Bölüm 67: Zifu Öğrencisi

avatar
5387 63

Desolate Era - Bölüm 67: Zifu Öğrencisi



Bölüm 67: Zifu Öğrencisi

 

“Hadi, öldür beni.”

 

“Hayalete dönüşsem bile seni affetmeyeceğim.”

 

“Aaarghh!!”

 

“Olamaz, hayırrr!”

 

 Formasyondaki karanlığın orta yerinde dikilen genç adam, adeta işkence çeken insanların seslerini duyuyordu. Ji Ning içten içe şaşırmıştı, “O kadar köle alıp kabile liderlerini bile kontrol ederek sayıyı artırmaya çalışıyorlar… Bu herifler ne yapmak istiyor böyle?”

 

“Ne olursa olsun, ilk önce bu mekânı terk etmem lazım.” Ning etrafını incelemeye başladı. İleriye atılır atılmaz bir kilometrelik mesafeyi katetmişti. Ardından bir kez daha dönerek koşmaya, geri çekilmeye ve öne zıplamaya başladı…Karanlık, siyah dumansı formasyonda Ning son hızda koşuyordu ancak nereye giderse gitsin formasyonun sislerinden bir türlü çıkmayı başaramamıştı.

 

“Sıkıntı.” Ning’in surat ifadesi değişti. “Bu öyle sıradan bir labirent formasyonu değil. Son hızda ilerleyip sürekli yön değiştirmeme rağmen formasyon sabit kalıyor. Muhtemelen bu formasyonu kontrol eden kişi Xiantian değil.”

 

 Geçen ayda yaptığı takip esnasında genç adam [Formasyonların Dokuz Parşömeni]’ne odaklanmış ve bazı gelişmeler elde etmişti. Her ne kadar önündeki formasyonu kolayca elimine edemeyecek olsa da…bu formasyonun İkiz Yin Yang Enerji Formasyonu gibi basit bir teknik olmadığını anlayabiliyordu. Bahsi geçen bu formasyon gerçekten karmakarışık bir formasyondu ve yalnızca seviyeli büyülü hazineler kullanılarak bu denli bir formasyon oluşturulabilirdi.

 

“Wanxiang Üstadı seviyesindeki biri Kırlangıç Dağı gibi bir yerde gezmeye bile yeltenmeyecektir. Bana kalırsa…bu formasyonu kuran varlık muhtemelen Zifu Öğrencisi seviyesinde ve zehir konusunda bir uzmandır.” Ning karşılaştığı şeylerin ardından bu tahmini yapmıştı.

 

————————

 

“Genç insan, senin için geliyorum.” Kulakları sağır eden kahkaha karanlık siste yankılanıyordu.

 

Ning oracıkta hareket etmeden dikiliyor ve bu esnada genç adamın etrafında üç ateş nilüferiyle, üç su nilüferi oluşuyordu. İki nilüfer katmanı yavaş yavaş ters yönlere dönmeye başlamıştı…

 

“Hahaha!” Vahşi bir kahkaha duyuldu.

 

Shua!

 

Aniden karanlık sisin içinden bir figür fırlamış ve Ning’e doğru koşmaya başlamıştı lakin figür Ning’in Suateş Nilüferleri’yle çevrili olduğu için hafiften duraksamıştı.

 

“Hmph.” Ning’in gözlerinde vahşi bir bakış beliriyordu genç adam vakit kaybetmeden ileriye atılarak Karakuzey Kılıcı’yla “Aniyıldırım Kesiği”ni kullanmaya koyulmuştu.

 

Hua….

 

 Gölge figürü anında karanlığa karıştıktan sonra tekrar dönüşüm geçirerek bir mutant yaratık formuna bürünmüştü. Karanlıkta gizlendiğinden, tam olarak yaratığı görmek mümkün değildi.

 

“Bu insan çocuğu falan değil, kim bilir kaç yıldır pratik yapan bir Xiantian yaşam formuymuş!” Kulakları sağır eden ses sisten yankılanıyordu. “Muhtemelen bu insan çok küçük yaşta Xiantian’a adım attığı için figürü bu kadar genç kalmış. Üstelik, vücudunu koruyan nilüferler var. Muhtemelen o nilüferler büyülü hazinelerden sebep ortaya çıkıyor.”

 

 Uzak mesafeden başka bir ses yankılandı, “Eğer Zifu Öğrencisi değilse fark etmez. Öldür gitsin.”

 

“Tamamdır.” Ning’in ön tarafındaki siste gizlenen mutant yaratık cevapladı.

 

Bunu duyan Ning’in suratı değişmişti.

 

Eğer Zifu Öğrencisi değilse mesele önemli değildi…Böyle bir şeyi söylemeye cesaret ettiklerine göre gerçekten de bu formasyonu bir Zifu Öğrencisi kurmuştu! Üstelik, daha demin ona saldıran figür yalnızca bir yaratıktan ibaretti. Muhtemelen mutant yaratık, Zifu’nun emri altındaki ruh yaratıklarından biriydi.

 

“Ustamın dediklerine göre,” Sisteki mutant yaratığı yavaş yavaş pozisyon değiştiriyordu. “Dış dünyaya açıldığımda, karşılaşacağım insanlar ne kadar küçük olursa mesele de o kadar zor olurmuş. Görünüşe göre dedikleri doğruymuş…yine de benimle karşılaştığın için şanssızsın!”

 

Ning sakin sakin dikiliyordu.

 

Kişi Xiantian’a adım attıktan sonra artık ölümlü dünyadan ayrılarak ebediyen hüküm sürecek bir forma kavuşuyordu. Yalnızca ömrünün sonuna yaklaştığında yaşlanmaya başlayacaktı. Bu yüzden, yaşlı görünen Xiantian yaşam formları genelde yüz yılın üstünde yaşamış olan kimselerdi. Örneğin Ji Yichuan, ilk olarak Kırlangıç Dağı’nda adını duyurmuş ve ardından yıllarca dış dünyada maceralara atıldıktan sonra eşiyle geri dönmüştü. Elli yaşında olmasına rağmen hala daha gençliğinde göründüğü gibi duruyordu. Eğer olur da çocuk formundaki bir Xiantian’la karşılaşırsanız, bu durum o insanın çocukken Xiantian’a adım attığını gösteriyordu.

 

Bu yüzden Xiantian’a adım atan kişi ne kadar küçük görünüyorsa, bir o kadar uğraşılması zor olacaktı.

 

Bazı ölümsüzler bile çocuk formunda geziyorlardı.

 

“Swish!” “Swish!” “Swish!”

 

Aniden, Ning’e doğru üç siyah ışık hüzmesi atılmıştı lakin ışık hüzmeleri Nilüfer katmanlarına ulaştıktan sonra zar zor ilk katmanı delmiş ve ikinci katman tarafından başarıyla durdurulmuşlardı.

 

 Sisten fırlayan devasa gölgenin akılalmaz pençesi Ning’e doğru geliyordu!

 

“Dang!” Ning’in kılıç ışığı parladı ve genç adam kenara çekilerek pençeyi atlattı.

 

“Eh?” Ning’in suratı ekşimişti. Karşısında duran mutant yaratık, panteri andırıyordu. Ning bir anlığına yaratığı tam olarak tanıyamamıştı zira yaratık karışık soyların birleşiminden oluşuyordu. Zaten mutant yaratık kalıbı da karışık soylardan gelen canlılara verilen bir tabirdi. Ning’in önünde duran mutant yaratık, Bi’an Kaplanı’na oldukça benziyordu. Upuzun vücuduyla birlikte sallayan kuyruğu dikkat çekiyordu. Kuyruğundaki siyah dikensi yapılar gerçekten tehlikeliydi zira muhtemelen herhangi bir insan bu dikenlerle karşılaşırsa çok geçmeden can verecekti. Yani uzun lafın kısası, yaratığın yalnızca kuyruğu bile büyülü hazine olan bir kırbaca eşdeğerdi.

 

Ning’in göz bebekleri küçülmüş ve genç adam bir gölgeye dönüşmüştü.

 

Rüzgarkanat Atlatması!

 

Swoosh!

 

Yıldırım gibi bir hızla ileriye atılan Ning, mutant yaratığa ilerliyordu ve mutant Yabaniyaratık’ın ikiz pençeleri de Ning’e doğru hızla iniyordu.

 

“Taşları Delen Yağmurdamlası!” Suya benzeyen bir kılıç ışığı aniden belirmiş ve adeta tek bir yağmur damlası aşağıya inerek tozu dumana katmıştı. Yabaniyaratık’ın vücudu durmadan önce birkaç takla atmıştı. Yaratığın başında oluşan devasa delikten etrafa beyin parçaları ve kanlar saçılıyordu.

 

Ning sessizce yere indiğinde hala daha kılıçlarını indirmemişti. Yalnızca gözünün ucuyla yaratığa bir bakış atıp: “Üst seviye Xiantian Yabaniyaratık bozuntusu!”

 

“Kara İğne!”

 

“Kara İğne!” Daha önce duyulan o soğuk ses bir kez daha söylenmişti, “İnsanı öldürmedin mi daha? Kara İğne! Kara—”

 

 Çok geçmeden soğuk ses duruldu.

 

 “Mutantı öldürdüm ama bundan haberi yok sanırım. Görünüşe göre ruh yaratığı değilmiş.” Ning bu koca yerde yalnızca tek bir Zifu Öğrencisi’nin olamayacağını anlamıştı. Kendini gizleyen güçlerin olması da kuvvetle muhtemeldi lakin böylesine bir formasyonu kurabilen şahsın kesinkes, en azından Zifu Öğrencisi olması gerekiyordu.

 

“Başım belada.” Ning Kırlangıç Dağı’ndaki, Ji Klanı ve Demirağaç Klanı’nın sınırlarında böylesine gizli bir gücün olacağını tahmin etmemişti.

 

——————

 

Ning devasa formasyonda kapana kısılmıştı. Vücudunu koruyan Suateş Nilüferleri durmaksızın dönüyor ve genç adam zihninde formasyonları düşünüyordu. [Formasyonların Dokuz Parşömeni] gerçekten karmakarışıktı özellikle de o hatırlanması güç diyagramlar insanı yoruyordu lakin Ning buna rağmen zar zor da olsa ilk parşömeni ezberlemeyi başarmıştı. Şu anda meseleyi incelemek için büyük bir zihin enerjisi sarf ediyordu.

 

“Bu formasyonu atlatmam gerekiyor. Burada kaldığım sürece, onların bana kolayca saldırmasına engel olamayacağım.” Ning formasyonu incelemeye odaklanmıştı. Bu esnada karanlık siste küfürler, acı dolu çığlıklar yankılanmaya devam ediyordu. Adeta bu dağ eteğine cehennemden bir parça gizlenmişti.

 

——————–

 

Batı Vilayeti’ndeki Ji Klanı, Düşenkar Sarayı.

 

Ji Young tahtında oturuyor, Ji Yichuan, Ji Lee ve diğerleri de alt tarafta duruyordu.

“Geçtiğimiz on günde.” Ji Lee’nin sesi biraz boğuk ve gözleri de hafiften kan çanağına dönmüş durumaydı, “Ji Klanı’nın Beş Vilayeti’nde de kaybolan Xiantian yaşam formları olduğunu biliyoruz! Ne onlardan bir haber alabildik ne de cesetlerini bulabildik!”

 

“Vilayet Lordu, bölgemize gelip bize sıkıntı çıkarmaya kim cüret ediyor?”

 

“Bulun ve öldürün.”

 

“Son zamanlarda neredeyse aklımı kaybediyordum. Can dostum! Onu bulup kurtarmam gerekiyor.”

 

 Ji Klanı üyeleri bu tarz söylemlerde bulunuyordu.

 

Ji Lee’nin de sesinde bariz bir öfke seçilebiliyordu, “Oğlum da kayboldu. Onu bulmalıyım, bulmak zorundayım!” Ardından, tahtta oturan Vilayet Lordu’na bir bakış attı, “Abi, şu ana kadar kaç Xiantian yaşam formu kayboldu? Ayrıca, Ji Klanı’mıza karşı kim harekete geçmiş durumda? Şüphelileri bulabildik mi?”

 

“Merkez Vilayet’ten gelen bilgilere göre şu ana kadar yirmi üç Xiantian yaşam formu kaybolmuş durumda.” Ji Young başını iki yana salladı. “Ve çoğu da Xiantianlar içinde güce ve üne sahip olan kişilerdi! Beş Vilayet dış bölgelere yerleştirilen beş komutanı kaybetti. Nereye gittikleri hakkındaysa en ufak bir fikrimiz bile yok.”

 

“Ji Klanı’mıza meydan okuyorlar. Bizi umursamıyorlar bile.” Lee kükredi.

 

Young’un gözleri kan çanağına dönmüştü. “Kaybolan her insan en azından Xiantian’ın ortasında olan güçlü figürlerdi. Onu geçtim, aralarında üst seviye Xiantian ve hatta Xiantian’ın zirvesinde olanlar bile mevcuttu! Adet Ji Klanı’mızın sınırlarında gezerek suratımıza tükürüyorlar! Şüphelileri bulmak zorundayız! Ne olursa olsun, onları yok etmemiz şart!”

 

Kenarda oturan Yichuan , “Kesinkes yok edilmeleri lazım lakin, tecrübelerime dayanarak söyleyebilirim ki karşımızdaki heriflerin başında muhtemelen bir Zifu Öğrencisi var.”

 

“Oh?” Herkes Yichuan’a bakmaya başladı.

 

 Sonuçta Yichuan dış dünyada açılmış bir figürdü. Hatta Karakuzey Denizi’ne bile gittiği için sahip olduğu tecrübeler rakipsizdi.

 

Yichuan konuşmaya devam etti, “Kuvvetle muhtemel iki olasılık var. İlk olasılık, şehirlerini kaybeden ve kaçmaya koyulan bir kabile…lakin tabii kabilenin kalıntıları bile oldukça güçlü bir durumda. Bu yüzden Kırlangıç Dağı’na yanaşarak eyalet şehirlerinden birini ele geçirmek istiyorlar.”

 

 Eyalet şehriyle birlikte kendi topraklarını da kazanabileceklerdi!

 

“İkinci olasılıksa kaçmaya çalışan bir üstat. Bazı şeytani tarikatlardaki geliştiriciler ruhları ve cesetleri kullanarak büyü üzerine çalışmalar yapıyor. Xiantian yaşam formlarının güçlü ruhları oldukları için onları kaçırıp büyü meselesinde kullanmak şaşılacak bir durum değil.” Yichuan.

 

“Ve tabii Xiantian yaşam formlarının kaybolması…” Yichuan devam etti, “Ji Klanı’mızın aldığı bilgilere göre bu mesele sadece Ji Klanı’nda değil, yakındaki Demirağaç Klanı’nda da yaşanıyor! Nehiryanı Klanı’ndaki Xiantianlar da ortadan kaybolmuş. Tabii tam olarak kaç kişinin kaybolduğunu bilmiyoruz. Karşımızdaki herifler bu denli rahat ve cesur hareket edebildiklerine göre Kırlangıç Dağı’ndan korkmuyor olmalılar. Kesinkes intikam almamız lazım ve kaçırılan Xiantianları da kurtarmamız şart ancak aceleci olamayız. İlk olarak rakibi öğrenerek bir plan oluşturmamız gerekiyor. Ardından tek bir hamleyle işlerini bitireceğiz!”

 

Kimseden çıt çıkmıyordu.

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44352 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr