Çeviri: bebebiskuvisi

Küçük Mo Xie pençelerine baktı, biraz üzgün bir şekilde ama yine de cesaretle aynı büyüklükteki başka bir ağaca doğru yürüdü.

“Deminki ağacı devirmek için sekiz saldırı yaptın. Bu sefer sadece yedi tane yap.” Chu Mu, konu ruh hayvanını eğitmeye geldiğinde korkusuzdu.

Doğrusu, bu tip bir eğitim ruh hayvanının yeteneklerini geliştirmekte en etkilisiydi. Her ruh hayvanının zorlu bir eğitime ihtiyacı vardı.

Miskinlik, aylaklık ve rahatlık, ruh hayvanının ileride başka ruh hayvanları karşısında kaybetmesine ve ölmesine neden olurdu.

Küçük Mo Xie dişlerini sıktı ve pençeleri acısa da ağaca saldırmaya başladı.

“Burada eğitim yapmaya devam et, bu ağacı yedi kerede devirmeye çalış. Ben bir şeye bakacağım.”

“Wuwu--” Küçük Mo Xie hemen sızlandı.

“Endişelenme, fazla uzaklaşmayacağım. Tehlikeli bir şeyle karşılaşırsan hemen o çalılara saklan ve sakın dışarı çıkma, tamam mı?” diyerek uyarıda bulundu Chu Mu.

Küçük Mo Xie de başıyla onayladı.

Ardından Chu Mu mavi benekli çalılara doğru yürüdü.

Chu Mu bir süredir burada yaşamaktaydı ve mavi çalıların içinde mavi bir şifalı bitki olduğunu hatırlıyordu. Bu bitki çiğnendiğinde, ruh hayvanının daha hızlı iyileşmesini sağlardı.

Sadece bu da değil, bu mavi bitki yaranın üzerine uygulandığında kırılan pençelerin yeniden büyümesini sağlayabilirdi. Yeni pençeler, eskisinden daha keskin olurdu.

Chu Mu çalıları ayırdı ve hemen birkaç koyu mavi bitki buldu.

“Koyu mavi bitkiler!”

Chu Mu keyiflendi. Bitkinin gücü, renginden belli olurdu ve açık mavi dandikken koyu mavi iyi olduğu anlamına gelirdi. Koyu mavi bitkiler, normal şifalı bitkilerden üç kat daha güçlüydü. Bunları Mo Xie üzerinde kullanırsa, üç gün içinde pençelerini başlangıç seviyesinden orta seviyelere ulaştırabilirdi.

“Bugün şanslıymışım gibi görünüyor. Bununla birlikte Mo Xie’nin gücü daha fazla artacaktır.” Chu Mu gülmeye ve bitkileri çekmeye başladı.

Bitki ne kadar iyiyse, kökleri de o kadar derinde olurdu ve bu bitkilerin dikenleri vardı. Chu Mu onları sertçe çekerken avuç içleri kesildi.

Ama buna dayandı ve üç bitkiyi de topladığında ellerinden kan damlıyordu.

Kabaca ellerini sardıktan sonra Mo Xie’nin eğitim yaptığı yere geri döndü.

“Hangi salağın aptal tilkisi ağacı tırmalıyor?” Chu Mu oraya doğru yola koyulmuştu ki, bir çocuğun sesini duydu.

Oraya yaklaştığında kısa boylu bir çocuğun Mo Xie’yle dalga geçtiğini gördü.

Çocuğun yanında, bir metre uzunluğunda, mavi-siyah renkli bir çıyan vardı. Garip, çirkin ve biraz da uğursuz görünüyordu.

On Bacaklı Çıyan, Hayvan Dünyası’nın -böcek tipi- çıyan türlerindendi. Tür seviyesi ortaydı. Söylendiğine göre, On Bacaklı Çıyan her seviye atladığında bir karın ve iki bacak büyürdü.

Chu Mu şöyle bir göz gezdirdi ve bu çıyanın on dört bacağa sahip olduğunu gördü, yani muhtemelen gücü ikinci seviyedeydi.

“Sen Chu Mu olmalısın. Seni ve küçük hayvanını daha önce duymuştum. Haha, ağaç tırmalayan küçük bir tilki, ne kadar sert vurabilir ki?” Çocuk gülmeye başladı.

Chu Mu çocuğun adını bilmese de, o da soğuk bir şekilde güldü.

“Çıyanın daha mı güçlü yani? Tesadüf o ki, Ayışığı Tilkim’in de savaşa ihtiyacı var. Yarından sonraki gün, tam burada. Ayışığı Tilkim ile On Bacaklı Çıyanın arasında bir savaş! Kazanırsan sana birinci seviye böcek tipi ruh çekirdeği veririm. Kaybedersen sen de bana elindeki o kahverengi ruh çekirdeğini verirsin. Uyar mı?”

Adanın reisi kurallar koymuştu. İki ay sonraki karşılaşmalardan önce çocukların birbirlerini öldürmesine müsaade yoktu. Bir anlaşmazlık olursa, düello ile çözeceklerdi.

“Öyleyse iki gün sonra yeni bir ruh hayvanı bulmak zorunda kalacaksın!” Çocuk kahkaha attı.

“Ben de aynısını senin için düşünüyordum…” dedi Chu Mu.

“Adım Zhang Luo.” Çıyanlı çocuk, iki ruh çekirdeği olmuş gibi kendini beğenmiş bir ifade sergiledi.

“Zhang Luo...Heng.” Chu Mu çocuk ayrılırken arkasından gülerek baktı.

Ruh çekirdekleri ruh hayvanları için çok önemliydi. Her ruh hayvanının kendi tipi vardı. Örneğin, Chu Mu’nun ruh hayvanı şeytan tipi ve hayvan tipiydi.

Bir Ayışığı Tilkisi, büyürken şeytan tipi ruh çekirdekleriyle beslenecek olursa, o zaman şeytan güçleri daha saf ve daha güçlü olurdu. Şeytan yetenekleri de aynı şekilde…

Sürekli hayvan tipi ruh çekirdekleriyle beslenirse, Ayışığı Tilkisi bir hayvan gibi olmaya meyilli olacaktı. Gücü, çevikliği, savunması artacak, bedeni bir bütün olarak güçlenecekti.

Ruh çekirdeklerini, ruh hayvanını belli bir türe meyilli yetiştirmek için kullanmaya, Ruh Çekirdeği Rehberi denirdi. Ruh hayvanının bir tipe dayalı özelliklerini geliştirmeye yarayan yavaş ilerleyen bir süreçti.

Chu Mu da, Zhang Luo’nun elinde iyi kalitede bir hayvan tipi ruh çekirdeği görmüştü ve o, küçük Mo Xie’nin yemesi için tam uygundu. Bu tip yiyecekler, küçük ve narin Mo Xie’nin güçlenmesini sağlardı.

“Şimdiye kadar yedi saldırıda bir ağacı devirebildin mi?” Chu Mu küçük Mo Xie’yi okşadı.

“Wuuu” Küçük Mo Xie başını kaldırdı ve küçük bir kız gibi surat asarak acı acı ‘wuwu’ladı. Ardından Chu Mu’nun görmesi için küçük pençelerini uzattı.

“Bunu başarmış olman güzel. Rahatla, yarından sonraki gündeki kapışmada kesinlikle kazanacağız. Kazanırsak lezzetli yemekler de alabilirsin.” dedi Chu Mu.

Savaş söz konusu olduğunda, küçük Mo Xie de heyecanlandı. Açıkça görülüyordu ki, o da Chu Mu gibi savaşa susamıştı.

Bir ruh hayvanının gücünü arttırmak, genelde şu beş yolla yapılırdı: Ruh hayvanının seviyesini arttırarak, ruh hayvanının bedenini güçlendirerek, eğitmeni tarafından ruh çekirdekleri ile beslenerek, ilaçlar kullanılarak ve Ruh Kristali kullanılarak…

Bunlar arasındaki temel yöntem de, ruh hayvanının bedenini sağlamlaştırmaktı. Bu yüzden küçük Mo Xie eğitim yaparken, Chu Mu ona sert davranmak zorundaydı. Erkenden sağlam bir temel inşa edemezse, gelecekte güçlenmesi daha zor olacaktı.

Bir günlük eğitimin ardından Mo Xie tükenmişti. Chu Mu onun ruh hayvanı bölgesine dönmesine izin verdi.

Bir ruh hayvanının fiziksel gücü ve beden kondisyonu, dış dünyaya nazaran ruh hayvanı bölgesinde daha çabuk iyileşirdi. Bu nedenle, bir ruh hayvanı fiziksel gücünü fazla kullandığında ya da yaralandığında, ruh hayvanı eğitmeni onu daima ruh hayvanı bölgesine gönderirdi.