Bölüm-49 Seni Korumak İstiyorum

avatar
436 2

Başlangıç - Bölüm-49 Seni Korumak İstiyorum




Bir süre sonra


Gördüğüm kabus yüzünden titreyerek kendime geldiğimde gözlerimi kırpıştırdım. Burnuma ulaşan yanık kokusuyla gözlerimi açtığımda dev ağaçlarla dolu ormanın içinde olduğumu fark ettim.


'Ehh'


Yerden destek alıp oturur pozisyona geçtiğimde küllerle kaplı çıplak bedenimi gördüm.


Bir kaç saniye öyle boş boş durduktan sonra kafamı iki yana sallayıp ruhsal algımı maksimum menziline kadar yaydım. Etrafta, benden başka hiç bir şey olmadığını gördükten sonra ruhsal algımı geri çekip derin bir nefes alıp verdim.


'Şans yok ki'


'Olsaydı'


'Her inen şimşek bana vurmazdı'


Kaos enerjisini bedenimin içinde ve dışında dolaştırıp herhangi bir yaram olmadığını gördükten sonra gelişim merkezimin, etrafındaki rengarenk burgaç sisi ile birlikte birazcık büyümüş olduğunu fark ettim.


'Nasıl oldu bu'


'Gelişim merkezim'


'Şimşek yüzünden mi büyüdü'


Kafam karışmaya başlarken başımı iki yana sallayıp düşünmeyi kestim. Ardından ayağa kalkarak ruhsal algımı 1/10e kadar yaydım. Ardından kafamı kaldırıp büyük bir ağacın üstüne zıpladıktan sonra ağacın en tepesine doğru tırmanmaya başladım.


Ağacın tepesindeki dallardan birinin üstüne bağdaş kurarak oturduktan sonra düşünmeye başladım. Buraya geldiğim günden beridir olan her şeyi.


'Diğer'lerinin son görevleri için gönderildiği yer'


'Dünyadan hem ayrı hem de bağlı olan bir boyut'


'Geldiğim günden beridir kara bulutlarla kaplı Cehennem Çukuru Dağı'


'Ya da başka bir yer mi'


'Koruyucu yaşlı adam'


'Daha önce hiç görmediğim türde canlılar'


'Yaşlı adamın söylediği'


'Ruhları Şeytanlaşmış Diğer'leri'


'Tüm bunlar'


'Ne anlama geliyor'


'Burası test yeri falan değil'


'Burası'


'Bir ölüm tuzağı'


Kaşlarım çatılırken artık daha fazla rastgele hareket edemeyeceğimi anladım. 


'Onlar tıpkı'


'Dünyada ki canavarlaşmış insanlar gibi'


'Onlarında belli aşamaları var sanırım'


'Tıpkı gelişimciler gibi'


'Yani onlara küçük veya büyük olan demem saçma olur'


'Çünkü şimdiye kadar onlardan dört farklı boyda olanı gördüm'


'Yani onlara bir, iki, üç, ve dördüncü aşama diye hitap etsem daha iyi olacak gibi'


'Ve Ruhları Şeytanlaşmış Diğer'lerinden sakınmalıyım' 


'Eğer sakınamayacaksam bile'


'Yaşlı adamın söylediği gibi onlar, Diğer Birlik'ten olsalar bile'


'Beni öldürüp yemek isteyen'


'Artık karşıma her ne çıkarsa çıksın'


'Hepsini ezeceğim'


Derin nefes alıp verdikten sonra ayağa kalktım. Ardından gözlerimi kapattım.


'Ve'


'Bana vuran şey her neydiyse'


'Bir daha ki karşılaşmamızda'


Bedenimden siyahın tonlarını içeren kan kırmızı bir hava akımı yayılmaya başlarken tüm bedenimi yakıp kavuran sıcaklık ve güç ile yumruklarımı sıktım.


ÇAAAAAAAAAATTTT


ÇAAAAAAAAAATTTT


Yumruklarımdan yankılanan çatlama seslerinin ardından kan kırmızısı renge bürünen gözlerimi açtım.


'Yere gömülecek olan'


'O olacak'


Bir kaç saniye boyunca ateş kapısının bana verdiği yeni gücü hissettikten sonra ateş kapısını daha fazla açık tutamayacağımı fark ettiğimde üstünde durduğum ağacın dalından çatırtı sesleri geldi.


Bakışlarımı dala çevirdiğimde ağacın üst kısmıyla beraber yanmaya başladığını gördüm. 


Ateş kapasını kapattığımda hava akımı ve güç bedenime geri çekilirken boşluğa doğru adım attım.


GÜÜM


Küçük bir toz bulutu eşliğinde iki ayağımın üstüne, düz bir şekilde yere düştüm.


'O yaratıkla karşılaşmadan önce'


Ruhsal algımı, maksimum menziline kadar yayıp koşmaya başladım.


'Ateş kapısının yeni güçlerine alışmam gerek'




Ormanın içinde kısa bir süre boyunca koştuktan sonra ruhsal algımın menziline giren birinci aşama bir Şeytanlaşmış Diğer gördüm. Onun bulunduğu yere doğru yönümü değiştirirken kaos enerjisini bacaklarıma gönderdim.


GÜÜÜMM


GÜÜÜMM


GÜÜÜMM


Attığım her adımda, toprak zemin içeri göçerken etrafa örümcek ağı benzeri çatlaklar yayıldı. Kısa bir kaç saniyenin ardından sırtı bana dönük bir şekilde yerinde dururken kafasını yukarı kaldırmış, etrafı koklayan birinci aşama Şeytanlaşmış Diğer bakış açıma girdi.


Ardından kaos enerjisini, yere basmak üzere olduğum bacağımda toplayıp sıkıştırdım. Birinci aşama Şeytanlaşmış Diğer, kafasını bana çevirir çevirmez yere bastığım ayağımdaki kaos enerjisini patlattım.


GÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜMMMMMMMMM


Toprak zemin, katman katman parçalanıp doğan şok dalgasıyla uzaklara savrulurken ortadan kayboldum. Ardından birinci aşama Şeytanlaşmış Diğer'in hemen karşısında tekrar belirirken geriye çektiğim kolumu, onun boğazına doğru yanlamasına savurdum.


ÇAAAAAAAATTT


Birinci aşama Şeytanlaşmış Diğer'in boynundan yankılanan çatlama sesinin ardından kolumu, onun boynuna dolayıp sıktım. Canavarın çenesi ve boynu et püresine dönerken ayaklarımı zemine gömdüm.


GÜÜÜÜÜMMM


Bir kaç on metre boyunca toprağın üstünde beliren derin iki ayak iziyle kaydıktan sonra yavaşlamaya başladığımda ruhsal algıma giren yeni Şeytanlaşmış Diğer'lerini fark ettim.


Artık ölü olan canavarı bir kenara fırlatıp arkamı döndüğüm gibi ruhsal algıma giren birinci aşama Şeytanlaşmış Diğer'lerinden uzaklaşmaya başladım.


Bir süre boyunca var gücümle ormanın içinde koştuktan ve canavarlar ruhsal algımdan çıktıktan sonra bir anlığına daha fazla koşmamayı düşündüm. Ama bu aklıma gelir gelmez daha da hızlı koşmaya başladım.


'Bunu yapamam'


'Koku duyularıyla beni tekrar bulabilirler'


Gelişim merkezimdeki kaos enerjisi, yarısına boşalıncaya kadar koştuktan sonra bir ağacın üstüne sıçrayıp ruhsal algımı yarı menziline kadar geri çektim. Ardından çıktığım bir dalın üstünde bağdaş kurarak oturdum.


Ve gözlerimi kapatıp meditasyon durumuna girdim.



Bir süre sonra


Gelişim merkezimin kaos enerjisi ile dolmasına ramak kala ruhsal algıma, son derece yüksek bir hızda giren, ikinci aşama Şeytanlaşmış Diğer'ini fark etmem ile meditasyon durumumu bozdum.


Ardından ikinci aşama Şeytanlaşmış Diğer'in, üstünde bulunduğum ağaca iyice yaklaşmasını bekledim.


'Hadi, gel bakalım'


Yaratık, ağacın dibine gelir gelmez yerinde durdu. Ardından gözlerini kapatıp kafasını kaldırarak etrafı koklayama başladı.


Ruhsal algımı maksimum menziline yaydığım gibi üstünde oturduğum daldan, kendimi sessiz bir şekilde aşağıya bıraktım.


Yaratık ile aramızda bir kaç metre kala, gözlerini açan yaratığın çirkin yüzüne doğru kaos enerjisiyle kaplanan yumruğumu savurdum.


"AL, BUNU KOKLA"


GÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜMMMMMMMM


Yaratık yediği darbeyle yere gömülür ve toprak zemin katman katman parçalanırken daha yere düşmeden, ayağımı kaldırdığım gibi sert bir şekilde yaratığın kafasına indirdim.


ÇAAAAAAAAATTT


Yankılanan çatlama sesiyle yaratığın kafası et püresine döndüğü gibi arkamı dönüp var gücümle koşmaya başladım.




Ardından kısır döngü gibi bir duruma girdim farkında olmadan.


Yaratıkları avlamaya başladım.


Onlara acımadan.


Onların daha önce insan olduklarını umursamadan.


Onların neden bu hale girdiklerini umursamadan.


Hiç bir şey düşünmeden.


Sadece avlanmaya başladım.


Ruhsal algıma giren Şeytanlaşmış Diğer'lerine pusu kurdum.


Hem de her defasında.


Ve her defasında da arkamda bıraktığım cansız yaratıkların bedenlerinden uzaklaştım.


Gelişim merkezimdeki kaos enerjisinin, asla yarısının altına düşmesine izin vermedim.


Her seferinde, sadece birini avladım.


Hangi aşamada oldukları fark etmeksizin onları avladım.


Birinci Aşamadakiler


İkinci Aşamadakiler


Üçüncü Aşamadakiler


Ve ateş kapısını açmama neden olan, Dördüncü Aşamadakiler.


Nasıl yaralar aldığımı umursamadan onları avladım.


Kolumun tekrar kopmasına neden olan başarısız avımın ardından bile onları avlamaya devam ettim.


Ve bu avlanma süreci, saçlarım belime ve sakallarım göğüs kafesimin altına ulaşıncaya dek sürdü.




Toprak zemindeki küçüklü büyüklü göçüklerin bulunduğu, neredeyse 10'dan fazla yaratığın beden parçalarıyla dolu harabeye dönmüş ormanın içinde, kan revan içindeki bedenimin neredeyse her yerinde bulunan çeşit çeşit yaraları umursamadan elimdeki, Dördüncü Aşama Şeytanlaşmış Diğer'in, artık tanınamayacak haldeki cansız bedenini bir kenara attım.


Kara bulutlardan yankılanan gürüldeme seslerinin ardından akmaya başlayan yağmura doğru kafamı kaldırdıktan sonra gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım.


'Kaç etti'


'Ya da ne kadar etti'


'Ben'


'Bu cehenneme geleli'


'Ne kadar sürecek daha'


'Yoldaşlar burada mı'


'Son testleri'


'Burada mı yapılıyor'


'Artık buna inanmıyorum'


'Burada'


'Sadece'


'İki amaç var'


'YAŞA'


'YA DA'


'ÖL'


'Zayıfların yaşamaya hakkı yok'


'Zayıfların hiç bir şeye hakkı yok'


'Zayıflar sadece'


'Birer besin parçasından ibaret'


Kanlı gözlerimi açıp sıcak bedenime düşerken buhara dönüşen yağmur taneleri eşliğinde yürümeye başladım.


'Beni'


'Buraya gönderen her kimdiyse'


'Beni'


'Acımasız'


'Bir yaratığa dönüştürdünüz'


'Bunun'


'Bedelini'


'Ödeyeceksiniz'




Bir süre sonra



Devasa ağaçlar kaplı ormanın içinde, bağdaş kurarak oturduğum toprak zeminin üstünde, gözlerim kapalı bir şekilde meditasyon durumundaydım. Ruhsal algıma giren, aşamaları bir ile üç arasında değişen Şeytanlaşmış Diğer'lerini umursamadan derin nefesler eşliğinde kaos enerjisini özümsemeye devam ettim.


Şeytanlaşmış Diğer'leri, etrafımda daire şeklinde toplanıp durduktan ve bana doğru hırlamaya başladıktan sonra gözlerimi aralayıp onlara baktım.


"Şimdi değil."


"Rahat bırakın beni."


Ardından gözlerimi tekrar kapattım. Ama söylediklerimi umursamayan Şeytanlaşmış Diğer'leri, titreyen bacakaları ile yavaş yavaş bana yaklaşmaya başladıklarında kaşlarım çatıldı.


Kanlanmaya başlayan gözlerimi açtığım gibi ortadan kayboldum. Üçüncü Aşama Şeytanlaşmış Diğer'inin karşısında geriye çektiğim kolumla tekrar belirdim.


"SİZE DEDİM Kİ BENİ RAHAT BIRAKIN"


Ardından Üçüncü Aşama Şeytanlaşmış Diğer'inin dehşete düşen yüzünün ortasına tokadımı yapıştırdım.


ŞLLAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAPPPP


Üçüncü Aşama Şeytanlaşmış Diğer, neredeyse görülemeyecek kadar hızlı bir şekilde ağzından fışkıran siyah kanlar eşliğinde kendi ekseni etrafında dönerken ve geriye doğru savrulmaya başlarken darbeden doğan şok dalgasıyla yakında olan tüm Şeytanlaşmış Diğer'ler, ezilen bedenleriyle başka yönlere doğru savruldu.


Bakışlarımı çevirip dehşete düşmüş yüz ifadeleriyle koşmaya başlayan Şeytanlaşmış Diğer'lerini umursamadan hala daha kendi ekseni etrafında dönerken çarptığı her şeyi parçalayan Üçüncü Aşama Şeytanlaşmış Diğer'e baktım.


Ardından ortadan kaybolup önünde belirdiğim Üçüncü Aşama Şeytanlaşmış Diğer'inin şekli bozulmuş bedenine doğru elimi uzattım.


ÇAAAAAAAAAAATTT


Onun bedenini tutup durdurduğumda yankılanan çatlama sesleriyle beraber Üçüncü Aşama Şeytanlaşmış Diğer'in bedeni, bir kaç parçaya ayrılıp etrafa savruldu. Üstüme sıçrayan siyah ve yapışkan kanlara ve Üçüncü Aşama Şeytanlaşmış Diğer'inin elimdeki cansız bedenine bakarken kaşlarım çatıldı.


'Kahretsin'


'Ona bir şeyler sormak istemiştim'


Derin bir nefes alıp verdikten sonra elimdeki cansız bedeni bir kenara attım. Ardından ruhsal algımdan, son derece yüksek bir hızda çıkan Şeytanlaşmış Diğer'lerini fark ettiğimde bir an, onların peşinden gitmeyi düşündüm.


Kafamı iki yana sallayıp ruhsal algımı geri çektim. Ardından belli bir yön seçmeden yürümeye başladım. 


Kısa bir süre boyunca yürüdükten sonra gözümün ucuna bir şey takıldığında bir sonraki adımımı atmak için uzattığım ayağım ile aniden durdum.


Gözlerim kan kırmızısı bir renge bürünür ve bedenimden siyahın tonlarını içeren kan kırmızı bir hava akımı yayılmaya başlarken ayaklarımı yere gömdüm.


GÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜMMMMMMMM


Toprak zemin olduğu yerden sökülüp havaya savrulurken ortadan kayboldum. Ardından daha önce sadece bir kez görmüş olduğum, diğerlerinden tamamen ayrı bir boyutta olan Şeytanlaşmış Diğer'in karşısında, kaos enerjisi ve hava akımı ile kaplanan geriye çektiğim yumruğum ile tekrar belirdim.


"GEBBEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEERRRRR"


En ufak bir korku belirtisi göstermeden tüm gücüm ile devasa canavarın yüzünün ortasına yumruğumu savurdum.


GÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜMMMMMMM


Yankılanan patlama sesiyle beraber tüm görüşüm kan kırmızısı bir renge bürünür ve bedenimden çatırtı sesleri yükselirken geriye doğru savrulmaya başladım.


Çarptığım onlarca ağacı parçalayıp geçtikten sonra bir şeyin beni tuttuğunu hissetmem ile görüşüme devasa bir şey girdi.


Tüm gücümle geriye çektiğim ayağımı, Şeytanlaşmış Diğer'inin bedenine savurdum.


GÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜMMMMMM


Yankılanan patlama sesi ve doğan şok dalgasıyla beraber ikimizde ayrı yönlere doğru savrulmaya başlarken avuçlar dolusu kan kustum.


GÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜMMMM


Büyük bir toz bulutu eşliğinde yere gömülürken oluşan kraterin içinden neredeyse tüm kemiklerim kırılmış bir şekilde sürünerek çıktıktan sonra ateş kapısından gelen güçle bedenim anında iyileşmeye başladı.


Yerden destek alıp ayağa kalktıktan sonra kanlı gözlerimle kafamı kaldırdım. Bedenimdeki kırık kemikler geri yerlerine takıldığında yankılanan çatlama sesleri ile kaos enerjisini, bacaklarıma ve bedenimin arkasına yayıp sıkıştırdım.


Ardından ağaçların arasından çıkıp yavaş adımlarla bana doğru yürüyen devasa Şeytanlaşmış Diğer'e atılmadan önce etrafa rengarenk parıltılar yayan sıkıştırdığım kaos enerjisini patlattım.


GÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜMMMMM


Yankılanan sonik patlama sesleri eşliğinde devasa Şeytanlaşmış Diğer'e uçarken ateş kapısından gelen tüm gücü ve değdiği her yerin yanıp kavrulmasına neden olan siyahın tonlarını içeren kan kırmızısı hava akımını, geriye çektiğim koluma gönderdim.


Ardından devasa Şeytanlaşmış Diğer'in yüzünün ortasına yumruğumu savurduğumda ve görüşüm bir anlığına bulanıklaştığında ateş kapısından gelen gücün kontrolünü kaybettim.


'HAYIR'


Görüşüm tekrar düzelirken devasa Şeytanlaşmış Diğer'in ortalıkta görünmediğini fark etmem ile kolumdaki gücün patlamasına ramak kala yumruğumu, altımdaki toprak zemine savurdum.


BOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOMMMMMMMM


Toprak zemin, etrafındaki ağaçlarla beraber yokluğa karışırken gelen geri tepme ve doğan şok dalgası yüzünden önce kolumun kırılıp büküldüğünü sonra bedenimdeki tüm kemikler ve iç organların parçalanıp ezildiğini hissetmem ile havada savrulmaya başladım.


GÜÜÜÜÜÜÜÜMMM


Büyük bir toz bulutu eşliğinde yere çakılırken koca bir avuç dolusu kan kustum. Bilincimi kaybetmeye başladığımda ateş kapısından geriye kalan son güç zerresi ile kırık kemiklerim geri yerlerine takıldı.


Yankılanan çatlama sesleriyle beraber yerden destek almak istediğimde ve geriye kalmış olan tek kolumun dirsek hizasındaki boşluktan akan kanları gördüğümde etrafımdaki soluk kan kırmızısı hava akımı, bedenime geri çekildi.


'Kahretsin'


Üstüme çöken yorgunluk ve derin yaralarla kaplı kan revan içindeki bedenim ile küçük kraterin içinde ayaklanıp ruhsal algımı yaymak istediğimde gelişim merkezimde en ufak bir kaos enerjisi zerresi kalmadığını fark ettim.


'Kahretsin'


Küçük kraterin içinden zor bela çıkıp kanlı gözlerimle etrafıma bakındığımda koca ağaçların etrafa savrulmuş parçalarından ve benden biraz ilerideki etrafında neredeyse hiç ağaç kalmamış olan devasa kraterden başka bir şey göremedim.


'Nereye gittin'


Devasa kratere doğru sendeleyerek yürümeye başladığımda yankılanan ayak sesleriyle yerimde durdum. Ardından arkama dönüp benden bir kaç metre uzaktaki şeye baktım.


Neredeyse beş metreye ulaşan boyu, zifiri siyah ve ince bedeni, dizlerine kadar ulaşan zifiri siyah renkteki saçları ve siyahın tonlarını içeren yem yeşil gözlere sahip daha önce gördüklerimden farklı olan Şeytanlaşmış Diğer'e baktım.


Kandan kıp kırmızı kesilen gözlerim ile onun gözlerinin içine bakarken,"Nesin sen!"dedim.


Ona doğru bir adım attığımda Şeytanlaşmış Diğer, yavaşça elini kaldırıp parmağıyla beni gösterdi.


"Sen, kimsin?"dedi.


Yere inen adımım ile bir kaç saniye boyunca onun, diğerlerinden tamamen farklı bir şekle sahip olduğunu fark ettiğim yüzüne boş boş baktım. Ardından kafamı iki yana sallayıp ona doğru bir adım daha attığımda görüşüm bulanıklaşmaya başladı.


"Asıl sen, kimsin?"dedim.


İyice bulanıklaşmaya başlayan görüşüm ile onun, elini yavaşça çekip kendini gösterdiğini gördüğümde bir adım daha attım.


"Ben?"dedi.


Bilincimi kaybetmeme ramak kala dilimi sertçe ısırdım. Ardından hafifçe kendime geldiğimde ağzımın kenarından akan kanları umursamadan kafamı kaldırıp onun, eliyle kendisini gösterirken kafa karışıklığıyla dolmaya başlayan yüz ifadesine baktım.


Kızarmaya başlayan yem yeşil gözlerini bana çevirdiğinde,"Ben, bilmiyorum."dedi.


Onun, insana benzeyen yüzüne baktıktan ve insan gibi çıkan sesi kulaklarıma ulaştıktan sonra bilincimi tekrar kaybetmeye başladığımı fark ettim.


Elimi ona doğru kaldırmak istediğimde öylece boş boş durdum. Ardından kendi aptallığıma güldüğümde, "Sizler, neden beni öldürmek istiyorsunuz?"dedim.


Şeytanlaşmış Diğer'in gözleri iyice kızarırken titremeye başlayan elini, bana doğru yavaşça uzattı.


"Ben, seni, öldürmek istemiyorum."dedi.


Onun elinden uzaklaşmak için geriye doğru adım attığımda bacaklarımdaki son güç zerresini de kullandım. 


Yere doğru sırt üstü düşmeye başladığımda bulanıklaşan görüşüm ile onun, uzattığı eliyle beni nazikçe tuttuğunu fark ettim. Onun elinden kurtulmak için debelenmek istedim. Ama kendimi kımıldatabilecek en ufak bir güç zerresi kalmamıştı bedenimde.


Dünyam dönmeye başlarken yavaş yavaş her yer karanlığa boğulmadan önce onun, "Ben, seni korumak istiyorum."dediğini duydum.








Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44540 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr