Bölüm-67 Benim, BENİM NE YAPMAM GEREK!!?

avatar
386 0

Başlangıç - Bölüm-67 Benim, BENİM NE YAPMAM GEREK!!?



 

Abartılı bir şekilde kahkaha atan adam, aniden gülmeyi kestiğinde gözlerimi hafifçe açtım. Bana, sanki ilginç bir şeye bakıyormuş gibi bakan adamın dikey gözlerine baktığımda istemsizce titredim. Onu daha fazla umursamadan gözlerimi kapattım.

 

Kime küfrettiysen, bayağı yürekli olmalısın genç adam,”dedi yaşlı adam.”ayrıca senin ne işin var burada. Senin gibi yeni yetmeler için burası, bir ölüm çukurundan başka bir şey değil.

 

Gözlerimi açıp adama baktım. Kaşlarım hafifçe çatılırken yaşlı adam, boğazını temizledi.

 

Kendimi tanıtmayı unuttum genç adam,

 

Bu gördüğün mütevazı insanın adı, Ku’dur.”diyen adama birkaç saniye baktıktan sonra kaşlarım seğirmeye başladı. Kaşları çatılan Ku,”Yanlış anladın sanırım, yani…..”daha devamını getiremeden her ne kadar ağzımda bir bez parçası olsa da kahkahalarımla ortalığı inlettim. Bedenime sarılı olan zincirlerle titreye titreye gülerken ağzımdaki bez parçası aniden yok olunca derin bir nefes çektiğim gibi dolan gözlerim ile Ku denilen şahsın kanlanan gözlerine baktım.

 

PUHAHAHAHAHAHAHA,”

 

O ne lan, Kudur diye isim mi olur, MUHAHAHAHAHAHA,

 

Onun az önceki dalga geçermişçesine attığı kahkahaları hatırlarken abartılı ve çeşitli bir şekilde kahkaha atmaya devam ettim.

 

Adım Ku, dedim sana! Kudur değil,”diyen Kudur’a bakıp kahkahalarıma ara verdim.”ikisi arasındaki farkı anlayamıyor musun? Beyninde sıkıntı mı var senin?

 

Kudur’un kanla kaplanan kırmızı gözlerine birkaç saniye baktıktan sonra ciddiyetle kafamı salladım.

 

Anladım,”dedim.”Kudur amca, pfftttt ZUHAHAHAHAHAHAHA.”

 

Abartılı bir şekilde gülüp onu çıldırmanın eşiğine getirdikten sonra derin bir nefes alıp,”Tamam Kudur amca,”dedim.”ben de Serdar. Tanıştığımıza memnun oldum.”

 

Kaşları seğiren Ku, derin bir iç çekip,”Öyle olsun,”dedi.”ben de tanıştığımıza memnun oldum genç adam. Senin burada ne işin var, yani bu gezegende?

 

Kaşlarım çatılırken,”Başka gezegenden geldiğimi nereden çıkardın?”dedim.

 

Ku, elini uzatıp karnımı gösterdi.

 

Bu gezegenden olmayanların gelişim merkezleri, bizimkilere göre farklılıklar gösterir,”dedi.”bu, etrafındaki havadan çok rahat bir şekilde belli oluyor.

 

Zincirlerle sarılı bedenimin etrafına bakıp hiç bir şey göremediğimde,”Sen göremezsin,”dedi Ku.”senin gibi aptallar hiçbir şeyi göremezler. Çünkü görülecek hiçbir şey yok, pfffttt PUHAHAHAHAHAHAHAHA.”

 

Onun benimle dalga geçtiğini anladığımda,”Sen dua et de,”dedim.”bu zincirlere bağlıyım. Yoksa sana gününü gösterirdim.”

 

Aniden gülüşlerini kesen Ku, gözlerini kısıp bana baktı.

 

Ohh,”dedi, tüylerimin diken diken olmasına neden olacak kadar korkutucu bir sesle.”bunu görmeyi dört gözle bekliyor olacağım genç adam.”Derin bir nefes alıp verdi.”Neden buraya geldin. Daha doğrusu kim, neden seni buraya gönderdi? Öbür tarafta sıkıntı mı var?

 

Ku’nun söyledikleriyle kaşlarım tekrar çatılırken aklıma gelen düşüncenin doğru olmadığını kanıtlamak için ağzımı açmak üzereyken Ku,”Bana, bunları nereden bildiğimi soracaksın değil mi?”dediğinde kafamı hafifçe salladım. “Ben de bir koruyucuydum. Tıpkı seni buraya gönderen çocuk gibi.

 

Derin bir iç çekip gözleri hafiften odağını kaybeden yaşlı adamın yüzüne bakarken ne düşüneceğimi bilemedim.

 

Senin, burada ne işin var amca?”diye sordum.

 

Kafasını iki yana sallayıp gözlerini kapatan yaşlı Ku,”Benimki,”dedi ve gözlerini açtı.”mühim bir konu değil. Sadece ömrümün sonuna yaklaştığım için belki huzurlu bir yer bulurum diye gelmiştim bu kahrolası gezegene.”Hafifçe gülüp etrafındaki demir parmaklıklara baktı.”Ama beni gördüğü gibi buraya tıktı. Kahrolasıca!

 

Söyledikleri, her ne kadar doğru veya yanlış olsa da onun adına hafiften üzüldüm.

 

Seni, kim koydu buraya amca? Şu siyah kıyafetli çatlak bayan mı?”dedim.

 

Kaşları çatılan yaşlı Ku,”Ufaklıklar hakkında kötü kelimeler kullanma!”dedi sertçe.

 

Yaşlı adamın neden sert bir şekilde konuştuğu hakkında kafam karışırken,”Neden onları savunuyorsun amca? Özellikte o menekşe gözlü, beni bir dövdü var ya,”dedim, olanları tekrar hatırlayıp sinirlenirken.”beni öldürmesine ramak kalmıştı. Bir de durduk yere biliyor musun?”Yalan söylüyor olduğumu fark ettiğimde kuru bir şekilde öksürdüm.”Yani her ne kadar durduk yere olmasa da önce o beni dövmüştü sonra ben onu…

 

Ve nedenini anlamadığım bir şekilde buraya geldiğim günden beridir başımdan geçen her şeyi yaşlı adama anlatmaya başladım; en ufak ayrıntısına kadar ve bitirdikten sonra yaşlı adamın kafa sallayışları eşliğinde bu sefer buraya gelmeden önce olan her şeyi anlatmaya başladım; gökyüzü parçalanmadan hemen öncesine kadar olan her şeyi. Her şeyi baştan aşağı anlattıktan sonra derin bir nefes verdiğimde yaşlı adamın yüzünde beliren buruk gülümsemeye boş boş baktım. Kızaran gözlerimi başka bir tarafa çevirip,”Hepiniz aynısınız,”dedim.”o yaşlı bunak ta sürekli bana aynı şeyi yaptı. Bir de şimdi de sen çıktın. Ayıp ayıp.

 

Keyfim yerle bir olurken ağzımı sıkıca kapatıp demir parmaklıklara bakmaya başladım.

 

Üzgünüm genç adam,”dedi yaşlı Ku.”ne seni ne de kendimi uğraştırmak istedim. Ve teşekkür ederim, her şeyi anlattığın için.”Yankılanan derin mi derin bir iç çekişin ardından yaşlı Ku’nun güldüğünü duydum.”Hazır değillerdi. Çok erken gelmişler. Haaaahhh keşke, keşke…

 

Yaşlı Ku, konuşmayı kesip art arda derin içler çekmeye başlarken bakışlarımı çevirip onun hüzünle dolan yüzüne baktım.

 

Olacakları biliyor muydun amca?”dedim.

 

Kafasını sallayan yaşlı Ku, kederle,”Biliyordum, biliyorduk,”dedi.”ama bu kadar erken olacağını hiçbirimiz beklemiyorduk. Ve bunun yüzünden savunmaya dair herhangi bir şey yapamadık ve ben, bunun yüzünden buraya geldim.”

 

Bunun yüzünden derken? Bana ölmeden önce huzurlu bir yer bulmak için geldiğini söylememiş miydin?”dedim.

 

Kafasını sallayan yaşlı Ku,”Evet, hem onun yüzünden hem de,”dedi.” belki küçük bir şans bile olsa sıkışmış olduğum aşamadan kurtulup yükselişe ermek için aydınlanma kazanma amacıyla buraya geldim. Ama artık bunların bir önemi kalmadı. Madem gelmişler, kısa bir süre kalmış olan ömrümle onları durdurmak için ne yapabilirim ki?

 

Derin bir iç çeken yaşlı Ku, kafasını iki yana sallayıp,”Bu kadar erken olmasaydı keşke,”dedi. Ardından,”ya da,”dediği gibi kanlanan gözleriyle ayağa kalkıp elini geri çekti. Ve demir parmaklıklara doğru savurdu.

 

GÜÜÜÜMMM!

 

Bir anlığına her yer titredikten sonra yaşlı ku, kafasını geriye atıp haykırdı.

 

SENİ SOYSUZUN EVLADI!

 

İSTEDİĞİNİ ELDE ETTİN Mİ!

 

HER ŞEY BİTTİ

 

HALKIM, ŞİMDİYE KADAR KORUDUĞUM HERKES

 

SENİN KİBİRLİ DÜŞÜNCELERİN YÜZÜNDEN ÖLDÜ!

 

HEPSİ SENİN YÜZÜNDEN AŞAĞILIK SOYSUZ!

 

AİLEM!

 

EVİM!

 

HEPSİ!

 

ÖLECEK!

 

Yaşlı Ku’nun haykırışlarıyla kulaklarım inlerken demir parmaklıkları yumruklamaya başladı.

 

GÜM! GÜM! GÜM! GÜM! GÜM! GÜM!

 

Yankılanan gümbürtü sesleriyle beraber her yer titrerken yaşlı Ku’nun attığı yumrukların her biri, sanki bedenime iniyormuşçasına bedenimin acıyla büzüştüğünü hissettim. Zihnim allak bullak olurken yaşlı Ku, bağırmaya ve yumruklar savurmaya devam ederken aniden demir parmaklıkların önünde beliren siyah kıyafetliler, gözlerinden belli olan endişeyle beraber ellerini kaldırıp yaşlı Ku’ya doğru uzattılar.

 

Amca Ku, lütfen dur.”

Amca Ku, lütfen dur.”

 

Amca Ku, lütfen dur.”

 

Üçü de aynı anda çıkardıkları ince ve farklı seslerle yaşlı Ku’ya seslenip onu durdurmak için ellerini uzatmaktan başka bir şey yapmadılar.

 

SOYSUZUN EVLADI HEMEN BURAYA GELMEZSEN!

 

Yaşlı Ku, siyah kıyafetlilerin dolan gözleriyle beraber savurdukları haykırış ve yalvarışları umursamadan demir parmaklıkları dövmeye devam etti.

 

BURAYI KENDİMLE BERABER YOK EDERİM!

 

Yankılanan gümbürtü sesleri eşliğinde yaşı Ku’unun bedeninden rengârenk parıltılar yayılmaya başlarken siyah kıyafetliler, gözlerinden akmaya başlayan yaşlarla daha da yüksek sesle bağırıp çağırırken yaşlı adamın bedenindeki parıltıların yok olmasına ve yankılanan gümbürtü seslerinin kesilmesine neden olacak bir homurtu yankılandı.

 

HMPH!

 

Yaşlı Ku ve siyah kıyafetliler oldukları yerde sanki zaman durmuşçasına donarken görüşüm bir anlığına bulanıklaştı. Ardından taht odasında olduğumu gördüğümde daha ne olduğunu anlamadan bir anda önümde beliren yaşlı Ku,”SENİ SOYSUZ,”dedi, çatılı kaşlarıyla tahtta oturan taçlı adama doğru parmağını uzatıp onun üstüne yürürken.”HEPSİ SENİN SUÇUN! BENİ BURAYA TIKMASAYDIN EĞER BELKİDE ŞU ANDA DÜNYAMDA, HALKIMI KORUYOR OLURDUM!

 

Nasıl koruyacaktın?”dedi tahtta oturan adam. Bir anlığına yerinde duran yaşlı Ku, tekrar adım atmak ve tahta uzanan basamakları çıkmak üzereyken,”nasıl koruyacaktın? Şu gücünle mi? Buraya geldiğin günü unuttun mu yoksa? Senin hayatını kurtardım!

 

Tahtında ayaklanan adamın kıyafetleri aniden çıkan rüzgârla dalgalanırken sertçe,”NANKÖR!”dedi. Elini savurup yaşlı Ku’nun ağzından fışkıran kanlarla geriye uçup devasa kolonlardan birine gömülmesine neden oldu.

 

GÜMM!

 

HEPİNİZ ÖYLE MİSİNİZ? BİRER NANKÖR MÜ!”Delici bakışlarını bana çevirdiğinde bedenimden yankılanan çatırtı sesleri ve ağzımdan fışkıran kanlarla eşliğinde geriye savrulup bir yere gömüldüm.

 

GÜMM!

 

Dünyam allak bullak olurken,”SİZİ KURTARDIĞIM İÇİN BANA TEŞEKKÜR EDECEĞİNİZE BANA HAKARETLER SAVURUP KARŞI ÇIKIYORSUNUZ! NE İÇİN? HALKINIZ ÖLDÜĞÜ İÇİN Mİ?”bulanık bakışlarımı çevirip tahtın hemen önünde tek dizlerinin üstüne çökülü bir şekilde kıpırtısız duran siyah kıyafetlileri gördüm.

 

PEKİ YA BEN!”diyen adama baktım.”BENİM HALKIM? ONLARI ÖLDÜRDÜĞÜNÜZ İÇİN BENİM NE YAPMAM GEREK?”Elini sertçe savurup görüşümün bulanıklaşmasına neden oldu. Ardından taht basamaklarının hemen önünde durduğumu fark ettiğimde yan tarafımdaki kan revan içindeki bedeniyle uzanan yaşlı Ku’ya gördüm.

 

SİZİ ÖLDÜRMEM GEREKMİYOR MU?”

 

“SÖYLEYİN!

 

Üstüme çöken baskıyla kemiklerim kırılır ve iç organlarım ezilirken yankılanan gümbürtü sesleriyle beraber yaşlı Ku, ellerini yere yapıştırdı.

 

GÜM!

 

Zeminde oluşan göçükle beraber titreyen ellerinden destek alarak ayağa kalkarken bedeninden zifiri siyah bir hava akımı yayılmaya başladığında üstümdeki baskı aniden yok oldu.

 

S-sen söyle,”dedi yaşlı Ku, kafasını kaldırıp taçlı adama bakarken.”yüzlerce yıldır beni buraya tıktığın için benim, benim ne yapmam gerek!?

 

Ayağını kaldırıp basamağın üstüne adım attı.

 

GÜM!

 

Tek dizinin üstüne çöktüğü gibi bir avuç dolusu siyah kan kustu.

 

SENİ ÖLDÜRMEM GEREKMİYOR MU!

 

Kafasını geriye atıp kükreyen yaşlı Ku, basamakları parçalayarak taçlı adama atıldı. Ardından yumruğunu geri çekip kıpırtısız bir şekilde duran taçlı adama savurdu.

 

GÜÜÜMM!

 

Doğan zifiri siyah şok dalgasıyla beraber yaşlı Ku ve taçlı adam, tahtı parçalayıp uzaklara savrulurken bulanık görüşüm düzelmeye başladığı gibi ateş kapısını açtım; bedenimden, iyice siyahlaşmış olan kan kırmızısı hava akımı yayılmaya başlar ve tüm yaralarım anında iyileşirken yerden destek alıp ayağa kalktım.

 

‘Koruyucu’

 

Devasa kolonları parçalayarak savrulan yaşlı Ku ve taçlı adama baktığım gibi hiç düşünmeden onlara doğru atıldım. Ama bir anda omzuma konan el ile sertçe çekildim. Kanlı gözlerimi çevirip beni fırlatmak üzere olan menekşe gözlüyü gördüğümde görüşüm tamamen kanlandı. O, beni çekip fırlatırken dizimi çekip onun yüzünün ortasına gömdüm.

 

GÜÜÜMM!







Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44541 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr