Bölüm-57 Bunun Karşılığını Ödeyemem

avatar
452 2

Başlangıç - Bölüm-57 Bunun Karşılığını Ödeyemem



 

Yaşlı adamın sert sözleriyle bir an ona boş boş baktıktan sonra başımı eğip,"Özür dilerim amca,"dedim."seni rahatsız etmek istememiştim."

 

"Kısa kes."diyen yaşlı adama bakıp elini salladığını gördüğüme kafamı salladım.

 

"Kafam dışında bedenimin her yerine kaos enerjisi sıkıştırdım. Ama kaos enerjisini kafamın içine sıkıştırmaya başladığımda başıma giren ağrılar yüzünden devam edemiyorum."dedim.

 

Bir aptala bakarmışçasına bana bakan yaşlı adam,"E o zaman bedenine sıkıştırdığın kaos enerjisini geri çekip sadece o kalın kafana sıkıştırsana."dedi, sertçe.

 

Yüzüm ısınırken kafamı yere tekrar yere eğip,"Tamam, amca,"dedim."teşekkür ederim."

 

Yaşlı adam, homurdanıp gözlerini tekrar kapatırken bende derin nefesler eşliğinde gözlerimi kapattım. Ardından bedenime sıkıştırmış olduğum kaos enerjisi yavaşça geri çekip gelişim merkezimin içine gönderdim, ama daha kaos enerjisinin yarısını gelişim merkezime gönderdiğimde daha fazla kaos enerjisi özümseyemeceğimi fark ettim. Geri kalan kaos enerjisini, bitinceye kadar tüm bedenim boyunca dolaştırdım, hem içten hem dıştan.

 

Ardından kaos enerjisini, boyun ve ensemin içine sıkıştırmaya başladım. Gelen acılara karşılık sadece dişlerimi sıkarken başıma giren ağrıların öncekiler kadar fazla olamadığını fark ettim. Kısa bir süre içerisinde boyun ve ensemi hallettikten sonra çeneme yöneldim, oradan da tüm yüzümüm içine kaos enerjisi sıkıştırana kadar durmadım. Devam etmeyi kesip bir kaç derin nefes eşliğinde meditasyona girdim. Ve kafamın geri kalanının içine kaos enerjisi tamamen sıkıştırana kadar durmadım.

 

Kaos enerjisini geri çekip bu sefer tüm bedenime yayıp sıkıştırmaya başladım. Bir kaç defa kaos enerjisini geri çekip sıkıştırdıktan sonra bedenimin, kafamda dahil her yerine kaos enerjisi sıkıştırdım. Gözlerimi açıp kan ter içinde kalan, parçalanmış kıyafetlerimin arasından gözüken bedenime baktığımda yüzümde beliren geniş gülümsemeye engel olamadım.

 

Hissedebiliyorum.

 

Yaşlı adamın neden bana bunu yapmamı söylediğini şimdi anladım.

 

Bedenimin her yerinden yavaş yavaş irin benzeri iğrenç kokan yapışkan bir sıvı akmaya başlarken bedenimin içine sıkıştırmış olduğum kaos enerjisinin, yaydığı ferahlık ile kontrolüm dışında tenimin içine özümsendiğini hissettim.

 

Yüzmdeki gülümseme daha da genişlerken ellerimi kaldırıp sıktım.

 

ÇAAATT

 

Yankılan çatırtı sesleri eşliğinde yumruklarımın arasından, gözümle görebildiğim boş bir hava akımı çıkarken kafamı geriye atıp kahkaha atmamak için kendimi çok zor tuttum.

 

"Aferin bebe,"diyen yaşlı adama dönüp baktım."artık gerçek bir fiziksel gelişimci oldun. Fiziksel gelişimde ilerlemek istiyorsan bundan sonra yapman gereken tek şey, meditasyondayken kaos enerjisini nefes aracılığı ile değil, bedenin aracılığı ile çekmek olacak. Nasıl yapacağım diye saçma saçma sorular sorma bana. Sadece düşün, yolu zaten açtın. Geriye sadece düşünmek kaldı. O da çok basit bir şey. Yaparsın hani. Ama ondan önce,"Kaos enerjisi ile kaplanan elini kaldırıp avuç içi bana doğru bakacak şekilde çevirdi. Ardından yaşlı adamın elindeki kaos enerjisi bir anda küre biçimine girdiğinde yayılan parıltılar eşliğinde kaos topunu bana doğru gönderdi.

 

Daha ne olduğunu anlayamadan kaos topu göğsümün alt kısmına çarpıp ışık parçacıklarına dönüştü. Ardından parçacıklar, tüm bedenimi baştan aşağı kaplayıp bir kaç saniye öylece durduktan sonra vücudumdan ayrılıp hiçliğe karıştılar. Bedenimin hafiflediğini hissetmem ile bakışlarımı çevirip yırtık pırtık bembeyaz kıyafetlerimin, vücudum ile beraber tertemiz olduğunu fark ettim, en ufak bir kir veya pislik yoktu.

 

Şaşkın bakışlarımı yaşlı adama çevirip onun yüzündeki kibirli gülümsemeyi umursamadan,"Nasıl yaptın amca?"diye sordum.

 

Parmağını şaklatan yaşlı adam,"Kontrol,"dedi."kaos enerjisi üzerindeki hakimiyetin ne kadar yüksek olursa onu, o kadar çok şekle sokabilir ve istediğin şeyleri yerinden kımıldamadan yapabilirsin. Ama tabi sen bundan bayağı uzaktasın."

 

Kaos enerjisinin ne kadar muhteşem bir şey olduğunu bir kez daha görüp hissettikten sonra başımı sallayarak,"Ustam, bana fiziksel gelişimin birinci aşaması, yani 'Kaos enerjisi ile Tenini döv'ün birinci evresinde olduğumu söylemişti."dedim."Ve şu anda bunu hissedebiliyor gibiyim sanırım. Ama sonraki aşamalara geçmek için ne yapmam gerek, sadece meditasyon mu?"

 

Yaşlı adamın yüzünde, gülümseme benzeri bir şeyler belirirken kötü bir şeyler hissettim.

 

"Meditasyon,"dedi yaşlı adam."asla ama asla bırakılmaması gereken bir zorunluluktur, biz gelişimciler için. Ve bunun yanında,"Yumruğunu kaldırıp sıktı."dövüş. Ancak meditasyon eşliğinde dövüşerek ve savaşarak bir sonraki aşamalara geçebiliriz. Ve sadece bu ikisini yaparak, fiziksel gelişimde çok rahat bir şekilde hiçbir engel olmaksızın ilerleyebilirsin. Ama bu, sadece fiziksel gelişim için geçerli, unutma."

 

Kafamı sallayıp,"Tamam, amca."dedim."Peki ruhsal gelişim için ?"

 

Eliyle sakallarını sıvazlamaya başlayan yaşlı adam,"Ruhsal gelişimin ilk aşamalarında ilerlemek, yapılan fiziksel ve duygusal eğitimlerle fazla zor değildir. Ama bu, belli bir yere kadar geçerlidir. Aydınlanma!"dedi, elini kaldırıp parmağıyla yukarıyı gösterirken."Ruhsal gelişimde, 'Gelişim Merkezinin Temeli' aşamasına ulaşıncaya dek rahat bir şekilde ilerleyebilirsin. Tek yapman gereken, meditasyon ve dövüş. Ama bundan sonraki aşamalara geçmek için aydınlanmaya, öngörülere ihtiyacın var."

 

Kaşlarım hafifçe çatılırken sanırım daha önce aydınlanma yaşadığımı hatırlayarak,"Amca, sanırım daha önce aydınlanma yaşadım."dedim.

 

Kafasını sallayan yaşlı adam,"Evet, yaşadın."dedi."Düyan Ruhunun onayını kazanmadan hemen önce Dünya Ruhunun Çocuklarının söyledikleri ilahiyle derin bir aydınlanma moduna girdin. Ki bunun sayesinde Düyan Ruhunun onayını kazandın."

 

Elimle çenemi kaşırken o zaman olanları hatırlamaya çalıştım, ve bunu yaparken en ufak ayrıntısına kadar sanki her zaman aklımdaymışçasına olanları hatırlarken daha da çatılan kaşlarım ile kafasını başka bir tarafa çevirmiş göz ucuyla bana bakan yaşlı adama baktım.

 

"Hiç hoş değil."dedim, kendime hakim olmaya çalışarak. Ve yaşlı adam ile yaptığım tüm konuşmaları ve anıları anında hatırlarken sinirden titremeye başladım.

 

Hala daha bana yandan bakan yaşlı adam, başka bir tarafa bakıp,"Neymiş hoş olmayan?"dedi.

 

Onun hiç bir şeyden haberi yokmuş gibi olan davranışları yüzünden çıldırmanın eşiğine gelmeme ramak kala gözlerimi kapattım. Ardından bayağı fazla derin nefesler alıp verdikten ve hafifçe sinirlerim yatıştıktan sonra gözlerimi açıp,"Beni, bir daha oyuncak gibi kullanma lütfen."dedim.

 

Elinde beliren sarılı sigarayı ağzına koyarken kendi kendine yanan sigaradan derin bir nefes çeken yaşlı adam,"Bakarız."dedi, bana yandan bir bakış atıp elindeki sigarayı tüttürdüğü dumanlar eşliğinde sağa sola sallarken.

 

Söyledikleriyle tam ona atılacakken dumanlar eşliğinde sallanan sigaraya göz ucuyla baktım. Derin bir nefes alıp kendimi sakinleştirirken,"Şundan bir nefes versene amca."dedim."Anlarsın ya bayağıdır içmedim."

 

Sigarayı abartılı bir şekilde sallayıp derin nefesler eşliğinde dumanını tüttüren yaşlı adam,"Çok mu istiyorsun?"dedi, yüzünde tam bir üçkağıtçı gülümsemesi belirirken.

 

Kafamı sallayıp yutkunarak,"Evet."dedim.

 

Eliyle sakallarını sıvazlamaya başlayan yaşlı adam, bakışlarını hafifçe yukarıya çevirip kısık seste,"Hmm, versem mi acaba,"dedi."fazla sigaramda kalmamıştı hâlbuki."

 

Yaşlı adamın son söyledikleriyle kalbim teklerken titreyen elimi ona uzatıp,"Hadi amca, ver şunu lütfen."dedim, ateş kapısını açmaya hazırlanırken.

 

"Ama fazla kalmadı ki bir kaç tane sadece,"dedi yaşlı adam, kendi kendisiyle konuşuyormuş gibi yukarıya bakmaya devam ederken."ya da,"Bakışlarını çevirip bir kaç nefeslik ömrü kalmış olan sigaraya baktı."bu son muydu acaba?"

 

Aramızdaki bir kaç metrelik kısa mesafeyi umursamadan ateş kapısını açtığım ve kaos enerjisini anında bedenimin arkasına sıkıştırıp patlattığım gibi yankılanan sonik patlama sesleriyle yaşlı adama doğru uçtum. Kanlı gözlerimle yaşlı adamın çarpıklaşan yüz ifadesini umursamadan elimi uzattım.

 

"VER ONU!"

 

GÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜMMMMMMMM

 

Bedenimden yankılanan çatırtı sesleri ve büyükçe bir toz bulutu eşliğinde zemini parçalayıp içine gömüldüm. Kırık kemiklerim ve ezilmiş iç organlarımdan gelen acıları umursamadan üstümdeki tonlarca ağırlıktaymış gibi gelen baskıya karşı dişlerimi sıkıp gömüldüğüm yerin kenarlarından destek alarak ayağa kalktım. Kustuğum bir avuç dolusu kan eşliğinde dizlerimin üstüne çökerken kandan kıpkırmızı olan gözlerimi yukarıya, deliğin tepesinden kafasını uzatmış yüzündeki garip ifadeyle bana bakan yaşlı adama bakıp hırladım.

 

"Ver onu, dedim sana, seni yaşlı bunak!"

 

Kaşları çatılan yaşlı adam, bitmesine bir nefeslik ömrü kalmış sigarayı bana gösterdi. Ardından derin bir iç çekip yürek burkan bir yüz ifadesiyle,"Zamane gençleri ne kadar da saygısız olmuş."dedi, ve sigaranın son nefesini çekip, bana doğru dumanını tüttürdü. Son bir iç daha çekip elindeki sigarayı kaos enerjisiyle küle dönüştürünce ona boş boş bakmaya başladım.

 

Yaşlı adam, delikten uzaklaşıncaya ve karlar, içinde bulunduğum deliği dizlerime kadar dolduruncaya kadar öylece durdum. Ateş kapısı kapanalı bayağı bir geçmişti, derin bir iç çekip yere bağdaş kurarak oturdum. Ardından gözlerimi kapatıp bir süre önce ve daha öncede yapmış olduğum utanç verici davranışları düşünmeye başladım.

 

Ben, bir sigara için başkasına saldıracak kadar çıldırmamalıydım, ama bunu yapmıştım bile. Durmadan çektiğim iç çekişlerle beraber ne kadar da değişmiş olduğumu yeni yeni fark etmeye başladım. Sadece, bir sigara için yaşlı adama saldırmış olmam değil, Ruhları Şeytanlaşmış Diğer'leride, onları katlederken kim olduklarını veya birer yaratığa dönüşmeden önce nasıl bir insan olabileceklerini düşünmek, aklımın ucundan bile geçmedi.

 

Verdiğim derin bir nefesin ardından kafamı kaldırıp deliğin içini doldurmaya devam eden kar tanelerine baktım. Karlar, verdikleri ferahlıkla yüzüme ve bedenime düşerken ne kadar da düşüncesizim diye düşündüm. Ben de Diğer Birliktenim ve onları acımadan katlettim. Beni buraya gönderen hainden ne farkım kaldı ki...

 

Ustam, benim ne yaptığımı öğrenseydi, acaba ne derdi bana?

 

Vatanını korumak için canlarını umursamadan feda etmeye hazır olan kardeşlerimizi öldüren bir hain

 

Onların kim olduğunu, vatanımıza şimdiye kadar nasıl katkıda bulunduklarını umursamadan onları öldüren bir hain

 

Kendi kardeşlerini öldüren bir hain

 

O zaman artık beni tek bir son bekliyor. Gözlerimi kapatıp soğuk havadan derin bir nefes çektim.

 

'O zaman neden hala daha onların yaşamasına izin veriyorsun' diye sorduğum ama cevabını vermemek için bir şekilde ve her zamanki yaptığı gibi bana unutturmuştu yaşlı adam. Ama şimdi bana neden cevap vermediğini veya veremediğini çok iyi anlıyorum.

 

Gözlerimi açıp,"Beni ne zaman göndereceksin yaşlı adam?"dedim.

 

"Buraya gel de şu yüzünü göreyim önce bir,"diyen yaşlı adamın sesini duyduğumda hafifçe gülüp ayağa kalktım. Fazla kuvvet uygulamadan ayaklarımı yere basıp zıpladım. Deliğin ucuna rahat bir şekilde indikten sonra bakışlarımı kaldırıp karşımda bağdaş kurarak oturan yaşlı adama baktım."hah şöyle, öyle uzaktan uzaktan olur iş değil. Konuşacaksan yakınlaşacaksın, yakınlaşacaksın ki birbirimizi anlayalım."Elini uzatıp karşını gösterdi yaşlı adam.

 

Kafamı sallayıp yaşlı adamın karşısında bağdaş kurarak oturdum ve onu bekledim.

 

Yaşlı adam, bana bir kaç saniye boyunca baktıktan sonra elini hafifçe salladı. Ardından önümde beliren sigaraya kısa bir bakış atıp yaşlı adama baktım.

 

"Gerek kalmadı artık yaşlı adam."dedim.

 

Kaşları hafifçe çatılan yaşlı adam derin bir iç çekip,"Anladıysan ne mutlu sana."dedi. Elini tekrar sallayıp önümdeki sigara kaybolduktan sonra onlarca sigara belirdi."Anladığında artık kendini kontrol edebileceğini de göreceksin. Ve bu olduğunda, artık daha fazla kendini tutmana gerek kalmaz genç adam."Kibarca gülümseyip elinde beliren sigaradan bir nefes çekti yaşlı adam.

 

Kısa bir süre ona ve önümdeki sigaralara baktıktan sonra hafifçe gülüp bir sigara aldım. Ardından sigara kendiliğinden yanarken tekrar gülüp derin bir nefes çekip dumanını tüttürdüm. Fakat artık eskisi kadar ilgimi çeken bir tarafı kalmadığını fark ettim. Boş ve kuru bir hava içime çekiyormuşum gibiydi.

 

Sigarayı ağzımdan uzaklaştırıp yanan ucuna baktım, kırmızı parlaklıktan yayılan dumanların süzülüşünü izledim, nasıl havaya karışıp yok olduğunu gördüm, neden şimdiye kadar bu iğrenç şeyi içtiğimi ve neden artık içmemem gereken bir şey olduğunu anladım.

 

Gönderdiğim kaos enerjisi ile sigarayı toz parçacıklarına dönüştürüp esen rüzgarla beraber dağılmasını izledim. Bakışlarımı yaşlı adama çevirip içten bir şekilde başımı eğdim.

 

"Bunun karşılığını ödeyemem."

 

Yaşlı adamın hafifçe gülmesiyle eğik bir şekilde tutmaya devam ettiğim başım, omzuma bir şeyin konmasıyla kendi kontrolüm dışında kalktı. Yaşlı adamın kibar gülümsemesine bakıp kafamı arkaya çevirdiğimde omzunda duran zifiri siyah elin sahibini gördüm.

 

Kısa bir süre öylece durduktan sonra kızaran gözlerimi çevirip kapattım. Ve rahat bir nefes verdim.

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44551 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr