Bölüm 123: Kabus Sarayı

avatar
6093 24

Charm of the Soul Pets - Bölüm 123: Kabus Sarayı


 

Çeviri: bebebiskuvisi

 

 


“Şeytani Altı Kuyruklu Alev Şeytanı Tilkin oldukça iyi!” Xia Guanghan yavaşça ayağa kalktı. Bu sözleri söyledikten sonra arkasını dönüp ayrıldı.


Chu Mu, bu buz gibi kibirli adamın sırtını izlerken, belli belirsiz bir şekilde Xia Guanghan’ın çok esrarengiz biri olduğunu hissetti.


Her Hapis Adası Kralı, Kabus Sarayı’nda insanlardan çok ilgi görürdü. İnsanlar onları kendi yanlarına çekmek için, kendi astları yapmak için hevesli bir şekilde zeytin dalları uzatırdı.


Ama şimdiki durum çok açıktı. On sekiz yaşındaki Hapis Adası Kralı, çoktan Xia Guanghan’ın astı olmuştu. Kabus Sarayı’ndaki herkez Xia Guanghan’ın mizacını bilirdi ve bu yüzden, hiç kimse onun astını çalmaya cesaret edemezdi.


Yani Zhou Luling dahil, oradaki hiç kimsenin oradan ayrılmaktan başka yapabileceği bir şey yoktu. Ayrıca, Kabus Sarayı için Hapis Adası Kralı’nı yetiştirmesinin ardından, Xia Guanghan’ın Kabus Adası’ndaki pozisyonunun yükseleceği de açıktı.


“Bu senin…” Zhou Luling ayağa kalktı, Xia Guanghan’a kaybettiği dördüncü seviye çift tip ruh kristalini Chu Mu’ya vererek oradan ayrıldı.


Chu Mu kuşku dolu bir ifadeyle dördüncü seviye çift tip ruh kristaline bakarken şaşırdı.


“Patron Xia, onu sana bahşetti.” Daha önce Xia Guanghan’ın arkasında duran soğuk kadın, Feng Xiang hafifçe konuştu. Chu Mu kadına baktıktan sonra başıyla onayladı.


“Beni takip et.” dedi Feng Xiang.


Chu Mu tekrar başıyla onayladı, zayıf ve kibirli kadını takip etmeye başladı.


Feng Xiang, Chu Mu’yu Kabus Sarayı’nın etkileyici ve muhteşem köşklerine götürürken karmaşık koridorlar boyunca ilerlediler.


“Kabus Sarayı, İç Kabus Sarayı ve Dış Kabus Sarayı olarak ikiye ayrılmıştır. Sen ‘Kabus Prensi’ statüsüne sahipsin, bu yüzden İç Kabus Sarayı’na girebilirsin ama Dış Kabus Sarayı’nda yaşadığını unutma. İç ve dış saraylar net çizgilerle ayrılmıştır ve geçişler korunmaktadır. İç Kabus Sarayı’na girerken sadece kimlik mührünü göstermen yeterli ama unutma ki, İç Kabus Sarayı’nda kafana göre dolaşamazsın. Nereye gitmek istersen gidebilirsin ama gidiş yolunu bilmeli ve o yoldan sapmamalısın. İzninin olmadığı bir yere girersen, mahkum edilebilirsin.”


Chu Mu’nun önünde yürüyen Feng Xiang, Kabus Sarayı’nın kurallarından bahsetti.


Chu Mu, çevredeki görkemli binalara bakarken sözünü kesmeden onu dinledi.


“Tamamdır, senin pozisyonun için verilen konut işte burası.” Feng Xiang avlu içindeki tek evin kapısını açarken, Chu Mu’ya yaşayacağı yeri anlattı.


Chu Mu, kendi klanında da avlu içinde bulunan tek evde yaşamıştı. Bu dış saray avlusunun mimari tarzı onunkinden farklı olsa da, epey lükstü. Kabus Sarayı kesinlikle zengindi ki, bir prensesin kavalyesine, büyük bir klanın genç efendisinin sahip olabildiğine denk bir yaşam alanı sunuyordu.


“Yakında odana yirmi kadın getirilecek. İkisini kişisel hizmetçilerin olarak seçebilirsin.” dedi Feng Xiang.


“Oh, ne tür kadınlar?” dedi Chu Mu. Tek başına yaşamaya alışmıştı. Bu bir zorunluluk değilse, ona hizmet edilmesine ihtiyaç duymuyordu.


“Camgöbeği Kabuslar’la ruh sözleşmesi imzalamış birkaç Ruh Askeri. Kabus Sarayı’nda, üçüncü seviye bir unvana sahipler.”


“‘Unvan’ dediğin şey ne? Sonsuz Okyanus Kabus Prensi ne anlama geliyor?” diye sordu Chu Mu.


“Unvan, kişinin Kabus Sarayı’ndaki pozisyonudur. On seviyeye ayrılır; birinci seviye en düşüğüyken onuncu seviye en yükseğidir. Kabus Prensi yedinci seviye bir unvandır ve otuz yaşın altındakilerin alabileceği en büyük onurdur. Kabus Sarayı’na ait sekizinci seviye şehirlerde Yardımcı Şehir Efendisi gücüne sahip olunmasını sağlaması dışında, her sezon Kabus Sarayı Kitaplığı’na gidip bir ruh tekniği kitabı seçmeni de sağlar. Ruh tekniği kitabı almak istemezsen, ruh kristalleri almayı da seçebilirsin. Sunduğu diğer fırsatları ise, hizmetçilerine sorabilirsin.” dedi Feng Xiang.


Chu Mu başıyla onayladı ve aldığı yedinci seviye unvanın çok hoş bir şey olduğunu düşündü.


“Gelecekte, Patron Xia sna görev verecek olursa, sana onları iletmekten ben sorumlu olacağım. Küçük prenses şu anda Kabus Sarayı’nda değil, yani ilk önce klanına dönüp Kabus Sarayı’nın görevini yapabilirsin.” dedi Feng Xiang.


“Ne yapacağım?” diye sordu Chu Mu.


“Wangluo Şehri’ne ulaştıktan sonra birisi sana söyleyecektir. Ayrıca Yang Klanı sözlerinde durmadı, Patron Xia’ya istediği şeyi vermediler. Patron Xia şu an onlarla ilgilenemeyecek kadar meşgul olduğundan, görevin sırasında onların icabına da sen bakmalısın.” diye cevap verdi Feng Xiang.


Chu Mu tekrar başıyla onayladı ve daha fazla bir şey sormadı.


Yang Klanı...Chu Mu onlarla ilgilenmeliydi. Çok yakında onların üzerine kıyamet gibi çökecekti!


“Başka bir sorun yoksa ilk olarak burada dinlenip yeni kıyafetlerini giyebilirsin. Başka bir mesele olursa hizmetçilerine beni bulmalarını söylemen yeterli.”


Feng Xiang, Chu Mu’nun yanından ayrıldığında hemen derin bir nefes aldı ve yüzünü buruşturdu. Yeterince temiz hava aldıktan sonra dişlerini gıcırdattı ve, “Bu herif eşek ölüsü gibi kokuyor!” dedi.


“Aynı zamanda öldürme niyetiyle dolu ve sır tutmayı biliyor. Pek konuşmuyor, kararlı ve sakin. İyi kontrol edilirse, Patron Xia’nın çok işine yarar bir araç olur!”


Feng Xiang ayrıldığında, Chu Mu bir sandalyeye oturdu. Xia Guanghan’ın tavrından, onun kendisini bir ast olarak yetiştirmeye niyetli olduğunu tahmin edebiliyordu.


Chu Mu bir uzman olmak istiyordu ama kısıtlanmak da istemiyordu. Kabus Sarayı ona iyi koşullar sunmuş olsa da, dilediği gibi hareket edemiyordu, zira Kabus Sarayı’nda eşsiz bir güce sahip olsanız bile öngörülemez birçok kısıtlama vardı.


Mo Xie devamlı mutasyona sahip bir ruh hayvanıydı. Yakında bir mutasyon daha geçirmesi de olasıydı. Xia Guanghan, Ayışığı Tilkisi’ni görmüştü ve Şeytani Altı Kuyruklu Alev Şeytanı Tilkisi’nin Mo Xie olduğunu anlamıştı, Mo Xie bir dönüşüm daha geçirirse, kesinlikle onun devamlı mutasyona sahip bir ruh hayvanı olduğunu anlardı.


Chu Mu, Hapis Adası’nda pek çok hile ve karşılıklı çıkar ilişkisi görmüştü. Xia Guanghan’ı tam olarak anlayamasa da, onun her işini kendi çıkarları doğrultusunda yapacağına emindi. Devamlı mutasyona sahip ruh hayvanı hakkında bilgi sahibi olursa, bir saniye bile tereddüt etmeden onu çalardı!


Yani yapılması gereken en acil iş, Xia Guanghan’ın kontrolünden kurtulmaktı!


Chu Mu bunun hakkında enine boyuna düşünürken siyah kıyafetli bir adam, beraberinde yirmi tane yeşil etekli kız getirdi.


“Uh...Sonsuz Okyanus Kabus Prensi’nin siz olup olmadığınızı sorabilir miyim?” Siyah kıyafetli adamın, Chu Mu’nun oldukça ‘eşsiz’ kıyafetlerini gördükten sonra, ifadesi garipleşti.


“En.” Chu Mu başıyla onayladı ve siyah giysili adamla yirmi hizmetçi kıza baktı.


Tüm kızlar on sekiz yaş civarındaydı ve keskin kıvrımlara sahip vücutları vardı. İlkbahar mevsiminde giydikleri etekleriyle ve güzel bacak hareketleriyle bir adamın içgüdülerini kolayca uyandırabilirlerdi.


Bu kızların iyi bir eğitimden geçtikleri açıktı. Chu Mu’un önünde tek sıra hâlinde dururken bile hafifçe reverans yaptılar, nazik ve güzel davranarak Chu Mu’nun gözlerinin parlamasına neden oldular.


Ama işin aslı, bu yirmi kız odaya girip de Chu Mu’yu gördüğünde, hepsinin yüzü solmuştu.


Kabus Sarayı’nda üçüncü seviye bir unvana sahiptiler. Başka bir saraya gönderilseydiler biraz güçleri olurdu ama burada, Kabus Sarayı’nda, üçüncü seviye unvana sahip kadınlar anca yedinci seviye unvana sahip olan Kabus Prensi’nin hizmetçisi olabilirdi.


Kızlar, yüksek unvan sahibi birine verilirseler, kendi güvenlikleri büyük ölçüde garanti altına alınırdı. En azından sahipleri onları koruyabilirdi.


Ama bu zarif kızların renklerini değiştiren şey, efendileri olabilecek Sonsuz Okyanus Kabus Prensi’nin mağara adamı gibi olması ve leş gibi kokmasıydı. Gözleri, onları bir lokmada yutabilecekmiş gibi duran hayvanlarınkine benziyordu.


Hizmetçi kızlar, efendilerine hizmet etmek (seks) zorundaydılar, bu yüzden de buna zihinsel olarak hazırlanmıştılar. Ayrıca onlara her Kabus Prensi’nin çok yakışıklı olduğu söylenmişti. Böyle genç ve yakışıklı birinin yanında yer almak, onlar için çok iyi bir şey olabilir, onların gelişmelerini sağlayabilirdi. Ama Sonsuz Okyanus Kabus Prensi korkunç görünüyordu. Bu canavarımsı adam tarafından ölene kadar ‘kullanılmaları’ gayet mümkün görünüyordu.


“Beni seçme, beni seçme…”


Bu yüzden yirmisi de başını hafifçe eğip dua etmeye başladı.


ÇN.: Bir ana karater bu kadar aşağılanmaz ya, gülüyorum ama ayıptır, yazıktır. :D


“Umm...Kabus Prensi...istediğin iki tanesini...seçebilirsin...oh, sen Sonsuz Okyanus Kabus Prensi’sin, Sonsuz Okyanus’tan geleni seçebililrsin…” Siyah kıyafetli adam bunları söylerken bakışları ortada duran kıza kaydı.


Bunu duyunca ortadaki kız titremeye başladı ve gözlerinde utangaç bir öfke ortaya çıktı.


“Peki, öyle olsun.” Chu Mu başıyla onayladı. Bunu söyledikten sonra diğer kızlara da gözlerini gezdirdi ve güzel gözleri olan bir kız seçti.


“Siz ikiniz burada kalın ve Kabus Prensi’ne iyi hizmet edin!” Siyah kıyafetli adam evdeki korkunç kokuya daha fazla dayanamadı ve iki kızı orada bıraktıktan sonra diğer kızları da alıp oradan ayrıldı.


Ayrılırken on sekiz kız, talihsizlikleri yüzünden üzgün olan Qing He ve Ting Yu’ya baktılar ve seçilmedikleri için sevindiler.


Kabus Sarayı’nı içinde, hayatta kalmak için yüksek pozisyonlara sahip insanlarla ilişki kurmaktan hoşlanan kızlar vardı ama onlar gibi hizmetçi kızlar emredilen kişiyi izlemek zorundaydılar, yoksa geberene kadar boktan bir hayat yaşamaya mahkum oluyorlardı.


Kapı kapandığında güzel gözlere sahip olan kız reverans yaptı ama gözyaşları çoktan akmaya başlamıştı!


Sonsuz Okyanus’tan gelen diğer kız daha sakin olsa da, yine de oldukça üzüntülü bir ifadeye sahipti, başını eğip gözlerini Kabus Prensi’nin azgın bakışlarından kaçırdı.


“Benim için banyo suyu hazırlayın, yıkanmak istiyorum.” Chu Mu Sonsuz Okyanus’tan olan kıza baktı ve onun tanıdık geldiğini düşündü ama bunun üzerinde pek durmayarak bir genç efendinin tavrını takındı.


İki kız, Chu Mu’nun emirlerine karşı gelip ona itaatsizlik etmeye cesaret edemedi. Ama güzel gözlü kız, bu adamın banyo yaparken ona ne yapacağını düşündüğünde gözyaşları daha fazla akmaya başladı. Bu canavarımsı mahluk suyun içinde onlara neler yapardı kim bilir?


“Kız Kardeş Ting Yu, ne yapacağız? Gözleri çok korkunç, hepimizi yutacakmış gibi...Sence o…” Sıcak su almak için odadan çıktıklarında Qing He hemen panikledi.


“Ben...Ben de bilmiyorum. Suyu hazırlarken yavaş davranalım, bir strateji belirleriz.” Ting Yu da adamın gözlerinden onun korkunç doğasını hissetmişti.


“Ama bundan böyle ona hizmet edeceğiz. Bugün ondan kaçsak bile…”


“ Her şeyi adım adım yapıp onun bir hayvanlık yapmaması için umut edebiliriz sadece!”

 

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44346 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr