Cilt 9 Bölüm 2: Ruhsal Enerjide Seviye Atlama

avatar
8068 13

Coiling Dragon - Cilt 9 Bölüm 2: Ruhsal Enerjide Seviye Atlama


 

Kitap 9 (Ünü Dünyayı Sarsıyor)  Bölüm 2 – Ruhsal Enerjide Seviye Atlama

Çeviri: Gin  Düzenleme: Dr Hiluluk

 

Altı aziz seviye ustayı yan yana görmek şok ediciydi. Wharton ve diğerlerinin heyecanlarının yatışması için belli bir süre geçmesi gerekti. Ancak sakinleştikten sonra bile kalplerinde sınırsız bir neşe vardı.

 

Bunca zamandır Wharton ve Nina hakkında ne yapmaları gerektiği konusunda endişeleniyorlardı.

 

Blumer’in Savaş Tanrısı’nın kişisel öğrencisi ve Oliver’in kardeşi olmasından kaynaklı statüsü üzerlerinde büyük bir baskı oluşturuyordu. Ancak şu an onunla yarışabilme konusunda umutları vardı.

 

Wharton’un yüzü gülücüklerle ışıldıyordu. Abisi bunca güçlü ustayı yanında getirmişti. Gözlerini kapattığında neredeyse Nina’yla olan evliliğini görebiliyordu.

 

“Abi teşekkürler. Şerefe!” diyerek şarap kupasını kaldırdı.

 

Linley gülerek kendi kupasıyla karşılık verdi.

 

Wharton küçüklüğünden beri Linley’e tapardı. Wushan kentinden çıkıp Ernst Akademisine kabul edilmiş büyücü zaten inanılmaz bir olaydı. Ancak şimdi, on yedi yıl sonra, Linley iki aziz seviye sihirli yaratığa sahipti ve üç aziz seviye usta takipçisi vardı.

 

“Abi, birkaç gün içerisinde Yulan Festivali kutlanacak. Artık neredeyse yirmi yedi yaşındasın. Ne zaman evlenmeyi düşünüyorsun?” Wharton, Linley’e doğru eğilerek haylaz bir edayla kulağına fısıldadı.

 

“Seni adi!” dedi Linley sırıtarak. “Bunu konuşmanın sırası değil.”

 

İtaatkar bir biçimde “Peki.” Dedi Wharton.

 

Wharton şu an 2.20 boyunda koca bir adam ve aynı zamanda imparatorlukta bir kont olsa da, Linley’in karşısında hala küçüklüklerinde olduğu gibi davranıyordu.

 

“Aslında, Leena ve diğer kızlar hiç fena değil.” Diye fısıldadı Wharton.

 

Linley Wharton’un kafasının arkasına nazikçe şaplağı yapıştırdı.

 

“Tamam, tamam sustum. Haydi içmeye devam!” diye söylendi Wharton.

 

Kahya Hiri ve Hillman, Linley ve Wharton’u bu şekilde konuşup eğlenirken görmekten oldukça memnundu. Birbirlerine bakıp onlar da gülmeye başladılar.

 

Linley ve kardeşi, gelişinin ilk günlerinde çok mutlulardı.

 

Linley, Wharton’u , Haeru ve kendinin aziz seviye olduğunun duyulmasında sorun yoksa bile, şimdilik Bebe ve diğer üç kardeşin aziz seviyede olduğunun gizli kalması yönünde uyarmıştı.

 

Barker, kardeşleri ve Bebe Linley için önemli birer gizli silahtı.

 

Aynı zamanda O’Brien İmparatorluğunda Barker ve kardeşlerinin Ölümsüz Savaşçılardan olduğunu bilen kimse yoktu. Dolayısıyla bu sırrı saklamak daha kolaydı.

 

Sadece Linley ve Haeru’nun varlığı bile insanlarda korku uyandırmaya yetmişti.

 

Yulan Takvimi’nin 10008 Yılı, 30 Aralık. Bu gün Yulan Festivali’nin bir gün öncesiydi. Karlı bir gündü. Tüm O’Brien İmparatorluğu karla kaplanmıştı. Dünya beyaza boyanmış gibiydi.

 

Boulder Sokağı. Kont Wharton’un talim alanı.

 

Havada karlar uçuşsa da Linley yere oturup meditasyon pozisyonu almıştı. Ayrıca Wharton gibi güçlü bir adam da kara aldırmazdı.

 

“Vuuu.” Wharton’un çıplak gövdesi güç ve ısıyla parlıyordu. Kılıcı ‘Kasap’ı kenarı koyup dinlenmeye hazırlanıyordu. Kafasını çevirip Linley’e baktığı anda..

 

“Hrm?”

 

Wharton şaşkınlıkla her yerde uçuşan karın Linley’e yaklaşmaktan kaçınıp etrafından dolandığını fark etti. Sanki Linley görünmez bir hortumla çevrelenmiş gibiydi. Linley’in kıyafetlerine tek bir kartanesi bile düşmemişti.

 

“Bu da ne?” Wharton biraz şaşırmıştı.

 

Meditasyon yapmakta olan Linley, birden bire gözlerini açtı. “Wharton, neye bakıyorsun?” Linley derinlere dalmış bile olsa, birileri ona odaklandığında fark edebiliyordu.

 

“Abi, kar.. Nasıl olurda? Yoksa bu klan kayıtlarında bahsi geçen “Etki” olabilir mi?” diye sordu Wharton heyecanla.

 

Gülümseyen Linley, “Wharton gerçekten de “etki” seviyesine ulaştığında yağmur ya da karın vücuduna temas etmesini engelleyebilirsin. Ancak bu, tüm kalbinle çevrendeki “etki eden gücü” kontrol edebilmeye odaklanmanı gerektiriyor. Bunu odaklanmanın imkansız olduğu meditasyon anında yapmanın yolu yok. En azından “Etki” seviyesinde.”

 

Az önce Linley, karın vücudundan uzak kalmasını bilinçli olarak sağlamaya çalışmıyordu. Ancak sadece bir düşüncesiyle bile kar ondan uzak duruyordu.

 

“O zaman “Etki”nin üzerindeki seviye nedir?” Wharton gerçekten de kalbinin ta derinlerinden abisine hayrandı.

 

Wharton yıllardır sıkı çalışıp, O’Brien Akademisinde en iyi eğitimi alsa da, bu güne kadar yalnızca klan kayıtlarında okuduğu “ağır bir şeyi hafif bir şeymiş gibi kullanmak” seviyesine ulaşabilmişti.

 

Aslında Wharton’un mütevazi davranmasına gerek yoktu. Linley’in bu seviyelere ulaşabilmesinin nedeni doğal yeteneğinin yanında elemental özlere olan yatkınlığının da büyük faydasını görmüştü.

 

Sıradan insanlara göre elemental öz yatkınlığı sadece büyü gücünü daha çabuk toplayabilmek anlamına geliyordu. Ancak ustalar için bu yatkınlık, doğayla daha kolay uyum sağlayıp, yasaları daha kolay kavramak anlamına gelirdi.

 

“Bu üzerinde öngörü kazandığım Rüzgarın Engin Gerçeklerinin bir parçası.” Dedi Linley sakince gülerek. “Onun basit bir uygulaması.”

 

“Rüzgarın Engin Gerçekleri!” Wharton’un gözleri parlamıştı.

 

“Eğitimine devam et.” dedi Linley, ardından gözlerini kapatıp meditasyona devam etti.

 

Aslında son günlerde Linley, ani bir istek duymadığı sürece heykel oymaya pek zaman ayırmamıştı. İstek geldiğinde, Linley gerekli ruh haline daha kolay bürünebiliyordu. Böylece heykel oyarken daha fazla kazanım elde ediyordu.

 

Bu günlerde, normal heykel oyma seansları, meditasyon yapmakla aynı etkideydi.

 

Bunun nedeni, bu noktada Linley’in Rüzgarın ve Toprağın Yasaları üzerinde edindiği aydınlanmanın, meditasyon yaparken kolaylıkla doğayla bütünleşmesine olanak sağlayıp, normal koşullarda heykel oyarken edindiği kazanımlara eşit bir durum sağlamasıydı.

 

Bu şekilde çeşitli yasalar üzerinde meditasyon yapmak, aynı zamanda Linley’in ruhsal enerjisinin de sabit bir hızla büyümesini sağlıyordu.

 

Akşamüzeri civarında..

 

Tüm bu zaman boyunca sessize meditasyon yapmakta olan Linley’in önceleri ifadesiz olan yüzünde bir gülümseme belirdi. Ardından dudakları hafifçe kıpırdadı. Kısa bir zaman sonra..

 

“Vızz!”

 

Oturmakta olan Linley birden inanılmaz bir hızla hareketlendi. Aynı anda talim alanının farklı noktalarında dokuz farklı Linley belirdi.

 

Dokuz bulanık suret kaybolduktan sonra, tekrar ilk noktada meditasyon pozisyonunda oturan Linley ortaya çıktı.

 

Ancak ondan sonra Linley gözlerini açtı. “En güçlü hızlarındırıcı büyü olmakla ünlü dokuzuncu kademe rüzgar stili “Rüzgarın Gölgesi” büyüsü, gerçekten ününü hak ediyor. İnsan formumda bile aziz seviye hızına erişmeme olanak sağlıyor.”

 

Doğru!

 

Dokuzuncu seviye büyüsü!

 

Linley ‘Sihirli Canavarlar Sıradağları’na girdikten yaklaşık bir buçuk yıl sonra bir büyücü olarak 8. Seviyeye ulaşmıştı. Ancak 8. Seviyeden 9. Seviyeye geçmek için gereken ruh enerjisi inanılmazdı. En yetenekli dahiler bile bunun için en az on seneye ihtiyaç duyardı.

 

Ancak sürekli meditasyon sayesinde Linley’in ruhsal gücü hızlı bir şekilde artmıştı.

 

Yedi yılın sonunda Linley, sonunda ona 9. Seviyeden bir baş büyücü olmasını sağlayacak seviye atlamayı gerçekleştirmişti.

 

“Yarın Yulan Festivali. Festivalden bir gün önce 9. Seviye Baş Büyücülük seviyesine ulaştım, he?” Linley inanılmaz sevinçliydi.

 

Büyücüler inanılmaz güçlü saldırılar yapabilirdi. Eğer yeterince zamanı varsa, bir büyücü kendi seviyesindeki bir savaşçıyı kolaylıkla yenecek büyüler yapabilirdi. Aynı zamanda büyücülerin alan etkili saldırıları da özellikle etkileyiciydi.

 

“Yarın, yirmi yedi yaşıma basacağım. Yirmi yedi yaşında bir çift element 9. Seviye baş büyücüsü. Bu tarihte bir ilk olmalı.” Linley’in gözlerinde özgüven vardı.

 

Ne kadar da inanılmaz!

 

Yirmi yedi yaşında bir çift element 9. Seviye baş büyücüsü. Yulan kıtası tarihinde eşi benzeri görülmemiş bir rekor. Rekorun önceki sahibi 9. Seviyeye ancak otuz yaşında ulaşabilmişti.

 

“Rüzgar stili büyüler arasında kolaylıkla yüz binlerce askerle baş edebilecek “Vahşi Hortum” büyüsü de mevcut. Toprak stili büyülere gelince, “Topraktan Kale” geniş etkili bir savunma büyüsü olarak adlandırabilir.” Linley bir büyücü ne kadar güçlenirse, büyülerinin bir savaşa etkisinin o kadar artacağının farkındaydı.

 

Büyücüler ayrıca bire birde etkili büyülere de sahipti.

 

“9. Seviye Rüzgar stili büyüsü, ‘Yokluk İnfazcısı”. Söylenene göre büyücü yeterince büyü gücüne sahip olduğu sürece bu tek hedefli büyü aziz seviye ustaları bile öldürebilir. Gerçektende korkutucu derecede güçlü.” Linley övgüyle iç geçirmekten kendini alamadı.

 

Rüzgar stili büyüler oldukça güçlü ve saldırgandı. ‘Yokluk İnfazcısı’ büyün elementler arasında  9. Seviyedeki en büyük saldırı gücüne sahip büyüydü. Bunun yanında ‘boyutsal yarık’ büyüsü yasaklı büyüler içindeki en güçlü saldırı büyüsüydü.

 

Toprak stili büyüleri ise gerek kişisel savunma, gerek büyük ölçekli savunma büyüleriyle efsaneleşmişti.

 

Toprak stili bir büyücü ‘Yerçekimi Alanı’ büyüsünü kullandığında, rakiplerinin kalp ve damarlarının patlayıp anında ölmelerine neden olurdu. Sonuçta istediğiniz kadar kaslı ve güçlü olun, kalp ve damarlarınızı güçlendirmenizin bir yolu yoktu.

 

“Yine de benim için en kullanışlı büyü hala ‘Rüzgarın Gölgesi’ büyüsü olacak. En güçlü hız arttırıcı büyü.”

 

İnsan forumda Linley, en fazla aziz seviye ejder forumun yarısı hıza sahipti. Ancak bu destek büyüsü sayesinde insan formu, ejder formuyla aynı hızda olacaktı. Ne kadar korkutucu!

 

Yulan Festivali Günü. Güneş tepede, parlak ışıkları karla kaplı çatı ve ağaç tepelerine yansıyordu. Tüm başkent, normalde göründüğünden daha parlak görünüyordu.

 

Bu gün, başkentte büyük kapsamlı kutlamalar düzenleniyordu.

 

Bir at arabasının içinde..

 

Kutlamaları izleyen Wharton ve Linley, aracın içinde Nina konusu üzerinde konuşuyorlardı.

 

“Wharton, iki gün içinde bana İmparatorla bir görüşme ayarla.” dedi Linley lafı dolandırmadan.

 

“İmparatorla bir görüşme?” Wharton şaşırmış halde Linley’e baktı.

 

Linley sakince gülümsedi. “İmparator’a karşı herhangi bir kötü niyetim yok. Eğer Ninayla evlenmene izin verecekse, buraya, O’Brien İmparatorluğuna yerleşmeye hayır demem.”

 

Wharton abisine baktı. Kalbinde, Linley’in niyetini anlamıştı.

 

“Ancak imparator kendisini için neyin iyi olduğunu anlamayıp, prensesi Blumer’la evlendirme kararından dönmezse , o zaman biz de yedek planımızı devreye sokarız. Nina’yı kaçırırız.” Linley kardeşine döndü, “Wharton, bu sonuca razı mısın?”

 

Wharton kısa bir an sessiz kaldı. “Tabi ki razıyım. O’Brien İmparatorluğuna körü körüne bir sadakat beslemiyorum. Ama Nina..”

 

“Prenses bu duruma karşı çıkar mı?” diye sordu Linley.

 

Asıl mesele buydu.

 

Wharton başını salladı.”Onu tanıyorum. Caylan’la mücadele ederken, Nina bir keresinde bana eğer imparator onu gerçekten de Caylan’la evlenmeye zorlarsa, benimle kaçacağını söylemişti. Asıl korkusu kaçmayı başaramayacağımızdı.”

 

“Savaş Tanrısı bizzat müdahale etmediği sürece o konuda endişelenmene gerek yok.” Dedi Linley sakince.

 

Linley, konumu gereği Savaş Tanrısı’nın böyle küçük konularla ilgilenmeyeceğini biliyordu. Ancak imparatorluk ciddi bir krizle karşılaşırsa ortaya çıkardı.

 

Normal koşullarda, imparatora suikast düzenlense bile olaya müdahale etmezdi.

 

Savaş Tanrısının soyunda sayısız insan vardı. Bir imparator ölse bile yerini alacak bir başkası daima bulunurdu. Kısaca tüm imparatorluğu tehdit eden bir sorun olmadığı sürece bu İlahi varlık kendini göstermezdi.

 

Üç gün sonra, bir araba kraliyet sarayının kapısına yanaştı. Beyefendi kıyafetleri içerisinde uzun bir genç, siyah cüppe içindeki başka bir genç adamla arabadan indi.

 

“Kont Wharton, bu da kim?” diye sordu saray nöbetçisi. Bu adamın sıradan biri olmadığı keskin gözlerinden kaçmamıştı.

 

Wharton sakin bir kahkahayla, “Bu benim abim. Kendisini majesteleriyle tanışmaya getirdim.”

 

Nöbetçiler zorluk çıkarmadan onları içeri aldı. Aslında genelde saraya girmek çok zor değildi. Şehirde tanınan biri yanında misafir getirebilirdi.

 

Bunun sebebi sarayın çok kocaman olmasıydı. Buna rağmen birileri saraydaki önemli bir bölüme girmeye kalkarsa, nöbetçiler çok daha dikkatli davranırdı.

 

“Durun!” diye seslendi iki nöbetçi. “Kont Wharton, yanınızdaki adam kim?”

 

“Lütfen mesajımı iletin. Bu, abim Linley. Abimi majestelerinin huzuruna çıkarmak istiyorum.” Diyerek karşılık verdi Wharton.

 

Dönüp avluya doğru koşmadan önce “Lütfen burada bekleyin.” dedi nöbetçilerden biri.

 

Avluda pek çok usta vardı. İmparator’un izni olmadan kimse içeriye dalmaya cesaret edemezdi. Bir süre sonra nöbetçi koşarak geri geldi. “Majesteleri girmenize izin verdi.”

 

“Burada gerçekten de pek çok usta var.” Avluya doğru ilerlerken, rüzgar elemental özlerinin akışı sayesinde Linley tek tek buradaki ustaların sayısını ve yerlerini hissediyodu.

 

Avluda bir süre yürüdükten sonra, klasik, kibar tarzda döşenmiş çalışma odasın vardılar.

 

“Majesteleri!” diye seslendi Wharton, yüksek bir sesle.

 

İmparator Johann’ın berrak, gür  sesi çalışma odasından “Haha Wharton, duydum ki abin Linley buraya gelmiş. Gelin içeri!” diyerek yankılandı.

 

Linley gülümseyerek çalışma odasına girdi..

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44344 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr