Çeviri: bebebiskuvisi

Chu Mu'nun mahcup durumunu hissedince, Ye Qingzi soru sormayı bıraktı. Aslında bir kişinin kökenine inmekten zevk almıyordu. Renkli Gökyüzü Dağı'nda olduğu gibi, konuşması gerekiyorken konuşuyor, dinlemesi gerekiyorken dinliyordu.

Ufuk Tüy Kuşu'nun uçma hızı çok yüksekti ve Chu Mu ile Ye kardeşleri hemen Sınır Şehri'nin Şehir Lordu Konağı'na ulaştırdı.

Avluya indikten sonra, Dong Qing toplantının kısa sürede başlayacağını bildiğinden üçüne geçici bir dinlenme imkanı sağlamak için ikramlar hazırlanmasını söyledi. Toplantı salonuna gitmeden önce, diğer oluşum üyelerinin gelmelerini bekleyeceklerdi.

"Dong Qing, Dong Qing, neredesin? Kaldır kıçını da gel buraya." Üçü oturup avlunun eşsiz tarzını takdir ederken dışarıdan kibirli bir kadın sesi geldi.

Dong Qing sesi duyunca şakaklarına masaj yaptı ve çaresizce güldü: "Genç Hanım Sha olmalı. Bu kadın can sıkıcı bir şekilde insanları rahatsız ediyor."

"Genç Hanım Sha'nın kimliği nedir?" diye sordu Chu Mu.

"Tüccar Birliği'nden Qing Jin'in en büyük kızı ve benim de yarı kuzenim olarak kabul edilebilir. Her zaman buraya gelir ve geçen sefer şehir takibi oynadığımızda da onun tarafından oraya götürülmüştüm. Geçmişte sık sık bu oyunu oynardık ama görevi üstlendiğimde pek çok şeyi bıraktım, haha..." Dong Qing gülerek açıkladı.

Beklendiği gibi, çok geçmeden kısa etek giyen  bir genç hanım geldi. Sha Hanım'ın bugünkü kıyafetleri geçen seferki şehir takibine kıyasla çok daha muhafazakar olsa da, tavrı şımarık ve zengin bir genç hanımınki gibiydi.

Genç Hanım Sha hemen çardaktaki Dong Qing'i gördü ve oraya doğru yürürken Chu Mu ve diğerlerini taradı.

"Oh, sizi tanıştırayım. Chu Chen'i tanıyor olman gerek. Yanındaki Genç Hanım Ye, Obur Böcek Canavarları'nı yok etmemizde en çok çabayı harcayan kişidir. Onun yanındaki de ağabeyi Ye Wansheng." Dong Qing çabucak onları tanıttı.

Genç Hanım Sha Ye kardeşlere çabucak bir baş selamı verdi ama bakışları hemen Chu Mu'ya yöneldi. Ona birkaç adım daha yaklaştı ve tepeden tırnağa süzdü.

"Hmph, gerçekten sensin. Kılık değiştirmenin seni tanımamı engelleyeceğini mi düşündün? Gerçekten ahlaksız ve aşağılık bir insansın. Konuş, Kız Kardeş Ruo Shui ile ne yaptın?" Genç Hanım Sha oldukça öfkeli bir şekilde Chu Mu'yu işaret etti.

Chu Mu, bu kadının onu kolayca tanıyacağını beklememişti. Muhtemelen Karanlık Yıldırım Düşü Hayvanı'nın eşsizliğinden dolayı tanıyabilmişti. Ama ne kabul etti ne de reddetti.

"Genç Hanım Sha, ne diyorsun?" Dong Qing öfkelendi ve onu bir kenara çekerek sert çıktı.

"Neden bahsediyorsun sen? Ne yaptığını kendin sor!" Genç Hanım Sha Chu Mu'yu suçlamaya devam etti.

"Chu Chen büyük bir hizmette bulundu ve babam bile onunla tanışmak istiyor. Sorun çıkaracaksan Kardeş Chu Chen'i rahatsız etme." Dong Qing, Chu Mu'ya karşı saygı besliyordu ve Genç Hanım Sha'nın yoktan yere sorun çıkarmasına müsaade etmeyecekti.

Genç Hanım Sha kaygılıydı. Tek nefeste, Ruo Shui'yi aramak için geneleve gidişini ve onu kılık değiştirmiş Chu Mu'nun kollarında merdivenlerden aşağı inerken görüşünü anlattı. Chu Mu'nun suçluluktan dolayı kaçışının bilhassa üstünde durdu.

"Chu Chen, sen namuslu bir insan değilsin, değil mi? Geneleve gittin ve beni bile davet etmedin..." Sorun çıkarmaktan zevk alan Ye Wansheng gülmeye başladı.

Chu Mu, Genç Hanım Sha'nın yersiz dertlerine ve saçma yanlış anlamalarına bir açıklama getirmeye istekli değildi; neticede Genç Hanım Sha'nın tek yapması gereken Ruo Shui isimli kıza sormaktı, ardından olan biteni anlayacaktı.

Bununla birlikte Ye Qingzi'nin bakışını hissetti...

Genç Hanım Sha'nın sözlerini duyunca Chu Mu'ya garip bir bakış attı.

Ye Qingzi çok sakin bir kızdı ve Chu Mu'nun geneleve gittiğini duyunca bir ifade de sergilememişti; ama gözleriyle söylediği şeyler, Chu Mu'ya durumu açıklamak zorunda olduğunu hissettirmişti.

Bu yüzden, Chu Mu kısaca Obur Böcek Canavarı takibini ve Duan Xinhe'den kaçışını anlattı. Bitirdikten sonra güldü ve Ye Qingzi ile konuşmak için ruh andacını kullandı.

"Onu daha önce iki kez gördüm. İkinci kez, Obur Böcek Canavarı'nı genelevin içine kadar kovaladığım zamandı, yani yanlış anlamana gerek yok..."

Ye Qingzi, Chu Mu'nun özel olarak açıklama yaptığını hissetti ve bakışlarını başka bir yöne kaydırdı. Kasten sakin bir ses takınarak dedi ki: "Kim yanlış anlıyormuş..."

Ye Wansheng deneyimli biriydi ve hemen ikisinin ruh andaçlarını kullanarak konuştuklarını fark etti. Gülerek dedi ki: "Kardeş Chu Chen, gerçekten kız kardeşime açıklama yapmak zorunda değilsin. Adamım...Etrafta oynuyor olduğunu söylemen gerekmez; gerçekten yapmış olsan bile..."

“Si!!!!!!!!” Ye Wansheng sözlerinin yarısında derin bir nefes aldı, zira Ye Qingzi ifadesini bile değiştirmeden ayağına basmıştı. Bu da, Ye Wansheng'in kalan sözlerini yutmasına neden oldu.

O gün olanlar Chu Mu ve diğerlerinin yuvada Obur Böcek Canavarları'nı öldürme olayına bağlanınca, Genç Hanım Sha mantıksız bir insan olmadığından bunu anladı ve Chu Mu'ya sormaya devam etti.

"Genç Efendi, Genç Efendi Yu He geldi." Onlar konuşmanın ortasındayken yaşlı bir hizmetçi geldi ve eğilerek konuştu.

"Onlara, Genç Efendi'nin konukları olduğunu ve hiç vakti olmadığını söyle." Dong Qing elini sallarken biraz hasta gibi göründü.

"Haha, Dong Qing, sen ve ben birbirimizi bunca yıldır tanıyoruz. Özellikle seni görmeye geldim ama beni başından savıyorsun. Gerçekten çok kabaca." O anda Yu He gülerek geldi.

Chu Mu arkasını döndü ve Yu He'nin koyu mavi kıyafetler giyerek çardağa doğru yürüdüğünü gördü. Elemental Tarikatı'nın Genç Efendisi Dong Qing'in burada olacağını biliyormuş gibiydi.

"Çağrılmadan gelen sensin ama. Madem buraya geldin, bir yere otur. Seni bu olağanüstü insanlarla tanıştıracağım." Dong Qing, Yu He'den hoşlanmadığını saklanmadı ve eliyle işaret ederek oturmasını söyledi.

Yu He doğal olarak Chu Mu ve diğer ikisini görmüştü. Yu He ile Chu Mu arasındaki düşmanlık çok açıktı; Chu Mu olmasaydı, Yu He Yu Lang'ı öldürdükten sonra sağ salim paçayı kurtarabilirdi. Ama şimdi Ruh Sarayı'nın adalet kılıcı altındaydı ve tek bir dikkatsiz hatasında sağlam bir ceza yiyebilirdi.

Ye Qingzi ve Ye Wansheng'ten bahsetmeye bile gerek yoktu. Daha önce Zhanli Krallığı'nda Karanlık Ateş Semavi Şeytanı için savaşmışlardı ve düşmanlıkları o zamana dayanıyordu. Daha sonra Ye Wansheng yakalanmış, en güçlü ruh hayvanı olan Savaşçı Siyah Hayvan öldürülmüş ve zehirle işkenceye uğramıştı. Bunlar, Ye kardeşlerin Yu He'den kemiklerine kadar nefret etme sebepleriydi!

Yu He, nefret ettiği üç kişinin de Dong Qing'in yanında olmasını beklemiyordu. Onları görünce bir şaşkınlık ifadesi sergiledi, ama hemen ardından kibirli bir gülümseme takındı.

"Demek sizsiniz. Haha, bu gerçekten tesadüf." Yu He güldü.

Ye Qingzi ve Chu Mu anormal sakin insanlardı ve nefret ettikleri düşmanları önlerinde olsa bile sert bir ifade göstermediler.

Yu He'den aşırı nefret eden Ye Wansheng bile sakindi. Hatta Yu He ortaya çıktığında gülümsemesi daha görkemli olmuştu.

Dong Qing, Chu Mu ve diğer ikisiyle Yu He arasındaki düşmanlığı bilmiyordu, Yu He'den hoşlanmamasının sebebi kendi yargılarından dolayıydı. Alaylı bir şekilde dedi ki: "Neden Ruh Sarayı'yla aranı düzeltmek için acele etmiyorsun? Bunun yerine sorun yaratmak için buraya geldin. Gerçekten bir katil yaftası yemekten korkmuyor musun?"

"Ben, Yu He, temiz vicdanlı biriyim. Böyle bir olay olmadığından, doğal olarak adalet sağlanacak. Aksine, beni suçlayan bu arkadaş, Chu Chen asıl suçlu olacak. Bir nedenden dolayı bana gücenen bu bir fenç efendinin astı beni duruşmaya katılmak zorunda bıraktı." dedi Yu He.

Yu He'nin sözleri, Genç Hanım Sha ve Dong Qing'in bakışlarının Chu Mu'ya yönelmesine neden oldu. Aynı şekilde, Ye Wansheng de merakla Chu Mu'ya baktı. Chu Mu'nun bir genç efendinin astı olduğu hususunu bilmiyordu.

Tüm ruh hayvanı krallığında, sadece büyük oluşumların varislerine ve yüksek otoriteye sahip insanlara genç efendi denirdi. Bu nedenle, genç efendilerden bahsedildiğinde, genç nesilden olan ruh hayvanı eğitmenleri çok hassas olurdu. Sonuçta, genç efendiler genç neslin en yüksek statüsünü temsil ederdi.

Chu Mu, Yu He'nin onun kimliğini öğrenmek istediğini bildiğinden açıklama yapmadı. Bunun yerine, hafif bir kışkırtma içeren bu yersiz sözleri tamamen görmezden geldi. Sakince Ye Qingzi'yle Şeytan Ağacı Askeri'nin zehir etkisi meselesini konuşmaya başladı.

Göz ardı edilme duygusu, özellikle aşırı nefret edilen birinden geldiğinde çok nahoş bir şeydi. O anda, Yu He sahte gülümsemesini korusa da, içten içe Chu Mu'nun Duan Xinhe'nin ellerinde nasıl gebereceğini düşünüp rahatlıyordu.

Yu He aslında Ye Wansheng'e çok benziyordu. Ye Wansheng kaygısız bir görünüp takınıp yanındaki Genç Hanım Sha ile tartışıyordu; ama kalbi kapkaraydı. Bu herifi binlerce parçaya ayırmaktan başka bir şey istemiyordu. Yoksa nasıl yıllardır onunla olan Savaşçı Siyah Hayvan'ına layık olabilirdi ki?

Ye Qingzi'nin Savaşçı Siyah Hayvan'nına bakılarak Ye Wansheng'inkinin de aşırı nadir bir ruh hayvanı olduğu tahmin edilebilirdi. Dahası, yıllardır onun yanında olan ana ruh hayvanıydı. Yu He'nin iki yardakçısı yüzünden zehirlenerek yeraltında ölmüştü. Bu nefret tohumu da Ye Wansheng'in kalbine gömülmüştü.

Ye Wansheng çok sabırlı biriydi ve şu anda Yu He'nin rakibi olamayacağını biliyordu. Kalbindeki nefret coşup taşsa bile sahte gülümsemesini takınmak ve Genç Hanım Sha ile tartışmaya devam etmek zorundaydı...

Dong Qing sık sık başkalarıyla tanışan biriydi ve Chu Mu ile Yu He arasındaki nefreti de görmüştü elbette. Nispeten basit fikirli olan Genç Hanım Sha ise, atosferin garipliğini fark edememişti. Bunun yerine, kalbi kapkara olan ve patlamanın eşiğinde olsa da numara yapan adamla bir konu üzerinde konuşmanın tam ortasındaydı.

Yu He'nin sahte gülümsemesi gittikçe katılaştı. Sakinliği, durgunluğu ve kurnazlığı, akranları arasında bulunması çok zor şeylerdi. En başta, bu üç kişinin onu gördüklerinde sakin kalabileceklerini düşünmemişti. En azından, yarı ölü hâle gelene kadar işkence etmiş olduğu Ye Wansheng'in aşırı öfkeleneceğini düşünmüştü. Ama üçü de doğal davranıyor, onu görmezden geliyordu. Dahası, onların sakinlikleri Yu He'yi huzursuz etmişti.