Bölüm 107: Ji Klanı Toplanır

avatar
4409 59

Desolate Era - Bölüm 107: Ji Klanı Toplanır



Bölüm 107: Ji Klanı Toplanır

 

Formasyonun klanları ya da tarikatları koruyabileceğini okuyan Ji Ning heyecanını bastırarak okumaya devam etmişti ve okumaya devam ediyor olsa da aklı heyecan dolu kükremelerle dolmaya başlamıştı…

 

Belki de daha iyi bir şey bulabilirdi!

 

Ji Ning altın kitabın sayfalarını çevirmeye devam ediyor, birbiri ardına önüne çıkan büyülü hazineler genç adamın kalbini titretiyordu! Durum gerçekten… İnsanın nefesini kesen cinstendi. Ne yazık ki hepsini alma şansı yoktu! Sadece birini seçebilecekti.

 

“[Dokuz Gökler’in Yükselen Yılan Formasyonu]” Ning’in gözleri parlamaya başlamış, genç adam dikkatle formasyonun içeriğini okumaya koyulmuştu, “Bu formasyon Yeraltıyılanı Gökyüzükilit Formasyonu’ndan bile daha karışık ve daha güçlüymüş… Lakin görünüşe göre formasyonu kullanmak için en azından dokuz Zifu Öğrencisi gerekiyor.”

 

Ning başını iki yana salladı.

 

………………………………..

 

“Whew.” Genç adam kitabı kapatmıştı. Şu anda Ji Klanı’nın işine yarayacak en uygun eşya doğal olarak formasyon tekniklerinden biriydi! Yeraltıyılanı Gökyüzükilit Formasyonu’na benzer birkaç tane daha formasyon bulunuyordu lakin şu an için onlara en uygun formasyon buydu!

 

Yeraltıyılanı Gökyüzükilit Formasyonu toplamda beş parçadan oluşuyordu ve bütün parçaları tek bir Zifu Öğrencisi kontrol edebiliyordu lakin eğer formasyonu beş Zifu Öğrencisi kullanırsa… Yeraltıyılanı Gökyüzükilit Formasyonu maksimum gücüne ulaşıyordu!

 

 Ji Klanı’ndaysa, Ning’in babası dahil toplamda altı Zifu Öğrencisi vardı! Lakin yeterli güce ulaşabilmek için babasının yasaklı sanatları kullanması gerekiyordu. Bu yüzden, Ji Klanı’nın sahip olduğu Zifu sayısı aslen beş olarak görülebilirdi. Yani… Yeraltıyılanı Gökyüzükilit Formasyonu onlar için en iyi seçenekti.

 

“Seçtin mi?” Devasa ayı konuştu.

 

“Evet.” Ning onayladı, “Yeraltıyılanı Gökyüzükilit Formasyonu!”

 

Devasa ayı şaşkına dönmüştü: “Yeraltıyılanı Gökyüzükilit Formasyonu mu? Yanlış seçmiş olmayasın? Bu formasyon büyük klanları korumaya yarayan bir formasyondur formasyonu oluşturduktan sonra yerini değiştiremezsin! Savaşmaya çalışsan bile… Formasyonu önceden kurman gerekecek! Gelecekte, kesinkes dış dünyaya maceraya atılmak için çıkacaksın. Eğer aniden bir tehlikeyle karşılaşırsan bu formasyonu kurmaya zaman bulamayacaksın ve üstelik, bu büyük formasyonu tek kişi kontrol ettiğinde ortaya çıkacak güç de sıradandır! Asıl gücünü ortaya çıkarmak için beş kişi gerekiyor! Sana tekrar düşünmeni öneriyorum. Gelecekte Hazine Salonu’ndan eşya seçmek için çok ama çok az şansın olacak. Hata yaparsan, telafisi mümkün değil!”

 

“Bunu seçeceğim.” Ning tereddüt etmemişti.

 

“Peki.” Devasa ayı da meseleyi üstelemiyordu.

 

“Gel.”

 

 Devasa, altın kürklü ayı havada süzülen noktaya işaret etmiş ve çok sayıda eşyanın bulunduğu bölgeden, kişinin gözle bile göremediği karanlık noktadan bir ışık hüzmesi fırlayarak, zemine inmişti.

 

Ning ışık hüzmesini inceliyordu. Merkezdeki siyah inciyi çevreleyen dört siyah pul görmüştü.

 

“Gördüğün bu şey ejderha incisidir.” Devasa, altın kürklü ayı pençesini savurduğu gibi siyah inci havada süzülmeye başladı. Siyah incinin üstünde çok sayıda sembol olduğu görülebiliyordu ve içinde de yüzen, illüzyonvari bir ejderha vardı. İnciyi kaplayan semboller eşyaya muazzam, fevkalade bir görüntü katıyordu ve ilk bakışta bunun Ölümlü seviye büyülü hazinelerden çok ama çok daha üstün bir eşya olduğunu anlayabiliyordunuz.

 

“Yeraltıyılanı Gökyüzükilit Formasyonu’nun beş parçası vardır. Merkez parçası da ejderha incisidir! Ve bunun yanında ejderha başı, ejderha vücudu, ejderha pençesi ve ejderha kuyruğu mevcuttur. Yani dört yan parça!” Devasa ayı elini tekrar savurarak dört pulu çağırmıştı, “Dört ejderha pulundan yapılan dört formasyon diski… Bir ejderha incisi, dört formasyon diski. Bu parçaları birleştirdikten sonra beş parçalı, tamamlanmış Yeraltıyılanı Gökyüzükilit Formasyonu’nu elde edeceksin. İçinde barındırdığı gizemleriyse, bağladıktan sonra iyice incelersen anlarsın.”

 

Ning onayladı.

 

Elini uzatıp ejderha incisini ve dört formasyon diskini almıştı.

 

“Savaştanrısı Salonu’na, Hazine Salonu’na ve Yıldız Salonu’na girdin. Yalnızca girmediğin İlahi Yetenek Salonu kaldı.” Devasa ayı konuştu, “Zifu’ya ulaşmak için sıkı çalış. On yaşına basmadan sınırlarını aşman gerekiyor. Böylece İlahi Yetenek Salonu’na meydan okuyabileceksin.”

 

“Anlaşıldı.” Ning onayladı.

 

“Şimdi ne yapacaksın…?” Devasa, altın kürklü ayı Ning’e bakıyordu.

 

“Dışarıya gidiyorum.” Ning tereddüt etmedi.

 

Ayı başıyla onaylamıştı. Whoosh! Devasa yaratığın başı büyüyerek, illüzyonvari bir görüntüye ulaştığı gibi Ning’i yutmuş ve genç adam kaybolmuştu.

 

 Yılankanadı Gölü, Parlakkalp Adası’ndaki bahçelerden birinde… Yakınlarda duran ufak fener bölgeyi aydınlatıyordu. Hava çoktan kararmıştı.

 

“Genç efendi nerede kaldı?” Güz Yaprağı elinde tuttuğu şarap şişesiyle, Ji Yichuan’ın arkasında duruyordu. Yichuan bağdaş kurmuş, hemen yanında da Tanrıyaratığı, “Beyazsu Tazısı” yere uzanmıştı. Güz Yaprağı’nın gözlerinde endişe dolu bir ifade vardı zira Yichuan uzun zamandır bekliyordu.

 

“Genç efendi rahatsız edilmek istemediğini söyledi ve odası da kilitli...”

 

Güz Yaprağı’nın yapabileceği bir şey yoktu. Ning’in nasıl biri olduğunu biliyordu. Genç adam rahatsız edilmek istemediğini söylediğinde, diğerleri onu rahatsız etmeye cüret edemiyordu!

 

Tek seçenek beklemekti…

 

“Aceleci olma, yeterince zaman var.” Elinde tuttuğu şarap bardağıyla Yichuan hafifçe konuştu. Gayet sakindi zira onu bekleyen mücadele hayatındaki en şerefli mücadele olacaktı.

 

“Tırırım…” Yer sarsılmış ve aniden Güz Yaprağı’nın suratında keyifli bir ifade belirmişti, “Genç efendi geliyor olmalı…”

 

Ve ardından, kriiiiiiik…..

 

Uzaktan, odanın kapısı açılmış ve kürklere bürünen genç dışarıya adımlamıştı.

 

 Yichuan ayağa kalktı, hafif ekşiyen suratıyla Ning’e bakıyordu. Ning’in büyümesini izlediği için genç adamdaki her değişimi fark edebiliyordu. Karşısında duran Ning’in… Eskiye kıyasla daha az “keskin” olduğunu ve buna karşılık beraberinde suyun sakinliğini taşıdığını fark etmişti.

 

“Çalışıyor muydun?” Yichuan konuştu.

 

Ning başını öne salladı, “Sınırlarımı aştım!”

 

 Keyif ve tatminkâr bir ifade hemen Yichuan’ın suratında yer etmişti. Yichuan bu savaşın son savaşı olacağını ve bu mücadelede öleceğini düşünüyordu! Ölmeden önce oğlunun bir kez daha güçlendiğini görebilmek… Doğal olarak onu mutlu etmişti. Oğlunun böylesine canavarca bir yeteneğe sahip olduğunu bildiği için gelecekte bu genç adamın dört bir yana nam salacağını da tahmin edebiliyordu.

 

“Güzel.” Yichuan tek bir kelime sarf etti.

 

“Beyaz Amca da mı geliyor?” Ning kenarda duran Beyazsu Tazısı’na işaret etti.

 

Beyazsu Tazısı başını öne sallamıştı.

 

Yichuan konuştu, “Beyaz Amcanla yıllardır kardeş gibi yaşadık… Bu mücadelede ölmeye hazırlıklıyım hayatta kalabilsem bile bütün gücümü yitireceğim. Bu meseleden önce Beyaz Amcanı ve Siyah Amcanı özgür bıraktım... Siyah Amcan çoktan dağ ormanlarına döndü lakin Beyaz Amcan bana eşlik etmeyi seçti. Ölecek olsa bile benim yanımda ölmek istiyormuş. Onu ne kadar ikna etmeye çalışırsam çalışayım çabalarım işe yaramadı…  Böyle bir kardeşe sahip olduğum için… Gururluyum!”

 

 Ning’in kalbi titriyordu. Babasının gözlerindeki yaşları ve Beyaz Amcası’nın ebedi sadakatini hissedebiliyordu.

 

“Güzel, beraber gidelim.” Ning ileriye atılıp aynı gençliğinde okçuluk antrenmanına giderken yaptığı gibi Beyazsu Tazısı’na sarılmıştı, “Beyaz Amca, beraber gidelim.” Beyazsu Tazısı Ning’e bir bakış attı. Yaratığın gözlerindeki derin sevgiyi fark etmemek mümkün değildi. Doğduğu günden beri Ning’e eşlik etmişti ve bu çocuk, kardeşi olarak gördüğü Ji Yichuan’ın oğluydu. Doğal olarak ona kendi ailesinden biriymiş gibi davranıyordu.

 

Whoosh.

 

Aniden beliren tekne havada süzülüyor ve gitgide büyüyordu. Otuz metrelik genişliğe ulaşınca büyümeyi bırakan tekneye Ning, Yichuan ve Beyazsu Tazısı üçlüsü atladı.

 

“Gidelim.” Ning iradesiyle tekneyi kontrol ediyor ve tekne gökyüzüne doğru atılıyordu.

 

…….

 

Issız dağ ormanında…

 

Ji Dokuzateş, Gölge Nine, yaşlı köle Ah Xing, Ji Dikduran… Bu dörtlü çoktan mekâna ulaşmış ve aldatıcı formasyonu yerleştirmişti. Ning Yıldız Salonu’ndaki meditasyonunda oldukça zaman harcadığı için diğerleri çoktan meselelerini halledip geri dönmüştü. Zifu Öğrencileri’nin hızları düşünüldüğünde, bu durumun normal olduğu da anlaşılabiliyordu.

 

“Neden ruh yaratığını getirdin?” Gölge Nine konuştu.

 

Dikduran kara kartalın başını okşuyordu, “Gelmesini istemiyordum lakin bir türlü aksine ikna edemedim. Doğduğu günden beri benim yanımda. Onca yıldır beni terk etmedi. Bu sefer de peşimi bırakmak istemedi… Hayatımız boyunca birlikteydik. Ona eşimden, çocuklarımdan bile daha yakınım.”

 

Dokuzateş ve diğerleri Dikduran’a bakarak nazikçe onaylamışlardı.

 

Ruh yaratığının kişiye böylesine tehlikeli bir mücadelede eşlik etmek istemesi gerçekten de nadir rastlanan bir durumdu.

 

“Yichuan dönmedi mi?” Dikduran kartalı severken konuştu. Aldatıcı formasyon henüz aktif hale gelmediği için görüşü etkilenmiyordu. Karanlıkta bile ayın hafif ışıkları Zifu Öğrencileri’ne geniş bir görüş kazandırıyordu.

 

“Sabırlı ol.” Dokuzateş konuştu, “Hala zamanımız var.”

 

“Ji Ning gelmez umarım.” Gölge Nine iç çekti, “Ama ısrar ediyor. Sahip olduğu yeteneğe bakılırsa Wanxaing seviyesine adım atmakta zorluk yaşamayacak. Buna karşılık, inatçılığına diyecek yok.”

 

Dokuzateş gülümsedi, “Merak etme. İz Tılsımı’na sahip. Gerçek tehlike yaklaştığında, ayrılmak istemese bile onu zorlarız.”

 

“Evet, zorlarız.” Gölge Nine başını öne salladı, “Eğer kritik durumda ayrılmazsa, hemen önünde intihar ederim.”

 

“Yeter yeter, o kadar da değil.” Dokuzateş’in gözleri parlamıştı, “Geliyorlar.”

 

Dörtlü mesafeyi izlemeye koyuldu.

 

Uzaktan, gökyüzünde süzülen ışık hüzmesini görebiliyorlardı. Işık yaklaştığında meseleyi net olarak görmeye başlamışlardı. Otuz metrelik tekne hızla zemine ulaşmış, ardından tekne kaybolduktan sonra Ning, Yichuan ve Beyazsu Tazısı zemine adım atmıştı.

 

“Beyazsu Tazısı’nı mı getirdin?” Dikduran gülümsedi.

 

Yichuan da şaşırmıştı, “Kar Kartalın da gelmiş?”

 

İkili birbirlerine bakarak gülmeye başlamışlardı.

 

“Tamam, herkes geldiğine göre Karejderi Dağı’yla karşılaşmaya hazırlanalım.”

 

“Tamam.” Herkes onayladı.

 

Dokuzateş konuştu, “Sabah General Dong’la konuşmak için Kırlangıç Dağı Şehri’ne gittim. Kendisi bölgedeki askeri güçlerin kontrolünü elinde tutan adamdır!”

 

“Nasıl geçti?”

 

Dokuzateş’in gözlerinde öfke dolu ifadeler belirmişti, “Herkes General Dong’u iyi tanıyor. Kendisi uzaktaki büyük Dong Klanı’nın üyelerindendir! Bu yüzden Büyük Xia Hanedanlığı’nın güçlerine komutanlık yapabiliyor.”

 

Ning onayladı, bu meseleyi daha önce öğrenmişti Büyük Xia Hanedanlığı’nın güçlerine hükmetmek… Öyle Ji Klanı gibi ufak oluşumların umut edebileceği bir şey değildi. Sonuçta bu, olağanüstü bir başarıydı. Büyük Xia Hanedanlığı’nın güçlerini kontrol etmeye başladığınızda, karşınıza kim çıkabilirdi ki?

 

“General Dong’u gücendirmek istemiyordum.” Dokuzateş konuştu, “Ne yazık ki, maden raporunu vermeye çalıştığımda General Dong’un meditasyona çekildiğini ve geçici bir süreliğine misafir kabul etmediğini öğrendim. Generalin sağ koluna uğramaya çalıştığımda, o adamın da Kırlangıç Dağı Şehri’ni bir görevden sebep terk ettiğini söylediler.”

 

“Ne.”

 

Herkes telaşlanmıştı.

 

“Kesinkes oyalamaya çalışıyorlar.”

 

“Karejderi Dağı bir şeyler yapmış olsa gerek.” Ning telaşlıydı. Formasyonları yerleştirmenin asıl olayı Büyük Xia Hanedanlığı’ndan gelecek Kutsal Elçi’yi beklemek için gerekli zamanı kazanmaktı. Lakin haber verilemezse… Kutsal Elçi de gelmeyecekti!

 

 Dokuzateş konuştu, “Durum Ji Klanı’nın kaderini ilgilendirdiği için General Dong’u gücendirmeyi de umursamamaya başladım. Bu yüzden bağırmaya, kükremeye başladım. Kırlangıç Dağı Şehri’ndeki herkes Ji Klanı’nın devasa bir element madenini Büyük Xia Hanedanlığı’na sunmak istediğini duydu! General Dong da sesi duyanlar arasında olduğundan çabucak öfke dolu suratıyla yanıma gelip resmen beni şehirden kovdu.”

 

………..

 

 

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44344 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr