Bölüm 157: Son Test

avatar
4341 61

Desolate Era - Bölüm 157: Son Test



Bölüm 157: Son Test

 

Öğrenci alımlarını idare eden figürlerden biri olduğu için, Peri Hua Yun ikinci testin ne kadar zor olduğunu iyi biliyordu. Bu ufak klan üyesi, ikinci testi kesinkes geçemeyecekti.

 

“Beni takip edin.” Siyah saçlı, orta yaşlı adam konuştu. Altı Kadim Taoist önde, Ji Ning ve diğer yedili arkada yürüyordu.

 

Ning, siyah cübbeli gence yandan bir bakışa attı. Gencin gözlerinde kabullenmek istemeyen, çılgın birer ifade yer etmişti. Halası Peri Hua Yun’un…Hua Klanı’ndaki pozisyonu akılalmaz derecede yüksekti ve her ne kadar Hua Klanı’nın başında bir Ölümsüz olsa da Peri Hua Yun Siyah Beyaz Okulu’ndaki Kadim Taoistler’den biri olduğu için Ölümsüzler’le mücadele edebilecek güce sahipti.

 

Siyah cübbeli genç adam, Peri Hua Yun’un sözlerine saygı duymak zorundaydı ancak… Siyah Beyaz Okulu’na girmek istiyordu. Kendisi de halası gibi, Siyah Beyaz Okulu’nun bir üyesi olmak istiyordu! “Girmek zorundayım. Göklerin Tao’su kişiye her zaman bir şans verir.” Siyah cübbeli genç adam dişlerini sıktı.

 

…………..

 

Karanlık, kasvetli mağaradan dışarıya adım attıktan sonra karşılarına dokuz farklı girişin olduğu bir manzara çıkmıştı.

 

“Durun.” siyah saçlı adam konuştu. Ning ve diğer yedili durmuştu. “Bu gördüğünüz dokuz girişin her biri, Siyah Beyaz Okulu’nun Zifu Öğrencileri’nden biri tarafından korunuyor.” Siyah saçlı, orta yaşlı adam grubu süzdü. “Hepiniz ayrı bir giriş seçeceksiniz.”

 

Ning ve diğer yedilinin surat ifadeleri değişmişti. Ne? Siyah Beyaz Okulu’nun resmi öğrencileri tarafından mı korunuyor?!? Bahsi geçen bu resmi öğrenciler okulun üst seviye sanatlarına çalışan insanlarken aday grubu henüz alt seviye Zifu’da olan bir grup insandı!

 

“Koridorlara girdikten sonra koruyucu öğrencilerle karşılaşacaksınız. Mağaranın diğer tarafından çıkabildiğiniz takdirde, Siyah Beyaz Okulu’nun öğrencisi olacaksınız.” Herifin suratında bir gülümseme vardı. “Merak etmeyin. Koridorlarda duran öğrencilerin yalnızca tek bir teknik kullanmaya izinleri var. Buna karşılık sizler, istediğiniz her şeyi kullanabilirsiniz. Ayrıca, koruyucu öğrencileri yenmenize gerek yok. Tek yapmanız gereken şey, koridorun öteki tarafına geçmek. Ardından, bu dağ tepesinde toplanacağız.”

 

“Tamam.” Ning ve diğer yedili onayladı. “Hadi, gidin.” Siyah saçlı, orta yaşlı adam talimatını verdi.

 

Herkes çabucak gireceği koridoru seçmişti. Ning biraz düşündükten sonra hemen kararını verdi. Yalnızca siyah cübbeli genç adam tereddüt etmişti ve ardından, dişlerini sıkarak o da kararını vermişti.

 

“Wu Xiu.” Kısa, tombul, kel adam gülümsedi. “Öğrenci alımlarından sen sorumlusun ve testleri de sen düzenliyorsun. Söyle bakalım, sekiz adaydan hangisi Siyah Beyaz Okulu’na girebilecek?”

 

Siyah saçlı, orta yaşlı adam tereddüt etti. “Eğer seçmek zorunda kalsaydım… Sekizlinin içinden Ji Ning’in kesinkes gireceğini söylerdim!”

 

“Evet.”

 

“Evet, kesinkes girecek.”

 

“Zaten herkes Ji Ning’in gireceğini biliyor, yaşlı Taoist Wu Xiu. Peki ya diğer yedili?”

 

Siyah saçlı, orta yaşlı adam biraz düşündükten sonra konuştu. “Sekizlinin içinden yalnızca Ji Ning’in kesinkes gireceğini düşünüyorum. Diğer yedilinin durumları kolay olmayacaktır. İlla ki seç birini diyorsanız… Şu on dört yaşındaki, Mu Kuzeyoğul’u seçerdim. Onun da şansı var.”

 

“Mm.”

 

“Evet. Ji Ning’in dışında diğer herkes epeyi güçlük yaşayacaktır… Özellikle de Peri Hua Yun’un klanından gelen çocuk. Daha yıldırım formasyonunu zar zor geçmişken bu testi alt etmesi mümkün değil.”

 

…………

 

Kadim Taoistler kendi aralarında konuştukları esnada, ilahi hisleriyle dağ koridorlarını da inceliyorlardı.

 

“Oh, Kaniçen Kılıçtırpanı demek.”

 

“Ji Ning’in seçtiği koridoru Kılıçtırpanı mı koruyormuş? Epeyi kibirli bir çocuktur. Ji Ning’in başına bela açacağına şüphe yok.” Kadim Taoistler durumu inceliyorlardı.

 

 Ning’in seçtiği koridorda, girişten üç yüz metre ileride beyaz cübbeli genç bir adam duruyordu. Genç adamın göğsünde üç kan izi vardı. Beyaz cübbesindeyse üç kan damlası seçilebiliyordu… Sadece Kaniçen’in mirasını alan deha öğrenciler bu cübbeyi giyebiliyordu!

 

Kaniçen klanı… Sakinu Eyaleti’nin dışında bulunan büyük klanlardan biriydi.

 

“Beni çağırdılar…” Beyaz cübbeli genç oracıkta dikiliyor, uçan bir kılıç yanında süzülüyordu. Sakince kılıca dokunduktan sonra ortaya çıkan ses tınısı koridorda yankılanmıştı. Genç adam gözlerini kapadığında suratındaki gülümsemeye engel olamamıştı. “Benim durduğum koridordan geçebileceğini düşünüyorsan yanılıyorsun.”

 

Kaniçen Kılıçtırpanı öyle kibirli bir figürdü ki, okula girme umuduyla gelen alt seviye Zifu Öğrencileri’ne kesinkes izin vermeyecekti.

 

“Tek bir kılıç… Sadece bu kılıcı kullanmama izin verdiler. Yine de bu kadarı bile yeterli.” Beyaz cübbeli genç adam bir kez daha kılıca dokundu ve kılıç adeta bu hareketinden hoşlanıyormuş gibi bir kez daha titremişti. Gülümsemeden edemedi…

 

 Doğduğu günden beri, uyuduğu her zaman yanına ahşap bir kılıç almıştı. Ailesi ona “kılıçtırpanı” adını vermişti ve genç adam geçirdiği otuz yıl boyunca bütün odağını kılıcına vermişti. Kılıçla Bir seviyesine ulaşalı çok olmuştu. Her ne kadar Kaniçen Klanı’nın bazı tekniklerine sahip olsa da klan onu Sakinsu Eyaleti’ndeki Siyah Beyaz Okulu’na yollamıştı ve genç adam da beklentileri karşılayarak okula girmeyi başarmıştı.

 

“Geliyor.” Beyaz cübbeli genç koridordaki dalgalanmaları hissedebiliyordu. Aniden, dışarıdan bir ses duydu. “Dokuz koridor, sekiz aday. Sadece benimkinde kimse yok… Dostlarım, umarım o yeni yetmelerin başarılı olmalarına izin vermezsiniz.”

 

“Merak etmeyin, kıdemli öğrenci kardeşim Ox.”

 

“Küçük öğrenci kardeşim Ox, senin adına üzüldüm.”

 

“Bunca zamandır boşa bekledin yani…”

 

Birbiri ardına sesler yankılandı. Kılıçtırpanı da cevaplamıştı. “Küçük öğrenci kardeşim Ox, biraz bekle, şu çocuğu halledeyim birlikte döneriz.”

 

Ayak sesleri yankılanıyordu. Kılıçtırpanı hemen bakışlarını ön tarafa odakladı. Uzaktan gelen figürü seçebiliyordu. Zarif, yakışıklı suratıyla iki elinde kılıç tutan gencin üstü yaratık kürkünden yapılma kıyafetlerle kaplıydı.

 

“Ufaklık.” Kaniçen Kılıçtırpanı sordu. “Gelecekte, bu adı unutmasan iyi olur. Siyah Beyaz Okulu’na girmene engel olan şahsımın ismi, Kaniçen Kılıçtırpanı’dır.”

 

“Ben…” Ning tam konuşacağı sırada Kılıçtırpanı lafını kesmişti. “Gerek yok. Bir daha tanışmayacağız. İsmini öğrenmemin bir anlamı yok.”

 

Ning’in suratı ekşidi. Şu kibre bak! Madem durum böyleydi… O zaman direkt meseleyi halletmek en iyi çözümdü.

 

“Yıldırım insin!” Kılıçtırpanı sakince konuştu, lafını bitirir bitirmez önündeki uçan kılıç yıldırımvari sesler çıkarmaya başlamıştı. Hatta kaşla göz arasında ortaya çıkan yıldırım kılıcı çevreleyerek Ning’e doğru atılmıştı.

 

Bu hamlenin beraberinde taşıdığı güç, Üstat Xu Li’nin ve Gergedan’ın sahip olduğu güçlerden çok ama çok daha fazlaydı. Kılıç adeta sonsuz yıldırım parçasına bölünmüştü.

 

“Nilüfer… Açsın!” Ning’in suratında hafif bir gülümseme vardı. Aniden, Suateş Nilüferleri açmaya başladı. Birbiri ardına açan katmanlar, nihayetinde altı katmana ulaşınca duraksamıştı.

 

Tak tak tak…

 

Zzzz…

 

Yıldırım kılıcı direkt altı katmanı delip geçti lakin hızı epeyi azalmıştı. Ning’in Karakuzey Kılıçları’yla yaptığı hafif bir hamle, yıldırım kılıcını kenara savurmayı başardı.

 

“Ne güç!” Ning’in suratı ekşimişti. Dışarıdan, bu hamleyi rahatça karşılamış gibi görünse de aslen baş ve işaret parmakları uyuşmuştu.

 

“Demek biraz yeteneğin varmış. Lakin, işe yaramaz!” Kılıçtırpanı aniden kükredi. “Yıldırımtanrısı’nın Cehennemi!”

 

Uçan kılıç oracıkta, havada süzülüyordu lakin etrafında birbiri ardına yıldırımlar belirmeye başlamıştı. Bu yılanvari yıldırımlar, zikzak çizerek bir nevi hapishane hücresi formuna bürünüyorlardı. Etrafa saçtıkları baskıya diyecek yoktu.

 

“Bu tekniğime boyun eğeceğin için gurur duymalısın.” Kılıçtırpanı konuştu. “Git.”

 

BOOM!!

 

Yıldırımtanrısı’nın Cehennemi adlı teknik, hızla Ning’e ilerliyordu.

 

“Siyah Beyaz Okulu’nun öğrencileri cidden hafife alınacak gibi değiller… Tek bir kılıçla o kadar güçlü bir saldırı yapabilmesin bıraktım, dünyadan çektiği enerji miktarına bak!” Ning övgü dolu sözlerini kalbinden söylüyordu. Çok geçmeden genç adamın etrafında tamı tamına 729 uçan kılıç belirmişti.

 

“Kılıç formasyonu!” Mesafedeki Kılıçtırpanı’nın surat ifadesi değişti. “Formasyon” kelimesiyle alakalı herhangi bir şeyin sıradan olmasını beklemek saçmalıktı. Eğer o kadar kılıcın gücünü tek bir noktaya odaklayabilirse, ortaya çıkacak gücün akılalmaz derecelere ulaşabileceğini düşünüyordu! Siyah Beyaz Okulu’nun öğrencisi olduğu için Kılıçtırpanı’nın da kendine ait bir kılıç formasyonu vardı lakin bu görevde, koridoru koruduğu esnada yalnızca tek bir kılıç kullanmasına izin vardı.

 

Havada süzülen 729 uçan kılıçtan 81 tanesi Ölümlü seviye uçan kılıçtı. Bu kılıçların arasında, Ning’in yeraltı malikanesinden aldığı Dokuz Yang Kılıç Formasyonu ve Üstat Xu Li’yi öldürerek elde ettiği yetmiş iki kılıç vardı. Her ne kadar başka Ölümlü seviye uçan kılıçları olsa da sayı bakımından tam olarak yeterli gelmemişlerdi ve hepsi de farklı kaynaklara sahipti. Bu yüzden, Ning onları kullanmıyordu.

 

Dokuz Yang Kılıç Formasyonu, formasyonun merkezindeydi. Aynı kaynaktan gelen diğer yetmiş iki Ölümlü seviye uçan kılıç ise bu merkezin etrafını çevreliyor, onların dış kısmında da altı yüzden fazla kılıç bulunuyordu. Yani, bu merkezdeki seksen bir kılıç, diğer altı yüz civarı kılıcı kontrol ediyordu.

 

“Tırırırım…” Ning’in element Ki’si uçan kılıçlara akın ediyordu. Genç adamın İlahi His seviyesinde olan ruhu, bu kadar kılıcı kontrol edebilecek düzeydeydi ve çok geçmeden akılalmaz bir kılıç ışığı belirmişti.

 

Bu tekniğin gücü cidden olağanüstüydü. Bu kadar güçlü olmasının ana sebebi, Ning’in yeraltı malikanesinden alarak formasyonun merkezine yerleştirdiği dokuz aynı kılıçtı. Aslen bu kılıçların her biri Yeryüzü seviye büyülü hazinelere denkti ve daha önce konuştuğu gibi, aynı kaynaktan geliyorlardı.

 

“Geber!” Ning saldırmaya karar verdi. Swish! Artık gerçek bir kılıç formunu alabilen kılıç ışığı direkt olarak yıldırım kafesine atılmıştı.

 

Booom! Çok geçmeden yıldırım kafesi paramparça oldu.

 

“Git, git, git.” Ning hızla üç kılıç ışığı daha savurmuştu.

 

“Sıkıntı.” Kılıçtırpanı’nın surat ifadesi ciddi derecede değişmişti. Sonuçta kendisi, Zifu’nun zirvesinde yer alan biriydi ve [Düşük Bin Kılıç Formasyonu]’nuyla karşılaştığında Ning’in aslen Ki saflığı bakımından Wanxiang Üstatları’na denk olduğunu anlamıştı. Kılıç teknikleri bakımından… Kılıçtırpanı Kaniçen Klanı’na üyeydi ve kendisi Siyah Beyaz Okulu’nun elit öğrencilerinden biriydi doğal olarak bu konu etkileyici bir yetene sahipti lakin kavrayış ve öngörü bakımından Ning ondan çok daha üstündü! Bu yüzden, Ning [Düşük Bin Kılıç Formasyonu]’nu aktif ettiğinde Kılıçtırpanı’nı dezavantajlı bir pozisyona sokmayı başarmıştı.

 

 “Kutup Yıldızı.” Kılıçtırpanı’nın başka çaresi yoktu. Aniden ortaya çıkan yedi uçan kılıç bölgeyi akılalmaz bir hale çevirmişti. Havada süzülen yedi uçan kılıç, Kuzey Ayı’nın Yedi Yıldızı’nı andırıyordu.

 

(Küçük Ayı, Büyük Ayı, Kuzey Ayı, bunlar yıldız formları dostlarım…)

 

“Aşağıya!” Kılıçtırpanı kükredi. Bang! Bang! Bang! Bang! Ning’in daha önce savurduğu üç kılıç ışığı yavaş yavaş Kuzey Ayı’nın Yedi Yıldızı tarafından parçalanmaya başlamıştı.

 

“Hmph.” Kılıçtırpanı başını çevirip kılıçlarını aldıktan sonra bölgeyi terk etti. Kurallara göre yalnızca tek bir kılıç kullanmasına izin vardı ve yedi kılıcı çağırdığı için mücadeleyi kaybetmişti.

 

“Etkileyici.” Ning, Siyah Beyaz Okulu’nun öğrencisi “Kaniçen Kılıçtırpanı”nın gidişini izliyordu. Hayranlık dolu surat ifadesiyle söylenmeden edememişti. “Okul kuralları gereği tek kılıç kullanıyordu sanırım. Gerçek gücünü açığa çıkardığı gibi… [Düşük Bin Kılıç Formasyonu]’mu alt etmeyi başardı. Gerçi sonuçta herif Zifu’nun zirvesindeyken ben daha Zifu’nun alt seviyelerindeyim. Element Ki’si farkı… Özellikle de böyle bir dehayla karşılaştığımda bariz bir şekilde kendini gösteriyor.”

 

Ning’in fark etmediği şeyse… Aslen, testi geçmek adına yapması gereken tek şey koridorun öteki yanına ulaşmaktı. Ve buna rağmen, genç adam koridoru koruyan öğrenciyi mücadeleye zorlamıştı.

 

“Siyah Beyaz Okulu.” Ning sakince yürüyerek koridorun öteki tarafından çıktı. Uçan teknesine atladığı gibi etrafındaki sonsuz, muazzam dağ manzarasını izlemeye koyulmuştu. Bugünden itibaren, Siyah Beyaz Okulu’nun gerçek bir öğrencisi olacaktı…

 

…….

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43989 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr