Bölüm-62 Bu da Manyak Çıktı

avatar
405 0

Başlangıç - Bölüm-62 Bu da Manyak Çıktı



 

Yaratık, hesap kitap işlerine devam ettikten bir süre sonra uykum gelmeye başladığında derin nefesler eşliğinde kaos enerjisini hissetmeye çalıştım.  Ama yine başarısızlıkla sonuçlanan derin nefeslerin ardından hafifçe esneyip kısılan gözlerimle yaratığı izlemeye devam ettim.

 

Gözlerim, yavaş yavaş ben farkında olmadan kapanırken,”AHA, HATIRLADIM,”diyen yaratığın kükreyişi ve vahşi kahkahalarıyla aniden kendime gelip ateş kapısını açmaya hazırlandım.

 

Yüzündeki kulaklarına varan gülümseme ile bana bakan yaratık,”Hatırladımmm,”dedi, zafer edasıyla yumruklarını kaldırıp sıkarken.

 

Kaşlarım çatılırken,”Oh, neyi hatırladın?”diye sormam ile yaratık, ağzını açtı ve o şekilde durdu. Birkaç saniye sonra titreyen dudaklarını geri kapattığında yüzündeki gülümseme silinirken sıktığı yumruklarını baktı. Ardından yumruklarını geri çekip kendi yüzüne savurdu.

 

GÜÜMM! GÜÜMM!

 

Çatırtı sesleri eşliğinde yaratığın ağzından siyah kanlar fışkırırken geriye doğru uçup kubbenin duvarına gömüldüğünde çatılan kaşlarım daha da çatıldı.

 

‘Bir manyak daha eksikti’

 

Elini duvara geçiren yaratık, gömüldüğü yerden çıktığı gibi kafasını geriye atıp vahşice kükredi.

 

ĞĞĞĞĞRRRRRRAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAARRRRRRĞĞĞĞ

 

İstemsizce tekrar korkmaya başlarken ayağa kalkan yaratık, kanlı gözlerini bana çevirip,”SEN!”dedi. Titreyen elini bana doğru uzattı.”HEPSİ SENİN YÜZÜNDEN VELET!”

 

Ateş kapısını açtığım gibi çarpışmaya hazırlanırken soğukça,”Oh, ne yapmışım?”dedim.

 

Gözleri tamamen kan kırmızısına dönen yaratık,”SEN, HER ŞEYİMİ ELİMDEN ALDIN!”dedi ve uzattığı elini yumruk yapıp geri çekti.”BUNUN BEDELİNİ HAYATINLA ÖDEYECEKSİN VELET!

 

Kaos enerjisinin geriye kalan zerrelerini bedenim dışına yayıp parıltılar eşliğinde bir kalkana dönüştürürken,”Neyini elinden almışım?”dedim ve ileriye doğru bir adım atıp yankılanan gümbürtü sesleri eşliğinde yaratığa doğru atıldım.

 

Attığı adımla beraber ortadan kaybolan yaratık, benden biraz ileride belirirken,”TÜM HAYATIMI!”dedi.

 

Ardından ikimizde yakınlaştığımız gibi yumruklarımızı savurduk.

 

GÜÜÜÜÜMMM!

 

Ağzımdan fışkıran kanlar ve kolumdan yankılanan çatırtı sesleri eşliğinde geriye savrulup duvara sertçe yapıştıktan sonra ayakladığım gibi arkamı dönüp gömüldüğü yerden, hafifçe ezilmiş koluyla çıkan yaratığa baktım.

 

Hiçbir şeyini elinden almadım!”dedim, ona doğru yürümeye başlarken.”Sadece hayatını aldığımı sanmıştım. Ama onu da almamışım görünüşe göre.”

 

Kafasını bana çevirip,”SEN, HEM HAYATIMI HEM DE HERŞEYİMİ ELİMDEN ALDIN!”diyen yaratık, obsidyen zeminin parçalanıp havaya savrulmasına neden olacak şekilde ayaklarını yere gömüp ortadan kaybolurken kalbim tekledi.

 

Ardından bir anda tam önümde beliren yaratık, hiçbir şey yapmama fırsat tanımadan, çarpıklaşmış yüz ifadesiyle kaplı kafasını geriye çekip yüzümün ortasına gömdü.

 

GÜÜÜÜMM!

 

Yediğim darbeyle dünyam allak bullak olur ve kaos enerjisinden oluşma kalkan parçalanıp yok olurken ağzımdan ve burnumdan fışkıran kanlarla zemine yapıştım.

 

Bedenimden çatırtı sesleri yükselirken devasa bir ayağın yüzüme doğru indiğini görmem ile kendimi kenara attım.

 

GÜÜÜMM!

 

Sırtıma saplanan keskin şeyler ile havada savrulmaya başladığım gibi omzumdan tutan el ile geriye çekildim. Yüzümü, kanlı gözlerle çarpıklaşmış yüzüne yakınlaştıran yaratık,”HEPSİ SENİN SUÇUN!”dedi. Diğer elini uzatıp boğazımdan tutarak beni havaya kaldırdı.”SEN, YAPTIKLARIN İÇİN ÖLECEKSİN!

 

Boğazımı sertçe sıkmaya başlayan yaratığın elini, iki elimle tutup sertçe sıkmaya başlarken ağzımın kenarından akan kanlarla,”Senin… Hiçbir… Şeyini… Almadım…”dedim.

 

Ardından bedenimdeki tüm hava akımını kollarıma gönderirken,”SEN YAPT….”diyen yaratığın sözlerini, sıkıp parçaladığım elinden yankılanan çatırtı sesleriyle kestim.

 

Vahşice kükreyen yaratık, diğer elini geri çekip daha bana yumruğunu savuramadan onun et püresine dönüştürdüğüm elini kendime doğru çekip yüzünün ortasına kafamı gömdüm.

 

GÜÜÜMM!

 

Küçük çapta yayılan kan kırmızı şok dalgası ile zemine gömülen yaratığın elinden tutmaya devam ederken onun omzuna sertçe basıp çatırtı seslerinin yankılanmasına neden oldum. Gözleri sağa sola dönen yaratık, ağzından fışkıran siyah kanlar eşliğinde acıyla inlerken ellerimi uzatıp onun dirseğinden uzamış kemiği sertçe tuttum ve kendime çektim.

 

ÇAAATTT

 

Yaratığın dirseğinden kemiğini çıkarmama ile vahşice kükreyen yaratık, göremeyeceğim kadar hızlı bir şekilde diğer kolunu bana savurdu.

 

GÜÜÜÜÜMMMM!

 

İç organlarımın ezilmesi ve yan tarafımdaki kemiklerin kırılmasıyla ağzımdan kanlar fışkırırken kubbenin duvarına doğru savruldum.

 

GÜÜM!

 

Bir avuç dolusu daha kan kustuktan sonra gömüldüğüm duvardan çıktım. Ardından ateş kapısının kapanmak üzere olduğunu fark etmem ile kanlı bakışlarımı çevirip yerinden çıkan omzu ve dirseğindeki kanlı kemiğe, çarpık yüzüyle bakan yaratığa baktım.

 

Vahşi bakışlarını bana çeviren yaratık, bana doğru atılmadan önce,”ÖLECEKSİN!”dedi.

 

Kafamı iki yana sallayıp hava akımının hepsini, ateş kapısı kapanmadan önce yumruğuma gönderdim. Ardından yaratık, bana doğru vahşice kükreyip koşarken başıma giren muazzam boyuttaki ağrılar eşliğinde yumruğumu geri çektim.

 

Hadi, bu son olsun!”dedim. Ve iki kolunu da havaya kaldırıp bana savuran yaratığın karnına doğru yumruğumu gönderdim.

 

GÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜMMMM!

 

GÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜMMMM

 

GÜÜÜÜÜÜÜÜMMM!

 

Yediğim darbelerle dünyam kararırken zemini parçalayıp içine gömüldüm. Ateş kapısının geriye kalan son enerji zerresi de bitince üstüme çöken yorgunlukla beraber bilincimi kaybettim.

 

 

 

Bir süre sonra

 

Bedenimdeki yaralar yüzünden acıyla inledikten sonra kımıldamaya çalıştım. Ama bedenimi en ufak bir şekilde kıpırdatamadığımda göz kapaklarımı açmaya zorlayıp bulanık ve kanlı görüşüm ile bir kraterin içinde olduğumu fark ettim. Gözlerimi sağa sola çevirmek istediğimde kafama giren ağrılar yüzünden görüşüm tamamen bulanıklaştı…

 

 

 

Ateş kapısının dolduğuna dair içimde çağrı benzeri bir şeyler yankılanırken hafiften kendime geldim. Gözlerimi açmaya zorlayıp hala daha kraterin içinde olduğumu gördüğümde ateş kapısını açtım. İçimden yükselmeye başlayan güç ile beraber bedenimden hava akımı yükselmeye başlarken tüm vücudumdan çatırtı sesleri yükselmeye başladı. Ezilmiş iç organlarım ve kırılmış kemiklerim anında diyebileceğim bir hızda iyileşirken gelen acılar yüzünden kustuğum bir avuç dolusu kirli kanın ardından acıyla kükredim.

 

Bedenim tamamen iyileştikten sonra nefes nefese bir şekilde ayaklanıp kraterin içinden çıktığım gibi kubbe yapının duvarının derinliklerine gömülmüş olan yaratığın kıpırtısız bacaklarını gördüm. Ateş kapısını açık tutmaya devam ederken yaratığa doğru atıldım. Onun önüne gelip ayağından tuttuğum gibi delikten çıkarıp havaya kaldırdım. Ve tüm gücümle onu yere yapıştırdım.

 

GÜÜÜÜÜMM!

 

Kaldırıp tekrar vurdum.

 

GÜÜÜÜÜMM!

 

GÜÜÜÜÜMM!

Yaratığın bedeniyle zemini param parça ettikten ve onun bedenini tekrar et püresine çevirdikten sonra ateş kapısının kapanmak üzere olduğunu fark ettiğimde onun ayağını bırakıp siyah kanlar içindeki ezilmiş kafasının önüne gelmeden önce parçalanmış iç organlarının gözükmesine neden olan karnındaki devasa deliğe kısa bir bakış attım. Ardından hava akımının hepsini bacağıma odaklamaya çalışıp ayağımı kaldırdım.”Bu sefer öldüğünden emin olacağım!”Savurduğum kükreme eşliğinde ayağımı, onun kafasının üstüne gömdüm.

 

GÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜMMMM!

 

Yayılan kan kırmızısı şok dalgası eşliğinde yaratığın kafası, siyah kanlarla beraber parçalara ayrılıp etrafa savruldu. Ateş kapısının kapanmasıyla üstüme yorgunluk çökerken yüzümdeki iğrenç ve yapışkan sıvıyı elimin tersiyle sildim. Ardından bir daha yaratığa bakmamak üzere arkamı dönüp kubbenin merkezine ilerledim. Üstümdeki kanlarla kaplı parçalanmış kıyafetleri, yüzüğümden çıkardığım yenileriyle değiştirip yere bağdaş kurdum. Gözlerimi kapatıp gelişim merkezimde açtım. Ve gelişim merkezimin etrafındaki tamamen yok olmasına ramak kalmış olan rengârenk burgaç sisine baktım.

 

‘Neden bana her şeyi tam olarak anlatmıyor hiç kimse’

‘Benden korkuyorlar mı’

‘Yoksa güvenmiyorlar mı’

‘Yoksa başka bir şeyler mi var’

‘Kahrolasıcalar’

‘Şimdiye kadar sadece acı çektim’

‘Bir de bu bilmediğim yere gönderilip’

‘Bu ölü deliyle birlikte yalnız başıma bir yere sıkıştım’

‘Şimdi ne yapacağım’

‘Ya bu deli tekrar dirilirse’

 

Gözlerimi açıp arkamdaki yaratığın siyah kanlar içinde cansız bedenine kısa bir bakış attım.

 

‘Her şey benim yüzümden olmuş’

‘Her şeyini benim yüzümden kaybetmiş’

‘Allah’ın delisi’

‘Şimdiye kadar tek bir akıllıya denk geldim’

‘O da insan değildi’

 

O’nu hatırlamam ile derin mi derin bir nefes alıp verdim. Hafifçe sakinleşirken aklıma gelen düşünceyle ateş kapısına odaklanmaya çalıştım. Ve onun çeyreğine kadar dolduğunu fark etmem ile kaşlarım çatıldı.

 

‘Kaos enerjisi yok’

‘Ama Doğa Enerjisi var’

‘Hem de dünyadakinden daha yüksek bir oranda’

‘Burasıyla mı alakalı yoksa gezegenle mi’

‘Haahh her ne ise artık’

 

Ateş kapısına odaklanmaya çalıştım. Onun, yavaş yavaş enerjisini doldurduğunu hissedebiliyordum ama görme gibi bir durum söz konusu değildi.

 

‘Ruh’

‘Tam olarak ne oluyor’

 

İyice odaklandım, odaklandım ve odaklandım. Başım dönmeye başlarken elimin yavaş yavaş kendiliğinden kalkıp karnın alt kısmına doğru ilerlemeye başladığını hissetmem ile odaklanmam bozuldu. Baş dönmesi geçerken gözlerimi açıp midemin hemen altında duran elime baktım.

 

‘Ateş kapısının daha önceden bulunduğu yer miydi’

 

Kaşlarım çatılırken gözlerimi kapatıp gelişim merkezimde tekrar açtım. Gelişim merkezimin etrafında daire şeklinde dizilmiş olan sekiz kapının arasındaki boşluğa bakıp düşünmeye başladım.

 

‘Sanırım öyle’

‘Hala daha burada’

‘Ama bedenimde değil’

‘Ruhumda’

 

Bir süre daha düşünüp gelişim merkezimde durduktan sonra gözlerimi açıp derin bir nefes verdim.

 

‘Kendi başıma öğrenmem gerekecek’

‘Ama ondan önce’

‘Buradan çıkıp kaos enerjisinin olduğu bir yer bulmalıyım’

 

Ayağa kalkıp belki bir çıkış yolu bulurum diye kubbenin duvarlarına dokunarak yürümeye başladım. Obsidyen gibi zifiri siyah, pürüzsüz ve soğuk duvarlara dokunurken tüm kubbeyi baştan aşağı birkaç defa dolaştım. Fazla büyük değildi, en fazla bin metre çaplık bir alanı kapsıyordu. Kubbenin merkezine gelip kafamı yukarı kaldırdım. ‘En az bir elli metre vardır sanırım’ diye düşünüp yere çömeldim. Ve o şekilde durdum. Hafifçe gülüp kafamı iki yana salladıktan sonra kaos enerjisinin bittiğini hatırladım. Olduğum yerde bağdaş kurup oturdum.

 

‘Fiziksel gelişimde yapamam’

‘Ruhsal gelişimde’

‘Herhangi bir çıkış yolu da bulamadım’

 

Ayağa kalkıp derin bir nefes aldım.

 

‘Madem öyle’

‘Ben de yumruklarımı geliştiririm’

 

Ardından nefesimi vererek gardımı aldım ve boşluğa doğru yumruklarımı savurmaya başladım. Bir sağ, bir sol, bir sağ, sol. Kısa bir süre boyunca yumruklar savurduktan sonra kaşlarım çatılmaya başladı. Çünkü düzgün bir şekilde yumruk atamağımı fark etmiştim. Gözlerimi kapatıp televizyonlarda gördüğüm yumruk atışlarını düşünmeye başladım ve bunu yaptığım gibi her zamanki gibi hemen hemen her şeyi hatırlayabildim. İstemsizce sırıtıp boksörlerin nasıl yumruk attıklarını düşünmeye başlarken aynı şekilde uygulamaya da başladım.

 

Öndeki bir ayakla beraber omuz hizasında duran bacaklar ve hafif kırık dizler. Biri göze diğeri çeneye yakın duran yumruklar. Hafifçe bükülmüş sırt ve öne eğik kafa. Verilen dengeli nefes eşliğinde omzu hafifçe öne çıkartarak ileriye doğru; dengeli ve yavaş bir şekilde savrulan yumruk. Savrulan yumruk, geri çekilip eski pozisyonuna dönerken savrulan diğer yumruk. Bir sağ bir sol, devam eden döngüler; devam ettim, durmadan bıkmadan, üstümdeki kıyafetlerin terle dolup taşmasını umursamadan devam ettim. Boksörlerin, direk yumruk diye tabir edilen;  öne düz bir şekilde savrulan yumruk hakkında iyice ustalaştıktan sonra diğer spor dallarındaki direk yumruklara odaklandım ve uyguladım. Tamamen kısır bir döngünün içine girdim; sadece düz yumruklarla dolu kısır bir döngü. Ta ki artık daha fazla düz yumruk atılan bir spor dalı aklımda kalmayıncaya dek.

 

Bedenimden tüten buharlar eşliğinde gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım. Gözlerimi açıp hafiften siyahlık taşıyan buharla dolu bir nefes verdim.

 

Kan ter içinde kalan bedenimin üstünde duran kıyafetleri çıkarıp fazla keskin ve iri olmayan damar ve kaslarla dolu vücuduma baktım. Ellerimi kaldırıp baktım, sertçe sıkıp çatırtı seslerinin yankılanmasına neden oldum.

 

‘Kaos enerjisi olmadığı halde’

‘Yumruklarımın eskisine nazaran çok daha güçlü ve sert olduğunu hissedebiliyorum’

‘Hehe’

‘Bu da bir gelişim yöntemi’

 

Bakışlarımı, kubbenin duvarına çevirip oraya yöneldim. Obsidyen duvarın önünde durdum, bedenimi düzeltip gardımı aldım ve verdiğim dengeli nefesle beraber yumruğumu savurdum.

 

PAT!

 

Yumruğumu geri çekip parmaklarımın üzerindeki hafifçe kızarmış deriye baktım. Ve tekrar gardımı alıp diğer yumruğumu savurdum.

 

PAT!

 

Diğer yumruğum.

 

PAT!

 

Ve diğeri.

 

PAT!

PAT!

PAT!

PAT!

PAT!

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44548 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr