 

Ning gülümsedi. “Yapabileceğim bir şeyse sana seve seve yardım etmek isterim.” Baiwei Ning’e bakarak konuştu. “Mesele şu şekilde. Siyah Beyaz Okulu’nda giren öğrencilerin okula on takipçiyle girebileceklerini biliyorsun, değil mi?”

 

Ning onayladı. On takipçi… Siyah Beyaz Okulu’ndaki resmi öğrencilerin takipçisi olmak, sıradan okullardaki öğrencilere kıyasla çok ama çok üst bir pozisyondu. Bunun sebebi, takipçilerin de Siyah Beyaz Okulu’nda yaşıyor olmalarıydı! Her ne kadar teknik almaları çok ama çok zor olsa da aldıkları her şey kesinkes üst seviye olacaktı.”

 

“Bana üç hakkını ödünç ver.” Baiwei konuştu. “Ailem ve arkadaşlarımın ne kadar fazla olduklarını biliyorsun. Yardım istedikleri takdirde onları geri çevirmem çok zor.”

 

Ning gülümsedi. “Niye öyle yabancıymışım gibi davranıyorsun ki? On takipçi pozisyonunun, dokuzunu alabilirsin. Bana bir tane yeter!”

 

O bir tane…

 

Ning daha önce Sakinsu Şehri’ne doğru yaptığı yolculukta karşılaştığı Meng Roch’u hatırlamıştı. Meng Roch’un gizli sanatları kullandığını biliyordu ve bu hareketi genç adamın vücuduna zarar vermiş olmalıydı. Muhtemelen herhangi bir okula katılabilmesi mümkün değildi.

 

……..






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44266 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr