Bölüm-56 Ne Var Lan Bebe

avatar
430 2

Başlangıç - Bölüm-56 Ne Var Lan Bebe



 

Etrafımdaki hava akımı yavaş yavaş genişleyip boyutunu arttırırken kanlı gözlerimi çevirip gardını almış vaziyette benden bir kaç metre uzakta duran yaşlı adama baktım.

 

"Hadi, ilgimi çektin,"dedi yaşlı adam."şimdide bunun karşılığını ver."

 

Elimin tersiyle ağzımın kenarından akan kanları silip gardımı aldım. Ardından kaos enerjisi ile kaplanan yumruğumu, yaşlı adamın savurduğu yumruğa savurmadan önce ileriye bir adım attım.

 

GÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜMMMMMMM

 

Yumruğumdan yankılanan çatırtı sesleri eşliğinde ağzımdan kanlar fışkırırken doğan şok dalgası ile beraber geriye savrulmaya başladım. Havada bir kaç defa takla attıktan sonra kendimi sabitleyip toz bulutu eşliğinde ayaklarımı yere gömdüm.

 

GÜÜÜÜÜMMM

 

Dikleşip ileriye bir adım atarken bir avuç dolusu kan kusmam ile ateş kapısının kapanmak üzere olduğunu hissettim.

 

"Hadi ama,"parçalanmış zeminin ortasında duran yaşlı adama baktım."hepsi bu kadar mı?"

 

Boğazıma yapışmış kanı tükürüp yaşlı adama doğru yürümeye başladım. Ondan bir kaç metre uzaklığa geldiğimde yerimde durdum. Ardından zar zor kontrol edebildiğim hava akımının son zerresini, geriye çektiğim yumruğuma gönderdim.

 

Başıma giren muazzam boyuttaki ağrıları umursamadan hava akımıyla kaplı yumruğumu, yaşlı adamın yüzüne doğru hafif bir kükreme eşliğinde savurdum. Yaşlı adam, bir anda önümde beliren elinin tersiyle yumruğumu hafifçe kenara ittiğinde kolumdan yankılanan çatlama sesleri eşliğinde ateş kapısının son gücüde solup yok oldu.

 

Üstüme çöken yorgunluk ile nefes nefese kaldığımda kırılmış kolumu geri çekip gerileyerek yaşlı adamdan uzaklaştım. Ondan bir kaç metre uzaklaştığımda yavaşça indirdiği elinde beliren tahta sopayla kalbim teklerken kırık kolumda bir anda beliren acıyla bir avuç dolusu kan kusup yere devrildim.

 

"En ufak bir kontrol yok,"diyen yaşlı adama, zor bela açık tutabildiğim görüşüm ilebaktım."şimdiye kadar en azından ateş kapısından gelen gücü ve hava akımını kontrol edebilmeliydin. Ne yapıyordun ki, sadece kaos enerjisini az bir şey kontrol edebildin. Diğer Birliğe yeni giren biri, sadece ellerini kullanarak bile seni öldürebilir. Bunun için ateş kapısına yada kaos enerjisine ihtiyaçları olmaz."

 

Yaşlı adam, konuşmayı kesip ellerini arkasında kavuştururken bakışlarımı, kanlarımla kırmızıya boyanan karlara çevirip boş boş bakmaya başladım. Bir kaç saniye sonra bakışlarımı kırık koluma çevirip artık daha fazla kullanamayacağımı anladığımda kaos enerjisini, kılıç gibi yaptığım diğer elime gönderip kolumu havaya kaldırdım. Yayılan parıltılar eşliğinde kaos enerjisi ile kaplı elimi, kırık kolumun dirsek hizasından üstüne indirdim.

 

Pat

 

Kolum, fışkıran kanlar eşliğinde omzumdan ayrılıp yere düşerken gelen acıya karşılık sadece dişlerimi sıktım. Kaos enerjisini, kolumun kesildiği yere gönderip kanların daha fazla akmaması için sıkıştırdım. Ardından bakışlarımı çevirip yaşlı adamın yüzüne bakarken ayağa kalktım.

 

"Bir kolum daha var,"İleriye bir adım atarken,"ve iki bacağım."dedim ve kaos enerjisiyle kaplanan diğer kolumu geri çekip tüm hızımla ileriye atarken yayılan parıltılar eşliğinde sonik patlama sesleri yankılandı.

 

PAT!

 

Yumruğum, yaşlı adamın avuç içiyle buluştuğunda yankılanan 'pop' sesiyle birlikte kolumdaki tüm kaos enerjisi yaşlı adamın avucunun içine çekildiğini hissettim.

 

Yaşlı adamın, hayal kırıklığıyla kaplanan yüzünü gördüğümde dişlerimi sıktığım gibi kaos enerjisi ile kapladığım tekmemi onun koluna savuracakken,"Neden sıkıştırmıyorsun?"diyen yaşlı adam yüzünden bir an dondum. Ardından yüzüm ısınırken istemsizce bakışlarımı başka bir tarafa çevirip bir kaç adım geri çekildim.

 

"Sıkıştırıp saldır,"dedi yaşlı adam, bir anlığına kaos enerjisi ile kaplandığını gördüğüm elini kaldırıp.

 

Görüşüm bulanıklaşırken kafamı iki yana sallayıp koluma gönderdiğim kaos enerjisini yumruğumda sıkıştırdım. Bakışlarımı yaşlı adama çevirip onun, elini açıp kapadığını gördüğümde kolumu geri çekip ileriye bir adım attım. Ardından yankılanan sonik patlama sesleri eşliğinde yumruklarımızı savurduk.

 

GÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜMMMMMMM

 

Yumruklar buluştuğunda ağzımdan akan kanlar ile geriye savrulmadan önce harap olmuş zemin, katman katman parçalanıp havaya savruldu.

 

GÜÜÜMM

 

"Hadi, tekrar."

 

Gömüldüğüm yerden çıktığım gibi tekrar yaşlı adama atıldım.

 

GÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜMMMM

 

"Hadi."

 

Elimin tersini yere geçirip üstüme sıçrayan taş parçalarını umursamadan ayağa kalktığım gibi tekrar yaşlı adama doğru yürüdüm. Bir kaç adım sonra onun önüne geldiğimde elimi havaya kaldırıp düz bir şekilde yaşlı adamın omzuna indirdim.

 

GÜÜM

 

Mideme inen yumruk darbesiyle bir avuç dolusu kan kusup bir kaç adım geriye sendeledim. Kafamı kaldırıp havaya kaldırdığı elini omzuma savuran yaşlı adama doğru kolumu kaldırdım.

 

PAATT

 

Oluşan göçük ve örümcek ağı benzeri çatlaklarla zemine tek dizimin üstüne çökerken kolumdan çatırtı sesleri yükseldi.

 

"Bunu da mı keseceksin?"diyen yaşlı adamın, alaylı yüz ifadesine baktım.

 

Sıkılı dişlerimin arasından,"Gerekirse!"dedim. Ardından kırıkları ve acıları umursamadan, yaşlı adamın hala daha kolumun üstünde duran elini tuttum. Sertçe sıkarak ayaklarımı yere gömdüm. Ve hırlayarak yukarı doğru kaldırmaya başladım.

 

"Oh,"diyen yaşlı adamı umursamadan zeminde oluşan çatlaklar eşliğinde onun, tonlarca ağırlıktaymış gibi olan elini kaldırmaya devam ettim. Kolumdan yankılanan çatırtı sesleriyle beraber yere yapışık olan dizimi kaldırıp ayağımı yere bastım.

 

GÜÜÜÜÜÜÜÜÜMMMM

 

Toz bulutu eşliğinde zemin parçalanıp etrafa savrulurken ve yaşlı adamın eli daha da ağırlaşmaya başlarken ayaklarım, yerin içine gömüldü. Sıkılı dişlerimin arasından kanlar sızarken kanlı gözlerimi, yaşlı adamın koyu mavi gözlerinin içine sabitledim.

 

"Hadi, genç adam,"dedi yaşlı adam."sevdiklerini bu kadarcık gücünle koruyamazsın."

 

Görüşüm kan kırmızısına bürünürken kükrediğim gibi yaşlı adamın elini biraz daha yukarı kaldırdım.

 

GÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜMMMMMMMMMM

 

Taş zemin, katman katman parçalanıp havaya savrulurken bacaklarım tamamen yerin içine gömüldü. Ama titreyen bedenimden yankılanan çatırtı sesleri ve kustuğum avuçlar dolusu kanları umursamadan yaşlı adamın elini, milim milim yukarı kaldırmaya devam ettim.

 

Yüzünü, yüzüme yaklaştıran yaşlı adam,"Söyle, genç adam,"dedi."sen, kimi koruyacaksın."

 

ARRRRRRRRRRRRRRRRGGGGGGGGGHHHHHHHH

 

GÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜMMMMMMMM

 

Bacaklarımdaki tüm kemikler kırılırken göğsümün alt kısmına kadar yerin içine gömüldüm. Kırmızılıktan başka bir şey göremediğim görüşümle kafamı kaldırıp,"B-ben,"dedim."ben..."

 

"Söyle."diyen yaşlı adamın sesi, beynimin içinde yankılandı.

 

"Sen, kimi koruyacabileceksin."

 

"Neyle koruyacaksın."

 

"SÖYLE SERDAR!"

 

"SENİN!"

 

"AMACIN NE!"

 

Kalbimin içinden yankılanan çatlama sesiyle beraber kafamı geriye atıp vahşi bir yaratık gibi kükredim.

 

ĞĞĞĞĞĞRRRRRRRAAAAAAAAAAAAAAAAAAĞĞĞĞĞĞĞRRRRR

 

 

 

Serdar'ın bedeninden zifiri siyah bir hava akımının yayılmaya başladığını ve tüm yaralarının anında iyileşmeye başladığını gören yaşlı adamın yüzünde bir gülümseme belirdi. Ardından ortadan kaybolup bir kaç yüz metre geride tekrar belirdiğinde Serdar'ın bulunduğu yerden yayılmaya başlayan zifiri siyah şok dalgası, önüne gelen her şeyin hiçliğe karıştırdı.

 

Şok dalgası, yaşlı adamın hemen önüne geldiğinde yaşlı adamın elini hafifçe sallamasıyla aniden yok oldu. Bakışlarını, dümdüz olmuş alanın merkezindeki bedeninden zifiri siyah bir hava akımı yayılan Serdar'a çevirdi yaşlı adam.

 

Ve Serdar'da zifiri siyaha dönen gözleriyle yaşlı adamın gözlerinin içine baktı.

 

Elini kaldırıp yumruk yaptı.

 

Ve kalbinin bulunduğu yere sertçe vurdu.

 

GÜÜÜÜÜÜÜÜMMM

 

"BEN!"dedi Serdar, hırlayarak.

 

"KİMLERİ KORUYACAĞIMI ÇOK İYİ BİLİYORUM!"

 

"VE BEN!"

 

"AMACIMIN NE OLDUĞUNU DA!"

 

"ÇOK İYİ BİLİYORUM!"

 

Yüzünde keskin bir gülümseme beliren yaşlı adam,"Oh,"dedi, hafifçe.

 

Serdar, ileriye ağır bir adım attı.

 

GÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜMMMMMMMMM

 

Zemin tekrar harabeye dönerken tozların arasından zifiri siyah bir siluet, sonik patlama sesleri eşliğinde yaşlı adama doğru uçuşa kalktı.

 

"BENİM AMACIM!"

 

Serdar'ın, kendisine doğru uçarken zifir siyah bir burgaç eşliğinde geriye çektiği yumruğuna baktı yaşlı adam.

 

"DEĞER VERDİKLERİMİN KILLARINA DAHİ DOKUNMA CÜRETİNDE BULUNAN HER ŞEYİ!"

 

Serdar, yumruğunu sonik dalgalanmalar eşliğinde yaşlı adama savururken hala daha kıpırtısız bir şekilde yerinde duruyordu yaşlı adam.

 

"YOK ET!"

 

GÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜMMMMMM

 

Beyaz bulutlarla kaplı dağ tepesi, bir anlığına zifiri siyah ışıklar tarafından kaplandıktan sonra zifiri siyah bir şok dalgası peydahlandı. Şok dalgası, dağın tepesini tamamen hiçliğe karıştırıp kısa bir süre daha yayılmaya devam ettikten sonra yavaş yavaş solup kayboldu.

 

 

 

Karları beraberinde sürükleyen rüzgârlar, hafifçe esmeye başlarken dağın tepesi yok olunca yükselen toz ve dumanları alıp yavaş yavaş uzaklaştı.

 

Tozlar ortadan kalkınca, volkan benzeri bir çukur hali almış olan yeni dağ tepesi ortaya çıktı. Çukurun merkezinde Serdar'ın elini avuç içiyle sıkıca tutan yaşlı adam, başını kaldırıp zifiri siyah gözlerle kendisine bakan Serdar'a baktı.

 

Hafifçe gülümseyen yaşlı adam,"Sen,"dedi."şu anda değer verdiğin birine zarar vermiyor musun?"

 

Bedeninin etrafındaki zifiri siyah hava akımını bacaklarına yönlendiren Serdar, tam yaşlı adama saldırmak üzereyken onun sözleriyle yerinde dondu, nefes dahi almadan. Titremeye başlayan dudaklarıyla,"Ben...."dedi ve yumruğunu yaşlı adamın elinden çekip geriye doğru sendeledi. Zifir siyah hava akımı yavaş yavaş bedenine geri çekilip geriye attığı bir kaç adımdan sonra dizlerinin üstüne yere çöküp bir avuç dolusu kanla karışık siyah irin benzeri bir sıvı kustu.

 

Gözleri, dolmaya başlarken eski rengine dönmeye başladı. Kafasını bir kaç defa sertçe iki yana sallayıp yaşlı adama baktı. Ağzını açtı, konuşmak istedi ama bir kaç defa titredikten sonra geri kapandı. Gözlerinden birer damla yaş akarken kafasını yere indirip öylece durdu.

 

Kafasını iki yana sallayan yaşlı adam, Serdar'a yaklaşıp elini uzattı ve onun kafasını okşamaya başladı.

 

"Kontrol edemediğin bir güç ve zihin ile ancak değer verdiklerine zarar verirsin."dedi yaşlı adam, derin bir iç çekiş eşliğinde.

 

Kafasını kaldırıp yaşlı adama kızarık gözlerle bakan Serdar,"Ben, özür dilerim."dedi.

 

"Özür dileme genç adam. Onun yerine bu gücü nasıl kontrol edebileceğini öğrenmek için benden yardım iste."dedi yaşlı adam, kibar bir gülümseme eşliğinde."Unuttun mu? Ben, senin deden sayılırım."

 

Yaşlı adamın sözleriyle bir an boş boş ona bakmaya başladı Serdar. Ardından dudakları titremeye başlarken gözlerinden bir kaç damla daha yaş aktı.

 

"Bana, gösterebilir misin, nasıl kontrol edeceğimi?"

 

Kafasını sertçe sallayan yaşlı adam,"Tabii ki de."dedi."Ondan önce sana ruhsal gelişimin bir sonraki aşamasına nasıl geçeceğini anlatmalıyım. Çünkü biraz daha bu şekilde kalırsan kendi kendini patlatırsın."

 

Gözlerindeki yaşları elinin tersiyle silen Serdar, kafasını sallayıp,"Tamam,"dedikten sonra bakışlarını çevirip kolunun kesildiği yerden kabuk tutan yaraya baktı.

 

"Onu boş ver şimdilik,"diyen yaşlı adam, bir kaç adım geri çekilip yere bağdaş kurarak oturdu. Kafasını kısaca sallayan Serdar'da aynı şekilde bağdaş kurduktan sonra hafifçe boğazını temizledi yaşlı adam.

 

"Gelişim merkezini uyandırdığımız aşamaya, 'Gelişim Merkezinin Temeli' deriz. Bu aşamada, gelişim merkezimizi kaos enerjisi ile sağlamlaştırıp büyüterek üçüncü evreye, yani mükemmeliyet evresine ulaşmalıyız. Buraya ulaştıktan sonra yapmamız gereken tek bir şey var; meditasyon. Gelişim merkezinin etrafında dönen rengarenk burgaç sisi, artık daha fazla kaos enerjisi özümseyemeyecek duruma gelen kadar kaos enerjisi özümsememiz gerekiyor. Bunu da yaptıktan sonra artık geriye sadece tek bir işlem kalıyor. Sisi sıkıştırıp onu, gaz halinden sıvı hale getirmemiz gerek, ki bu çok zor ve uzun bir süreçtir. Bunun için uzun süreli bir meditasyon dönemine ihtiyacımız var. Ve sen, şu anda tam olarak bu aşamada yani 'Gazı Sıvıya Dönüştür'ün bir adım uzağındasın."

 

Yaşlı adam derin bir nefes alırken Serdar'ın kaşları hafifçe çatıldı.

 

"Yani 'Gelişim Merkezinin Temeli', kendi içinde hem evrelere hem de başka kısımlara mı ayrılıyor, yoksa bir sonraki aşamaya mı 'Gazı Sıvıya Dönüştür' deniliyor?"diye sordu Serdar.

 

"İlk söylediğin, kendi içinde üç kısma ayrılıyor genç adam."dedi yaşlı adam."'Gelişim Merkezinin Temeli', kendi içinde hem kısımlara hem de üç ayrı evreye ayrılıyor. Bunlardan ilk kısım; 'Kaos Enerjisini Gaza Dönüştür', ikinci kısım; 'Gazı Sıvıya Dönüştür' ve üçüncü kısım; 'Sıvıyı Katıya Dönüştür'."

 

Kafasını sallayan Serdar,"Anladım."dedi.

 

"Ama bir sonraki kısma geçmeye başlamadan önce sana söylediğim sıkıştırma işlemini, tüm bedeninin üzerinde uygulamalısın."dedi yaşlı adam.

 

"Tamam, ne zaman başlayacağım?"

 

"Hemen şimdi."

 

Derin bir nefes alıp gözlerini kapatan Serdar, meditasyona girip yarısına kadar boşalan gelişim merkezini kaos enerjisi ile doldurmaya başladı.

 

Yaşlı adamın omzunda bir anda beliren sincap, çıkardığı bir kaç mırıltı eşliğinde kuyruğunu yaşlı adamın boynuna dolayıp kafasını ön patilerinin üstüne koydu ve Serdar'ı izlemeye başladı.

 

Derin bir nefes veren yaşlı adam, gözlerini kapatıp ruhsal algısını yaydı. Kendilerinden bayağı uzakta olan karlarla kaplı başka bir dağ tepesinin kenarından kendilerine bakan O'nu gördü. Yaşlı adam, elini kaldırıp hafifçe sallamasıyla O, ortadan kaybolup Serdar'ın hemen arkasında belirdi. Ardından bağdaş kurarak yere oturduktan sonra yaşlı adama ve omzundaki sincaba kısa bir bakış atıp gözlerini kapattı.

 

 

Bir süre sonra

 

Gelişim merkezini sonuna kadar kaos enerjisi ile dolduran Serdar, gözlerini açmadan kaos enerjisini bedeninin dışına çıkarıp vücudunun içine sıkıştırmaya başladı. Alt gövdesine kadar olan kısmı neredeyse bir kaç saniye içinde tamamlayan Serdar, gelişim merkezi bir anda boşalırken şok ile dolan gözlerini açıp karşısında duran yaşlı adama baktı.

 

"Nasıl?"dedi Serdar, yüzü hafiften beyazlarken."Nasıl böyle oldu?"

 

Hafifçe gülen yaşlı adam,"Unutma,"dedi."bir şeyi ilk defa yaptığında her zaman zorlanırsın. Ama ikincisinde buna alıştığın için zorlanmazsın. Tabi bu, sadece alt gövden için geçerli. Hadi, daha fazla düşünüp konuşmadan yaptığın şeye odaklan."

 

Yaşlı adamın sonlara doğru bozucu bir şekle giren sesi yüzünden herhangi bir darılma belirtisi göstermeyen Serdar, kafasını sallayıp gözlerini kapattı ve tekrar meditasyona girdi. Bir süre sonra gelişim merkezi kaos enerjisi ile dolduğunda hali hazırda alt gövdesine sıkıştırdığı kaos enerjisini kontrol etmeye devam ederken bunun, önceki seferlerden çok ama çok daha kolay olduğunu fark etti. Yüzünde istemsizce açan gülümseme ile karın ve bel kısmının içine kaos enerjisi sıkıştırmaya başladığında beynine ulaşan acı sinyalleri ve baş ağrıları yüzünden işlemi durdurmadan dişlerini sıkıp devam etti.

 

Bir süre sonra karın ve bel kısmının içine tamamen kaos enerjisi sıkıştırdıktan sonra yarısına kadar boşalan gelişim merkezini tekrar doldurmak için meditasyona girdi. Ve fark ettiği üzere artık eskisinden çok daha hızlı ve çok daha fazla kaos enerjisi özümseyebiliyordu. Gelişim merkezini kaos enerjisi ile doldurduğu gibi tekrar sıkıştırma işlemine başladı ve kafatası haricinde bedeninin her yerinin içine tamamen kaos enerjisi sıkıştırana kadar meditasyona girip çıktı.

 

 

 

Derin bir nefes alıp veren Serdar, ağrılar yüzünden neredeyse uyuşmuş olan terler içindeki başına hafifçe masaj yapmaya başladı. Kısa bir süreliğine dinlendikten sonra hala daha kafası haricinde bedeninin geri kalanına sıkıştırdığı kaos enerjisinin kontrolünü bırakmayarak işlemi, kafasında da uygulamaya başladı. Ama bir kaç dakika sonra kaşları neredeyse birbirine yapışacak kadar çatılan Serdar, sıkıştırma işlemini durdurup kısa bir süre dinlendikten sonra tekrar kaldığı yerden devam ettim. Ama sonuç yine aynı. Ne zaman kafasındaki derinin içine kaos enerjisi sıkıştırmaya kalksa başına giren, öncekileri tamamen aşan ağrılar yüzünden bir anlığına kaos enerjisi üzerindeki kontrolünü kaybediyordu. Ve bu olduğunda işlemi durdurmak zorunda kalıyordu. Çünkü bedeninin nerdeyse her yerine sıkıştırmış olduğu kaos enerjisinin kontrolünü tamamen kaybederse bunun, onun sonu olacağını çok iyi biliyordu.

 

Gözlerini açıp karşısındaki gözleri kapalı yaşlı adama baktı. Ardından boğazını hafifçe temizleyip yaşlı adamın gözlerini açmasını bekledi. Ama yaşlı adam hiç bir şey duymamış gibi derin nefesler eşliğinde gözlerini kapalı tutmaya devam ediyordu.

 

‘Acaba meditasyona mı girdi’ diye düşünen Serdar, bir kaç saniye sonra tekrar ama biraz daha yüksek seste boğazını temizlediğinde kaşları çatılan yaşlı adam, gözlerini açıp,"Ne var lan bebe."dedi, sert bir şekilde.

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44547 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr