Chikyuu Tenseisha no Koroshikata - Bölüm 37


 

Çevirmen:Ratelnim

Editör:Kurogane / Extacy12

 

Miria’nın uyuduğu misafir odasını terk edip, Ayna yeteneğimi bozdum.

 

Miria’nın üvey babasının şeklinden çıkıp Motoki halime geri döndüm.

 

“Bitti mi?” Rania sordu, birkaç bardak hazırlamış tezgahın arkasında bekliyordu.

 

“Bitti. Miria’yı üvey babasının hayaletinden serbest bıraktım. Artık kesinlikle din değiştirecektir.”

 

“Öyle mi? Şerefe o zaman. Neden kilisemizin gizli kokteylini yaptım sanıyorsun.”

 

“Normalde kiliselerin gizli kokteylleri olmaz … oh her neyse” Rania’nın karşısına oturdum, aramızda bar tezgahı vardı.

 

“Nereden bakarsan bak Motoki, yaptıkların sana da çok alçakça gözükmüyor mu? Onu ikna etmek için ölmüş babasına dönüştün, kalbi olan normal bir erkek asla böyle bir şey yapmaz.”

 

“Evet, belki Miria’ya kötü bir şey yaptım. Ancak kendi amaçlarım için Miria’nın babasını kullandığım için kendimi suçlu hissetmiyorum. Miria’nın üvey babası olan rahip, o bir yeniden-doğandı. Dünyalı bir adam.”

 

Miria’nın babasının mezarındaki eşyalar arasında, bir okul üniforması ve bir öğrenci kitabı bulmuştum.

 

Miria’nın üvey babası benden çok önceki bir zamanda gelmiş bir yeniden-doğandı.

 

“Oh…?” Rania merakla kaşlarını kaldırdı.

 

“Eğer bir yeniden-doğansa, ona ölümünde bile huzur vermeyeceğini mi söylüyorsun?”

 

O ne düşünüyordu, bir rahip olurken ­ gençliğinde kullandığı hilelerle yaptıklarına karşı suçluluk mu hissediyordu?

 

Ayrıca, neden bir kız büyütmek istemişti?

 

Merak ettiğim pek çok şey vardı ancak bunlar hakkında düşünmenin bir faydası yoktu, o zaman yapmamalıydım.

 

*****

“Hazır mısın, Miria-chan?” diye sordu Rania yumuşak bir sesle.

 

“E, evet”

 

Miria bar sandalyelerinden birine oturmuştu ve titreyen bir sesle cevap verdi.

 

“Devam et onee-san, Ben seninle burada olacağım!” her zamanki çocuk görünüşümle Miria’nın elini tutarken cesaret verici bir şekilde konuştum.

 

Miria elimi sanki bana yapışmak istiyormuşcasına sıktı.

 

Dönüşüm seremonisi şimdi başlıyor.

 

Sabahleyin, Miria misafir odasında uyandı ve Rania’ya karşı eğilerek yalvardı “lütfen benim Euva kilisesinin bir parçası olmama izin ver. Hayatımın geri kalanını bu kilisede Rania ile beraber geçirmek istiyorum.”

 

Elbette, Rania, hoşnut bir şekilde yanıt verdi ve seremoni için gereken şeyleri hazırladı.

 

“Şimdi Miria-chan, göğsünü aç”

 

“Y, yes!”

 

Miria rahibe kıyafetinin göğüs kısmını bir makasla keserek açtı, neşesiz bir şekilde göğsünü Rania’ya doğru döndü.

 

İkiz yumuşak tepeler sallandı.

 

Rania parmağını mürekkebe batırdı ve Miria’nın tepeleri arasındaki boşluğa göğsünün merkezine  bir tür cafcaflı kelimeler yazdı.

 

Ne yaptığına dair hiçbir fikrim yoktu, ama benim için, sadece Miria’nın göğüslerini seyretmek bile yeterliydi.

 

‘Miria’nın göğüsleri son zamanlarda daha da büyüdü’, diye düşündüm içimden.

 

Belki de bana karşı duyduğu annelik duygularının bir sonucuydu bu.

 

Bu iyi bir eğilimdi.

 

//ÇN: ne kadar büyük o kadar iyi :D

 

Sonuçta kısa süre sonra onun pek çok kadın hormonu salmasını sağlayacak şeyler yapmayı planlıyordum, ilerde kesinlikle daha da büyüyeceklerdi.

 

Ben bunları düşünürken...

 

“Auu…!”

 

Miria’nın göğsünden aniden gümüş renkli bir ışık fırladı.

 

Işık döndü ve sanki bir hortummuş gibi tavana çekildi, ardından yok oldu.

 

“Heeh…”

 

Bu muhtemelen şu ana kadar Miria’yı koruyan tanrıça Quira’nın gücüydü.

 

Miria’nın kaderini bağlayan zincirler artık yok olmuştu.

 

“Onee-san, iyi misin?”

 

“Evet, iyiyim küçük kuzu … ama … lütfen yanımda biraz daha dur, tamam mı …? Kendimi biraz kötü hissediyorum …”

 

Sonra, altın renkli bir ışık Miria’nın göğsüne aktı.

 

Bu tanrıça Euva’nın onu korumasına aldığının bir göstergesiydi.

 

Dönüşüm sona ermişti.

 

*****

Öyle ise, Mira’ya olan şey onu Quira’nın zincirlerinden serbest bırakmıştı.

 

“Küçük kuzu … benden uzaklaşma. Hep yanımda ol …”

 

Miria en iyi peluş oyuncağıymışım gibi bana sıkıca sarıldı.

 

çoktan dört saat olmuştu.

 

“Onee-san … tuvalete gitmek istiyorum”

 

“Hayır! Benim kucağımda yapabilirsin, bir yere gitme!”

 

“………”

 

Gerçekten bu tarz bir hobim yoktu.

 

Tanrıça Quira’nın gücü bedenini terk ettikten sonra, Miria şımarık bir çocuğa dönüşmüştü.

 

Kendini kaybolmuş hissetiyordu.

 

Hep onunla olan gelmiş tanrıçanın gücü şimdi tamamen gitmişti.

 

“Rania’nın ve küçük kuzunun beni terk etmesini istemiyorum …!”

 

Miria, beni kucaklamış bir vaziyette, Rania nereye giderse onu takip ediyordu.

 

“Güzel tanrıçam … ne umutsuz bir çocuk”

 

Rania’nın yüzü sıkıntılıydı, işini yapmakta zorlanıyormuş gibi gözüküyordu.

 

Ve böylece gece geldi.

 

Uzun süredir beklediğim zaman.

 

Miria’nın kucağında yemeğimi yedikten sonra, bir fırsat bekledim ve konuştum

 

“Ne ne, onee-san, hadi üçümüz beraber banyo yapalım!”

 

Dün Euva kilisesinde bir banyo kompleksi olduğunu doğrulamıştım.

 

Küvet deriydi, ancak yapısı japon banyolarına benziyordu.

 

// ÇN:şöyle bir şey 1 2

 

Sanırım üçümüzün beraber sığabileceği kadar büyük.

 

Önerimden şaşıran Rania’nın yüzünde bir şok ifadesi vardı.

 

“… oi oi, ne diyorsun çocuk”

 

“Oh! Ne harika bir fikir. Daha önce ailemle beraber hiç banyo yapmamıştım... Waa bu çok harika …!”

 

Miria tamamen gaza gelmişti.

 

Hep beraber banyoyu ısıttık bu kimsesiz Miria için aşırı büyüleyici bir teklifti.

 

“B, bekle Miria-chan … ben almayım … siz ikiniz …”

 

“Rania … benimle beraber banyoya girmek istemiyor musun …? Benden, nefret mi ediyorsun … ?”

 

“Uu … hayır, etmiyorum …”

 

“Küçük kız kardeşi” Miria’nın nemli gözlerine bakınca, Rania yumuşamıştı.

 

Sırıtma, ağzımın kenarları yükseldi.

 

Aynı planladığım gibi. 1

 

*****

Ve böylece üçümüz banyoya girdik.

 

 

Rania gidip kendini havluya sardı ancak Miria artık bana karşı utanma duymuyordu.

 

Bunları baya açmış durumdaydık.

 

Miria’nın üstünde sadece ufacık bir havlu vardı.

 

Sarı saçları at kuyruğu şeklinde bağlanmıştı, oh seksi ensesi tamamen ortadaydı.

 

Göğüslerinin, karnının ve mahrem yerinin gözükmemesi gerekiyordu ancak hepsini görebiliyordum.

 

Miria beni kucağına aldı ve saçlarımı yıkadı.

 

“Küçük ku–zu, kaşınan bir yerin var mı?”

 

“Hayır, iyiyim. Onee-san, şimdi de yüzümü yıkayabilir misin lütfen.”

 

“Evet e–vet! Küçük kuzu ne kadar da şımarık bir çocuksun öyle sen. Ore ore, yanaklarım tutulmuş~♪”

 

… ah, bu çok güzel.

 

Önceki hayatımda Anne-con falan değildim, ancak Miria’nın baskıcı anneliğine kolayca alışabilirdim.

 

“Onee-san sağol. Şimdi benim siz iki onee-san’ın sırtlarını yıkama sıram! Yan yana oturup sırtınızı bana döner misiniz?”

 

“Oh! Tamam o zaman, lütfen yıka”

 

Miria bana güveniyo gibiydi ve hazır bir şekilde sırtını bana döndü.

 

“……”

 

Diğer yandan, üstünü bile çıkarmamış olan Raina bana şüpheyle bakıyordu.

 

Neler çevireceksin yine…? demek istermiş gibi bir hali vardı.

 

Tanrım, ne zaman vaz geçeceğini bilmiyor.

 

Ona hayır deme şansı vermedim ve ikisini de sırtları bana dönük olacak şekilde önüme oturttum.

 

“……”

 

Sırtlarını karşılaştırmaya başladım.

 

Rania’nınki bronzdu neredeyse kahverengiydi ve Miria’nı sırtı kar kadar beyazdı kontrastları mükemmeldi.

 

Bu şekilde yan yana geldiklerinde bu daha da belirgin hale gelmişti.

 

Miria’nın zor yaklaşılır asaleti ve Rania’nın misk kokulu cazibesi.

 

Rania ile tanıştığımda, onu Miria ile bir çift haline getirmeye karar vermiştim.

 

“… peki o zaman”

 

Bir Trollün kullanabileceği tek ve yegane büyüyü “Vücut Güçlendirme”yi yaptım ve onlara uyguladım.

 

Bunu yaparak, Miria’nın ve Rania’nın duyarlılığını olabilecek en yüksek seviyeye yükseltmiştim.

 

İkisi de üzerilerinde bir büyü kullanıldığının farkında değillerdi ancak şu anda aşırı duyarlı bir vaziyettelerdi.

 

Ve sadece küçücük bir dokunuşumla...

 

“———”

 

“………”

 

Etkisi inanılmazdı.

 

Sessiz çığlıklar attılar ve sırtları elektrik çarpmış gibi kıvrılmıştı, gözleri kocaman açılmıştı.

 

Mantıkları anında buharlaştı ve şimdi tamamen hazırlardı.

 

Sırt üstü düşmek üzere oldukları için onları yakalayıp banyonun zeminine yatırdım.

 

İki anadan üryan kadının dillere destan güzelliği.

 

Önemli bölgelerini örten tek bir paçavra bile yoktu, banyonun zemininde dümdüz yatıyorlardı.

 

İkisi de zar zor nefes alıyordu, göğüsleri vahşice aşağı yukarı hareket ediyordu.

 

Gözleri kan çanağı gibiydi, kendilerinden geçmişlerdi.

 

Bu sahneyi zihnime kazıyacaktım.

 

… bu noktaya ulaşmam çok ama çok uzun sürmüştü!

 

Buraya gelmek için geçtiğim yolu hatırladım ve başladım.

 

Ve böylece banyoda dinlenmeden sabaha kadar seviştik.

 

Bir potada eriyip iki bedeni teke düşürdük hayır, üç bedeni.

 

Bu arada, bu sadece Miria’nın ilki değildi, Rania’nın da ilkiydi.

 

&&Motoki bundan sonra neler yapacak?Gerçekler ortaya çıkacak mı?Yeniden lvl alacak mı?

 

&&Merak ediyorsanız Takipte Kalın:)

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44359 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr