Bölüm 145: Müzayede

Salonda…

Kuzeydağ Baiwei’nin emirleri üzerine, ana hizmetçi koridora fırlayarak ana salona çıkmıştı. “Kanun Perisi, acaba Kuzeydağ Tilki’nin davetini kabul ederek bana eşlik eder misiniz?’ sözlerini duyduktan sonra genç kadın şaşırmıştı. Hemen konuştu. “Hanımefendi, genç efendi Kuzeydağ Baiwei de Kanun Perisi’nin ona eşlik etmesini istiyor.”

Kanun Perisi’nin yanında duran Bayan Ziyi bunu duyar duymaz şoke olmuştu. Çok geçmeden gülümsemeye başladı. “Genç efendi Tilki, genç efendi Baiwei de Kanun Perisi’nin kendisine eşlik etmesini istiyor.”

“Haha, Baiwei de mi istiyormuş?” Derin ses hemen alaycı bir tonda yankılanmaya başladı. “Madem istiyorsun, neden doğru düzgün söylemiyorsun ki? Samimiyet dediğin böyle mi olur?”

“Senin gibi kaba saba davranacak değilim ya?” Kuzeydağ Baiwei soğuk bir kahkahayla cevapladı. İkili farklı odalardan birbirlerine sesleniyordu.

 Diğer odalarda oturan büyük klanların genç efendileri, heybetli tarikatların üst seviye üyeleri ve Yağmurejderi Korumaları meseleye müdahil olmuyor ve yaşananları keyifle izliyordu. Sonuçta, Kuzeydağ Baiwei ve Kuzeydağ Tilki Sakinsu Eyaleti’ndeki üst seviye genç efendilerdi. İkisi de Kuzeydağı Klanı’nın ana soyundan geliyordu ve en önemlisi de ebeveynleri, Kuzeydağ Karakaplan ve Kuzeydağ Yin gerçekten akılalmaz figürlerdi. Öyle rastgele araya girmeye cüret eden hiç kimse yoktu. Nihayetinde, Sakinsu Eyaleti’nde Kuzeydağ Klanı’na karşı çıkabilecek güçte herhangi bir organizasyon bulunmuyordu.

“Kuzeydağ Tilki?” Ning pencereden, sesin geldiği yere doğru baktı. Birkaç kilometre ötede, Kuzeydağ Tilki’nin kaslı ve favorili figürünü görmüştü. Herifin görünüşüyle isminin gerçekten birbirleriyle uzaktan yakından alakası yoktu. Kaslı figürü gayet heybetliydi lakin gözlerinde soğuk, şeytani ve kibirli ifadeler yer etmişti.

Kuzeydağ Baiwei kahraman gibi bir figürdü. Öte yandan Kuzeydağ Tilki soğuk ve kötü niyetli bir insandı. Aralarında dramatik bir fark vardı.

“Bayan Ziyi.” Kuzeydağ Tilki seslendi. “Kuzeydağ Baiwei daha önceden Kanun Perisi’ni ayarlamadı, değil mi?” “Hayır.” Yerde duran Bayan Ziyi başını iki yana salladı. “Rezarvasyon yapılmadıysa en yüksek fiyatı veren kazansın.” Kuzeydağ Tilki’nin derin sesi salonda yankılanıyordu. “Ben on külçe teklif ediyorum.” Aniden, bütün odalar fısıltı sesleriyle dolmuştu.

Ning’in odasında…

Ning’in aklı karışmıştı. On külçe mi? Neyin on külçesi? Kuzeydağ Baiwei’yse sinirliydi. “Elli külçe.” “Hahaha, benimle kapışacak mısın Baiwei? Kazanabileceğini mi düşünüyorsun?” Kuzeydağ Tilki mesafedeki odasından, alaylı sesiyle konuştu. “Yüz külçe.”

……

Ning’in odasında…

Ning, Wuji ve Baiwei duruyordu. Wuji sesini kısarak konuştu. “Kardeş Baiwei, eğer fiyat konusunda onunla kapışacaksan, sana destek olabilirim.” Lakin Kuzeydağ Baiwei gülümseyerek konuştu. “Gerek yok. Servet bakımından, Kuzeydağ Tilki seninle nasıl aşık atabilir, ufak Servet Tanrısı? Kanun Perisi’ni davet etmek ufak bir mesele. Normalde, “bir külçe”ye direkt davet edebiliyorsun. Bu kadar fazla vermek gerçekten aptallık. Daha demin yüz külçe önerdi. Fiyatı artırırsam kesinkes benim verdiğim fiyatın üstüne çıkmayacaktır. E durum böyle olunca o kadar külçeyi vermenin bedelini ben ödemek zorunda kalacağım.”

“Bakıyorum da sesin çıkmıyor?” Kuzeydağ Tilki alaycı sesiyle konuştu. Kuzeydağ Baiwei cevaplamıştı. “Tebrikler, Kuzeydağ Tilki. Kanun Perisi’ni yanına çağırmak için yüz külçe sıvılaşmış element özü harcadın.”

Sıvılaşmış element özü mü? Bunu duyan Ning şaşkına dönmüştü. Demek “bir”, “on” ve “yüz” külçeler aslen… Sıvılaşmış element özüne işaret ediyordu! Sıvılaşmış element özü, element enerjinin yoğunlaşmış, doğal bir biçimiydi. Kişi bu özü kullanarak vücuduna zarar vermeksizin pratik yapabiliyordu. Daha önceleri, Ning madendeki taş odada az da olsa sıvılaşmış element özü bulmuştu. Muhtemelen bulduğu o öz on ya da on beş kiloydu.

 Yalnızca beş kilosunu kullandıktan sonra Zifu seviyesine adım atmayı başarmıştı.

“On ya da on beş kilosu Ji Klanı’nın toplam servetine eşdeğer.” Ning kendi kendine konuştu. “Yüz külçesi… Yaklaşık beş kilogram ediyor olsa gerek. Daha demin, sırf Kanun Perisi’ni çağırmak için bu Kuzeydağ Tilki denen adam, Ji Klanım’ın sahip olduğu servetin yarısını öylece ortaya mı attı yani? Manyak herif.”

“Yüz külçe sıvılaşmış element özü.” Hun Wuji onayladı. “Aşağı yukarı Yeryüzü seviye büyülü hazinelere eşdeğer. Kuzeydağ Tilki’nin sırf seni sinirlendirmek için böylesine bir harcama yapmış olması… Sanırım alt limiti bu kadardı.”

Bunu duyan Ning ne diyeceğini bilemiyordu. İyi, o zaman… Üstat Xu Li’yi öldürdüğünde yalnızca üç tane Yeryüzü seviye büyülü hazine elde etmişti ve bunları elde etmek için neler çekmişti… Lakin Sakinsu Marki’nin heybetli genç efendilerine göre bu miktar pek de ciddiye alınacak bir miktar değildi.

………….

 Odanın dışında, Kuzeydağ Tilki’nin kibirli sesi yankılanıyordu. Bayan Ziyi, Kanun Perisi’ni çoktan mekâna iletmişti.

 Kuzeydağ Tilki’nin odasında, Kuzeydağ Tilki diğer üç adamla birlikte oturuyordu. Köleler ve diğerleriyse farklı bir odaya kurulmuştu.

“Bugün burada Kuzeydağ Baiwei’yle karşılaşacağımızı düşünmemiştim.” Elinde yaratık kafatasından yapılma bir kadeh tutan genç adamın dili, nazikçe şarabı tadıyordu. Vahşi gülümsemesiyle konuştu. “Daha geçenlerde kendime güçlü bir hizmetçi ve nadide bir büyülü hazine bulmuştum. Daha demin yaşananlar sadece ısınma turlarıydı. Bugün, onu o kadar sinirlendireceğim ki buradan giderken kan tükürecek. Bugünü unutamayacak. Beni her gördüğünde dizleri titreyecek!”

“O vakit sizi şimdiden kutlayalım, genç efendi Tilki.” “Kuzeydağ Baiwei’nin utanç içinde ayrılışını bekleyelim.” Zhou Li de dahil, odadaki diğer üçlü onaylamıştı.

“Hahaha.” Kuzeydağ Tilki keyifle kahkaha attı. Tam o esnada, Kanun Perisi içeriye girmiş ve Tilki hemen söylenmişti. “Gel, Kanun Perisi, gel. Lütfen otur.” “Teşekkürler, genç efendi Tilki.” Kanun Perisi’nin nazik gülümsemesi adeta Tilki’nin ruhunu rahatlatmıştı.

Yanında güzeller güzeli bir kadın olan Kuzeydağ Tilki’nin kahkahası ana salonda yankılanıyordu.

Aradan geçen uzun zamanın ardından…

“Mm.” Kuzeydağ Tilki aşağıdaki ana salona baktı. Kuruların sedirleri görünce konuştu. “Hazine müzayedesi başlamak üzere.” Tilki elini savurduğu gibi yüzüğünden büyük bir mühür çıkardı. Mühür Kanun Perisi’nin yanına konmuştu. “Kanun Perisi, bu büyük mühür üst kademe Ölümlü seviye büyülü hazine, “Büyük Dağ Mührü”dür. Gerçek bir dağdan, “Büyük Dağ”dan dövülmüştür. Ölümlü seviye bir büyülü hazine olsa da güç bakımından sıradan Yeryüzü seviye büyülü hazinelere denktir.”

“Üst kademe Ölümlü seviye?” “Üst kademe büyülü hazineler çok nadir bulunan şeylerdir. Demek genç efendi Tilki’nin gerçekten böyle bir hazinesi varmış?” Yakında duran herkes şaşırmıştı. Zifu Öğrencileri genelde Ölümlü seviye büyülü hazineler, Wanxiang Üstatları Yeryüzü seviye büyülü hazineler kullanan kimselerdi. Lakin genel bağlamda, bu kişiler sadece düşük ya da orta kademe eşyaları kullanma şansına erişebiliyorlardı. Kişinin yüksek kademe Yeryüzü seviye büyü hazine bulması çok ama çok zordu. Ve tabii üst kademe hazineler… Nadide parçalardı.

“Hemen götüreceğim.” Kanun Perisi ayağa kalktı.

…………..

Sedirler açılmış ve Bayan Ziyi’nin sesi ana salonda yankılanmıştı. “Müzayede zamanı geldi. Bugün, Kaygısız Mağarası olarak sizlere olağanüstü özelliklere sahip, on sekiz adet büyülü hazine sunacağız. İsteyen fiyat verebilir. En yüksek fiyatı veren kazanır!”

Ning’in odasında, meseleyi duyan Ning şaşırmadan edememişti. Yani bu bir nevi dünyadaki açık artırmalara benziyordu. Demek Ölümsüzler’in ve Şeytanlar’ın toplandığı bu yerlerde bile müzayede yapılıyordu.

“Üstelik, eğer satmak istediğiniz kıymetli eşyalarınız varsa bu eşyaları da açık artırmaya sokabilirsiniz.” Bayan Ziyi gülümsedi. “Daha demin, genç efendi Kuzeydağ Tilki bizlere üst kademe Ölümlü seviye büyülü hazine olan “Büyük Dağ Mührü”nü açık artırma için teslim etti.”

“Kuzeydağ Baiwei! Bakalım senin ne tür satacak hazinelerin varmış?” Derin ses bir kez daha yankılandı.

 Aslında bu surata atılan tokattan farksızdı. Hem de bu tokat, direkt olarak Baiwei’nin suratına atılmıştı! Odasında duran Baiwei’nin suratında çirkin bir ifade vardı. Hun Wuji’nin de suratı ekşiyordu. “Ciddi ciddi üst kademe Ölümlü seviye büyülü hazine bulmuş. Durum hiç iyi görünmüyor. Birkaç tane Yeryüzü seviye büyülü hazine bulabilirim, ancak kalite bakımından, bu hazinelerin Büyük Dağ Mührü’yle aşık atabileceklerini hiç sanmıyorum.”

Ning yaşananları anlayabiliyordu. Bu genç efendilerin hazine konusunda yaptıkları mücadelelerde, asıl olay hazinenin ne kadar nadir olduğuydu! Her ne kadar Yeryüzü seviye hazineler Ölümlü seviye hazinelerden daha pahalı olsalar da üst kademe bir Ölümlü seviye hazinenin nadirliği akılalmaz derecede yüksekti.

“Şanslı şerefsiz. Cidden bugün boka basıp duruyorum!” Baiwei dişlerini sıktı. “Sadece onunla karşılaşmakla kalmadık, üstüne üstlük herif buraya her şeyi planlayarak gelmiş. Dayanmam lazım. Bir sonraki sefere, intikamımı alacağım.”

“Kardeş Baiwei.” Ning konuştu. “Tesadüf eseri benim de bir üst kademe Ölümlü seviye büyülü hazinem var.” “Oh?” Baiwei ve Wuji şaşkın suratlarıyla Ning’e bakmaya başlamışlardı. Üst kademe hazineleri öyle parayla almak mümkün değildi zira bu hazinelerin sayıları gerçekten çok ama çok azdı.

“Lütfen bakın.” Ning elini havaya savurarak ejderha incisini ve dört ejder pulunu çağırdı. Ejderha incisinin orta yerinde süzülen illüzyon gibi bir ejderha vardı.

“Ejderha incisi!” Baiwei ve Wuji şaşkına dönmüştü. Wuji hayranlık dolu sesiyle konuştu. “Ejderha incisine uyan, dört parçalı bir formasyon? Karmaşıklığına baktığımda bile şoke oluyorum… Bu… Hangi formasyon?”

“Yeraltıyılanı Gökyüzükilit Formasyonu!” Ning cevapladı.

“Yeraltıyılanı Gökyüzükilit Formasyonu?” Baiwei şaşkındı. “Kuzeydağ Klanımız’da da Yeraltıyılanı Gökyüzükilit Formasyonu adlı bir formasyon var lakin bahsettiğim bu formasyon Gökyüzü seviye bir formasyondu. Üstelik akılalmaz bir güce sahiptir. Yani Yeraltıyılanı Gökyüzükilit Formasyonu’nun Ölümlü seviye olanı da mı varmış? Yani basitleştirilmiş mi? Gerçekten inanması zor.”

Wuji konuştu. “Böyle büyük bir formasyon…Tilki’nin çıkardığı hazineden çok ama çok daha nadirdir. Üstelik, Tilki yalnızca bir adet mührü çıkardı. Senin sahip olduğun şeyse bir formasyon! Çok daha değerli.” Formasyonların değeri doğal olarak aynı seviyeli büyülü hazinelerden daha fazlaydı.

Hun Wuji’nin Ning’e olan bakışları değişmişti. Üst kademe Ölümlü seviye büyülü hazineler öyle kolay kolay bulabileceğiniz şeyler değillerdi. Görünüşe göre Baiwei’nin arkadaşı Ji Ning, sıradan biri değildi.

“Ji Ning, gerçekten satmak istiyor musun? Böyle bir hazineyi… Sattığın takdirde geri alman mümkün değil.” Baiwei konuştu. “Evet, satalım.” Ning gülümsedi.

Ji Klanı artık Sakinsu Marki’nin koruması altında olduğundan, Yeraltıyılanı Gökyüzükilit Formasyonu’na ihtiyaç duymayacaktı. Üstelik, böyle büyük bir formasyonun tam gücünü ortaya çıkarmak için beş kişiye ihtiyaç duyuluyordu. Ning’in bu formasyonu Sakinsu Şehri’ne getirmesinin sebebi, formasyonu satmaktı ve elde ettiği parayla çok sayıda Ölümlü seviye uçan kılıç alarak [Düşük Bin Kılıç Formasyonu]’nu güçlendirecekti.

“Tamam. Kardeş Ji Ning. Teşekkür edeceğim diye çok kelime sarf etmek istemiyorum. Bu sefer, Kuzeydağ Tilki’nin suratına sağlam bir tokat yapıştıracağım.” Baiwei’nin suratı heyecandan kızarmaya başlamıştı.

“Kuzeydağ Baiwei yoksa sen, Kuzeydağ Karakaplan Malikanesi’nin genç efendisi, yanında hazine getirmedin mi?” Derin ses alaylı tavırlarıyla yankılanıyordu. Baiwei hafifçe gülümseyerek kükredi. “Bayan Ziyi, elimde bir formasyon var. Her ne kadar gayet sıradan görünüyor olsa da sizin de tahmin edebileceğiniz üzere, değer bakımından Kuzeydağ Tilki’nin verdiği paçavradan çok ama çok daha kıymetlidir.”

Salondaki hava anında değişmişti. Herkes genç efendi Kuzeydağ Baiwei’nin nihayet ortaya çıkarak rakibine sağlam bir tokat atmaya karar verdiğini anlamıştı.

Yine de acaba bu tokat öyle çok ses çıkaran sağlam bir tokat mı olacaktı?

İşte bu sorunun cevabı, formasyonun Büyük Dağ Mührü’ne kıyasla daha değerli olup olmamasına göre değişecekti…

............